Aşkın Dansı

ŞİİRLER 6... * * * * * * YÜREĞİM KANIYOR Sakin göllerin kuğusuyduk, Salınarak suyun yanağında. Ve okşayarak nilüfer saçlarını gecenin. Sonumuzun adım-adım Yaklaştığını görürdük... Yarılan ekmeğin buğusuyduk; Paylaşılan zeytin tanesinin, Yüzümüze saldıran yağmur avanesinin. Biz hep üşüyen burnumuzu Avucumuzda hohlayarak yürürdük. Hiçbir hesabımız yoktu kimseyle. Hiçbir aykırı yanımız, Hiçbir yalanımız... Gözüm yaşarıyor, Yüreğim kanıyor... Olmasaydı sonumuz böyle!.. Biri, saksımızı çiğneyip gitti. Biri, duvarları yıktı, Camları kırdı. Fırtına gelip aramıza serildi. Biri, milyon kere çoğaltıp hüzünleri Her şeyi kötüledi, Bizi yaraladı... Biri şarabımızı döktü, Soğanımızı çaldı. Biri, hiç yoktan vurdu, Kafeste garip kuşumuzu! Ciğerim yanıyor, Yüreğim kanıyor... Solmasaydı gülümüz böyle!. Dağlarda çoban ateşiydik, Sarmalayarak acı bir sevda masalını Ve hıçkırarak Hırçın rüzgârların kavalını... Namlunun, bağrımıza Sinsice sokulduğunu bilirdik... Ceylanın pınara inişiydik, Vedalaşan birkaç damla gözyaşının; Tenine kan bulaşan O masum çakıl taşının... Oysa biz dualarımızda hep Birbirimizden daha önce Ölmeyi dilerdik... Bazı sorumluluklarımız vardı, Hayata ilişkin. Bazı basit sorularımız, Anlaşılır bazı sorunlarımız... Göğsüm daralıyor, Yüreğim kanıyor... İncinmeseydi gençliğimiz böyle... Birer yolcuyduk, Aynı ormanda kaybolmuş. Aynı çıtırtıyla ürperen birer serçe. Hep aynı kaderde buluşurduk Sevmeye tutuklu gibi... Birer tomurcuktuk hayatın kollarında. Birer çiğ damlasıydık, Bahar sabahında, Gül yaprağında... Dedim ya, Hiç yoktan susturuldu şarkımız! Yüreğim kanıyor, Yüreğim kanıyor... Bitmeseydi öykümüz böyle!.. Yusuf HAYALOĞLU * * * * * * YORGUN SAVAŞÇININ ŞİİRİ Insan bir acmaza dusmeye gorsun Baslamasin bir cokuntu yurekte Olumdur o yerde dusundugun Sevilmek de bostur artik sevmek de Gun ortasi karanlik diz boyudur Acidir hep gecmisten ne kalmissa Yasamak! O yanitsiz bir sorudur Huzur bitmis, hayaller dagilmissa Nefes almak yitirir anlamini Bogazina dizilirken lokmalar Bir caresizlik sarar dort yanini Sesler uzaklasir, soner lambalar Isyanin yuregine sigmaz olur Hep kader gelmisse sevinc yerine Olumun kara golgesini bulur Simdi bakanlar yorgun gozlerine Bir bozgun baslamistir ki amansiz Dusmustur kalelerin birer birer Bak! Savascilarin yatiyor cansiz Onlar ki hep sevdiler, hep verdiler Yitirdin neyin varsa, anla artik Tek basina kalan sensin ortada Duslerin toz duman, umutlar kirik Dun anlamsiz, yarinlar paramparca Yapayalnizsin koca bir evrende Uzakta, taparcasina sevdigin Gelmiyecek, ne kadar gel desen de Ondan boyle bir yangin yeri icin Ondan boyle yikilan bir dunyanin Altinda bak tek basina kalmisin Uzaginda ozledinin bir anin Cokmusun, devrilmisin, yikilmissin Sarmis kollarini boynuna olum Ne yapsan bos, kurtulamazsin artik De ki:-- Hep yalanmis, bitiyor oykum-- Bak! Can kusun havalarda ciglik ciglik... ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN * * * * * * Aşkın Dansı Dön Artık Baba !... Sen benden gittin gideli hiçbir şey eskisi gibi değil artık Ne pazar günlerinin keyfi var nede şakalaşmaların Aksine Pazar günlerinden nefret ediyorum artık Seni görüyorum seni hissediyorum aslında Ama sadece kara toprağın altından DÖN ARTIK BABA Babası olan herkesi kıskandığım gibi nefret ediyorum Onlar babalarına sarılıyorlar Bende boynun diye mezar taşına gövden diye kara toprağına sarılıyorum DÖN ARTIK BABA Cenazende selan verilirken neler hissettiğimi biliyor musun? Duydun mu feryatlarımı?seni ne kadar çok sevdiğimi duydun mu baba? Ve şimdi bütün babalardan neden nefret ettiğimi anlıyor musun Sensiz yaşamaktan bıktım inan bıktım DÖN ARTIK BABA Neden apansız gittiğini bir türlü anlamıyorum Hayat,yaşananlar bir oyun gibi geliyor Ben oyun oynamayı da unuttum,çocukluğumu da baba Kırmızı ayakkabılarımı da unuttum,bayram günleri elimi tuttuğunu da Ben kendimi ben dünyayı unuttum baba DÖN ARTIK BABA Senle geçen günlerime mi yanayım yoksa Sensiz geçecek olan senelerime mi Hayat bir su misali geçer derdin Yalan demişin hayat sensiz hiç geçmiyor baba DÖN ARTIK BABA Biliyorum ki orda çok mutlusun ya ben... Hani beni çok seviyordun Hani ben senin canının cananıydım Hani ben senin tatlın,büyümeyen bebeğindim Nerdesin? DÖN ARTIK BABA Her akşam kapı çaldığında sen geldin zannediyorum ama her defasında yanılmaktan bıkmıyorum. Biliyorum ki bir gün sen gelmezsen ben senin yanına geleceğim ama dayanamıyorum DÖN ARTIK BABA Gözlerimden düşen her damlada seni akıtıyorum Seni ne kadar çok sevdiğimi ve özlediğimi anla baba çünkü ağlamaktan hiç vazgeçmiyorum Hayatım derbeder gibi boşa ve anlamsız geçiyor DÖN ARTIK BABA Sözümü tutucam baba İstediğin gibi çok büyük adam olucam Bunun karşılında senden tek şey istiyorum Geri dön ne olur. Sen benim aklımda her zaman,güler yüzlü,siyah gözlüklü ve kareli ceketli bir yiğit olarak kalacaksın Bir an olsun seni aklımdan çıkarmayacağıma söz veriyorum Ve beni orada beklemeni istiyorum Çünkü çok kısa zamanda yanına geliyorum Ben sana gelmeden DÖN ARTIK BABA .. Sessiz Tan * * * * * * Aşkın Dansı Hatirina Düsecegim Kopkoyu bir sis içinde bir aksam Hatirina düsecegim belki Bir an islayacak yagmur yüzünü Birden o tatli demleri hatirlayacaksin Sonra sicak yataginda uzun uzun Aglayacaksin Aglayacak.! Bogazinda bir seyler dügümlenecek Ah yanimda olsaydi diyeceksin Tüm yildizlar gülecek haline Ay'da göz kirpacak Iliklerine isleyecek bensizlik Kahrolacaksin...! Bir sigara tüttüreceksin ihtimal Ufku seyredeceksin saatlerce Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü Sonra hayalim gelecek karsina Bir siirimi mirildanacaksin Hiçkiracaksin..! Gönlünden atamadigin gibi kafandan'da Silemeyeceksin beni, düslerine girecegim her gece Ince bir hüzün bürüyecek yüzünü Ve çirilçiplak gerçekleri o zaman Anlayacaksin..! Sonra bir seyler yazmak isteyeceksin Kafan gibi kaleminde islemeyecek Unutmak isteyeceksin herseyi Ama unutamayacaksin hiç bir seyi Kivranacaksin.!! Necip Fazil Kisakürek * * * * * * Aşkın Dansı Aç Kapıyı Ben Geldim Aç Kapıyı Ben Geldim Korka korka değil usul usul değil Elim yüreğimde çarpa çarpa geldim Aç kapıyı bak ne diyeceğim Bir senin ellerinden bir senin gözlerinden Dişlerinden dudaklarından Nergisler ocak ayında açtı Kendimden bahsetmeyeceğim Yediveren güllerden duvardan sarkan güllerden Çocuklardan sabah erken okula giderlerken Atlardan bahsedeceğim Kan ter içinde atlardan Aç kapıyı bak ne diyeceğim Ne kadar küsülü çocuk varsa barıştırdım oynuyorlar Tam kırk çeşit sarmaşık gül buldum penceremin dibinde açacak Ekinleri dolu vurmadı çekirge gelmedi kurak olmadı Yorgunum demiyeceğim bir evimiz olsa demiyeceğim Yüreğim daralıyor demiyeceğim Bir baksan gözlerime başını çevirmeyeceksin Yürüyüp gitmeyeceksin elini çekmeyeceksin Bir baksan gözlerime Dağda yakılmış ateşler göreceksin Aç kapıyı kim geldi bak Sana güvercinler getirdim Açmam diyemezsin artık Aç. Yazarı bilinmiyor * * * * * * Senin Korkularını Benim İnceliğimi Ayrılık ne biliyormusun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte. İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık! İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken, duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık. Saçına rüzgar, sesine ışık düşürememek kimsenin. Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun. Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya. İki adımdan biri insanın, sevincin kundakçısı, hüznün arması ayrılık. O küçük ölüm! Usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan. Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından gidip ağzını yıkadığında başlamıştı. Ben bulutları gösterirken, “bulmacanın beş harfli yemek sorusuna” yanıt aramanla halkalanmış, “Aşkın şarabının ağzını açtım, yar yüzünden içti murt bende kaldı” türküsü tenimde düğümlenirken, odadan çıkışınla yolunu tutmuş, Dağlarda öldürülen çocukların fotoğraflarını bir kenara itip, “bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı?” diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan. Şimdi anlıyormusun gidişinin neden ayrılık olmadığını, bir yaprağın düşmesi kadar ancak, acısı ve ağırlığı olduğunu. Bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını. Boşluğa bir boşluk katmadığını, kar yağdırmadığını yaz ortasında.... Ne mi yapacağım bundan sonra? Ayak izlerimi silmek için sana gelen bütün yolları tersinden yürüyeceğim önce. Şiir yazmayacağım bir süre, Fotoğraflarını güneşe koyacağım, bir an önce sararsınlar diye. Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim. Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim. Falcı kadınlara inanmayacağım artık. Trafik polislerine adres sormayacağım, Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye.... Ne yapacağımı sanıyorsun ki? Tenin tenime bu kadar sinmişken, ömrüm azala azala önümden akarken, gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken.. Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime, bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım. Şükrü Erbaş * * * * * * AKIL SAĞLIĞI Bir Hıdır ellezde dilemiştim seni ben ellerini çizmiştim boyunu posunu çenendeki çukuru... yüzümü gömeceğim göğsünün sol yanını avuçlarının kalıbını düğmesi açık bağrını kağıtlara çizdim gül ağacının toprağına koydum gözgöze eriyelim dedim çok sevelim diledim kabul oldu sen düştün ömrüme birden! bir kadir gecesi sevdiğimi bıraktım gül ağacı dibine öksüz öksüz ne kadar sevdim bir bilsen ne kadar çok seni hıdır elleze söylemeyi unutmuşum 'hiç ayrılmayalım' demeyi bu hıdırellezde aynı gül ağacının dibine cismini hiç çizmeden 'ismini' yazdım bıraktım bir de yüreğimdeki ağrıyı tek bir dilek diledim: ' sana akıl sağlığı'.... AYŞENUR YAZICI * * * * * * Aşkın Dansı Abbas Haydi abbas, vakit tamam; Aksam diyordun iste oldu aksam. Kur bakalim çilingir soframizi; Dinsin artik bu kalp agrisi. Su agacin gölgesinde olsun; Tam kenarinda havuzun. Aya haber Sal çiksin bu gece; Görünsün söyle gönlümce. Bas kirbaci sihirli seccadeye, Göster hükmettigini mesafeye Ve zamana. Katip tozu dumani, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk sevgiliyi Besiktas'tan; Yasamak istiyorum gençligimi yeni bastan. Cahit Sıtkı Tarancı Aşkın Dansı * * * * * * Vazgeçilmezimdin Vazgeçilmezimdin Yakınlaştıkça kaybolan bir kente dönüşürdün Keşfedilmezim olurdun içinde yolculuk etsem de... Günahkar mevsimimdin. Hiç umut yoktu sende o yüzden vazgeçilmezdin, vazgeçilmezimdin... Cezmi Ersöz * * * * * * PAPATYA'NIN RENGİ - SIIRLER