KAN KALESİ

Elbet bir hinlik vardım seni sevişimde

ey kanıma çakıllar karıştıran isyan

saçlarıma bin küsur yalnızlığı takıp girdiğim şehre

insan varlığımızdan tuhaf tohumlar bıraksın

günü geçmiş bir gazete, toprak bir çanak

bir daha gelmem belki diye bir not bakır maşrapanın yanında

şeytanlar da yürür benimle herhal ıslık çaldığım için

bir şahan tüylerini döker arımsıra

artık bırakılmaktan yapılma bir adam sayılırım

böğrümde kambur çocuklardan bir payanda.

Gizemli bir dehliz gibi şehri dolaşıyorum

sıkıca tutuyorum kendimi şehre karışmaktan alıkoymaya

her yerimde urlar çıkıyor, biraz kürt, biraz köylü, biraz

makina

kangren oluyorum bahar geldiği için

urlarımı kesiyorum kör bir usturayla

ama kopmuyor onlar ve bana şehri dolaştırıyor

bırakabileceğim herşeyi bıraktırıyor bana

kızlardan geçilmiyor köprüler, ayak bileklerime dek

yükseliyor kız tortuları

tülbentlerden kanı süzülürken körpe yavruların

bir bazı şeyler bulmalı yüzümüze tebelleş olan bu korkuya

- Avluya çık

- Avluya kara bir şey bırakılmış

(bir bomba)

Kulaklarımız alışmıştı tıpırtısına yağmurun

şehre sıkıntının rahatlığı basmadan giriyorduk

filimler üç günde bir değişiyordu

bense ikircikliydim ama korkmuyordum

polis olan babamla tatil arasında uçuşup duruyordum durmadan

urlarım yoktu, suçum yoktu

ve beyaz kuşlar kalkardı anamın hırkasından

şehre karışmayan bir dehliz değildim

sevinçle kovalıyordum kendimi

bunları ansımak başımı döndürüyor bazan

elbet bir hinlik vardır seni sevişimde

ey kanıma çakıllar karıştıran isyan.

Azan bir hevestir artık tanyeri

söküp gövdesinde bir cehennem parçalamak ister insan

şehrin defterini dürüp uzanmak ister yanına

üstümüzü kuş sesinden bir lekeyle örtmeli

umudumuzu kapamaya gelen makinaları

Ismet ÖZEL