. .  .


                                                                                                                                                  11 Eylül 2000
                                                 Yeşil ile mavinin buluşma noktası

                                                       AKYAKA -GÖKOVA

   Yine bir tatil zamanı ve planlanan birşey yok  Ama aklıma gelen yerler  var tabii . Mekanımız Fethiye' ye yakın her yer uygundur düşüncesindeyiz, ve Desmina ile programı bu defa  arkadaşlarımdan aldığım ön bilgiyle Akyaka - Gökovaya çeviriyoruz.
İstanbul' dan alınan biletlerde Muğla yaziyor. Yine bir gece yolculuğu ve oniki  saat kadar sürecek. Gitmek güzelde bu uzun otobüs yolculuklari canımı sıkmaya başlıyor, neyse her güçlüğün sonunda yaşanacak güzellikler olduğuna  inanirim. Kah rahat , kah rahatsız,  saat sabah 10:00 civarinda Muğa'laya varıyoruz. İilk defa Gökova' ya gidecegiz ama hiç bilgisizde değiliz tabii , hemen otogardan kalktığını öğrendiğimiz  midibüse yanaşıyoruz,  her yarım saatte  kalkıyorlarmış. Akyakalı bir minibüs işletmesi , etraf sakin, okullar bugün yeni çğretim yılına başlıyor, ögrencilerin meydanda öğretim yılı açılış törenleri için hazırlıklarına şahitlik ediyoruz. Liseli bir öğrenci olduğum zamanları  hatırlıyorum, (seviyorum bu ortalığın tenha görünümünü ) neyse heyecanla  atlıyoruz minibüse.
    Akyaka hakkında düzenli bir  sayfiye yeri  olduğu, özellikle mimarisinin , yerleşim planının  titizce yapılmış  olduğu , Gökova körfezinde olduğu, hotelleri ve  plajı hakkında bilgiler var.
    Neyse yaklasik 35 dk sonra tırmanma şeridi bitiyor  tepeyi dönünce çam ağaçlarının üzerinden Gökova' nın eşsiz  görüntüsü karşılıyor bizi , nedense ilk gittiğim yerler bende bir heyecan yaratır. Çamların arasından körfezin bitiş kısmının hemen sağında ( Yoldan bizim bakış açımıza göre.) görünen yerleşim yerinin Akyaka olduğunu tahmin ediyoruz . Güzel bir yer, hemen ormanla denizin kucaklaştığı, Gökova'nın  Ege'nin eşsiz maviliklerini  kıyıya  kavuşturduğu  kumsalın ucunda.
 

  Tepeden baktım sana Akyaka

  Bir Akyaka Evi

   Akyaka'ya varıyoruz, ilk dikkatimizi çeken  dingin bir ortam  ve  evleri oluyor , gerçi mimarinin çesitlerinden anlamam ama  eski Türk evleri dizaynı , iki katlı, sundurmalı , cumbalı evler var etrafımızda. Ahşap işlemeler ve rengarenk çiçeklerle bezenmiş bahçeler, görkemli çam ağaçları ve düzenli sokaklar. Eh  heryerin talan edildiği  sahillerinin ormandan betona  dönüstüğü memleketimde bu  görüntüyü hoş gözlerle izlemek normal bir duygu olmasa gerek. Sahile varıyoruz. Sıcak havada  bizi karşılayan serin bir  körfez rüzgarı oluyor ( Köylülerin estimi  durmaz  dedikleri "Deli Memet"  rüzgarlarının torunu olsa gerek bu rüzgar.). Karşımıza   küçük hoş bir plaj çıkıveriyor , şöyle bir bakınıyoruz sırtımizda çantaların agırlığı ve yolculuğun yorgunlugu ; " Kalacak biryer lazım bize."  Erdem Otel ( Hemen sahilin bir sokak gerisinde, geceliği 15 milyon TL. - Biraz pahalı geldi ama olsun dedik . Yücelen denilen köyün en büyük hotelinin yanında) de karar kılıyoruz. Küçük hoş ve temiz bir oda, küçük balkonundan denizden gelen serin rüzgarı hissedip Gökova' nın maviliğini görebiliyoruz. Rahatladık, kendimizi  güzel güneşli günde Ali' nin mekanına atıyoruz ( Bu sevimli  eleman bize çok sıcak davranıyor.).  Soğuk bir bira  bu işin tuzu biberi olur herzaman. Karşımızda körfez ve  tertemiz bir plaj  (Mavi Bayraklı.), bizde bu çagrıya uyup kendimizi masmavi sulara bırakıyoruz. O da ne!  Kıyı  son derece  sığ,  yaklaşık 50 m. ilerleseniz de derinlik diz kapaklarınız boyunda. Pek sevdiğim bir  coğrafi özellik olmasada yüzmek eğlenceli. Güneşin ve  kitap okumanın zevkine  sahilde varmak çok keyifli.
 

Mavi Bayraklı plaj ve sahil

                        Çınar Koyu 

    Akayaka sahilinde bulunan Orman İşletmesinin özel koruma  ve piknik alanına  küçük bir ücret ödeyip girdiğinizde ne iyi ettimde girdim diyebilirsiniz. Çamların arasından Akyaka'yı arkanıza alıp ormana daldığınızda düzenli yollarla  dalgaların kıyıyla döğüştüğü ve eşsiz  bir melodi oluşturduğu görüntülere şahit oluyorsunuz. Bu alan Milli Parklar Genel Müdürlüğü bünyesinde korunuyor. Alanın içerisinde  çadır kurulabilecek kamp alanı ve  kampçılar için imkanlar bir araç yolu ve  10 adet ilgili müdürlük tarafından kiralanan altışar kişilik  bungalowlar mevcut ( Sezon kiraları aylar öncesinden yapılıyor, 15.milyon gibi günlük bir fiyat var  ki , içlerinde ihtiyacınızı karşılayacak malzemeleri olan hazır evler bunlar. Yılbaşı için 2 ay önceden aramama rağmen başarılı olamadım mesela.). Tepenin hemen yamacında karşınızda Gökova'nın eşsiz görüntüsü, yüksek çam ağaçlarının gölgesinde denizin kulakları sağır eden melodisi  gerçekten sessiz ve huzurun duyumsanabildiği bir nokta.
    Akyaka'nın hemen arkasında balıkçı barınağı olarak kullanilan bir koy var , tabii ki  bir  hoteli de hemen kondurmuşlar o güzelim doğanın içine  ve  buradan sahili takip edip kıvrılan bir araç yolu mevcut  bizde yürüyerek takip ediyoruz ve yaklasik 45 dk. lık bir yürüyüşle küçük ve bize  tarif edilen koyu buluyoruz  sakin ve küçük bir koy  birkaç  turist ve küçük bir büfe  iste Çınar Koy'u .
    Akyaka ile ilgili birde anlatılması gereken nokta   körfeze döküldüğü yerden birkaç km. içerilerden doğan ve  buraya ayrı bir  canlılık ve  güzellik katan Azmak denilen akarsu.  Bu küçük yerde sınırlı zamanımızda görebileceğimiz başka biryer de burası olsa gerek deyip düşüyoruz , dereyi takip eden yolla  sonunu bulmaya. Yol kenarında yine kendine has  evler, güzel rengarenk bahçeler, (  tüm evler de estetik değil,  bir kısmıda rant kaygısıyla sitelere donuşmüş  kalabalık bina toplulukları.) buz gibi akan bir dere ,  su kenarında kurulmuş  birçok balık restaurantı ( yemek kaygınız olmaz  sanirim balik seviyorsaniz , ördekler ve  kazlarla ortak bir yemek size büyük keyif verecektir) yaklasik 30 dk yürüyüşle  Azmak sonuna  varıyoruz  arkadaki düz ova  da  köylülerin bahçeleri uzanıyor  su buraya hayat veriyor gerçekten, biraz daha ilerlileyip eski bir köy evinden restauranta  çevrilmiş  bir yerde bir  susuzluk  molası veriyoruz . Taş bir bina ,  sarmaşıklarla kapli bir sundurma ve agustos  böceklerinin sesi. Azmak başı restaurant da  kazların ve  ördeklerin gösterisi bizi  alıp götürüyor. Akyaka'nın sırtını verdigi dağlar,  masmavi bir gökyüzü , eşsiz Gökova ve yeşil . Huzurlu ve  kısa bir kaçamak için ideal, tavsiye etmemek için bir sebep yok benim açımdan. Mugla'ya 45 dk. Marmaris'e 30 dk uzaklikta  sıkılsanız da kaçabileceğiniz yerler mevcut. Kimbilir belki sizinde birgün yolunuz düşer .
                                                   .
                                                               Azmak Denize dökülür ve Balikcilar
    Sizlere, daha fazla bilgi için aşagidaki iki linki de incelemenizi öneriyorum kullandiğım fotoğrafların bir kısmını onlardan aldım aflarına sığınıyorum. Bana burayı tavsiye eden iki arkadaşıma ( Leyla ve Cem ) teşekkürlerimle  ...

        YOLLAR  BiZi ÇAĞIRIYOR , GECENİN DİNGİNLİĞİNDE  SİZE GELEN BU CAĞRIYA KULAK VERIN

     " Bir gün belki yine yolum düşerse, sahilde ,  dolunayda  sevgili ve şarapla dans ederim bir Gökova gecesinde"
                                                                                                                                 Geronimo L.E



   Linkler

  Akyaka(Genel bir tanıtım -kapsamlı-)

  Akyaka 2  (kısa bilgiler, telefonlar,nasıl gidilir)



 

                                                                         Gero Gezi Sayfasına Dön