Dr. Yaşar Kalafat*
GİRİŞ
Türk inançlarının eski ve yeni şeklinde ayırmak ne derece doğrudur? Evvela "inanç" ifadesi ile "din" in anlamını tam karşılayabiliyor muyuz? İnanç daha ziyade semavi dinler anlamında sistematiğini yazılı kaynaklardan teyit edemediğimiz dinin veya dinlerin belirli bir hissesi midir? Eski inançlar demek muhakkak eski dinler demek midir? İnanç tamamen din değildir. Ancak inanç şüphe yok ki din bahsinin bir faslıdır.
Eski Türk inançları konusu görüşülürken haliyle yeni Türk inançlarının varlığı ve mahiyeti de belirtilmelidir. Eski Türk inançları tanımı Türklerin eski dinleri için kullanılıyor ise, yeni Türk inancı olarak islamiyet alınmalıdır. Buna göre Türklerin islam olmadan evvelki dinlerine eski dinleri diyebilir miyiz? Türkler islam olmadan evvel İsevilik ve Musevilik gibi dinlerin de mensubu oldular. Şu halde eski din ve yeni din tanımlarımız için semavi veya tek tanrılı olma kıstası da yetmemektedir. Ayrıca dinin bir tane olduğu, Hz. Adem'den beri bütün dinlerin islam kapsamında mütalaa edilmesi gerektiği, Hz. Muhammet ile birlikte başlayan dönemin islam dininin Müslümanlık safhası olduğu görüşü de bu konuda bir ölçüdür.
Diğer taraftan kitap ehli olmayan yani tevhit inancı kapsamına girmeyen dinler için de "eski" demek imkanı yoktur. Zira Türk dünyasında çoğunluk müslüman islam olsa da Şamanizm, Göktengri dini Aiîtengri günümüz Türkleri arasında hala yaşamaktadır. Buna göre bir kısım Türkler için "eski" olan inançlar bir kısım Türkler için hala yaşamaktadır. Diğer önemli bir husus ise, eski inanç sistemi veya dini mi? yoksa eski inançların sistematikleri ve eski dinleri mi? zira Türkler Müslümanlık anlamında İslam olmadan evvel ve tefhit inancı kapsamına girmeden önce bir değil birçok inanca mensup olmuşlardı. Bu inançların sistematiğinde ise, henüz birlik sağlanamamıştır.
Biz, eski Türk inancı tabiri ile büyük ölçüde Göktengri, Ulutengri, inancını kastediyoruz. Bu sistemin başında tek ve kadir olan Tengri vardır. Sistemde ayrıca ak ve kara iyeler bulunmaktadır. İlaveten tabiatla atayla, kişioğlu ile ay-güneş-yıldızlar ile ilgili bazı Kültler vardır. İnanç sisteminin bu köşe taşlarını hayatın doğum, evlilik, ölüm gibi her safhasında, bereket gibi hususlarda görebiliyoruz.
Bu geniş giriş bölümüne bildirimizde izleyeceğimiz metodu da ekleyelim. Biz halk inançları çalışmalarının bir parçası olarak veli kültü kapsamında bu güne değin bine yakın ulucanın üzerinde durduk. Bu bildirimiz ise benzerlerinde olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivini esas alarak yapılan özel bir metottur. Bu çalışmada izlenilen yol anılan arşivde ismi geçen 1263 civarındaki ulacana dair "yatır" ne formatındaki bilgilerden yola çıkarak bu bilgileri Göktengri inanç sistemindeki yerini belirlemektir.
Belirttiğimiz gibi, bildirimizin ana kaynağını Diyanet İşleri Başkanlığının arşivi teşkil etmektedir. Türkiye geneli itibariyle bu kaynağa göre toplam 1263 adet olan türbelerimiz, tarafımızdan bir proje olarak ele alınmış, ancak vadedilen destek yapılamayınca, başlatmış olduğumuz araştırmanın ürünü, bildiriler ve makaleler bazında değerlendirilme cihetine gidilmiştir. Bu münasebetle 15 kadar yazı neşredilerek 60 kadar şehrimizdeki ulucanlara dair bilgi verilmiştir. Bu bildirilerde bazen coğrafi bölgeler esas alınmış, bazen Bayrami veya Bektaşi gibi tarikatlar esas alınmış ve bazen de Horasan eri gibi kavramlar kod olarak alınmıştır. Türbeler ayrı ayrı ele alınırken, türbe formundaki halk kültürü içerikli bütün bilgiler yazımıza aktarılmıştır. Bu yöntemle 500 civarındaki türbemiz hakkında malümat verilmiştir.
Bu bildirimizde metotda biraz değişiklik yaptık. Eskişehir "6" Kütahya "33" ve Afyon "48" bölgelerinden seçtiğimiz 87 uluzatı ele alırken onların sadece eski Türk inançları ile bağlantılı olabilecek yönleri üzerinde durmaya çalıştık. Bu münasebetle bildirimizde; Şeyh Şahabettin Dede, Hasan Baba Haydar, Yunus Emre, Seyit Battal Gazi, Ahmet-i Üryan, Zücattin Veli, Mevlevi, Sultan Abdurrahman, Ahmet Dede, Abdulkadir Geylani Sani-i Bolvadini, Abdulvahabi Gazi, Sultan Carullah-i Zemahşeri, Halil Dede, İsa Dede, Ali Dede, Arap Mustafa Dede, İsa Dede, Baltacı, Akhürrem, Seydi Osman, Ali Rıza, Epheri Ahmet, Kara Ahmet Tekkesi, Emir baba, Balcan Sultan, Ese Dede (İsa Dede), Garip Dede, Keziban Bacı, (kötü) Hasan Dede, Hasan Dede Tekkesi, Hacılar, Hurşit Dede, Hacı Hamza, Hudul Dede, Sakaf Dede, Sızı Dede, Şeyh Hacı Halil, Veysel Garani, Yorgun Dede, Akşemsettin, Karaca Ahmet Sultan, Hayran Veli, Hasan-i Basri, Yunus Emre, Şeyh Nurettin, Mahmut Köyü Türbesi, Karlıköy Türbesi, Efe Sultan, Anayurt, Hamza Şeyh Dede, Yediler tekkesi, (Kumral Abdal Türbesi) inden kısa örneklemeler yapabileceğiz.
METİN
Türk Ulularında halk tasavvufu itibariyle görevli veli, görevi gereği kendisini "açık" eder veya etmez. Yerinin belli olmasını isteyen veli rüyalara girmek suretiyle bir anlamda zahire çıkabilir. Mezarının yapılmasını isteyebilir veya etrafında pis su akıntısı gibi şeylerden rahatsız oluyor ise ilgililere duyurur. Mezarının yerinin değiştirilmesine icazet vermeyebilir. Böyle durumlarda velinin müsaadesinin alınması gerektiğine inanılır. Eskişehir Nihalcık Sarıköydeki Yunus Emre türbesi Ankara-İstanbul demiryolu türbenin çok yakınından geçtiğinden yolu yapan mühendis yol yapımında muaffak olamaz, dualar ve kurbanlar bağışlanarak yol yapılır. Nakil esnasında halka duyurulmamış olmasına rağmen, çevreden 30.000'i aşkın kurban ile birlikte halk merasime katılır.
Kütahya Tavşanlı ilçesi Ayvalı köyünde yatmakta olan Karaahmet Dede'nin türbesini yıkmaya gelen şahıslar Dede müsaade etmediği için ölür veya yaralanırlar.
Birçok Ulucan'ın şu veya bu şekilde kabirleri açıldığı zaman cesetlerinin bozulmadığı görülür. Bu durumun izahı "Allah yolunda ölenlerin gerçek ölü olmadıkları" ndadır. Ölmeden önce ölebilmiş olmak yaşadığını sandığı halde gerçekte ölü olmak, inancı ile izah edilen bu durum, Yunus Emre ve benzerleri için de geçerlidir. Yunus Emre'nin nakili yapılırken cesedinin bozulmadığı bir elinin yüzünde bir elinin sağ kulağında niyaz eder bir şekilde yatmakta olduğu görülmüştür.
Kütahya Tavşanlı Ani köyde yatmakta olan Kemal Sultan'un cesedi birçok defa gömülmesine rağmen tekrar toprağın üzerine çıkmıştır. Türbeyi yıkmak isteyenler çarpılmıştır, inancı vardır.
Ulucanlarda olduğuna inanılan bir hikmet de "Anamaykıl" inancıdır. Eski Türk inançlarında kutsal vatan adına, o yerin zahirdeki sahipleri düşmanla savaşırlarken, batında da bazı güçler o toprakları düşmana karşı savaşarak koruyorlardı. Bu bir anlamda "kutsal yer-sup"un sahipliliği manasına geliyordu. Bu noktada "Atalar ruhu"nun yeni kuşaklara dar zamanlarında yardıma gelmesi olayı idi. Bir anlamda da muhtemelen "kam kültü" ile ilgili idi. O dönem itibariyle "koruyucu ruh", "ak iye" olarak bilinen bu kuvvenin adı "Anamaykıl" idi. Bu kült islamdaki "Velikültü" ile birleşmiş olmalı. Zira Kurtuluş Savaşımızda "yeşil sarıklılar" olarak bilinen batın ehlinin yardımı anlatılmaktadır. Eskişehir Beylikova İmikler köyünde yatmakta olan Hasan ve Haydar babalar Kıbrıs Savaşına katılıp Mehmetçiğin Safhında Kıbrıs Türk topraklarını korumuşlardır.
Afyon'un Emirdağ ilçesindeki Emirsultan veya Emirbaba evliyaullahtan bir şehit olup, ismini verdiği Emirdağının tepesinde yatmaktadır. İnanca göre, "Müslüman Türk milletinin başı derde girdiği savaş vaki olduğu zamanlarda Kore ve Kıbrıs savaşlarında türbenin bulunduğu yerden füze şeklinde bir alev yükselir, savaş alanı istikametine yönelir."
Yüksek dağların doruklarına mefta defnetmek, Tanrının gökte olduğu inancının bir sonucudur. Eski ve yeni inançlarımızda yaşamaktadır. Keza Uluğ Türkistanda olduğu gibi Anadoluda'da ulu zatlar isimlerini yatmakta oldukları dağ veya tepeye verirler. Bu inanç temasını hocam Prof. Dr. Dursun Yıldırım "Vatan'a Göç" konulu yazısında ele almıştır.
Afyon Çay ilçesi Tekke mahallesi İğdeli Mevki'inde yatmakta olan Arap Mustafa Dede'nin İstiklal savaşımızda Yunanistan'a karşı Türk askerlerinin yanında savaştığı inancı vardır. Keza Afyon Çay Tekke mahallesi Tekke Sokakta yatmakta olan İsa Dedenin de İstiklal Harbinde askerimizin yanında Yunanistan'a karşı savaştığına inanılır.
Kütahya Hisarcık ilçesi Şeyhçakar köyü türbesinde yatmakta olan zat "ülke savaş halinde olduğu zamanlardan türbenin içerisindeki savaş aletleri ve sancağın kayıp olduğu bu savaş malzemelerinin kanlı olarak savaştan sonra yerine konulduğu bu durumun 1974 Kıbrıs savaşında yaşandığı" anlatılmaktadır.
Kütahya Hisarcık'taki şehitler türbesindeki Horasan erlerinin "savaş zamanında oradan ayrıldıklarını görenlerin" olduğu ifade edilmektedir.
Savaşa hayattakilerle birlikte katılan Ulucanların savaşa katıldıklarını halk bir şekilde anlar. Afyon Bolvadin'de yatmakta olan Abdulkadir Geylani-i Sani-i Bolvadinî Hazretleri harbe gittiğinde türbenin kapısının kendiliğinden kapandığı savaş bitinceye kadar açılmadığı, savaş bittikten sonra açıldığı ve yerlerde kan izlerine rastlandığı, rivayet edilmektedir.
Kütahya ili Altıntaş ilçesi, Beşkarış köyündeki türbede yatan şahsın Yunan işgali döneminde türbeye sığınan 5 kişiyi düşman kurşunlarının etkilemesini önleyerek koruduğuna inanılır.
Kütahya Altıntaş ilçesi, Akçaköyde yatmakta olan Aziz Dede askere gidene "evladım eğer başın sıkışır ise, yetiş Aziz Dede diyerek çağır beni" der. Bu nasihatı alan askerin başı sıkışır ve dedeye çağrıda bulunur. Harman yerinde bu sesi duyan Aziz Dede elindeki yabayı savurmaya başlar. Yardım isteyen asker teskere alınca Aziz dedenin kendisine yardıma geldiğini söyler ve cepheden getirdiği yabanın kırık parçasını köylülere gösterir. Bu teması ele alan sayın Prof. Dr. Sa Kaoğlu'nun bir çalışması olduğun biliniyor.
Eski Türk İnanç sisteminde mevsimlik merasimleri, bereket ayinlerini, yağmur duası türünden toplu törenleri Şaman-Kam yönetiyordu. Günümüzde birçok yerde bu tür dini toplantılar hoca veya imamın yönetiminde olmaktadır. Aynı zamanda merasim mevkii için ulu tepeler ve ulu kişilerin kabir başları seçilmektedir. Afyon-Çay ilçesi Akkonak kasabasındaki ulu kabirlerden şehit Baltacı Mehmet'in kabrinde yağmur duasına çıkılır.
Afyon Emirdağ ilçesi Başkonak "Kolanşam" köyünde yatmakta olan uluzatın kuraklık olduğu zaman kabrinin yakınına gelinerek burada yağmur duasına çıkılır.
Kütahya Tavşanlı ilçesi Moymul mahallesi mezarlığında yatmakta olan Sarı Dede duası ile yağmur yağdırma hikmetini gösterir.
Kütahya-Hisarcık ilçesi Şeh Çakır köyünde yatmakta olan Hüseyin Dede ve Gediz'in Murat dağında yatmakta olan Murat Dede kardeş olup halk yağmur duası için bunların mezarlarına gider. İnanca göre dara düşenlere eşgalen görüldüğü de olur.
Kütahya Simav ilçesinde yatmakta olan Kavli Ahmet'e yağmur duası ve bozulması istenen büyüler için ziyarete gidilir.
Afyon Emirdağ Adaçal tepesinin doruğunda yatmakta olan Yorgun Dedeye yağmur duası için çıkılır. Ayrıca burası hıdırellezde günün erken saatlerinde ziyaret edilir.
Kütahya Hisarcık ilçesi Şeyh'ler köyünde yatmakta olan Haksız Hasan Dede'nin köyü susuzluktan kurtardığı inancı vardır. Dede zaman zaman halka görünür ve türbesinin bakımı ile ilgili uyarılarda bulunduğuna inanılır.
Afyon ili, Emirdağ ilçesi Kayalar köyünde yatmakta olan Şeyh Hacı Halil Efendi'nin susuz köylere su götürdüğüne inanılır.
Halk inançlarımızda her maslahatın bir piri vardır. "Pir kültü" Türk Ata kavramına kadar ulaşmaktadır ve "Burkut"un yağmurun piri olduğuna inanılır. Bu kült Türk Ata kadar eski ve bütün Türkistan'da yaygındır. Afyon Sandıklı ilçesindeki Şeyh Nurettin "Muradin"in Nurettin Sultan olarak leblebicilerin piri olduğuna inanılır. Leblebici esnafın bereketinde etkili olduğu inancı vardır.
Kütahya, Tavşanlı ilçesi, Kayaarası köyünde yatmakta olan Bâla Sultan'a sadece köyün kadınları ziyarete gider. Türk inanç sisteminde Umay'ın kadınlar ve çocukların koruyucu ruhu olduğu bilinmektedir. Ayrıca rahatsızlık, kısmet açılması vb. gibi haller için gidilen uluzat mezarları da vardır.
Ulu kabirlerin bir kısmında orada yatmakta olan şahsa ait eşyadan da medet ve hikmet umulur. Ulu zattaki kuvvenin eşyasına da yansıdığına inanılır. Bu bazen asa, bazen tesbih, bazen topuz veya başka bir eşyası olabilir. Eski Türk inanç sisteminde Şaman veya kamın da aksesuarında bazı güçlerin varlığına inanılırdı. Bunların bazen tekin olmadıkları, ve bazen Şaman veya Kam'dan alınmış eşyaların etkinliğine inanılırdı. Afyon, Bolvadin de yatmakta olan Halil Dede'nin ağaç kökünde yapılmış topuzu ile havale geçiren ve devamlı ağlayan çocukların sırtı sıvazlanır.
Eski inanç sistemindeki kültlerden birisi de ağaç kültüdür. Anadolu'da "ocak" olan birçok ağacın varlığı bilinmektedir. Afyon, Emirdağ ilçesi Balçam köyünde yatmakta olan Balçam Sultan'ın türbesinin bulunduğu yerdeki uluçam ağacının bir dalı bile kesilmez. Kesenin başına bir belanın geleceğine inanılır.
Kütahya Tavşanlı Ayvalı köyünde yatmakta olan Karaca Ahmet Dede'nin tomruğunun yanında yatan azgın delilerin şifa bulduğuna inanılır.
Afyon İhsaniye ilçesi Karaca Ahmet kasabasında yatmakta olan Karaca Ahmet'in türbesindeki "tomruk"a deliler bağlanılarak tedavi olacaklar inancı vardır.
Keramet gelecekten, olacaktan haber verebilme, olayların gidişatını değiştirme ve tayin etme ise, olağan dışını sergilemekse, kam ve Şamanlarda görülürken, Keziban Bacı gibi Hazretler de keramet sahibi olarak bilinmiştir. Keziban Bacı Afyon Emirdağ ilçesi Başkonak "Kalançam" köyünde yatmaktadır.
Kütahya Altıntaş ilçesi Akçaköy tekkesinde yatmakta olan Aziz Dede'nin talebi üzerine kayalar dile gelir, şahitlik yaparlar, bu inancın derinliklerinde "kaya kültü" tabiatın canlı olduğu inancı vardır. Dün de Prof. Dr. Muzaffer Tufan hocamız, Yunus Emre'den okuduğu bir şiirde "Kayaları Söyletir Kuvvetli nesnedir Aşkı" zikrettiler.
Halk tasavvufunda Ulucanlar için zaman ve mekan kavramı yoktur veya zahiri zaman birimi ve mesafe anlayışı itibariyle ulucanlar farklılık arzederler. Afyon merkez Mevlevi türbesinde yatmakta olan; Fururi Mehmet, Kemal Çelebi, Celalettin Çelebi, Mehmet Raşit Çelebi, Murat Çelebi, Abdulkadir Çelebi, Sultan Divani Mehmet Sami Hazretleri, Alabuş Bari Çelebi, Hızır Şah Çelebi, İlyas Çelebi, Muğlalı Şahidi İbrahim Dede, Bahar Hatun, Güneş Hatun, Muttahhara Hatun, Fatma Zehra'nın yatmakta olduğu türbe için "Hz. Mevlananın divanı kebirini Şah İsmail gaspeder bunlar manevi bir işaretle uyandırılarak eserin kurtarılıp dergaha teslimini sağlamışlardır" şeklinde bir inanç vardır.
Kütahya Tavşanlı ilçesi Göbel köyünde yatmakta olan Kurt Dedenin kurtları uysallaştırdığına inanılır.
Kütahya Tavşanlı Dedeler köyünde yatmakta olan Sarı Dede Ateş ile pamuğu birarada tutabilme kerametini göstermiştir. Biz bu kerametin Irak Türkleri arasında yaşadığına da şahit olduk.
Afyon İhsaniye ilçesi Karaca Ahmet kasabasında yatmakta olan Karaca Ahmet Sultan söğüt ağacından elma devşirme mucizesini göstermiştir.
Türklerin eski inançlarında olduğu gibi birçok dinde, din adamı aynı zamanda tabibtir. İnsanlara olduğu gibi hayvanlara da şifa dağıtmışlardır. Bunlar öldükten sonra mezarlarından şifa umulmuş mudur? bunu pek bilemiyoruz. Ancak büyük Şamanların çok sapa ve çok dik dağ yamaçlarında tepelere gömüldüklerinin tekin olmayan bu mahallerin insanları ruhi hastalıklarda verebildiğine inanıldığını biliyoruz. Günümüzde ulu mezarların bulunduğu yöreye saygısız davranan kimsenin çarpılabileceği ve bunların istemeleri halinde şifa da verebileceği inancı vardır. Bu tür kimseler "Allah adamı" olarak bilinirler ve Allahın şifa veren sıfatı "Şafi" dir. Bu tür ulu kabirler sadece insanlar için değil, hayvanlar için de şifa vericidirler.
Afyon Emirdağ ilçesi Davulga kasabasındaki Kara Ahmet hasta hayvanların tedavisinde himmet etmektedir. Hayvanların bulaşıcı vs. hastalıklarının tedavisi için çobanlar hayvanlarını buraya getirip, türbenin etrafında dolandırmaktadırlar. Etrafında dolanılan veya tavaf edilmesi itibariyle Türklerin eski Yuğ merasimlerinde atları ile birlikte hakan mezarlarının etrafında 7 veya 9 defa döndükleri bilinmektedir.
Afyon İsçehisar ilçesi Seyyidiler köyünde yatmakta olan Horasan eri Hasani Basri'nin mezarı etrafında onu ziyaret edenler 3 defa dönerler.
Eski Türk inanç sisteminde tengriye, atar uhlarına, kurban kesiliyordu. Ak iyelerin yardımını celbetmek, kara iyelerin zararından korunmak için de kurban kesiliyordu. Ak ve kara iyelerin yarar ve zararları kişiye onun yakınlarına, mal ve mülküne dokunabilecekleri inancı olduğu için iyeler için kesilmiş kurban kişioğluna da kesilmiş oluyordu.
Afyon Emirdağ ilçesi Davulga kasabasında yatmakta olan Hasan Dede ile ilgili bir inanca göre "Dede her yıl kurban ister" halk bu inançtan yola çıkar ancak Allah rızası için kurban keser.
Aş dökme eski inanç sistemindeki kansız kurban, saçı türüdür. Kütahya Altıntaş ilçesi Geçek köyünde yatmakta olan Söylemez Dede'nin "Aş ocağı" bulunuyor ve burada aş dağıtılıyordu.
Kütahya merkezde yatmakta olan Paşam Sultan'ın türbesinde adağı olan kimseler aş kaynatır, kurban keser, mevlüt okuturlar.
Kütahya Altıntaş ilçesi Geçek köyündeki Söylemez Dede ocağında aş ocağı vardır, burada aş da dağıtılır.
Kütahya Tavşanlı ilçesindeki Ekmekçi Dede'nin türbesine adak sahipleri ekmek bırakmaktadır. Ayrıca mal satışına giden üretici malından buraya bir miktar bırakır. Bereketle de ilgilendirilebilecek bu uygulama Leblebici Dede örneğini andırmaktadır.
Afyon Şubut ilçesi Efe kasabasındaki Efe Sultan'ın türbesinin etrafında dolanıp şifa niyetine toprağından yiyenlerin şifa bulacakları inancı vardır.
Afyon Şubut ilçesi Kayabelen köyünde yatmakta olan Hamza Şeyhzade'nin Hülber "toprak"ından alarak ona ait olan sancağın altında yiyenlerin şifa bulacaklarına inanılır.
Afyon İhsaniye ilçesi Kayahan kasabasında yatmakta olan Hayran Veli'nin türbesinden alınan ve Cevher olarak bilinen toprağın çibanlara sürülmesi halinde tedavi olunacağına inanılır.
Afyon Şubut ilçesi Karlık köyündeki türbenin kuyusundan su içilince şifa bulunacağı inancı vardır. Bunlar eski Türk İnanç Sistemindeki Toprak ve Su kültleridir.
SONUÇ
Bu çalışma itibariyle söylenebilir ki eski inanç sistemimizin Kam ve Şaman tipi şimdiki inancımızdaki Veli kültü ile bütünleşmiş, islamileşmiştir. Bu teşhisin örneklerini verdiğimiz kurban, bereket, geleceği bilme, şifa verme, yaşayanlarla birlikte savaşa katılma gibi temalar itibariyle koyabiliyoruz. Ayrıca, "su", "toprak", "ağaç", "kaya", Kültleri inanç fenomenimiz itibariyle devamlılık arzeden kodlardır.
Nedir bu, müslümanlıkta olmayan birtakım inançlar müslümanlığa taşınmış ve bu inançlara islami giysi mi giydirilmiştir veya din her zaman vardı ve esasları itibariyle daima aynı mı oldu değişen sadece bazı isimler mi idi. Biz tartışmayı bu noktaya taşımadan eski ve yeni inançlarımızdaki devamlılığı anlattık.
Esasen Veli kültünün geçmişini ve onu etkileyen faktörleri inceleyen Prof. Dr. A.Y. Ocak bizim bildirimizin giriş bölümündeki sorularımıza da bir anlamda cevap verecek açıklamaları ayrıca, "su", "toprak", "ağaç", "kaya", Kültleri inanç fenomenimiz itibariyle devamlılık arzeden kodlardır. Bizim yapmak istediğimiz üzerinde durduğumuz sistematik itibariyle konuyu ele almaktı. Tespitini bizzat yaptığımız malzemeden yola çıkarak kendi tahlilimizi getirebilmekti.