2. Durağımız: ŞİRİNCE KÖYÜ- SELÇUK 28-29 Nisan 2002
M.Ö dönemlere dek uzanan geçmişi olduğu tahmin edilen ,1923 Lozan Anlaşması'na konulan Mübadele (Nifus değişimi) ye kadar 2000 hane sayısı ile bugünkü Selçuk'tan çok daha büyük bir yerleşim olan eski adları Kırkıca, Çirkince ve bugün ki adı Şirince olan köy bizim tatilimizin gerçek anlamdaki ilk durağı oluyor . Şirince, Selçuk'a 8 km civarında uzaklıkta bir yerleşim. Selçuk garajından kalkan kışın saat başları, yaz aylarında 30 dk'lık sürelerde minibüsler ile ulaşılan 15 dk mesafede bir yerleşim. Selçuk'tan çıkıp şeftali, narenciye tarlaları ve sonrasında dağlara kıvrılırken ki bağların arasından baharın çoşkusuna daha da şahitlik ederek yolun sonunda Eski Rum köyü okul binası bugün Şirince Artemis Şarap Evi ve Restaurantı olan yapı sizi karşılıyor. Bu tepeden sağa kıvrılan yola döndüğünüzde köyün güney yamacına yayılmış fotoğraflardaki görüntülerin gerçeği eski Rum evlerinin görüntüsü ile karşılaşıyoruz. İki katlı küçük ve çok sayıda pencereli, kiremit çatılı genelde dar kullanım alanı olduğu söylenen evler yamaçta çok hoş bir görünüm oluşturuyor. Konuştuğumuz köylüler evlerinin dar ve kullanım açısından günümüzde pek kullanışlı olmadığını ama sit alanı olması ve yapılarda değişikliğe ve yıkıma izin verilmediği için turistlerin hoşlandığı bu güzel evlerde pek de rahat olmadıklarını vurguluyorlar . Arnavut kaldırımı taşlarla örülü sokakları içinde köy camiinin yanında minibüsten iniyoruz .Günlerden pazar çevre illerden ilçelerden ögrenci grupları ya da seyahat acentalarının tur ve turistleri ile köy meydan ve çevresi cıvıl cıvıl daha sonra da daha iyi gözlemleyebileceğimiz gibi Şirince , halkı ile birlikte turizim ve bundan gelir elde etme yönünde iyi organize olmuş biryer. Köylülerin el iş benzeri fakat tahminim genelde fabrikasyon olan ürünleri sattıkları dükkanlarda kıyafet, örtü, nakış, dikiş ürünleri mevcut. Yine kendi yetiştirdikleri zeytin, hayvansal ürünler, zeytinyağı ve özellikle her tezgahta yerbulan çeşit çeşit meyve ve üzüm şarapları ( Aramızda kalsın beni buraya asıl çekenin bu şarap, ama üzüm şarapları olduğunu söylemeliyim) satıyorlar herşeyin şarabı var , kavun, nar , portakal vs. Ben tadına bakma ihtiyacı bile duymuyorum açıkçası, benim amacım geleneksel yöntemlerle üretilen üzüm şarapları. Sonuç da biz daha önce aldığımız ön bilgiler ile köyde ki en pahalı ikinci yer olan Şirince Evleri'nin resepsiyonu olan dükkanda ki bayanı buluyoruz. Kendisi bizi konaklayacağımız eve götürüyor, dört odası olan eski küçük restore edilmiş bir Rum evi dört odalı bir otel odası, temizliği ve dar küçük odalara rağmen sevimli bir otele dönüştürülmüş, biz Kırmızı Odaya yerleşiyoruz .Odalar işletmecisinin titiz ve araştırmacı etkileriyle orjinal ve otantik eşya, süs ve kullanım araçları ile zenginleştirilmiş. Oldukça pahalı bir fiyatla konaklamaya ve bu atmosferi yaşamaya kararlıyız. Fiyata sonradan da test edeceğimiz köy manzaralı terasta verilen muhteşem kahvaltı dahil , belkide mekanın en karekteristik özelliği kahvaltı diyebilirim. Aynı terasta gece Şirinceli olduğu söylenen şaraplardan içerek yıldızları ve köyün siluetini de seyredebilisiniz ben bunu yaptım ve çok keyifliydi.
Şirince Köyü Mübadele öncesi 1800 haneden oluşan evleri ile büyük bir yerleşim alanıymış . Köyün içinde o dönemden kalma iki adet kilise mevcut, birisi Amerika'dan gönderilen ve yardımları zamanın turizm bölge müze müdürünün tahminen kişisel hesaplarına giden parayla (sonrasında müdürün servetine yüzme havuzlu villaya olarak işlenecek ) avlusunda bir köy evinin bahçesi olan gözleme satan köylü kadının yeri olan iğrenç ve baştan sağma restarasyonla göz boyanmış ama belli ki özellikileri olan Sain Jean Kilisesi , diğeri de köyün kuzeyinde kalan yine aynı Amerikan kuruluşunun yardımı ile restarasyonu başlaması için çakılan kazıklarıyla duran yıkılmak üzeri olan Sain Demetrius Kilisesi .
Köyün en önemli gelir kaynağı turizm, şarap
ve tarımdan oluşuyor. Heryerde şarap satılıyor ancak sağlıklı olduğunu
düşündüğüm bilgileri , konuşmayı ve anlatmayı çok sevdiği anlaşılan
sıcak kanlı ve alakalı Şirince Mahzen Şarap Evi sahibi Halil Bey'den
alıyoruz Halil bey bize şarap ikram ederken önemli de
bilgiler veriyor. Tabi ki biz sorunca konu konuyu açıyor . Kısaca
şu alternatif bilgileri size sunabilirim; bölgeye özgü yetişen özüm
türü "çavuş üzümü" dediğimiz beyaz üzüm , sonuçta yörenin gerçek
şarabı beyaz şaraplar oluyor. Eskiden köylüler kendi şaraplarını kendileri
üretirmiş 1996 yıllarında köye gelen bir Alman tarafından kurulan fabrikadan
sonra köylüler artık bağ bozumu zamanı ürünlerini fabrikada sıktırarak
şaraplarını belli bir kalitede ve kolayca elde etmeye başlamışlar
Halil Bey de böyle yapıyor ancak sonrasında şaraplarını kaliteli üzümlerden
elde ettiğini ve özel fıçılarda koruduğunu ve bazı teknik bilgiler
aktarıyor elde edilen kırmızı şarapların Denizli bölgesinde üretilen Çalkarası
üzümlerinden elde edildiğini söyleniyor. Yörede üretilen siyah üzümlerin
üretilen kırmızı şarapları karşılayacak kadar olmadığıda elde ettiğimiz
bir başka ilginç bilgi. Neticede köy şarabı yerine yine belirli
bir fabrikasyon aşamadan geçmiş şaraplardan içiyoruz ancak kabul etmek
gerek ki meşe fıçıdan doldurttuğum siyah şişedeki Çalkarası'nı bir hafta
sırt çantamda taşıma pahasına İstanbul'a getiriyorum. Gece Sirince Artemis
Şarapları'nın kırmızısı bize eşlik ediyor. Yolunuz düşerse Halil
Bey'i ve Mahzen'i ziyaret etmenizi öneririm.
.
Şirince Artemis Şarap evi(Eski Okul Binası)
Tarihi Şirince Artemis Restaurant da görevli , bilgilerini ve ilgisini bizden esirgemiyen bir başka kişiden şaraplar, türleri ve yapılışları hakkında bilgiler elde ediyoruz . Bu arada köyün en pahalı oteli kaçak olduğu söylenen bina Nişanyan Evleri'nin yapılışı, sahibinin bu yüzden şu anda cezaevinde olduğu aynı zamanda bina yıkım kararı olmasına rağmen Türkiye'de ki ilginç bir yasal düzenlemeden dolayı yıkılamayıp, çalıştığını ( Evlerin % 10 hissesini bir egitim vakfına bağışlamışlar.) sohbetlerimizle öğreniyoruz ( Uyarı : Bu bilgiler bizim duyduklarımız . Değerlendirmeyi , Şirinceyi bilen ve okuyanlara bırakıyoruz. Nişanyan'ın bu bilgilerin doğru olmadığı yönündeki tepkisini sayfanın sonunda bulabilisiniz. Yorum Sizin ! ). Ülkemizde herşey çok ilginç aslına bakarsanız burada yazdıklarımdan da anlaşılacağı gibi işin içinde ufak tefek hilleler mevcut ben size hillesiz birkaç duygumu ve bilgimi aktarayım en iyisi. Köyde ki restaurantlarda yemekler lezzetli ve güzel , genelde güveç tasında sunulan güveç olmayan kurufasulye, yaprak sarma, gözleme ve ayrandan oluşan gayet sağlıklı ve oldukça lezzetli menü çok ucuz . Köylülerden yöreden topladıkları şifalı bitkiler satın alabilir ya da siz toplayabilisiniz , papatyaları bu kış benim için çay olacak mesela. Sokak çeşmelerinden su içebirsiniz , köyün meydanı ve küçük gölgelikli çarşıcığı çok sevimli , insanları cana yakın ve hoş sohbet insanlar , köyde her ekim ayının ikinci haftası Bağbozumu Festivali düzenleniyor ve bakanlık düzeyinde ilgi ve alaka görüyormuş. Şirince de bence en önemli gözlemlerden birisi rahat ve temiz bir pansiyon konaklaması ile çok doğal , sevimli ve gerçek bir köy yaşantısına şahitlik edilmesi , bahçelerde inekler, keçiler, koyunlar, sokaklarda köpekler, kahvelerde vakit geçiren erkekler, şarap ve evlerin mutteşem panaroması, tepedeki Artemis Şarap evi ve restaurantın inanılmaz manzaralı bahçesi ve binası.
Şirince'den ayrılamadan şu an ki nifusunun 800 civarında olduğunu yine minibüs şöföründen Şiirnce'nin bereketli toraklarının yöreye gelen bir eski Şirince'li Yunanlı'nın ağzından "Bizim oranın dağından yağ, ovasından bal akar" tarif edilişinin belkide bu yöreyi en iyi anlatan ifade olduğunu öğrenerek yavaş yavaş ayrılıyoruz. Eski mübadillerin Yunanistan'dan gelip ziyaretlerini , iade-i ziyaretin yapıldığını ve bu buluşmaların sonderece içten ve samimi geçtiğini öğrenmek de gerçekten keyifli duyumlar oluyor son olarak bizim için.
Son söz olarak Şirince'ye yolunuz düşerse mutlaka uğrayın ama el yapımı şarap bulurmusunuz bilemem ama evlerini görmek, gerçek bir köyün sokaklarında geçmişe yolculuk yapmak, mübadelenin acıklı hikayesine şahitlik etmek ve güzel bir doğa parçasında oksiyen almak bile sizin için çok şeye değecektir emin olun . Şirince'lilerin de konuklarına gerçek ürünlerini ticari olarak satmalarını dilerim.
Nasıl Gidilir: Selçuk garajından minibüs ile 15-20 dk. uzaklıkta
Nerede Kalınır : Şirnce Evleri - Nişanyan Evleri- Kırkıca Pansiyon ilk akla gelenler ilk ikisi pahalı hatta sırt çantacılar için acayip pahalıda denilebilir.
Ne yenir ne içilir: Ucuza Kurfasulye- Sarma- Gözleme-Ayran menüsü tavsiye edilir Tabii ki ŞARAP içilir.
Mekanlar: Tepedeki 1924 Café kaliteli ama biraz pahalı yanındaki İsmet Galley'de sanatçı kendi el ürünlerini satıyor güzel çalışmalar var.
Görülesi yerler: Evleri , Kiliseleri, Artemis Şarap Evi (Eski Okul)
Not : G.Yalnız Kartal bilgileri kendisiyle paylaşan Şirince' lilere Teşekkür Eder.
Yazının Devamı 3. Durak- Yeniden AKYAKA 2002
Nisanyan Evlerinin Yanıtı : " O kadar feci
yanılmış veya yanıltılmışsın ki, nereden anlatmaya başlamak gerek bilmiyorum...
Şirince'ye gelecek olursan ... uğrar mısın? İnsanlara haksızlık
yapmak bu kadar kolay olmamalı.
Sevan Nişanyan