Bir inanç, halk arasında halkın algıladığı biçimi ile yaşıyor ve inancın ayet ve hadislerde yeri var ise, o inanç halk inancıdır. Bir inanç halk inançlarında yaşıyor, ayet ve hadislerde yok iken, tevhit inancına aykırı değil ise, o inanç semavi dinlere aittir. Sözkonusu halk Türk halkı ise, o inanç muhtemelen Tengricilik-Gök Tanrı inancının bir uzantısı veya kalıntısıdır. Tabii ki, Tevhit İnanç; Hz. Ademden günümüze çelişki içermeyen bir bütündür ve Hz.Türk bu bütünün tebligatçılarından birisidir.
Büyük şairlerin bilhassa Azerbaycan ve İran Türk şairlerinin bir çoğu halk arasında yaşayan inançları ustaca şiirlerinde islemişlerdir. Esasen bu kesimin edebiyat erbabı halk inançlarını edebi sanatların diğer alanlarına da başarı ile yansıtmışlardır. Bu başarı, edebiyat ürününe daha bir millilik vermiş ve halk ile ziyalı arasında daha saygın bir köprü oluşmasını sağlamıştır. Bu türden sanatçılardan birisi de şüphesiz Şehriyar'dır. Biz onun "Ey Vay Anan" şiirini, halk inançları itibariyle ele almaya çalışacağız.
"Ölmüşse de bu eve yine gelip gidir O,
Yine ayrılabilmir, yine hizmet edir O,
O bizim ömrümüzün her anında yaşıyır,
O yine paltar yuyur yine odun taşıyır
Ölümünden sonra da özü görür her şeyi,
Anam! Biçare anam! Evimizin güneşi!"
Halk inançlarında, ölünün canı vücuttan
ayrıldıktan sonra ilk üçgün ruhunun evinden
ayrılmadığı, muayyen zamanlarda evini gelip yokladığı,
ev halkını mutlu görünce O'nun da mutlu döndüğü
inancı vardır. Bilhassa Cuma akşamları ve arife
günleri, ruhların hayatta iken ait oldukları evleri ziyaret
edip, ev halkını hayır işler vaziyette görmek
istediklerine inanılır. Ölünün geriye kalanları
ruhların rahat etmelerini sağlamak için böyle geceler
helva kavurur, koku yayar ve kolu komşuya dağıtarak "ölmüşlerin
ruhu"na gitsin diye hayır işlerler. İslamiyetten
sonra bu tür ecirlerin arasına Kelam-ı Kadim Okunması
çok yerde dinin bir vecibesi olarak kabul edilir. İslamiyette,
anne ve baba hakları büyük olan kimselerdir. Ancak tesbitin
eski Türk inançlarındaki "Ata ruhu" "Ata
Kültü" ile de ilgisi vardır. Bu tesbit eski Türk
inançlarının İslami bir giysiye bürünmeleri
değil ise, "eski ve şimdiki inancımız her ikisi
de tevhit inancı kapsamındadırlar" demektir. Atalara
tapmak ile Ataları aziz bilmek farklı şeylerdir. Eski
Türk inanç sisteminde Ata'lar Tanrı olarak kabul edilmiyorlardı.
İnanca göre Onlara ait ruhların koruyucu kollayıcı
misyonları vardı.
Sevilen kimselerin ölmelerine rağmen, ruhlarının geride
kalanların arasına da zaman zaman dolaştıklarına
inanılır.
"Hayır Ölmeyipdir O! İşidirem Sesini,
Üşüyende duyuram yine od nefesini
Görürem vermiş yine uşaklarla başbaşa
Yine tuz dökür aşa"
"Bes o kimdir
Yorganı yine üstüme çekti?
Yine gece yarısı istekena su dökdü.
Kızdırmanın içinde başım-bedenim
yanır,
Korkulu bir uykudan men yine de uyanır,
Gözlerimi açanda yine görürem onu,
Ayağımın ucunda yalnız oturduğunu"
"Yine Öz Allah'ıyla raz u niyaz ederdi
O, aheste aheste
Hayır", Ölmeyip anam! Yaşayır göğsüm
üste!
Şair, ölümden sonra uygulanan dinî pratiklere de yer vererek, halk kültürünü edebi sanatlara taşımaktadır.
Bir gün haber geldi ki, tamam oldu hayatı,
Sındı kolum kanadım"
Dayanıp fikre daldık,
Kümbetin etrafını dolanıp namaz kıldık
Göy rnamurlı taşların baktık yan-yöresine,
Düştü gözümün yaşı Yasinin süresine
Bitti Yasin de bitti
Anam toprağa gitti
Halk inanç larında, ölenle kalan arasında, ölenlerin kendi aralarında cereyan eden olaylar, görülen rüyalara göre anlamlandırılır. Ölecek olan kimseyi, ölmüş birisi daha ziyade sevdiği bir kimse yanına çağırır. Eşlerden birisi ölünce, evvelce ölmüş eşin onu yanına çağırdığına inanılır. Ölmüş bir kimse rüyada sıkıntılı görülür ise, orada rahat olmadığına hükmedilir, rahatlaması için ruhuna hayır işlenir.
"Men o gece atamı gördüm, yuhumda gördüm.
O anama seslendi, anam hay verdi O'na
"Birden sanki yer çekip yüreğimi apardı,
Kabristan sükutunda anam feryad kopardı.
Taşların arasıyla o yürüyür, o kaçır,
Ayakları dolaşır, o yıkılır,
Dikelir
Gelir
Dalımca gelir.
Ürkmüş bir deli kimi vağzala can yüyürdüm
Adam içine girdim.
Eve gelip çatan da
Gördüm o, menden gabak gelip durup ayvanda
Çabalayır, çırpınır, menden gileylenirdi
Yarım kapalı gözler ele bil ki deyirdi.
(Menden ayrılma!)
Türk halk inançlarında, defin edilen meftanın cematla
birlikte geriye dönebileceği inancı da vardır. Bu tabii
ki istenmeyen bir haldir ve bundan halk kaçınır. Bazı
yörelerde mefta mezarlıkla evin arasındaki yolu öğrenmesin
diye cemaat dolanbaçlı yollardan evine döner ve muhakkak
evine gelen elini yüzünü, kullanmış ise mendilini
yıkar. Aynı amaçla cenazeyi evin kapısından
değil penceresinden çıkarma inancı da vardır.
Bazı yörelerde ise, cenaze mezarlığa götürülmeden
evvel mahallenin tanıdık sokaklarında, iş yerinin
civarında dolaştırılır. Bu bir nevi helallık
almak ve meftanın gözünün arkada kalmasını
önleme olayıdır. Meftanın sevdiği şahsi
eşyalarının fakir fukaraya hayırı için
verilmesi, aksi halde meftanın gözünün geride kalacağı
inancı vardır. Bu tesbitde de eski ve mevcut Türk inançları
örtüşmüştür.