AHISKA TÜRKLERİNDE HALK İNANÇLARI
Dr. Yaşar KALAFAT
G 1 R İ Ş
Ahıska Türkleri Halk İnançlarına geçmeden evvel "Ahıska Türkleri" tabirinin tan ı mı üzerinde duralı m. Ah ıska Türkleri 'Türklük geneli içerisinde etno-Ienguistik bir kesim değildir. Bu isim belirli bir Türk boyuna özel olarak verilmiş bir ad da değildir. Osmanlı Türklerinin yaşadığı Erzurum, Van ve diğer bir çok vatan parçası gibi Çıldır Beylerbeyliği veya Çıldır Eyaletinde yaşayan Türklerin ismi Çıldır Türkleri ve Ahıska Türkleridir.
Ahıska çok eski bir Oğuz yurdu iken Dede - Korkut kitabında Ak-Saka olarak geçmiş Ortadoks Kıpcak Kuman Türk Atabeklerinden sonra 9 Ağustos 1578'de Serdar Lala Mustafa Paşa'nın Iran Safevi seferi ile de Osmanlı Türklerinin eline geçmiştir.
Buna göre Ahıska Türkleri halk inançlarından bahsetmek Çıldır Eyaleti halk inançlarından bahsetmektir. Bir milletin iki ayrı vilayetinde yaşayan halk inançlarının karşılaştırması olur mu? Bir bakıma olmaz. Bu, bir elmanın bıçakla ikiye ayrılmış parçalarını kıyaslamak gibi bir şeydir. Buna rağmen bizim yapmak istediğimiz, bu malumu halk inançlarından hareketle ilandır. 1578-1829 yılları arasında 250 yıl boyunca Osmanlı Türk yönetimi münasebeti ile bu eyaletimiz Anadolu'muzun bir parçası olmuştur.
16 Mart 1921'de yapılan Moskova Anlaşması ile Ahıska Eyaletimizin Artvin, Ardahan, Kars ve Erzurum Vilayetlerimizi içinde kalan bölümleri bugünkü Türkiye Cumhuriyetimizin kapsamındadır. Buradan hareketle; Artvin, Borçka, Yusufeli, Ardanuç, İmizkhev, Şavşat, Erzurum, Oltu, Narman, Kamkhıs, Ardahan-Posof, Çıldır, Göle halk inançları aynı zamanda Ahıska Türkleri halk inançlarıdır. Kars, Ardahan, Artvin ve Erzurum'dan Türkiye,nin herhangi bir iline göçen halkın büyük bir kısmı Ahıska Türkü halk inançlarını da taşımıştır. Nitekim biz Amasya, Bursa'ya Artvin ve yöresinden göçen halkın arasında da inançlar tesbit ettik.
Ahıska Eyaletimizin Moskova Anlaşması'na göre Bedre, Azgür, Ahılkelek, Hırtız, Çecerek, Ahıska, Altunkale, Acara, dünkü Sovyet Gürcistan'ı ve bugünkü B. Gürcistan Cumhuriyetine bırakıldı. Buna göre, bu yörelerdeki halk inançları da Ahıska Türkleri halk inançları kapsamına girer. Şüphesiz bu ilçelerde sadece Türkler yaşamıyordu.
Ahıska Türklüğü bir boyut daha kazanmış Kasım 1944'de 1 Özbekistan , Kırgızistan , Azerbeycan , Rusya Federasyonu ve Ukrayna'ya sürülmüşlerdir . Aradan geçen yarım asırlık zaman zarfında Ahıska Türkü Halk inançları yeni ilmekler kazanmışlardır. Giderek sürgün hayatı yaşamış bu soydaşlarımızdan 1993'den sonra Türkiye'ye gelişler olmuştur.Nitekin bu yazımızda Semerkant-Özbekistan ve Bişkek-Kırgızistan Ahıska Türkleri halk inançlarını da karşılaştırmaya çalışacağız.
Ahıska Türklerinde Doğum (Evveli-Esnası-Sonrası):
Bişkek-Ahıska Türklerinde bir ailede 10-12 çocuk olabilir ve Sovyet döneminde böyle analara "Kahraman Ana" altınyıldız madalyası verilirdi.
Bişkek-Ahıska Türklerinde hamile kadına niyetle pişirilen yumurtanın içi sert olsa erkek, yumuşak olsa kız olacağına inanılır. Hamile gelinin sırtı ellerince gelin sağından dönerek bakar ise kızının olacağına inanılır.
"Uzun oba-Amasya köyü Ahıska Türklerinde Lohusa kadını Alkarısı basmaması için yastığının altına Kelam-ı Kadim ve kremse(altın) koyulur. Odasına erkek elbisesi asılır.
Bişkek Ahıska Türklerinde Al karısı ve cinden muzdarip olan için "Daire" bakarlar. Daire tasa konulmuş suya bakmaktır. Hasta gördüğünün neye benzediğini ve dinlediğini bir kağıda yazar. Bu kağıt değirmenin çarkına atılır ve parçalanması sağlanır. Kağıt yakılınca cinlerin cıvıl cıvıl diye sesleri gelir. Bu onların ağlaşarak öldüklerini gösterir.
Bişkek-Ahıska Türklerinde Karakura, birisinin kılığına girerek kadınları basmak için gelir, kadınlara tam yaklaştığında başkasının kılığına girdiği anlaşılır. Korunmak için Ayetel Kürsü okunur. Alkızı yakalayan insan ona tövbe ettirirse, Al kızın artık o şahsa gelmeyeceğine inanılır.
"Al-Türk inanç. dünyasında önemli bir
yer tutar. "Al karısı" tanımında "al"ın
özel yeri olmalı. Al karısından al renkli örtü
ile korunulur. Kızamık çıkaran çocuğun
tedavisinde giysi ve beslenme itibariyle al'a önem verilir. Damadın
kuşağı gelinin duvağı al'dır. Ziyaret,
inşaat ve düğün bayrakları al'dırlar. Prof.
Dr. N. Kırgızoğlu'nun Ahıska Türklerinden derlediği
bir ninnide;
"uyu yavrum uyu
büyüyünce kır ata bineceksin
uyu yavrum uyu
büyüyünce al duvak öreteceksin" denilmektedir.
Artvin'de Albasma'ya "Loğusa Humması"da denir, diğer
adı da "Karakuray bastı" dır.
Amasya ve Tokat'ın bazı köylerinde, doğum anında
zorluk çeken kadınların doğumunu kolaylaştırmak
için iki ceviz birbirine sürtülerek bir süre ses çıkarmaları
sağlanır. Kanaatimizce bu uygulama kara iyelerin kovulmasına
matuhdur. Zira inanç yumağında; ay tutulduğu zaman teneke
çalmak, gelin eşikten içeri girmeden evvel testi kırmak,
düğünde silah atmak aynı oinancın farklı
tezahüreridir. Makedonya Türklerinde gelin ile güvey düğün
gecesi oyuna kalktığında içi ceviz dolu bir testi
oyun yerine atılarak kırılması cevizlerin etrafa
saçılması sağlanır.
Uzunoba'da doğum yapan kadının doğumda zorluk çekmemesi için iki ceviz birbirine sürülerek ses çıkarılır. Ceviz sesleri ile kara iyeleri koyma inancı Makedonya Türklerinde de vardır.
Amasya yöresi Ahıska Türklerinde de çocuğu yaşamayan aileler çocuğun yaşabilmesi inancı ile ona Dursun, Yaşar gibi isimler koyarlar.Bu uygulama az-çok ata kültü ile ilgili Veli Kültü'nün bir sonucudur. Öldürücü güç geldiği zaman, Çocuğun güçlü sahibini görüp ona dokunmayacağı inancından kaynaklanır.
Artvin yöresinde eldeki "memeç"lerin "sigil"lerin dökülmesi için, meçeçli kişi, avuç dolusu "tuz"u pileki "ocak" közünün üzerine üç defa serper. Bulaşıcı hastalığı olan kimseyi ziyarete giden yanında "sarmısak" götürür.
Amasya'nın Uzunoba köyünde, çocuğu yaşamayan anne çocuğunu bir evliya satar. Ve evliyanın ismini de yaşaması için çocuğuna Koyar Yahya Baba, Hicabi Baba gibi evliyalara bu amaçla çok gidilir. Böylece satılmış çocuğun evliya tarafından zamansız ölüme karşı korunmuş olacağına inanılır.
Artvin yöresinde, çocuğu karayılan tarafından sokulmuş bir annenin efsanesine göre, anne çocuğunun baş ucunda ağlarken, örmekte olduğu halının üzerinde bir karayılan motifinin işlenmiş olduğunu görür. Halk bu motifi karayılan olarak tanımaktadır. Eski Türk inancında yeraltının hakiminin yılan olarak tasavvur edildiğini biliyoruz.
Artvin'de bebeğin kulağına ezan okunur,bebeğin ilk önce Allah adını duyması istenir. Böylece bebeğin müslüman olduğuna inanılır.
Ebe lohusanın karnını sağdan soldan sıvazlayarak
çocuk eşi denilen "son"u düşürülür.
Karnını sıkıca bağlar hazırlanan ikinci
yatağa alır.. Lohusa (cımur) denilen ufalanmış
ekmek içinin yağda kavrulmuşu verilir.
Amasya yöresi Ahıska Türklerinde çocuğa dedesi
kulağına Ezan-ı Muhammed'i okuyarak isim koyar.
Bişkek-Ahıska Türklerinde çocuğa ismini dedesi-nenesi ve ebeveyni koyar. Sık rastlanılan isimler, Gülşah, Şevket, Hanali, Ellez, Şemşettin, Kadriye, Nurettin, Muhittin, Nevreddin, Zeyneddin, Mürşiddin, Zilimhan, Bedreddin, Emriye, Ganime,Gülnara, Medine, Vahdettin, Karabek, Iskender, Baih, Nuri, Sidret, Ballı, Sultan, Mülkiye, Veysel, Binnaz, Hoşnaz, Hurinaz,Temel, Kemal, Narhanım, Eller'dir.
Uzunoba köyünde "Kırklı çocuğun suyu" gece dışarıya dökülmez, dışarıya çıkarılamaz. "Kırklı"nın evine et girmez. . Kırklı çocuğun kıyafeti dışarıya çıkarılmaz. Kırklı kadınlar bir araya gelince iğne değiştirilir.
Bişkek-Ahıska Türklerinde 40'ı çıkan kadın yıkanır. Eşiğin önüne bir demir konulur. İnanca göre odadan içeriye girenler bu demirin üzerinden atlayarak girer ise içeriye cin ve şeytan girmez.
Amasya köylerindeki Ahıska Türkleri arasındaki bir inanca göre kırklı kadınlar bir araya gelince birbirlerine zararlı olmamaları için iğne değiştirirler.
Uzunoba-Amasya köyü Ahıska Türklerinde Yarı kırk ve Kırkında annenin ve çocuğun üzerine iliştir (kevgil) ile su dökülerek yarı kırkı ve kırkı çıkarılır. Uzunoba-Amasya'da çok ağlayan çocuğun, aile büyüklerine bir felaket getireceğine inanılır. Ağlamanın durması için 3 cuma günü babasının ayakkabının tersi ile çocuğun ağzına vurulur. "Ananın babanın başını yiyecek" denir.
Ahıska Türklerinde de Anadolu'nun bir çok yerinde olduğu gibi ayaklarına basmakta veya yürümekte zorluk çeken çocukların ayakları bir iple bağlanır ve bu ip cuma namazından ilk çıkan şahsa kestirilir. Böylece çocuğun yürüyebileceğine inanılır. Bazen da bu uygulama 3 yol ağzında yapılır. Bişkek Ahıska Türklerinde ... ayağını basamayan çocuk ölüye, türbeye ve ete bastırılır. Bu et fakire verilir. Böylece ayağını basabileceğine man ili r. Amasya'da altını ıslatan çocuk yatıra götürülür. 3 cuma yapılan ziyaretten sonra ziyaretin ağacına çaput bağlanır. Simit satın alınıp yatıra bağlanır. Amasya Dere köyünde çocuklar Nevruz'da şeker toplar, yumurta ister ve ateşten atlarlar. Yumurta toplarlarken "yumurta verenin oğlu olsun vermeyenin kızı olsun" diye koro oluştururlar. Nevruz'dan 7 gün önce ise büyükler kabir ziyareti yapar.
Artvin yöresi Ahıska Türklerindeki "Sa sa oyunu"nunda "Sa" kelimesi ile Tanrının Gök/ulu Tanrının kastedildiği ifade edilmektedir. "Sa" veya "Sasa" Tanrının sıfatlarından mı?
Artvin yöresi Ahıska Türkleride mısır ekmeğine "cadı" denir. Sürmene tarafında Kara kura veya alkarısına " cad ı " ve "caz ı "denilir. Anadolu'nun bir çok yerinde cadı, büyü yapan yaşlı çirkin kadın anlamındadır. "Yazıda var ama cadı da var"denir. Artvin'de ilk ekilen mısır tohumundan ekin artımlı olsun diye "hedik" pişirilir. Buna "Tohum Hediyi" denir. Bu hedik ceviz veya tuzla yenilir. Anadolu'da "Diş hediyi", "Doy durma hediyi", "Yılbaşı hediyi" türünden hedikler vardır.
Bereketle ilgili diğer uygulamalarda, ekinin bereketi gitmesin diye ekme işlemi bitinceye kadar "tıraş" olunmaz. Ekin işlemi bitmeden komşuya bir şey verilir ise , ekini sıcanın keseceği , ekinin seyrek olacağı inancı vardır. Ayrıca tarlanın sürümü esnasında yere düşen Çocuğun avucuna alacağı toprağın bıçak olacağı inancı ile çocukların düştüklerinde üzülmemeleri sağlanır.
Artvin yöresi Ahıska Türkleri ürünün bol ve bereketli olması için mısır hediyi yapılır. Yılbaşı gecesi için yapılan bu hedik için sabah erken kalkılır. Sabah namazını kılan hanım güğümlerle akşamdan hazırlanan hediyi ve şekeri alıp pınara gider. Hedikle şekerin bir kısmını alıp pınara gider. Hedikle şekerin bir kısmını suya atar. Göğümleri doldurarak gelir. Hediğin geri kalanını eve-barka serper. Ahıra giderek hayvanlara yedirir. Şekerleri de ev halkına dağıtır. Keza getirdiği suyu da eve-barka ve ahıra serper.Bu uygulama Nahçıvan'da Nevruz'da çaydan getirilmiş su ve taşlarla yapılmaktadır.
Dini' bayramlar cuma gününe rastlarsa iki hutbe arasında
düğün yapılmaz. O gün namaza gelenler beraberinde
"Germeşe" çubuğu getirerek camide bırakırlar.
Bu çubukla sürülen hayvanın bereketli olacağına
inanılır.
Amasya ve Tokat yöresinde kirvelik uygulaması vardır. Kirveler
arasında evlilik düşünülmez. "Kirvenin kirveye
kızı düşmez" inancı vardır. Kirvenin
damına dahi toz içeri düşebilir diye çıkılmaz.
Ahıska Türklerinde Evlilik (Evveli, Esnası, Sonrası):
Uzunoba köyünde ölen ağabeyinin dul eşini kardeşi alabilir. Evlenmelerinde bir sakınca yoktur. Bir erkeğin eşi ölünce onun kırkı çıkana kadar evlendirilmesi yönüne gidilir. Çünkü eğer bu süre içerisinde evlendirilmez ise, ya hiç evlenemeyeceğine, ya da geç ve güç evleneceğine inanılır.
Bişkek-Ahıska Türklerinde kısmeti çıkmayan
kadına "kilitli" denir. Bahtının açılması
için, kilidini açarlar. Artvin'de nikah anında bir kilidi
kitlemek bir bıçağın ağzını yunmak
bir iplik bağlamak ve bu esnada falanı bağladım, demek,
bağlamak için yetmektedir.
" . Artvin'de tarafların birbirlerine nişan hediyelerini
vermelerine nışan degıştırme denir.
Amasya yöresi Ahıska Türklerinde, gelin köyden çıkarılmadan
bir gece evvel köyün gençleri dostane sorunlar
çıkarmasınlar diye, dugun evi onlara harçlık
verir. Bu paraya zor zap parası" denir. Bu olaya da "yolunu
görmek" denilir. Bu da bir nevi rizalık almaktır.
Gençler bu tutumları ile köyün değerine sahip
çıkmış oluyorlar.
Amasya yöresi Ahıska Türklerinde gelinin belini kardeşi
"bağlar" ona gelin bağlama denir. Kuşak bağlandıktan
sonra gelinin kayın pederinden "Kardeş yolluğu"
alınır.
"Bağlamak", "bel bağlamak", "kuşak
bağlamak" Türk halk~ inançlarında önemli
bir konudur. Teslim etmek, sağlam tesbit etmek, gerekli olgunluğa
geldi, vecibelere uydu, mesuliyet olabilir, anlamına gelir.
Amasya yöresi Ahıska Türklerinde gelin ve bereketle ilgili
bir uygulamaya göre, "Duvak Günü" gelme duvağın
takıldığı gün bir tabak içerisinde buğdağ
getirilir. Gelin bu buğdaydan kendi anbarına ve tarlasına
serper, böylece anbar ve tarlanın bereketinin artaçağına
inanılır.
Türk halk inançlarında "Alaca" bahsi, sanıldığından
çok daha önemlidir. Çok kere karşımıza
siyah-beyaz alaca olarak çıkarken, mavi-beyaz olarak da çıktığı
olur. Bunlar beyaz ak iye ve siyah da kara iyenin simgesi olup, ala (alaca),
boz veya kır olarak da çıkmaktadır. Türk
cihan hakimiyeti mefkuresinin renge yansımasıdır. Bu
münasebetle Ahıska Türklerindeki "Ak koç",
"Ağ ve Kara Koç", '~Ağ süt-Kara kömür",
"Kara zil" ve "Kara koyun-Ak koyun" inanç tesbitlerine
yer vermek istemiyoruz.
Koyuna koç katıldığında koç ilkez kara
koyunla ilgilenir ise 0 yıl kışın hafif geçeceğine,
eğer beyaz koyunla ilgilenir ise o yıl karın erken yağYp
kışın ağır geçeceğine inanılır.
"Kara" ve "Ak" ikilemi bu arada Karakoyunlu-Akkayunlu
adlandırılışının sırrı
henüz yeterince çözümlenememiştir.
Ahıska Türklerinde "ayaklama" diye bilinen bir inanç
vardır. "Evin ayaklan ılması" çok önemsenir.
Yı başında, sabahleyin eve yabancı bir kimse gelmeden
komdan bir koç mümkün ise "Ak koç" getirir.
Ev koça ayaklatılır. Bunun uğuruna inanılır.
0 gün eve gelen yabancı o evi ayaklamış olur. 0 yıl
ailenin sağlık, huzur ve bereket ile ilgili yaşamının
sorumluluğunu almış olur. Bunu bir çok kimse göze
alamaz. Bunun için uğuruna inanılan denenmiş
kimseler o gün özel olarak davet edilir. Bu inanç "kişioğlu"
inancı ile ilgilidir.
"Süt"ün nazardan korunması için süt
kovası yabancıdan saklanır ve süt kovasına
bir kömür parçası atılır. Böylece
"ak" olan sütün üzerine "kara" olan kömür
atılarak nazarın önlenildiğine inanılır.
Artvin yöresi Ahıska Türklerindeki bir efsaneye göre
gereksinim duyuduğu zaman efsanenin kahramanın başvurduğu
birisi ak diğeri kara iki koçu vardır. Ağ ve kara koçların
kıllarını birbirlerine sürterek Ağ ve kara koçu
yanına çağırabilmektedir. Kahraman, kara kaça
binerek yerin yedi kat altına inebilmekte,Ağ kocun sırtına
binerek de yerin üzerine çıkabilmektedir. Gök Tanrı
inanç sisteminde ki "Ak iyeler" ve "Kara iyeler"in
mevcudiyetini "ak"~ ve "kara"nın mitolojimizdeki
yerini biliyoruz. Kara ve Ak koyun veya koçun ipliğinden bükülmüş
"Alaca" veya "Boz" ip örgünün nazara ıyı
geldıgını de bılıyoruz. Halk tasavvufunda
"Karadonlu olmak sır ehlinin anlatımı için
kullanılmaktadır. Bektaşi Babası Karadonlu Can
Baba örneğinde olduğu gibi. Çorum'un Oğuzlar ilçesinde
yatan Karadonlu Can Baba, bize kabe için kullanılan Karadonlu
Beytullah ı hatı riatmaktad ı r.
Artvin yöresi Ahıska Türklerinde koyun sürülerinin
korunmaları için boyunlarına zil takılır.
Çeşitli zillerden biriside
"Kara zil" dir. Zil sadece hayvanların kayıp olmamaları
ve yabani hayvanlardan korunmasını sağlamakta kalmaz aynı
zamanda görünmeyen "kara iye"Ierden de korur.
Artvin'de gelin için üç atlı gelirdi. Gelin atına
alaca cecimler örtülür. Gelin ata binerken silahlar atılır.
Oğlanın yengesi daha önce kız evinden gizlice bir şey
alır Ata binice cıkarıp gösterir. Bunu türüne
göre daha sonra damat veya gelme verir.
Amasya ~ yöresi Ahıska Türklerinde "gelin yolu kesme"
tatbikatı vardır. Yotu kesen kimseler eli boş çevrilmez.
Daha
e ~ . . e.
ziyade ~gençler ve çocuklar gelın yolu keserler. Hedıyesını
(çok kere para) alan yol keş~ci, yeni çiftlere hayır
dua ederler. ~Bu uygulamadaki verilen para bir nevi saçı olup,
yol kesme de adeta yol iyesinden icazet almayı andırıyor.
.
Ahıska Türklerinde gelinin "ayağına kurban kesilir"
Böylece ayağın bereketli olaçağına Kurbanın
gelinin "kazasını, belasını" alaçağına
inanılır.
Bişkek-Ahıska Türklerinde gelin arabadan inince ayağının
altına konan tabağı kırar.
Sağdıç evin damından gelinin ayağına "çömlek"
atar. Çömleyin içerisinde bozuk para ve çerez vardır.
Testi yere düşünce kırılır ve içerisindekiler
ses çokararak etrafa saçılırlar.
Çocuklar bunları kapar ve sevinirler. Genç bekarlar bilhassa
kızlar hayır dua eder bozuk paradan kendi kısmetkerinin
açılmasına yardımcı olaçağı
inandı ile alıp saklarlar.
Makedonya Türkmenlerinde içi ceviz dolu testi, gelin ve damat
düğünlerinde oynarlarken onların ayağının
altına atılarak kırılmaları sağlanır.
Kanaatimizce ses çıkarılması kara iyelerin tehdini
izole etmek içindir. Nitekim aynı amaçla otlağa çıkan
hayavanlara çan takılır. Çömleye bozuk para
ve çerez konularak kapışılmalarının
sağlanılması bir nevi saçıdır. Hayır
dua ceip etmeye matuftur.
Artvin yöresi Ahıska Türkleri bayram ve düğün
eğlencelerinde "papağa at sürmek" diye bilinen bir
at yarışı türü vardır. Amasya yoresı
Ahıska Turklerınde gelının sakındıgı
e. .. . . . . . ~( o
buyuklerının yanında konuşması ıçin
alınan hedıyeye dil bagı "rızalık"
denilir. Gelin dilini tuttuğu için hediyeyi hak etmiştir.
Alınan hedi~eden sonra ağzı açılır.
Halk inançlarında hayırlı ve uzun ömür
için üç unsur aranır az yemek, az uyumak ve az konuşmaktı
r.
Bişkek Ahıska Türklerinde gelin yeni evine gelince "dil
kesme" yapılır. Yüzünü açınca
3 defa "Gelinin insafınımı dilinimi keselim"
derler. Kaynanasına da "Dilini kesin Allah insaf versin"
denir.
Bişkek'de Ahıskalı Türk gelinin eli bereketli olsun
diye eli bala sürülür ve sonra ayni el kapıya sürdürülür.
Artvin'de Kasım ayının ismi Koçay'dır.
Koç katılımı bu ayda yapılır. Koy
gençleri gelin alayının önünü keser "koç
parası" alırlar. Bu esnada gençler silah atar, oynar
ve ihuuu" diye bağırırlar. Kızın yengesi
"gelin attan inmiyor" diyerek bahşiş ister. Gelin attan
ters çevrilmiş bir kazanın sırtına basarak
iner. Gerdeğe vermeğe, anbara vermek denir.. Anbar karanlıktır.
Damat kibrit çakar, gelin söndürür bir süreşonr~
yüz görümlüğü alınır.
Bişkek-Ah ıska Türklerinde aşeren kad ı n ı
n arzulad ığ ı yemeyi yapmanın ağzının
eğri gözünün şaşı olacağına
inanılır.
Aşeren kadının dan(nın seçtiği yiyeçeği
almak sevaptır, ilacı vardır. Aşeren kadın
bulunması zor şeyler ister.
"Yaz buza yerikler
Kış göbeleğe" denir.
Aşeren kadına canının istediği yiyeçeği
temin eden kimseye doğacak ÇOCUğUn benzeçeğine inanılır.
Aşerme, Türk halk inançiarında yeterince incelenmemiş
bir konudur. Ahıska Türklerinde "Aşeren kadın
çekim halindedir. 0 anda rastladığı şeyi çeker"
şeklinde bir inanç vardır. Hamile bir kadının
sevdiği bir insana sık sık bakması veya resmini taşıması
halinde doğacak çocuğun o kimseye benzeçeği inancı
da itikaddan hareketle izah edilmektedir. Aşeren kadına canının
çektiği yiyecek verilmez ise doğacak çocukta bir araz
olaçağı inancı Ahıska Türklerinde de
vardır. Böyle hallerde aşeren hanımın emzikli
ise göysü şişer. Bu durumda "Bismillah" diyerek
kendi elini yalarsa, muhtemel arazlar giderilmiş olur.
Artvin'de komşular bile bir şey pişirirken bir miktar gelme
ayırır ve yakınlarına verirler. "Gelin yemeği
gördü veya kokuksunu aldı, yemese dogacak çocuk şaşı
olabılır inancı vardır.
Gebe kadının yiyecek seçimine "Aşerme"
denir. Hamile gelin gece gündüz hiç yalnız bırakılmaz.
Kırılmaması, yorulmaması, heyacanlanmaması
ve huzur içinde oturması sağlanmaya çalışılır.
Bu duruma tüm çevresi özen gösterir.
Halk inançlarında "Yüzün", "Yüz
Suyunun" gücü vardır. Halk ezan okunurken yapılan
duanın kabul olacagına ınanılır. Okunan
ezanların yüzü suyu hürmetine" denir veya "Peygamber
efendimizin yüzü suyu hürmetine", "Mübarek gecelerin
yüzü suyu hürmetine" denir. Şüphesiz kastedilen
yüz ağız burun gibi organlardan oluşan sıma,
surat degıldır. Muhtemelen yuz kelimesi Evliyalar, Embiyalar
söz konusu olunca zikredilmeli.
Ortünme Türk halk inançlarında hicap duygusu ve nazardan
korunmak içindir. Hazar Türk Hakanları halkın arasına
ancak
yüzleri bir ÖrtÜ ile kapalı olunca çıkarlardı.
Kutsal hakanın yalın yüzüne sade vatandaş bakmamalı
idi. Gelinler kötü nazardan ve "ar etme" duygusundan hareketle
yüzlerini örterler. Gelin damada hediye olarak yüzünü
gösterir. Bazan da meclise cıkacak yüzü olmayanlar örtünürler
Ahıska Türkleri böyle haller için; "Allah elimizi
yümüzü örttürmesin, öbür dünyada mahcup
ettirmesin" derler. Darnattanalınan hediyeye "yüz görümlüğü",
Kayınpederden alınan hedıyeye ıse yuz'aklıgı
denir. Gelin kızlık ıffetını koruyup ailesinin
yüzünü ak cetmiştir. Kafkasya ve Anadolu halk
. ~ - - . .
ınançlarında ses, ;yuz ve ısım vererek
yapılan konuşmalara konulan sınırlara "sakınma"
denilmektedir.
Artvin'de damat gerdekten sonraki ilk sabahta gerdeğe eskiden olduğu
kızın evinde girmiş ise arkadaşları tarından
su yalağına (kurun)a sokulur, gusul abdesti aldırırlardı.
Amasya yöresi Ahıska Türkleri evlendikleri kızları
için "başlık" almazlar. Düğünlerde
"bayrak" taşımak yoktur. Gelinin "cehiz"i
damadın odasında gelin gelmeden önce 3 gün sergilenir.
Bursa yöresi Ahıska Türklerinden koca evine gelen her gelin
cehizinde kaynanasına bir hediye önlük getirir. Kaynana kendisine
getirilen 3-5 önlüğü üst üste beline bağlar.
Her önlüğün ucunu kıvırır kuşağının
altına sokar, çalışmayan, hamarat olmayan eli
"bereketli" olmayan gelinin getirdiği Önlüğün
ucunu kayınvalide kıvırıp kuşağının
altına sokmaz sarkıtır. Böylece çevre hangi
gelinin "bereketsiz" olduğunu anlamıştır.
Artvin yöresinde, piliçler ötme çağına
gelmeden kesilmezler. Ötmemiş pilicin eti yenilmez. Kız
evinden oğlan evine canlı tavuk getirilmesi halinde, tavuk eşindikçe
kız evinin gerileyeceğine
inanılır.
Ahıska Türklerinde Ölüm (Evveli, Esnası ve Sonrası);
Evlerde iki "çıra" yada iki "ışık"yakılması
uğursuzluk olarak kabul edilir. Evden iki cenaze çıkacağı
şeklinde yorumlanır. Evin eşıgınde oturulması
ugursuzluk sayılır, eve borçlu alacaklı geleceğine
inanılır.
Uzunoba köyünde, köyde baykuş görülmesi iyi
sayılmaz. Konduğu evden ölü çıkacağına
inanılır. Baykuşu vurmak da iyi sayılmaz.
Bişkek-Ahıska Türklerinde yas elbisesi diye özel bir
elbise yoktur. Kadınlar c~haze ile gabristana gitmezler. Ancak kadın
kurbetten gelmiş ise, o gidebilir. Cenazelerde ağlatıcı
yoktur.
. Uzunoba'da elbisenin "ters" giyilmesi iyi değildir. işlerin
ters gıdecegıne yorumlanır.
Olüm olayında yas merasiminde, kurak havalarda yağmur duasında
elbiselerin ters giyilmesi; ölüm ve kuraklığın
ters gitmesi,
yaşam ve yağış temennisi için olabilir.
Bişkek-Ahıska Türklerinde cenazenin kaiktığı
yere taş konulur. Cenazenin ardı sıra taş atılır.
Cenazenin yerine konan para fakire verilir.
Bişkek-Ahıska Türklerinde ölünün eşyasını
saklayan da çıkabilir. Çok kimse onları fakire
verir. Giysiler çok eski iseler toprağa gömülürler.
~
Ahıska Türklerinde defin esnasında kadınlar mezarlığa
gitm~Ier. Ancak sair zamanlarda kadınların gabir ziyaretinde
bir sakınca görülmez.
Ev, mahelle veya köyde cenaze var ise, defin için götürülüyor
ise, uyunmaz, uyuyanlar uyandırılırlar hastalar bile
yatakitan kald ı rı riar, mezarlar el veya ayakla gösterilmez,
mezarlığın yanından geçenler mutlaka meftalara
Fatiha armağan ederler. Düğünü münasebeti ile
kabristan'ın yanından geçilirken çalgılar
susar, fatiha okunur. Cuma, Recep, Şaban ve Ramazan'da ölmenin
ölenler için iyi olduğuna inanılır. Gece sakız
çiğnemek, ölü eti yemek olarak yorumlanır, günahtır.
10
Uzunoba'da cenaze evinde 3 gün bazanda 9 gün oçağa yemek
konulmaz. Komşuların getirdiği yiyecekler yenir. Cenazelerde
meftaya büyükler ağıt yakarlar.
Amasya'nın merkeze bağlı köylerinde definin 3., 40.,
52. Gününde helva kavrulur. Mezarı kazanlara ve Hoca'ya öncelikli
olmak üzere herkese ikram edilir.
Ahıska Türklerinde ölünün 3,9,40 ve 52 gününde
hatım okunur. Bazı aileler bu günlerde mevlüt de okutup
ölünün hayrına yemek de verirler. Senensinde mevlüt
ve hatim okutturulup ruhu için bağışlarda bulunulur.
Kurban bayramlarında ilkin ölünün kurbanı kesilir.
Ölünün adına namaz kılındığı
ve oruç tutulduğu da olur. Ölü adına hacca gidildiği
ise çok sık görünür ölmüş yakınların
hayrına kurban bayramlarında kurban kestirmek, kendi hacc farizesini
yerine getirdikten sonra ölmüş yakınlarının
yerine hacca gitmek Anadolu'da da sık görülen bir uygulamadır.
Daha ziyade babalar için yapılır.
Ahıska Türklerinde meftanın 3., 40., 52. Günlerinde
helva kavrulur. Helva ~taziyeye gelenlere, mezarı kazanlara cenaze
ile ilgilenen hocaya ikram edilir. Helvayı tadanlar, mefta için
fatiha okur, meftayı rahmetle anar.
Bişkek-Ahıska Türklerinde ölünün 7., 40.,
52. Günü ve sene-i devriyesi yapılır ve yemek verilir.
Yemeği ÖlÜ evine 3 gün komşuları getirirler.
3 gün 3 gece yemek pişirmek ölü evine yasaktır:
Definden sonra geçmişte Ahıska da 3 gece mezarda ateş
yakılırdı.
Bişkek-Ahıska Türklerinde yemek yapmak için yağ
eritilir ise ateşe yağ atmak gerekmez. Ancak sadece eritmek maksadıyla
eritilir ise ateşe bir miktar yağ dökülür. Ölülerin
burunlarına koku giderek yakında ölüm olmasın
diye yapılır.
Ahıska~Türklerind~ Cuma en makul gün sayılır.
Nişan, çift çubuk t~ügün yapılır.
Cüma gecesi "kele" yapılır. "Yağ kokusu"
çı kanlı r.~ Bilhassa çocukları ölmüş
kimseler cuma gunu dar vakıtle su içmezler. Bu saatlerin ölülere
su dağıtma saati olduğu gerekçesi ile,~Ölü
çocuğun~su içme hakkını anne-baba içmiş
olur.
Cuma akşamları ölülerin ruhlarının evlere
ziyarete geldikleri için bu geceleri Kur'an okunur ve namaz kılınır.
Boy abdesti alınır, çamaşır değiştirlir.
Bu gecelerde hayvanlara da özel ilgi gösterilir. Akşam darında
iş görmek iyi sayılmaz. Bu vakit çalışanlara
"Akşamın hayrından sabahın şerri iyidir"
diyerek işin bırakılması önerilir.
Ahıska Türklerinde Ulu Kişiler ve Sağaltma Yolları
ve Kişioğlu;
Amasya'nın Dere köyünde Kanibaba ve Seyit Yahya halkın
çok itibar ettiği mübarek zatlar rahat bilinirler. Halk buraları
ziyaret ederken sandukalarına ipek ÖrtÜ örter, Kurban
keserler, halkın inancına göre çevrede çıkan
büyük bir yangın Seyit Yahya'nın
ahşap olan türbesine gelince sönmüştür. Halk
bu durumu "Kurbanolduğum bayrağını çekti"
diyerek izah etmektedir. Gani Baba'nın türbesi ise bir ırmak
yakınındadır. Çok şiddetli bir sel önüne
gelen her şeyi katar. Gani Baba'nın Türbesine gelince sel
suları yol değiştirir. Türbe zarar görmez. Halk
bu inancını izah ederken de "kendisine vurdurmadı"
şeklinde ifade etmektedir.
Bu inancın derinlerinde; velilerde, suda ve .:ateşte bır
kuvvenin bulunduğu, kuvveler arasında güçlü olma
itibariyle bir
hiyarerşinin bulunduğu, bayrak çekmenin mistik~,~:~ anlamda
da meydan okuma anlamına gelebildiği, saklı olabilir.
Artvin yöresi Ahıska Türklerinde Hat Deresi efsanesine göre
tepeden gelen suyu komşu iki köy paylaşamazken bir sabah
. . . e o s ~ . . 1 .. .. ..
kalkarlar ki, su kendılıgın ıki koy ıstıkametınde
bolunmuştur.
Erzurum'da aynı efsane ulu bir kişinin duası üzerine
suyun ikiye taksim olduğu şeklinde anlatılır.
Evliya(Büyük Dağ) Artvin zeytinlik buçağı
Büyük Dağ'da halkın Tanrı makbıul ve ermiş
bir zatın yattığına inanılır. Burada
Türbe vardır.
Büyük Evliya Artvin Zeytinlik'de Ziyaret Tepesindedir. Halk burada
bir evliyanın yattığına inanır.
Amasya yöresi Ahıska Türklerinde bir eşya kayıp
olmuş ise ve onun çalındığına inanılıyor
ise, şüphenilen kimselerden "tırnak" toplanır.
Hoca bu tırnaklara okur. Hırsızlıgı yapanın
şışecegıne inanılır. Şişen~
kişi itiraf edince hoca, tekrar ilgili duaları okur ve şiş
iner, itiraf etmez ise, şişen hırsız ölebilir.
Halk inançlarımızda tırnak konusu ıncelenmemıştır.
Amasya'daki bir halk inancına göre her yatırın etkili
olaçağı alan ve her insana yardımı olabilecek
yatır farklı olabilir.
Amasya'da Lapida Habibe Kadın diye bilinen bir ocak vardır.
Bunun mezarından alınan çamurun "Demirov" olan
yere sürülünce geçeceğ 1 ne man ılı
r. Amasya yöresi Ah ı ska Tü rkleri nde b~ Üzerlik yakmak"
ve "Kurşun dökmek" uygulamaları vardır.
"Demirov" tedavisi için "Ocaklı"ya gidilir.
Lap köyünde Habibe kadının mezarından toprak
alınır, Demirov'un çıktığı yere
sürtülür. Anadolu'da ocaklı kadın, ocak çamuru,
Ocak suyu ile şifa bulma inancı çok yaygındır.
"Demirav" için Zuhruf Süresi'nin 79.Ayeti okunur.
Ahıska Türklerinde halk aşıklığında
ilk koşul "Bade" içmedir~ "Hak aşığı",
"Badeli Aşık" tabirleri buradan gelmektedir.
Artvin yöresinde, nazan değen kimsenin nazarının zararını
gidermek için, 40 tane fındık büyüklüğünde
taş toplanır, her taşa bir kez "İhlas Suresi"
okunur ve bu taşlar nazan değen şahsın evi n i n etrafı
n a atı 1 ı r. N aza rdan koru n ma k içi n üçer
kez
"Kuleüzübirrabbil felakT", "Keleüzü birrabbil
nasl", "Tebbet ve İnna ağdeyna" sureleri okunur,
etrafa "üfle" nir. Mala nazar değer ise ondan kurtulmak
için, nazan değen kimsenin giysilerinden bir parça gizlice
alınır hayvanlar onunla "tütsü"Ienir. Hayvanları
nazardan korumak için kuşburnu ağacının dikenli
kısmı hilal ay gibi yapılır.Avlunun giriş
kapısının üst eşiğine kolay görülebilecek
şekilde çakılır.
Bişkek-Ahıska Türklerinde nazardan korunmak için;
nazar duas~göz boncuğu takılır, üzerlik yakılır.
Göze gelmiş kimse için mum eritilir. Bu mum eşiğin
deliğinden soğuk suya akıtılır. Hasıl
olanşekil neye benzer ise, çocuk ona bastırlır.
Çocuğun yastığının altına bu mum
konur.
Artvin yöresinde "uğursuzluk" ve uğursuzlukla ilgili
bir takım uygulama ve inançlar vardır. Ev, ahır
kapılarının üst eşiğine meyve ağaçlarının
çatallarına at ve koç kafası asılır.
Sökük ve kopuk düymeler giyili iken dikilecek ise şahıs
ağzına iplik türünden bir şey
alır. Sağ el, sağ ayak ve besmele ile harekete geçilir.
. Gece yatarken giysilerin belden yukarısı başucuna, belden
aşağısı ayak ucuna konur.
Ahıska Türk halk inançlarında kadın tanıdığı
erkek geçerse ayağa kalkar, duran veya geçen erkeklerin
arasından kadın geçmez. Kadınlar erkeklerin önünden
geçmezler, erkek önde yürür ve kapalı yere önde
önce girer. Başkasının sürüsünün
içinden izinsiz geçilmez, s~lam verilip "bereketli olsun"
denilerek geçilir. Kadınların burunlarına ~kadar
örtünmesine "yaşmak çekmek" denilir. Kadınlar
"ekili tarladan" geçmezler. Su çömelinerek veya
el başa konularak içilir. Su içene dokunulmaz. "Su
içene yılan bile değmez" denilir. "Akşam
darı"nda su içilmez.
Yeni alınmış hayvan ahıra ilk defa sağ ayağını
atarak ve yeni gelen misafir keza 11km sağ ayağını atarak
eve ve ahıra girer ise, hayrına ve dostluğuna inanılır.
Ahıska Türklerinde Bereket (Yağmur Duası, su ve Hayvancılık);
Orta Karadeniz Ahıska Türklerinde yağmur yağması
için bu yörede kurban da kesilir. Köyün hocası
ata bindirilir. Atın üzerinde hatim indirilir. Halk daire oluşturur.
Yağmur zikri
yapar. Atın üzerinde hoca yağmur alayı ile birlikte
köyün sınırları etrafında dalaştırılır.
Kurban bazan Seyit Yahya'da bazan da Camide kesilir. Bu uygulamalar yağmur
çok yağıp afet olunca da önlenmesi için yapılır.
Kanaatimce köyün etrafında hatim okunarak dolaşılması,
köyün üzerindeki kara iyeleri def edip ak iyeleri memnun etmek
için yapılmış bir uygulamadır. Evin iyesi
gibi köyün de iyelerinin olduğu düşünebilir.
Yer iyesi hatırlanınca bu fikir doğal karşılanmalı
merasimin mahiyeti kullanılan ögeler eski Türk inançlarını
hatırlatmaktadır.
Amasya yöresi Ahıska Türklerinde .-o kurak havalarda yağmurun
yağması için Gözer (karbur)un içerisine bir
kurbağa konulur ve ev ev dalaştırılır. Evlerden
kurbağanın üzerine su serperler. Böylece yağmur yacağına
inanılır. Kanaatimizce bu bir merhamet celbetme eylemidir. Zira
Anadolu'da~ yağmur duasına çıkan aileler merhamet
celbi için kuzu meletir.
1 Uzunoba Ahıska Türklerinde yağmur duası için
evlerden yumurta isteyen çocuklar;
Yumurta verenin oglu olsun
Vermeyenin kızı olsun" denir.
Bişkek Ahıska Türklerinde yağmur yağması
için "Kepçe Hatun gezdirilir-amin edilir" Kepçe
Hatun'a su serpilir. Hocanın
duası eşliğinde Kurban kesilir. Çocuklar kara halinde;
"Çepce/kepçe hatun ne ister Allah'tan yağmur ister
Yağmur yağsın göl olsun Ambarları bol olsun Nene
hatun kaiksana Bal güvecine baksana ~izi yola salsana ~Amin Allahu ekber"
derler.
Artvin yöresi Ahışka Türklerinde yağıs fazla
yağar sele dönüşürse, ~~yağmurun ~'kesilhıesi
için, çocuklardan evlerinden gizlice "kayın süpürge"si
köyün dışında yakarlar. Diğer taraftan ev
ve ahır süpürgesinin ocakta yakılması uğursuzluk
sayılır.
Artvin yöresinde patetes yendikten sonra eller "su" ile yıkanılmaz,
silinir. Aksi halde pateteslerin çürüyeçeği inancı
vardır.
Korkan kişinin korku şokunun geçirilmesi için "su"
içirilir. Amasya köylerinde akşam karardıktan sonra
evin eşiğinden
dışarıya yağurt, hamur, peynir ve sirke mayası
gibi mayalacılar verilmez, evın ocagın bereketın
kacaçagına inanılır.
Amasya yöresi Ahıska Türklerinde içerisinde erzak
bitmiş anbarın tamamen dibi sıyrılmaz. Orada çok
az miktarda yiyecek bırakılır. Buna "anbar bereketi"
denilir. Böylece anbarın bereketli olacağına inanılır.
Yılın alınan ilk mahsulünden evin feritleri, ürünün
sahibi tatmadan kimseye verilmez. Ürünün berketi için
bu uygulamanın gereğine inanılır.
Tarlalara tohum ekme işi bitmeden kolu komşuya tohum verilmez.
Aksi halde ekinin bereketinin kalmayaçağına inanılır.
Kanaatimizce anbarın tamamen sıfırlanmaması inancı
*görünen~gÖrünmeyen bazı canlıların
rızkının sağlanılması inancından
kaynaklanıyor olabilir. Ilk mahsulun yetiştirici tarafından
tadılması ise, bir "nefs" inancı sonucu olabilir.
Üretenin "nefsi içinde kalması"nı önlemek
gerekir. Tohum verme inancı Anadolu'da çok yaygındır.
Yoğurt mayası, sirke mayası, hamur mayası gibi maddeler
gece komşuya verilmez. "Şer karışır"
bereketi kaçar inancı vardır.
Ahıska Türklerinde yılbaşı gecesi evden dışarıya
herhangi bir şey verilmez. Bütün bir yıl savruk bir
hayat sürülmesine yol açacağına inanılır.
Kars'da yılbaşı gecesi yapılacak herhangi iyi ve
kötü işin bütün yıl devam edeçeğine
inanılır. Bunun için iyi ve güzel şeylerin
yapılması istenilir.
Artvin yöresi Ahıska Türklerinde halk takvimi ürünün
bol ve bereketli olması itibariyle çok önem arzeder. Ekim
18 Nisan'dan sonra yapılır. Bu konuda bir tekerlemeye göre
"Korkma Mardin kışından, Kork Abrilinin beşinden,
comuşa ayırır eşinden, itleri doyurur leşinden"
şeklindedir.
Artvin yöresi Ahıska Türklerinde koç katımı
cuma günü Euzu besmele çekilerek sabah namazından
sonra abdestli iken yapılır. Koçu sürüye bir
kadının katması ile daha iyi "döl" tutaçağına
ınanılır. Koyunun ikiz dogum yapması ıstenıyorsa,
aşım yapaçak koçu~tsırtına kız
çocuğu oturtulur ve kızın kuçağına
bir kız bebek verilir. Koçu koyuna katryıak için
gidilirken yolda bir erkek rastlanır ise kuzuların erkek, bayana
rastlanır ise dişi ve hamile hanım rastlanır ise
kuzuların ikiz olaçağına inanılır.
Türk halk inançlarında kişioğlu'nun ayağının
bereketli olması ile ilgili çeşitli inançlar vardır.
Bunların arasında kişinin cinsiyeti de bir faktördür.
Ahıska Türklerinde yılbaşı gecesi evde "ceviz"
kırılır ise 0 ~Il içerisinde hayvanların
bacaklarının kırılaçağına inanılır.
Ceviz kırmak süretiyle kara iyelerin yılın sair
zamanlarında kovulduğu inancı var iken, yıl başların
ak iyelerin toplanılmış olaçağı inancından
hareketle sarfınazar edilmiş olur.
Uzunoba köyünde ateşe besmele çekilmeden su dökülmez,
akşamdan sonra eşikten dışarıya sıcak
su dökülmez.
Amasya yöresi ~ Ahıska Türklerinde köye ait bir hayvan
dışarıda kırda kalmış ve köye
dönmemiş ise, hoca hayvanın yabani hayvanlar tarafından
parçalanmaması için özel duasını okuyarak
"ağız bağlar". Bu uygulamaya "kurt ağzı
bağlamak" denir. Köye ait hayvan dönünce Kurban ağzı
hocanın okuyaçağı yeni dua ile açılır.
Kurdun ağzı açılmaz ise hayvanın aç
kalıp öleçeğine inanılır ki, çok
büyük bir günahtır.
Türkmenistan'da oruçlu bir kimşe için "ağzı
bağlı", iftar eden eden bir kimseiçinde "ağzını
açW' deniliyor.
Ahıska Turklerınde Saksagan ın gorulmesı 0 haneye
mısafır geleçeği şeklinde yorumlanır.
Misafir gelen evin kapısına ev sahibi 3-4 metre uzunluğunda
bir bez asar. Bu beze "okuntu" veya "misafir" denir.
Ahıska Türklerinde bir deyime göre "Deli horonun üç
dakika
1 oynandığı yerde yedi yıl ot bitmez" Anadolu'da
cünüp insanın, hayırsız olanın bastıgı
yerde ot bıtmeyecegı inancı vardır.
Bişkek-Ahıska Türklerinde çamaşırın
kirli suyunu dut ağacının dibine dökenin çarpılaçağına
inanılır. Böyle hallerde hasta olan/çarpılan
kişi cinci hocaya götürülür. Cinci yere dört
kazık çakar üç kat bükülmüş
iplikle kazıklara bağlar. Orta yerlerine hasta ile birlikte buluğ
yaşına girmemiş ailenin ilk çocuğu konulur.
Hoca/cinci hastaya baskı yapar, gördüklerini söyletir.
Hoca d iled i kleri n i kağ ı da yaza r ve o kağ ıtla
rı ateşe ata r. Ateşe atı lan her kağıtta
gördükleri ile ilgili yazı yandıkça kurbağa,
yılan ve sair yalvarırlar. Nihayet çarpılan mesal~
amcasının kızını görür onun ismini
vermez ve onun ismi kağıda yazılmadığı
ve kağıdı yanmadığı için çarpılan
tamamen şifa bulamaz. Tedavi için yatıra götürülür.
Üç'defa gidftmesi gerektiği halde tamamlamayan için
şifa bulamaz. ~
İ~hıska Türkleri seyirlik halk oyunlarında (arta
oyunu) rol alanlardan birisi de cinda~(müneccim)dir.
Ağaçlar baltayı görUnce kendilerinin mi kesileçeği
kuşkusu ile üzüldüklerine inanırlar. Üzülmemeleri
için ormana gidince baltanın ağzı sarılır.
Secilerek kesilmesine karar verilen ağaç, kurban kesiminde olduğu
gibi tekbir getirilerek kesilir. Ceviz ağacı dibinde abdest bozan
kimseyi cin çarpacağ ı na, uğrağa uğrayacağ
ı na man ılı r.
Artvin yöresi Ahıska Türklerinde sürülerin hastalıktan
korunmak için, onlar dere ve gölden geçirilirken onlara
pirinçten yapılmış, üzerlerinde ayetler yazılı
taslardan okunmuş sular serpilir. Böylece hayvanların hastalanmayacaklarına
inanılır.