Dr. Yaşar KALAFAT

 

e-mail

 

 

 


SÖZLÜ KÜLTÜR GELENEGİNDEN FOLKLORİK İSLAM

Dr. Yaşar KALAFAT
ASAM Kafkas Ülkeleri Masa Başkanı


Biz; "Bu bilgimizde; Bozkır "medeniyeti" döneminin bir karakteristiği olan sözlü kültür geleneğinin Türk halk kültüründeki devamlılığı itibariyle, Folklorik İslam, halk inançları, mistik folklor üzerinde durucağız. İslamın veya halk biliminin bu alt başlığını karakteristiğini belirtmeye çalışacağız. bu anlayışın Türk Bozkır kültüründeki yerinden yola çıkacağız. İslamiyetin Türkler arasında yayılması ve korunabilmesinde folklorik İslamın üstlendiği misyonu belirteceğiz. Kültürler arası savaş alanlarından birisi olan inanç ortamı ve misyonerlik de bir mücadele yöntemi iken folklorik İslamın; Ataizm ve yayılmacı bazı dinlerin karşısındaki olumlu ve olumsuz katkılarını irdeleyeceğiz.

Günümüzde "Hurafecilik" Türklerin mensubu bulunduğu bütün dinleri tehdit etmektedir. diğer taraftan mistik folklor, sadece Türkler arasında ortak payda olmayıp Türk mitolojisinin belirlenmesinde, günümüzden hareketle izlenilen yollardan birisidir. Bu noktada 3.yıla girerken, Türk araştırmacı aydını, "Folklorik İslam" olgusundan, onunu çağdaş Türk medeniyetine ayak bağı olmasını önleyerek yararlanmasını bilmek durumdadır.

Folklorik İslamın (benzerlerinde olduğu gibi) karakterize eden normlardan birisi, Türk halkının girdiği her yeni bine bir evvelki dininden inanç ve uygulama taşımasıdır. Diğeri ise; yayıldığı geniş coğrafi alanda yeni yerli halklarla tanışıp onların inançları ile bir takım etkilenmelere girmeleridir. Ayrıca; tarihi, ekonomik, sosyal, siyasi etkenler de yeni yapılanmaları doğal olarak etkilemişlerdir.

Günümüzde folklorik İslam çok ciddi tehditlere muhataptır. Bir taraftan, kitabi İslam ve resmi ideolojiler adına hurafelerle haklı olarak mücadele edilirken, bu mücadele şekli bazı hallerde taassuba varmaktadır. Dar görüşlülükten doğan uygulama mistik tevekküle darbe indirmekte tarihi kültür birikimi göz ardı edilmektedir. Bu noktada, milletimizin bu vasattaki tarihi geçmişi yok edilirken Türk elleri arasındaki mistik folklordan doğan köprülerde yıkılmış olmaktadır.

Bu itibarla anılan alanın sınırları belirlenmeli, tercihlerin yapılabilip bu vasatta da adeta bir kültür politikası oluşturulabilmelidir. Sorunun hangi normlarla ele alınacağı zamanında ve akademik olarak belirlenip çalışma başlatılmadığı taktirde globalleşen dünyada sorun Türk alemi itibariyle kültürel sakınca doğurabilecek ciddi boyutlar alabilir"