YABANCI DİLLER

YABANCI dillere karsi oldum olasi yabanciyimdir. Onlar sakir sakir guzel Turkcemizi konusmadan, gavur dillerini konusmaktan azap duysam da yabanci diller konusunda kendimi gelistirmek zorunda oldugumu dusunuyorum. Okudugum ortaokulda Ingilizce dersine karakoldan polislerin ve bekcilerin gelmesi beni Ingilizceden sogutmus olsa da, Naomi Hanim'a olan askim sayesinde Ingilizcem bir parca daha ilerledi. Italyancayi sadece okuyabiliyorum ama nedense Ruscam gayet iyidir. (Ticari iliskiler nedeni ile.) Ama gene de en cok Fransizcaya takiliyorum. Fransizcayi konusulurken anlamama ragmen ne yazabiliyor ne de okuyabiliyorum. Aslinda gene de bos sayilmam, ornegin Fransizcada kelimenin tamaminin okunmayacagini bir yerde fren yaparak kelimenin devami yokmus gibi davranilacagini bilirim. Ornegin Renault'a Reno denmesi gerektigini gecen yil ogrenebildim nihayet. Ama madem Reno diyecekler neden Renault yaziyorlar onu hala anlamis degilim! Mesela "Nantes" yazar "Nant" okurlar. Yav oglum "Nant" yaz olsun bitsin, sonundaki es'i niye yaziyorsun? Zaman kaybi degil mi? Fransizlar Versailles yazacaklarina Versay yazip kurtulsalardi sadece kagit ve kalem tasarrufuyla koseyi donerlerdi. Netekim bakin kalem sanayii gelismis adamlarin. Mont Blanc, Bic, Parker? Neden, cunku yaz yaz bitmiyor kelimeler. "Autoroutes" yazip "otorut" okursan Amerikali tabii gecer seni. * * * ISTE halkimin da benim gibi yabanci menseili kelimelere karsi okuma ozurlu oldugunu dusunerek Turkiye'de ticaret yapan firmalari uyarmak zorunda hissediyorum kendimi.

SCHEWEPPES

17 - 18 yaslarindayken adini zor soyleyebildigim bu mesrubat firmasinin kapaklarindan sebilullah bedava mesrubat cikardi. Ama ben hicbir zaman bakkala gidip "Bana ordan bir Sicheveppeees ver abi" diyemedim. Bir - iki kez parmagimla "Sundan istiyorum" dedim anlamadi bakkal. "Hangisi sicheveppes mi yoksa cola mi?" diye sorunca, "Sen bana bir ayran ver en iyisi" deyip kestirip attim. Lezzetini de severim ama gel gor hala icemem. Koskoca Gani Mujde Scheweppes'i dogru telaffuz edemiyor dedirtmem kendime...

MR.BRİCOLAGE

Simdi benim guzel halkimin hepsi Saint Benoit (Sen Benua okunuyormus) mezunu degil ki guzel abim. Ustelik bu firma bir nevi hirdavatci dukkani. Musterileri arasinda bol miktarda duvarci, badanaci, Laz muteahhit ve soguk demirci var. Benim bu guzel insanlarima eziyet cektirmenin alemi var mi? Simdi bir duvarciya, soguk demirci arkadasi nereye gittin dese adam nereye gittigini nasil soyleyecek? "Meee reeee Biricolaage"ye gittim dese kimse inanmaz. Ustelik benim halkimin anlamadigi seyleri tekrar ettirme gibi bir huyu da vardir. "Nereye nereye?" "Yok bisey yav. Camiden geliyorum..."

FABOULOSSO

Brezilya dizileri neden tutuyor. Cunku Ispanyolca yazildigi gibi okunan bir dil. Simdi benim Marimar seyreden kadinima tutup da Faboulosso deterjan nasil satacaksin? Vim, Cif gibi okuma - yazma bilmeyenin bile kolaylikla okuyabilecegi urunler dururken kadin, bakkaldan nasil Faboulosso istesin? Bakkal veresiye defterine Faboulosso diye nasil yazsin?

CORN FLAKES

Bu guzel memleketin insani kahvaltilarda hala recel, zeytin ve peynir ekmek yiyorsa Corn Flakes'i telaffuz edememesi yuzundendir. Bir de onune marka gelince iyice sapitiyor benim guzel insanim. "Bana ordan bir Kellogs Corn Flakes ver" diyecegine "Yuz gram zeytin" diyor cikiyor isin icinden.

GOTZEN

Bu firmanin sorunu da zor telaffuz edilmesi degil tam tersi... Cok ucuz ve kaliteli urunler olmasina ragmen ben sahsen gidemiyorum. O gun Gotzen'e gitmeyi niyet ediyorum tam kapidan cikicam evdekilerden malum soru... "Nereye?" Hayir yalan soyleme huyum yok ki kahveye deyip yirtayim. "Yok canim bir yere gittigim yok" deyip oturuyorum oturdugum yerde. Onlara "Gotzen"e gidiyorum nasil derim?

Altin vurus ne demek yahu?

Uyusturucudan olen insanlar icin basinda, televizyonda kullanilan bu tanimlamaya sinir oluyorum. Altin degerli bir seydir, onemli bir seydir ve her seyden onemlisi guzel biseydir. Gencecik insanlarin hayatini mahveden, tuvalet diplerinde olumlerine neden olan bir olay icin "altin" benzetmesi kullanilir mi? Altin kelimesinin ozendirici oldugu kimsenin aklina gelmez mi? Narkotikciler uyusturucu cinsinin adinin anilmasinin bile ozendirici oldugunu soylerlerken altin vurus lafi dogru mu?

GANİ MÜJDE

10 gunluk tatil bitti. Bugun islerinizin basindasiniz bakiyorum. Sadece ben degil. Envanterler, bilancolar, eskizler, borclar, alacaklar, kasa fisleri, mizan defterleri, Windows 95, Excel ve biyoloji ders kitabi da sizlere hosgeldiginiz diyor. Biz Istanbul'da patlayan bombalara karsi gogsumuzu siper ederken siz Antalya'da ve Bodrum'da sirtinizi gunese verdiniz, biliyorum ama simdi hem gunesten yetmisikinci derece yanik sirtiniz, hem vicdaniniz hem de cuzdaniniz sizliyor degil mi? Vah vah cok uzulduk... Biz burada bedava belediye otobuslerinde ezilme tehlikesi gecirirken sizin Halikarnas'taki Ibo konserinde ezilme tehlikesi gecirmenize uzulecek degildik ya uzulecek baska seyler bulduk... Sehrin tekrar eski kalabalik haline donecek olmasi uzdu bizi ornegin. Belki dedik gidenlerin bir kismi gittikleri yeri begenirler ve kalirlar. Hatta bu konuda zorlayici onlem paketleri gelistirdim. "Istanbul'un etrafini telle orup, elektrik verelim ve gidenleri geri almayalim" adli projeme Tayyip sicak bakti ornegin. Istanbul Valisi ise cekimser kalarak "Kahvenizi ictikten sonra arkadaslar sizi kogusunuza biraksinlar" dedi. Ben dune kadar Istanbul cevresinin dikenli tellerle orulmesi fikrini her yerde savundum ama kimseye dinletemedim. Pazar gunu gene otoyollar, havaalanlari kitlenmisti. Eh bu sehir sizin de sayilir, hos geldiniz bari. * * * Ama simdi sizin paraniz bitmistir. Biz ogle yemeklerini disarida alirken siz sirketteki demir tabaklarda yemeye devam edeceksiniz. Hafta sonu deniz kenarindaki balikcilari biz doldururken siz bir an once aybasinin gelmesini bekleyeceksiniz. Biz yagurdu rakiya meze yapicaz, siz sirtiniza sureceksiniz. Biz masa basinda ise donmenin keyfini yasarken siz bilgisayar basinda havuz barda ictiginiz meyve kokteyllerini kuracaksiniz. Bizi, sirketin halkla iliskiler mudiresi Dilsat Hanim'in iri kalcalari mutlu edecek, siz tatil boyunca yaninizdaki sezlongda uzanan Rus dilberi Natasa Hanim'in uzun bacaklarini arayacaksiniz her baktiginiz kadinda. Eh bu sehir sizin de sayilir, hos geldiniz bari. * * * Ya yurt disindan donenler, sizlere ne demeli. Allah yardimciniz olsun. Champs - Elysee'nin kaldirimlarinin her gece sabunlu sularla yikandigini gordunuz de boyunuz mu uzadi? Eskiden Taksim'e cikip, "Eh memleketimiz de Avrupa'ya benzedi cok sukur" deyip kendinizi kandirirdiniz. Simdi size her yer koy meydani gibi geliyordur degil mi? Roma'daki Ispanyol merdivenlerinde dunyanin yedi kosesinden gelmis sokak muzisyenlerini gordukten sonra Istiklal Caddesi, Aznavur Pasaji'nin kapisinda keman calan yasli kemanciya artik para da vermezsiniz Allah bilir. Planet Hollywood'larda yemek yedikten sonra size hicbir yemek mekani daha eglenceli, daha civil civil gelmiyordur. Eglenmek icin tatile cikip, uzulerek donmek sadece biz Turklere mahsustur. Ama ne diyelim bu sehir sizin de sayilir. Hosgeldiniz bari hosgeldiniz...

Korle yatan sasi kalkar

* Biliyorsunuz uzun suredir Noami Hanim'la olan iliskimi bu sutunlarda size anlattim ama bircogunuz inanmadiniz. Herkes Naomi Hanim'in gecen yaz boga terbiyecisi - Cortez midir ne halttir - icin intihar ettigini yazdi. Oysa intihardan uc gun once ona bir mektup yazarak "Sayin Naomi Hanim, siz farkinda olmasaniz da aylardir suren bir beraberligimiz var. Ama artik burama geldi. Unutmayin ki ben bir erkegim. Benim de bir cinsel hayatim var. Sozun kisasi (Short of the word) ya yatalim, ya ayrilalim" diye mektup yazdigimi yakin cevrem biliyor. Intihardan sonra beni aramadi. Gerci daha once de aramamisti ama olsun. Neyse efendim dunya ahret baciniz olsun bu Naomi Hanim bir kitap yazmis gecenlerde. Remzi Kitabevi'nde gordum. Cok kalin oldugu icin pahalidir diye alamadim. Ama zaten yakinda imzalayip gonderir veya ben bir tane alir onun adina kendime imzalarim. Yani gene short of the word korle yatan sasi kalkiyor. Gerci islerinin yogunlugu nedeni ile yatakta 9 kusurlu hareketten birini yapmayi basaramadik ama yengeniz atasozune uygun olarak yazarliga basladi... Yengenizin kitabini alin ki para kazansin. Benim gibi lukse duskun bir yazarla birlikte olmasi kolay degil karinin... (Pardon kadin diyecektim sasirdim. Lutfen Naomi Hanim'a burayi tercume etmeyin)

BEYAZ SARAY

(* iNGiLiZCE espri yaptim. Bilenler bilmeyenlere anlatsin... Bilmeyenler de Beyaz Saray'daki bu konusmalari dinlesinler. Hillary, iceri girmesine "nooo" diyerek engel olan ve o harfini agzini buzerek istahla soyleyen sekreteri asmis ve elindeki gazete kupurleri ile beraber oral ofise, pardon oval ofise dalmistir) * * * - Kim bu kadinlar Bill?.. Cevap ver bana, kim bu kadinlar? - Sakin ol Hillary. Sakin o kirmizi telefonu kafama atayim deme. Direkt Moskova'ya bagli o telefon. Hem cocuklarin onunde kavga etmeyelim. Ayip oluyo ama. - Sen dunyanin gozunde kadinlarla oral seks yapiyorsun. Ben cocuklarin onunde kavga etmisim cok mu? Soyle bana kim bu kadinlar? - Aaa cok ayip Hillary. Hani devlet islerine aski karistirmayacaktik? Hani laik ve demokratik bir iliskimiz olacakti? - Bana demagoji yapma Bill. Cabuk soyle bu Monika kim? - Soyleyemem devlet sirri... - Ya Jesica? - O da devlet sirri. - Oral seks yaptigin butun kadinlara devlet sirri deyip kurtulamazsin. Mary kim cabuk soyle... - Ohoo Mary iyiden iyiye devlet sirri... Aciklayamam. Mesut Yilmaz Susurluk raporunu bile aciklamadi. Ben niye aciklama yapayim. - Mesut Yilmaz mi? Mesut Yilmaz kim? Sarisin mi? Esmer mi? Onunla da mi yattin? - Sacmalama hayatim. O bir erkek Prime Minister of Turkey... Sadece bir benzetme yaptim hepsi bu ya!.. - Ben simdi seni benzeticem. - Birak o tabloyu Hillary, cok pahali bir tablo... - Parcaliycam bunu. - Hayir onu parcalama. illa ki bir tablo parcaliycaksan Kenan Evren'in hediye olarak gonderdigi tablolar var onlari parcala. Ozellikle "Aglayan karpuz dilimini" parcala. Baktikca sinirlerim bozuluyor. - Kenan Evren mi? Kenan Evren kim? Sarisin mi? Esmer mi? Onunla da mi yattin? - Aaa sen iyiden iyiye dagittin Hillary. Allah'in emeklisiyle ne isim var yahu? Senin sinirlerin bozuk hayatim. - Evet bozuk Bill. Medyaya karsi seni savunmus olabilirim ama yetti artik yetti... Beyaz Saray'da benim disimdaki butun kadinlarla yatmissin Bill. Monika, Jessica, Crolyn, Emma, Rose, Margareth... Eeee - Pamela... - Hah Pamela, Yolanda, Patricia... Ohh listeye bak. Brunei sultaninin haremi gibisin masallah... - Yok canim... Teveccuhunuz... - Bana bak Bill... Bu devirde kimse sultan degil padisah degil. Bundan sonra sadece benimle yatacaksin tamam mi? - Yatiyoruz ya hayatim. Beatles'in Boston'un Atlanta'ya 100 sayi cektigi gun yatmistik ya? - 1974 yilinda ve on dakika... - Eeee biraz anlayisli ol ama tatlim. Ben devlet adamiyim. O kadar cok vaktim yok. - Ama elin sirfintilarina var. - Onlarin hepsi iftira honey... - Ne iftirasi Bill... Senin oral sekse merakli oldugunu bilmeyen mi kaldi? Beyaz Saray "o" harfini soyluyormus gibi dolasan sekreterlerle dolu... Gecen gun seni aradim. Ayni anda bes kadin birden Alooo dedi. Hem de "o"yu uzatarak. Dusunebiliyor musun, bes kadin birden... Spice Girls gibi... - Onlar Spice Girls tu zaten hayatim. Gecerken bir ugramislardi. Ben onlara saksafon caldim, onlar da bana... - Aman tanrim! Spice Girls'le iliskin var ve ben bilmiyorum ha! Niye bana soylemedin Bill? Kizimiz onlarin konserine bilet istemisti, bir bilen bulana kadar canim cikmisti. Soyleseydin iliskin oldugunu bir bilet isterdim bari. - Bunlarin hepsi palavra hayatim. Saddam'la basim dertte zaten. - Saddam kim onunla da mi? -imdaaat.

  • ANA SAYFA