Dr. Yaşar KALAFAT

 

e-mail

 

 

 


ÜSTAT ŞEHRİYAR
VE
TÜRK HALK İNANÇLARI

Bir inanç, halk arasında halkın algıladığı biçimi ile yaşıyor ve inancın ayet ve hadislerde yeri var ise, o inanç halk inancıdır. Bir inanç halk inançlarında yaşıyor, ayet ve hadislerde yok iken, tevhit inancına aykırı değil ise, o inanç semavi dinlere aittir. Sözkonusu halk Türk halkı ise, o inanç muhtemelen Tengricilik-Gök Tanrı inancının bir uzantısı veya kalıntısıdır. Tabii ki, Tevhit İnanç; Hz. Ademden günümüze çelişki içermeyen bir bütündür ve Hz.Türk bu bütünün tebligatçılarından birisidir.

Büyük şairlerin bilhassa Azerbaycan ve İran Türk şairlerinin bir çoğu halk arasında yaşayan inançları ustaca şiirlerinde islemişlerdir. Esasen bu kesimin edebiyat erbabı halk inançlarını edebi sanatların diğer alanlarına da başarı ile yansıtmışlardır. Bu başarı, edebiyat ürününe daha bir millilik vermiş ve halk ile ziyalı arasında daha saygın bir köprü oluşmasını sağlamıştır. Bu türden sanatçılardan birisi de şüphesiz Şehriyar'dır. Biz onun "Ey Vay Anan" şiirini, halk inançları itibariyle ele almaya çalışacağız.

"Ölmüşse de bu eve yine gelip gidir O,
Yine ayrılabilmir, yine hizmet edir O,

O bizim ömrümüzün her anında yaşıyır,
O yine paltar yuyur yine odun taşıyır

Ölümünden sonra da özü görür her şeyi,
Anam! Biçare anam! Evimizin güneşi!"

Halk inançlarında, ölünün canı vücuttan ayrıldıktan sonra ilk üçgün ruhunun evinden ayrılmadığı, muayyen zamanlarda evini gelip yokladığı, ev halkını mutlu görünce O'nun da mutlu döndüğü inancı vardır. Bilhassa Cuma akşamları ve arife günleri, ruhların hayatta iken ait oldukları evleri ziyaret edip, ev halkını hayır işler vaziyette görmek istediklerine inanılır. Ölünün geriye kalanları ruhların rahat etmelerini sağlamak için böyle geceler helva kavurur, koku yayar ve kolu komşuya dağıtarak "ölmüşlerin ruhu"na gitsin diye hayır işlerler. İslamiyetten sonra bu tür ecirlerin arasına Kelam-ı Kadim Okunması çok yerde dinin bir vecibesi olarak kabul edilir. İslamiyette, anne ve baba hakları büyük olan kimselerdir. Ancak tesbitin eski Türk inançlarındaki "Ata ruhu" "Ata Kültü" ile de ilgisi vardır. Bu tesbit eski Türk inançlarının İslami bir giysiye bürünmeleri değil ise, "eski ve şimdiki inancımız her ikisi de tevhit inancı kapsamındadırlar" demektir. Atalara tapmak ile Ataları aziz bilmek farklı şeylerdir. Eski Türk inanç sisteminde Ata'lar Tanrı olarak kabul edilmiyorlardı. İnanca göre Onlara ait ruhların koruyucu kollayıcı misyonları vardı.
Sevilen kimselerin ölmelerine rağmen, ruhlarının geride kalanların arasına da zaman zaman dolaştıklarına inanılır.

"Hayır Ölmeyipdir O! İşidirem Sesini,
Üşüyende duyuram yine od nefesini
Görürem vermiş yine uşaklarla başbaşa
Yine tuz dökür aşa"

"Bes o kimdir
Yorganı yine üstüme çekti?
Yine gece yarısı istekena su dökdü.
Kızdırmanın içinde başım-bedenim yanır,
Korkulu bir uykudan men yine de uyanır,
Gözlerimi açanda yine görürem onu,
Ayağımın ucunda yalnız oturduğunu"

"Yine Öz Allah'ıyla raz u niyaz ederdi
O, aheste aheste
Hayır", Ölmeyip anam! Yaşayır göğsüm üste!

Şair, ölümden sonra uygulanan dinî pratiklere de yer vererek, halk kültürünü edebi sanatlara taşımaktadır.

Bir gün haber geldi ki, tamam oldu hayatı,
Sındı kolum kanadım"
Dayanıp fikre daldık,
Kümbetin etrafını dolanıp namaz kıldık

Göy rnamurlı taşların baktık yan-yöresine,
Düştü gözümün yaşı Yasinin süresine

Bitti Yasin de bitti
Anam toprağa gitti

Halk inanç larında, ölenle kalan arasında, ölenlerin kendi aralarında cereyan eden olaylar, görülen rüyalara göre anlamlandırılır. Ölecek olan kimseyi, ölmüş birisi daha ziyade sevdiği bir kimse yanına çağırır. Eşlerden birisi ölünce, evvelce ölmüş eşin onu yanına çağırdığına inanılır. Ölmüş bir kimse rüyada sıkıntılı görülür ise, orada rahat olmadığına hükmedilir, rahatlaması için ruhuna hayır işlenir.

"Men o gece atamı gördüm, yuhumda gördüm.
O anama seslendi, anam hay verdi O'na

"Birden sanki yer çekip yüreğimi apardı,
Kabristan sükutunda anam feryad kopardı.

Taşların arasıyla o yürüyür, o kaçır,
Ayakları dolaşır, o yıkılır,
Dikelir
Gelir
Dalımca gelir.

Ürkmüş bir deli kimi vağzala can yüyürdüm
Adam içine girdim.

Eve gelip çatan da
Gördüm o, menden gabak gelip durup ayvanda

Çabalayır, çırpınır, menden gileylenirdi
Yarım kapalı gözler ele bil ki deyirdi.
(Menden ayrılma!)

Türk halk inançlarında, defin edilen meftanın cematla birlikte geriye dönebileceği inancı da vardır. Bu tabii ki istenmeyen bir haldir ve bundan halk kaçınır. Bazı yörelerde mefta mezarlıkla evin arasındaki yolu öğrenmesin diye cemaat dolanbaçlı yollardan evine döner ve muhakkak evine gelen elini yüzünü, kullanmış ise mendilini yıkar. Aynı amaçla cenazeyi evin kapısından değil penceresinden çıkarma inancı da vardır. Bazı yörelerde ise, cenaze mezarlığa götürülmeden evvel mahallenin tanıdık sokaklarında, iş yerinin civarında dolaştırılır. Bu bir nevi helallık almak ve meftanın gözünün arkada kalmasını önleme olayıdır. Meftanın sevdiği şahsi eşyalarının fakir fukaraya hayırı için verilmesi, aksi halde meftanın gözünün geride kalacağı inancı vardır. Bu tesbitde de eski ve mevcut Türk inançları örtüşmüştür.