AMENTÜ

İnsan eşrefi mahlukattır, derdi babam

Bu sözün sözler arasında ayrı bir yeri vardı

Ama bir eylül günü bilek damarlarını kestiğim zaman

Bu söz asıl anlamını kavradı

Geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından

Geçti tarih denilen tamahkar tüccarı

Kararmış yarıklarından sızarak

Bu söz yüreğime kadar alçaldı

Damar kesildi , kandır akacak

Ama kan kesilince damardan sıcak

Sımsıcak kelimeler boşandı

Aşk için karnıma ve göğsüme

Ölüm için yüreğime sürdüğüm ecza uçtu birden

Aşk ve ölüm bana yeniden

Su ve ateş ve toprak

Yeniden yorumlandı

Dilce susup

Bedence konuşulan bir çağda

Biliyorum kolay anlaşılmayacak

Kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın

Yanık yağda boğulan yapıların arasında

Delirmek hakkını elde bulundurmak

Rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için

Bana deha değil

Belgeler gerekli

Kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza

Gençken

Peşpeşe kaç gece yıllarca

Acıyan yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım

Bilmezdim neden bazı saatler

Alaturka vakitlere ayarlı

Neden karpuz sergilerinde lüküs yanar

Yazgı desem kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma

Tokat

Aklıma bile gelmezdi

Babam onbeş li olmas

Meyan kökü kazarmış babam

Kırlarda

Ben o yaşta koltuğumda kitaplar

İşaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı

Cebimde kırlangıçlar, çılgınlık say7faları

Kafamda yasak düşünceler, Gide mesela

Kar yağarken kirlenen birşey di benim yüzüm

Her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana

Gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar

Resimli bir kitaptan çalardım hayatımı

Oysa hergün

merkep kiralayıp da kazılan kökleri

Forbes firmasına satan

babam dı

Budur

İşte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku

işte şehirleri bayındır gösteren yalan

işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan

kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla

güç bela kurduğum cümle işte bu

ten kaygusu yüklü bir ağır bir haç taşımaktan

tenimin olanca ağırlığı yok oldu.

Solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak

Bile bir bir çınlayan

İhtilal haberidir

Ve gecenin gümüş iplikler den işlenmiş oluşu

Nisan ayları gelince vücudu hafifletir

Şahlanan grevler içinde kahkahalarım küstah

Bakışlarım beyaz bulutlara karşı obur

Marşlara ayarlanak hevesindeki sesim

Gider şehre ve şaraba yaltaklanarak

Biraz ağlayabilmek için

Fotoğraflar çektirir

Babam seferberlikte mekkaredir

İnsanın

Gölgesi ile tanımlandığı bir çağda

Marşlara düşer belki birkaç şeyi açıklamak

Belki ruhların gölgesi

Düşerde marşlara

Mümkün olur

Babamı varlık sancısı ile çığımak

Ezan sesi duyulmuyor

Haç dikilmiş minbere

Kafir yunan bayrak asmış

Camilere, her yere

Öyleyse gel kardeşim

Hep verelim elele

Patlatalım bombaları

Çanlar sussun her yarde

Çanlar sustu ve fakat

Binlerce yılın yabancısı bir ses

Değdi minarelere :

Tanrı uludur Tanrı uludur

Polistir babam

cumhuriyetin bir kuludur

bense anlamış değilim böyle maceralardan

ne godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur

yalnız

coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan

nüfus cüzdanımda tuhaf

ekmek damgası durur

benim işim bulular arşınlamak gün boyu

etin ıslak tadına doğru

yavaş yavaş uyanmak

çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp

hırsız cenazelerine bine bine

temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme

korkak dualarında cibinlik kurarak

dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz

nakışsız yaşamakları

silahlanmak sanarak

çıkardım

boğaza tıkanan lokmanın hartasını

çıkınımda güneşler halka dağıtmak için

halkı suvarmak için saçlarımda bin ırmak

ıhtırdım caddeleri meğerki mezarlarmış

hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa

fly-am

drink coca-cola

 

tutun ve yüzleştirin hayatları

biri kör batakların çırpınışında kutsal

biri sekeş ama oldukçada haklı

ölümler

ölümlere ulanmakta ustadır

hayatsa bir başka hayata karşı

orada

aşk ve çocuk

Bir birine katışmaz

Nasıl katışmıyorsa

Başakları ağustos sıcağı

Kendi tehlikesi peşinden gider insan

Putların dahi damarından

Aktığı güne kadar

Sürdürür yolcu kovalamayı

Hanidir görklü dünya dünyalar içre doğan ?

Nerde hangi yöremizde zihnin

Tunç surlardan berkitilmiş ülkesi

Ağzı bayat su ile çalkanmış çocuğa rahim olan

Parti broşürleri yoksa kafiyeler mi?

 

Hangi cisimdir açıkça bilmek isterim

Takvim yapraklarının arasını dolduran

Nedir o katı şey

Ki gücü

Gönlün dağdağasını durultacak?

Hayat dört şeyle kaimdir, derdi babam

Su ve ateş ve toprak

Ve rüzgar

Ona kendimi sonradan ben ekledim

Pişirilmiş çamurun zifiri korkusunu

Ham yüreğin pütürlerini geçtim

Gövdemi alemlere zerkederek

Var oldum kayrasıyla var edenin

Eşrefi mahlukat

Nedir bildim

İSMET ÖZEL