BAŞYAZI
AMEL DEFTERİ VE
KARNE
Çocuklarımız
bugün karnelerini alıyor. Sizleri, karnelere bakarken farklı düşüncelere
sevk etmek, karneye başka bir gözle bakmanızı sağlamak amacıyla bu yazıyı
kaleme aldım.
Her yıl eğitim
ve öğretime başlayan öğrencilere birinci ve ikinci dönemin sonunda,
aldıkları not durumlarını, başarılı-başarısız olduklarını gösteren karne
verilmektedir. Öğrenci velileri, anne ve babaları çocukların aldıkları
karnelere bakarak derslerinde başarılı olup olmadıklarını anlamaktadırlar.
Karne
verilirken kimi öğrencilerin yüzleri gülmekte, başarılarını süsleyen
teşekkür veya takdir belgesi ile mutluluğun doruk noktasını ulaşırken,
zayıfı olan öğrenciler ise teşekkür ve takdir alan öğrencilere bakarken
buruk bir hüznü ve üzüntüyü yaşamaktadırlar.
Çocuklarımıza
yılda iki defa karne verilirken, bize de ahirette amel defterimiz
verilecektir. Amel defterini sağdan alan “yüzleri parlak zümre”
sevinip umduğuna kavuşacak, soldan alan “bedbaht zümre” ise
başına gelecek felaketi anlayarak yok olmayı isteyecektir.
Bugün
derslerinde zayıf alan bir oğlumuzu veya kızımızı, derslerine çalışmadığı,
oyuna dalıp derslerini ihmal ettiği için, ödevlerini yapmadığı için
azarlarken; karneye bakıp da kızarken acaba aklımıza şunlar gelmiyor mu?
“Bir gün
bu karne gibi bana da bir karne, amel kitabı, defteri verilecek. Yapmış
olduğum her şeyin yazılı olduğu, kayıtlı olduğu bir amel defteri...
Büyük-küçük ne varsa, ne yaptım ise her şeyin, zerre miktarına kadar
iyilik veya kötülüğün yazılı olduğu bir amel defteri... Ben çocuğumu zayıf
aldı diye azarlarken, derslerine çalışmadı diye kızarken, Allah Teala da
“Kulum! Sana o kadar nimet verdim. Mal, mülk, evlat, servet verdim. Niçin
bana kulluk etmedin? Ben sana beş vakit kılmayı emrettim. Sen ise günde
beş defa okunan ezanlara kulak vermedin, derse ben ne cevap veririm? Beni
azarlayıp, cehennemine koyarsa ben ne yaparım?”
Çocuğumuzun
karnesine bakarken, biraz da ahireti, hesabı, mizanı, sırat köprüsünü,
mahşeri düşünelim. Bakın o zaman ruhen ve bedenen kendinizi nasıl daha
rahat hissedeceksiniz? Daha evvel, alelade bir belge olarak baktığınız,
çocuğumuzun teşekkür aldığı, takdir aldığı zaman sevindiğiniz, öğündüğünüz
o karne size çok şeyler anlatacaktır. Çocuğunuz kötü bir karne getirdiği
zaman bile, Allah Teala’nın eşsiz merhametini düşünerek, acıyarak
çocuğunuza güzel tavsiyelerde bulunacaksınız. Halbuki bu tavsiyelerin
öncelikle kendinize lâzım olduğunu asla unutmayacaksınız. Böylece daha
amel defteri açılmadan, kendinize gerekli olan dersi alacak, hayatınıza
bir çeki düzen vereceksiniz.
Karneye
bakarken, amel defterinizde yazılı olan şeyleri görecek ve gayr-i ihtiyari
olarak “Ben yapmadım...” diyeceksiniz. Fussilet suresinde; kulakların,
gözlerin ve derilerin[i],
Yasin suresinde de kıyamet günü ağızların mühürlenip ellerin ve ayakların
insanın işlediği fiiller şahitlik yapacağını bildirmesi amel defteriyle
ilgili olarak Allah Teala’nın kıyamet sahnelerinden bizi haberdar ettiğini
göstermektedir.
Bizleri bu
dünyaya hangimizin daha iyi iş yapacağını, hangimizin daha iyi bir kul
olacağını tesbit için ölümü ve hayatı yaratan Allah (C.C.), bizlerin
karnesini, amel defterini görevlendirdiği melekler tarafından
yazdırmaktadır.
Kur’an’da
zikredilen kitap ve suhufun insan ömrünün muhasebesinin yazılı bulunduğu
defter anlamını ifade ettiği gibi, bir çok müfessir tarafından da kişinin
hesabının görüldüğünü bildiren bir belge anlamına gelebileceği
belirtilmiştir. Ehl-i sünnet alimleri amel defterlerinin bilinemeyeceği,
bu dünyadaki defterlere de benzetilemeyeceği görüşündedirler.
Teşbihte hata
olmaz, derler. Bir nebze de olsa, dünyadan misal getirerek, ahireti
hatırlayabildiysek ne mutlu... Artık karnelere bir başka gözle bakarız
inşaallah...