Dr. Yaşar KALAFAT

 

e-mail

 

 

 

AHISKA TÜRKLERİNDE HALK İNANÇLARI

Dr. Yaşar KALAFAT


G 1 R İ Ş

Ahıska Türkleri Halk İnançlarına geçmeden evvel "Ahıska Türkleri" tabirinin tan ı mı üzerinde duralı m. Ah ıska Türkleri 'Türklük geneli içerisinde etno-Ienguistik bir kesim değildir. Bu isim belirli bir Türk boyuna özel olarak verilmiş bir ad da değildir. Osmanlı Türklerinin yaşadığı Erzurum, Van ve diğer bir çok vatan parçası gibi Çıldır Beylerbeyliği veya Çıldır Eyaletinde yaşayan Türklerin ismi Çıldır Türkleri ve Ahıska Türkleridir.

Ahıska çok eski bir Oğuz yurdu iken Dede - Korkut kitabında Ak-Saka olarak geçmiş Ortadoks Kıpcak Kuman Türk Atabeklerinden sonra 9 Ağustos 1578'de Serdar Lala Mustafa Paşa'nın Iran Safevi seferi ile de Osmanlı Türklerinin eline geçmiştir.

Buna göre Ahıska Türkleri halk inançlarından bahsetmek Çıldır Eyaleti halk inançlarından bahsetmektir. Bir milletin iki ayrı vilayetinde yaşayan halk inançlarının karşılaştırması olur mu? Bir bakıma olmaz. Bu, bir elmanın bıçakla ikiye ayrılmış parçalarını kıyaslamak gibi bir şeydir. Buna rağmen bizim yapmak istediğimiz, bu malumu halk inançlarından hareketle ilandır. 1578-1829 yılları arasında 250 yıl boyunca Osmanlı Türk yönetimi münasebeti ile bu eyaletimiz Anadolu'muzun bir parçası olmuştur.

16 Mart 1921'de yapılan Moskova Anlaşması ile Ahıska Eyaletimizin Artvin, Ardahan, Kars ve Erzurum Vilayetlerimizi içinde kalan bölümleri bugünkü Türkiye Cumhuriyetimizin kapsamındadır. Buradan hareketle; Artvin, Borçka, Yusufeli, Ardanuç, İmizkhev, Şavşat, Erzurum, Oltu, Narman, Kamkhıs, Ardahan-Posof, Çıldır, Göle halk inançları aynı zamanda Ahıska Türkleri halk inançlarıdır. Kars, Ardahan, Artvin ve Erzurum'dan Türkiye,nin herhangi bir iline göçen halkın büyük bir kısmı Ahıska Türkü halk inançlarını da taşımıştır. Nitekim biz Amasya, Bursa'ya Artvin ve yöresinden göçen halkın arasında da inançlar tesbit ettik.

Ahıska Eyaletimizin Moskova Anlaşması'na göre Bedre, Azgür, Ahılkelek, Hırtız, Çecerek, Ahıska, Altunkale, Acara, dünkü Sovyet Gürcistan'ı ve bugünkü B. Gürcistan Cumhuriyetine bırakıldı. Buna göre, bu yörelerdeki halk inançları da Ahıska Türkleri halk inançları kapsamına girer. Şüphesiz bu ilçelerde sadece Türkler yaşamıyordu.

Ahıska Türklüğü bir boyut daha kazanmış Kasım 1944'de 1 Özbekistan , Kırgızistan , Azerbeycan , Rusya Federasyonu ve Ukrayna'ya sürülmüşlerdir . Aradan geçen yarım asırlık zaman zarfında Ahıska Türkü Halk inançları yeni ilmekler kazanmışlardır. Giderek sürgün hayatı yaşamış bu soydaşlarımızdan 1993'den sonra Türkiye'ye gelişler olmuştur.Nitekin bu yazımızda Semerkant-Özbekistan ve Bişkek-Kırgızistan Ahıska Türkleri halk inançlarını da karşılaştırmaya çalışacağız.

Ahıska Türklerinde Doğum (Evveli-Esnası-Sonrası):

Bişkek-Ahıska Türklerinde bir ailede 10-12 çocuk olabilir ve Sovyet döneminde böyle analara "Kahraman Ana" altınyıldız madalyası verilirdi.

Bişkek-Ahıska Türklerinde hamile kadına niyetle pişirilen yumurtanın içi sert olsa erkek, yumuşak olsa kız olacağına inanılır. Hamile gelinin sırtı ellerince gelin sağından dönerek bakar ise kızının olacağına inanılır.

"Uzun oba-Amasya köyü Ahıska Türklerinde Lohusa kadını Alkarısı basmaması için yastığının altına Kelam-ı Kadim ve kremse(altın) koyulur. Odasına erkek elbisesi asılır.

Bişkek Ahıska Türklerinde Al karısı ve cinden muzdarip olan için "Daire" bakarlar. Daire tasa konulmuş suya bakmaktır. Hasta gördüğünün neye benzediğini ve dinlediğini bir kağıda yazar. Bu kağıt değirmenin çarkına atılır ve parçalanması sağlanır. Kağıt yakılınca cinlerin cıvıl cıvıl diye sesleri gelir. Bu onların ağlaşarak öldüklerini gösterir.

Bişkek-Ahıska Türklerinde Karakura, birisinin kılığına girerek kadınları basmak için gelir, kadınlara tam yaklaştığında başkasının kılığına girdiği anlaşılır. Korunmak için Ayetel Kürsü okunur. Alkızı yakalayan insan ona tövbe ettirirse, Al kızın artık o şahsa gelmeyeceğine inanılır.

"Al-Türk inanç. dünyasında önemli bir yer tutar. "Al karısı" tanımında "al"ın özel yeri olmalı. Al karısından al renkli örtü ile korunulur. Kızamık çıkaran çocuğun tedavisinde giysi ve beslenme itibariyle al'a önem verilir. Damadın kuşağı gelinin duvağı al'dır. Ziyaret, inşaat ve düğün bayrakları al'dırlar. Prof. Dr. N. Kırgızoğlu'nun Ahıska Türklerinden derlediği bir ninnide;

"uyu yavrum uyu
büyüyünce kır ata bineceksin
uyu yavrum uyu
büyüyünce al duvak öreteceksin" denilmektedir.

Artvin'de Albasma'ya "Loğusa Humması"da denir, diğer adı da "Karakuray bastı" dır.
Amasya ve Tokat'ın bazı köylerinde, doğum anında zorluk çeken kadınların doğumunu kolaylaştırmak için iki ceviz birbirine sürtülerek bir süre ses çıkarmaları sağlanır. Kanaatimizce bu uygulama kara iyelerin kovulmasına matuhdur. Zira inanç yumağında; ay tutulduğu zaman teneke çalmak, gelin eşikten içeri girmeden evvel testi kırmak, düğünde silah atmak aynı oinancın farklı tezahüreridir. Makedonya Türklerinde gelin ile güvey düğün gecesi oyuna kalktığında içi ceviz dolu bir testi oyun yerine atılarak kırılması cevizlerin etrafa saçılması sağlanır.

Uzunoba'da doğum yapan kadının doğumda zorluk çekmemesi için iki ceviz birbirine sürülerek ses çıkarılır. Ceviz sesleri ile kara iyeleri koyma inancı Makedonya Türklerinde de vardır.

Amasya yöresi Ahıska Türklerinde de çocuğu yaşamayan aileler çocuğun yaşabilmesi inancı ile ona Dursun, Yaşar gibi isimler koyarlar.Bu uygulama az-çok ata kültü ile ilgili Veli Kültü'nün bir sonucudur. Öldürücü güç geldiği zaman, Çocuğun güçlü sahibini görüp ona dokunmayacağı inancından kaynaklanır.

Artvin yöresinde eldeki "memeç"lerin "sigil"lerin dökülmesi için, meçeçli kişi, avuç dolusu "tuz"u pileki "ocak" közünün üzerine üç defa serper. Bulaşıcı hastalığı olan kimseyi ziyarete giden yanında "sarmısak" götürür.

Amasya'nın Uzunoba köyünde, çocuğu yaşamayan anne çocuğunu bir evliya satar. Ve evliyanın ismini de yaşaması için çocuğuna Koyar Yahya Baba, Hicabi Baba gibi evliyalara bu amaçla çok gidilir. Böylece satılmış çocuğun evliya tarafından zamansız ölüme karşı korunmuş olacağına inanılır.

Artvin yöresinde, çocuğu karayılan tarafından sokulmuş bir annenin efsanesine göre, anne çocuğunun baş ucunda ağlarken, örmekte olduğu halının üzerinde bir karayılan motifinin işlenmiş olduğunu görür. Halk bu motifi karayılan olarak tanımaktadır. Eski Türk inancında yeraltının hakiminin yılan olarak tasavvur edildiğini biliyoruz.

Artvin'de bebeğin kulağına ezan okunur,bebeğin ilk önce Allah adını duyması istenir. Böylece bebeğin müslüman olduğuna inanılır.

Ebe lohusanın karnını sağdan soldan sıvazlayarak çocuk eşi denilen "son"u düşürülür. Karnını sıkıca bağlar hazırlanan ikinci yatağa alır.. Lohusa (cımur) denilen ufalanmış ekmek içinin yağda kavrulmuşu verilir.

Amasya yöresi Ahıska Türklerinde çocuğa dedesi kulağına Ezan-ı Muhammed'i okuyarak isim koyar.

Bişkek-Ahıska Türklerinde çocuğa ismini dedesi-nenesi ve ebeveyni koyar. Sık rastlanılan isimler, Gülşah, Şevket, Hanali, Ellez, Şemşettin, Kadriye, Nurettin, Muhittin, Nevreddin, Zeyneddin, Mürşiddin, Zilimhan, Bedreddin, Emriye, Ganime,Gülnara, Medine, Vahdettin, Karabek, Iskender, Baih, Nuri, Sidret, Ballı, Sultan, Mülkiye, Veysel, Binnaz, Hoşnaz, Hurinaz,Temel, Kemal, Narhanım, Eller'dir.

Uzunoba köyünde "Kırklı çocuğun suyu" gece dışarıya dökülmez, dışarıya çıkarılamaz. "Kırklı"nın evine et girmez. . Kırklı çocuğun kıyafeti dışarıya çıkarılmaz. Kırklı kadınlar bir araya gelince iğne değiştirilir.

Bişkek-Ahıska Türklerinde 40'ı çıkan kadın yıkanır. Eşiğin önüne bir demir konulur. İnanca göre odadan içeriye girenler bu demirin üzerinden atlayarak girer ise içeriye cin ve şeytan girmez.

Amasya köylerindeki Ahıska Türkleri arasındaki bir inanca göre kırklı kadınlar bir araya gelince birbirlerine zararlı olmamaları için iğne değiştirirler.

Uzunoba-Amasya köyü Ahıska Türklerinde Yarı kırk ve Kırkında annenin ve çocuğun üzerine iliştir (kevgil) ile su dökülerek yarı kırkı ve kırkı çıkarılır. Uzunoba-Amasya'da çok ağlayan çocuğun, aile büyüklerine bir felaket getireceğine inanılır. Ağlamanın durması için 3 cuma günü babasının ayakkabının tersi ile çocuğun ağzına vurulur. "Ananın babanın başını yiyecek" denir.

Ahıska Türklerinde de Anadolu'nun bir çok yerinde olduğu gibi ayaklarına basmakta veya yürümekte zorluk çeken çocukların ayakları bir iple bağlanır ve bu ip cuma namazından ilk çıkan şahsa kestirilir. Böylece çocuğun yürüyebileceğine inanılır. Bazen da bu uygulama 3 yol ağzında yapılır. Bişkek Ahıska Türklerinde ... ayağını basamayan çocuk ölüye, türbeye ve ete bastırılır. Bu et fakire verilir. Böylece ayağını basabileceğine man ili r. Amasya'da altını ıslatan çocuk yatıra götürülür. 3 cuma yapılan ziyaretten sonra ziyaretin ağacına çaput bağlanır. Simit satın alınıp yatıra bağlanır. Amasya Dere köyünde çocuklar Nevruz'da şeker toplar, yumurta ister ve ateşten atlarlar. Yumurta toplarlarken "yumurta verenin oğlu olsun vermeyenin kızı olsun" diye koro oluştururlar. Nevruz'dan 7 gün önce ise büyükler kabir ziyareti yapar.

Artvin yöresi Ahıska Türklerindeki "Sa sa oyunu"nunda "Sa" kelimesi ile Tanrının Gök/ulu Tanrının kastedildiği ifade edilmektedir. "Sa" veya "Sasa" Tanrının sıfatlarından mı?

Artvin yöresi Ahıska Türkleride mısır ekmeğine "cadı" denir. Sürmene tarafında Kara kura veya alkarısına " cad ı " ve "caz ı "denilir. Anadolu'nun bir çok yerinde cadı, büyü yapan yaşlı çirkin kadın anlamındadır. "Yazıda var ama cadı da var"denir. Artvin'de ilk ekilen mısır tohumundan ekin artımlı olsun diye "hedik" pişirilir. Buna "Tohum Hediyi" denir. Bu hedik ceviz veya tuzla yenilir. Anadolu'da "Diş hediyi", "Doy durma hediyi", "Yılbaşı hediyi" türünden hedikler vardır.

Bereketle ilgili diğer uygulamalarda, ekinin bereketi gitmesin diye ekme işlemi bitinceye kadar "tıraş" olunmaz. Ekin işlemi bitmeden komşuya bir şey verilir ise , ekini sıcanın keseceği , ekinin seyrek olacağı inancı vardır. Ayrıca tarlanın sürümü esnasında yere düşen Çocuğun avucuna alacağı toprağın bıçak olacağı inancı ile çocukların düştüklerinde üzülmemeleri sağlanır.

Artvin yöresi Ahıska Türkleri ürünün bol ve bereketli olması için mısır hediyi yapılır. Yılbaşı gecesi için yapılan bu hedik için sabah erken kalkılır. Sabah namazını kılan hanım güğümlerle akşamdan hazırlanan hediyi ve şekeri alıp pınara gider. Hedikle şekerin bir kısmını alıp pınara gider. Hedikle şekerin bir kısmını suya atar. Göğümleri doldurarak gelir. Hediğin geri kalanını eve-barka serper. Ahıra giderek hayvanlara yedirir. Şekerleri de ev halkına dağıtır. Keza getirdiği suyu da eve-barka ve ahıra serper.Bu uygulama Nahçıvan'da Nevruz'da çaydan getirilmiş su ve taşlarla yapılmaktadır.

Dini' bayramlar cuma gününe rastlarsa iki hutbe arasında düğün yapılmaz. O gün namaza gelenler beraberinde "Germeşe" çubuğu getirerek camide bırakırlar. Bu çubukla sürülen hayvanın bereketli olacağına inanılır.
Amasya ve Tokat yöresinde kirvelik uygulaması vardır. Kirveler arasında evlilik düşünülmez. "Kirvenin kirveye kızı düşmez" inancı vardır. Kirvenin damına dahi toz içeri düşebilir diye çıkılmaz.

Ahıska Türklerinde Evlilik (Evveli, Esnası, Sonrası):

Uzunoba köyünde ölen ağabeyinin dul eşini kardeşi alabilir. Evlenmelerinde bir sakınca yoktur. Bir erkeğin eşi ölünce onun kırkı çıkana kadar evlendirilmesi yönüne gidilir. Çünkü eğer bu süre içerisinde evlendirilmez ise, ya hiç evlenemeyeceğine, ya da geç ve güç evleneceğine inanılır.

Bişkek-Ahıska Türklerinde kısmeti çıkmayan kadına "kilitli" denir. Bahtının açılması için, kilidini açarlar. Artvin'de nikah anında bir kilidi kitlemek bir bıçağın ağzını yunmak bir iplik bağlamak ve bu esnada falanı bağladım, demek, bağlamak için yetmektedir.
" . Artvin'de tarafların birbirlerine nişan hediyelerini vermelerine nışan degıştırme denir.
Amasya yöresi Ahıska Türklerinde, gelin köyden çıkarılmadan bir gece evvel köyün gençleri dostane sorunlar
çıkarmasınlar diye, dugun evi onlara harçlık verir. Bu paraya zor zap parası" denir. Bu olaya da "yolunu görmek" denilir. Bu da bir nevi rizalık almaktır. Gençler bu tutumları ile köyün değerine sahip çıkmış oluyorlar.
Amasya yöresi Ahıska Türklerinde gelinin belini kardeşi "bağlar" ona gelin bağlama denir. Kuşak bağlandıktan sonra gelinin kayın pederinden "Kardeş yolluğu" alınır.
"Bağlamak", "bel bağlamak", "kuşak bağlamak" Türk halk~ inançlarında önemli bir konudur. Teslim etmek, sağlam tesbit etmek, gerekli olgunluğa geldi, vecibelere uydu, mesuliyet olabilir, anlamına gelir.
Amasya yöresi Ahıska Türklerinde gelin ve bereketle ilgili bir uygulamaya göre, "Duvak Günü" gelme duvağın takıldığı gün bir tabak içerisinde buğdağ getirilir. Gelin bu buğdaydan kendi anbarına ve tarlasına serper, böylece anbar ve tarlanın bereketinin artaçağına inanılır.
Türk halk inançlarında "Alaca" bahsi, sanıldığından çok daha önemlidir. Çok kere karşımıza siyah-beyaz alaca olarak çıkarken, mavi-beyaz olarak da çıktığı olur. Bunlar beyaz ak iye ve siyah da kara iyenin simgesi olup, ala (alaca), boz veya kır olarak da çıkmaktadır. Türk cihan hakimiyeti mefkuresinin renge yansımasıdır. Bu münasebetle Ahıska Türklerindeki "Ak koç", "Ağ ve Kara Koç", '~Ağ süt-Kara kömür", "Kara zil" ve "Kara koyun-Ak koyun" inanç tesbitlerine yer vermek istemiyoruz.
Koyuna koç katıldığında koç ilkez kara koyunla ilgilenir ise 0 yıl kışın hafif geçeceğine, eğer beyaz koyunla ilgilenir ise o yıl karın erken yağYp kışın ağır geçeceğine inanılır. "Kara" ve "Ak" ikilemi bu arada Karakoyunlu-Akkayunlu adlandırılışının sırrı henüz yeterince çözümlenememiştir.
Ahıska Türklerinde "ayaklama" diye bilinen bir inanç vardır. "Evin ayaklan ılması" çok önemsenir. Yı başında, sabahleyin eve yabancı bir kimse gelmeden komdan bir koç mümkün ise "Ak koç" getirir. Ev koça ayaklatılır. Bunun uğuruna inanılır. 0 gün eve gelen yabancı o evi ayaklamış olur. 0 yıl ailenin sağlık, huzur ve bereket ile ilgili yaşamının sorumluluğunu almış olur. Bunu bir çok kimse göze alamaz. Bunun için uğuruna inanılan denenmiş


kimseler o gün özel olarak davet edilir. Bu inanç "kişioğlu" inancı ile ilgilidir.
"Süt"ün nazardan korunması için süt kovası yabancıdan saklanır ve süt kovasına bir kömür parçası atılır. Böylece "ak" olan sütün üzerine "kara" olan kömür atılarak nazarın önlenildiğine inanılır.
Artvin yöresi Ahıska Türklerindeki bir efsaneye göre gereksinim duyuduğu zaman efsanenin kahramanın başvurduğu birisi ak diğeri kara iki koçu vardır. Ağ ve kara koçların kıllarını birbirlerine sürterek Ağ ve kara koçu yanına çağırabilmektedir. Kahraman, kara kaça binerek yerin yedi kat altına inebilmekte,Ağ kocun sırtına binerek de yerin üzerine çıkabilmektedir. Gök Tanrı inanç sisteminde ki "Ak iyeler" ve "Kara iyeler"in mevcudiyetini "ak"~ ve "kara"nın mitolojimizdeki yerini biliyoruz. Kara ve Ak koyun veya koçun ipliğinden bükülmüş "Alaca" veya "Boz" ip örgünün nazara ıyı geldıgını de bılıyoruz. Halk tasavvufunda "Karadonlu olmak sır ehlinin anlatımı için kullanılmaktadır. Bektaşi Babası Karadonlu Can Baba örneğinde olduğu gibi. Çorum'un Oğuzlar ilçesinde yatan Karadonlu Can Baba, bize kabe için kullanılan Karadonlu Beytullah ı hatı riatmaktad ı r.
Artvin yöresi Ahıska Türklerinde koyun sürülerinin korunmaları için boyunlarına zil takılır. Çeşitli zillerden biriside
"Kara zil" dir. Zil sadece hayvanların kayıp olmamaları ve yabani hayvanlardan korunmasını sağlamakta kalmaz aynı zamanda görünmeyen "kara iye"Ierden de korur.
Artvin'de gelin için üç atlı gelirdi. Gelin atına alaca cecimler örtülür. Gelin ata binerken silahlar atılır. Oğlanın yengesi daha önce kız evinden gizlice bir şey alır Ata binice cıkarıp gösterir. Bunu türüne göre daha sonra damat veya gelme verir.
Amasya ~ yöresi Ahıska Türklerinde "gelin yolu kesme" tatbikatı vardır. Yotu kesen kimseler eli boş çevrilmez. Daha
e ~ . . e.


ziyade ~gençler ve çocuklar gelın yolu keserler. Hedıyesını (çok kere para) alan yol keş~ci, yeni çiftlere hayır dua ederler. ~Bu uygulamadaki verilen para bir nevi saçı olup, yol kesme de adeta yol iyesinden icazet almayı andırıyor. .
Ahıska Türklerinde gelinin "ayağına kurban kesilir" Böylece ayağın bereketli olaçağına Kurbanın gelinin "kazasını, belasını" alaçağına inanılır.
Bişkek-Ahıska Türklerinde gelin arabadan inince ayağının altına konan tabağı kırar.
Sağdıç evin damından gelinin ayağına "çömlek" atar. Çömleyin içerisinde bozuk para ve çerez vardır. Testi yere düşünce kırılır ve içerisindekiler ses çokararak etrafa saçılırlar.


Çocuklar bunları kapar ve sevinirler. Genç bekarlar bilhassa kızlar hayır dua eder bozuk paradan kendi kısmetkerinin açılmasına yardımcı olaçağı inandı ile alıp saklarlar.
Makedonya Türkmenlerinde içi ceviz dolu testi, gelin ve damat düğünlerinde oynarlarken onların ayağının altına atılarak kırılmaları sağlanır.
Kanaatimizce ses çıkarılması kara iyelerin tehdini izole etmek içindir. Nitekim aynı amaçla otlağa çıkan hayavanlara çan takılır. Çömleye bozuk para ve çerez konularak kapışılmalarının sağlanılması bir nevi saçıdır. Hayır dua ceip etmeye matuftur.
Artvin yöresi Ahıska Türkleri bayram ve düğün eğlencelerinde "papağa at sürmek" diye bilinen bir at yarışı türü vardır. Amasya yoresı Ahıska Turklerınde gelının sakındıgı
e. .. . . . . . ~( o


buyuklerının yanında konuşması ıçin alınan hedıyeye dil bagı "rızalık" denilir. Gelin dilini tuttuğu için hediyeyi hak etmiştir. Alınan hedi~eden sonra ağzı açılır. Halk inançlarında hayırlı ve uzun ömür için üç unsur aranır az yemek, az uyumak ve az konuşmaktı r.
Bişkek Ahıska Türklerinde gelin yeni evine gelince "dil kesme" yapılır. Yüzünü açınca 3 defa "Gelinin insafınımı dilinimi keselim" derler. Kaynanasına da "Dilini kesin Allah insaf versin" denir.
Bişkek'de Ahıskalı Türk gelinin eli bereketli olsun diye eli bala sürülür ve sonra ayni el kapıya sürdürülür.
Artvin'de Kasım ayının ismi Koçay'dır. Koç katılımı bu ayda yapılır. Koy gençleri gelin alayının önünü keser "koç parası" alırlar. Bu esnada gençler silah atar, oynar ve ihuuu" diye bağırırlar. Kızın yengesi "gelin attan inmiyor" diyerek bahşiş ister. Gelin attan ters çevrilmiş bir kazanın sırtına basarak iner. Gerdeğe vermeğe, anbara vermek denir.. Anbar karanlıktır. Damat kibrit çakar, gelin söndürür bir süreşonr~ yüz görümlüğü alınır.
Bişkek-Ah ıska Türklerinde aşeren kad ı n ı n arzulad ığ ı yemeyi yapmanın ağzının eğri gözünün şaşı olacağına inanılır.
Aşeren kadının dan(nın seçtiği yiyeçeği almak sevaptır, ilacı vardır. Aşeren kadın bulunması zor şeyler ister.
"Yaz buza yerikler
Kış göbeleğe" denir.
Aşeren kadına canının istediği yiyeçeği temin eden kimseye doğacak ÇOCUğUn benzeçeğine inanılır.
Aşerme, Türk halk inançiarında yeterince incelenmemiş bir konudur. Ahıska Türklerinde "Aşeren kadın çekim halindedir. 0 anda rastladığı şeyi çeker" şeklinde bir inanç vardır. Hamile bir kadının sevdiği bir insana sık sık bakması veya resmini taşıması


halinde doğacak çocuğun o kimseye benzeçeği inancı da itikaddan hareketle izah edilmektedir. Aşeren kadına canının çektiği yiyecek verilmez ise doğacak çocukta bir araz olaçağı inancı Ahıska Türklerinde de vardır. Böyle hallerde aşeren hanımın emzikli ise göysü şişer. Bu durumda "Bismillah" diyerek kendi elini yalarsa, muhtemel arazlar giderilmiş olur.
Artvin'de komşular bile bir şey pişirirken bir miktar gelme ayırır ve yakınlarına verirler. "Gelin yemeği gördü veya kokuksunu aldı, yemese dogacak çocuk şaşı olabılır inancı vardır.
Gebe kadının yiyecek seçimine "Aşerme" denir. Hamile gelin gece gündüz hiç yalnız bırakılmaz. Kırılmaması, yorulmaması, heyacanlanmaması ve huzur içinde oturması sağlanmaya çalışılır. Bu duruma tüm çevresi özen gösterir.
Halk inançlarında "Yüzün", "Yüz Suyunun" gücü vardır. Halk ezan okunurken yapılan duanın kabul olacagına ınanılır. Okunan ezanların yüzü suyu hürmetine" denir veya "Peygamber efendimizin yüzü suyu hürmetine", "Mübarek gecelerin yüzü suyu hürmetine" denir. Şüphesiz kastedilen yüz ağız burun gibi organlardan oluşan sıma, surat degıldır. Muhtemelen yuz kelimesi Evliyalar, Embiyalar söz konusu olunca zikredilmeli.
Ortünme Türk halk inançlarında hicap duygusu ve nazardan korunmak içindir. Hazar Türk Hakanları halkın arasına ancak
yüzleri bir ÖrtÜ ile kapalı olunca çıkarlardı. Kutsal hakanın yalın yüzüne sade vatandaş bakmamalı idi. Gelinler kötü nazardan ve "ar etme" duygusundan hareketle yüzlerini örterler. Gelin damada hediye olarak yüzünü gösterir. Bazan da meclise cıkacak yüzü olmayanlar örtünürler Ahıska Türkleri böyle haller için; "Allah elimizi yümüzü örttürmesin, öbür dünyada mahcup ettirmesin" derler. Darnattanalınan hediyeye "yüz görümlüğü", Kayınpederden alınan hedıyeye ıse yuz'aklıgı denir. Gelin kızlık ıffetını koruyup ailesinin yüzünü ak cetmiştir. Kafkasya ve Anadolu halk
. ~ - - . .


ınançlarında ses, ;yuz ve ısım vererek yapılan konuşmalara konulan sınırlara "sakınma" denilmektedir.
Artvin'de damat gerdekten sonraki ilk sabahta gerdeğe eskiden olduğu kızın evinde girmiş ise arkadaşları tarından su yalağına (kurun)a sokulur, gusul abdesti aldırırlardı.
Amasya yöresi Ahıska Türkleri evlendikleri kızları için "başlık" almazlar. Düğünlerde "bayrak" taşımak yoktur. Gelinin "cehiz"i damadın odasında gelin gelmeden önce 3 gün sergilenir.
Bursa yöresi Ahıska Türklerinden koca evine gelen her gelin cehizinde kaynanasına bir hediye önlük getirir. Kaynana kendisine getirilen 3-5 önlüğü üst üste beline bağlar. Her önlüğün ucunu kıvırır kuşağının altına sokar, çalışmayan, hamarat olmayan eli


"bereketli" olmayan gelinin getirdiği Önlüğün ucunu kayınvalide kıvırıp kuşağının altına sokmaz sarkıtır. Böylece çevre hangi gelinin "bereketsiz" olduğunu anlamıştır.
Artvin yöresinde, piliçler ötme çağına gelmeden kesilmezler. Ötmemiş pilicin eti yenilmez. Kız evinden oğlan evine canlı tavuk getirilmesi halinde, tavuk eşindikçe kız evinin gerileyeceğine
inanılır.

Ahıska Türklerinde Ölüm (Evveli, Esnası ve Sonrası);
Evlerde iki "çıra" yada iki "ışık"yakılması uğursuzluk olarak kabul edilir. Evden iki cenaze çıkacağı şeklinde yorumlanır. Evin eşıgınde oturulması ugursuzluk sayılır, eve borçlu alacaklı geleceğine inanılır.
Uzunoba köyünde, köyde baykuş görülmesi iyi sayılmaz. Konduğu evden ölü çıkacağına inanılır. Baykuşu vurmak da iyi sayılmaz.
Bişkek-Ahıska Türklerinde yas elbisesi diye özel bir elbise yoktur. Kadınlar c~haze ile gabristana gitmezler. Ancak kadın kurbetten gelmiş ise, o gidebilir. Cenazelerde ağlatıcı yoktur.
. Uzunoba'da elbisenin "ters" giyilmesi iyi değildir. işlerin ters gıdecegıne yorumlanır.
Olüm olayında yas merasiminde, kurak havalarda yağmur duasında elbiselerin ters giyilmesi; ölüm ve kuraklığın ters gitmesi,
yaşam ve yağış temennisi için olabilir.
Bişkek-Ahıska Türklerinde cenazenin kaiktığı yere taş konulur. Cenazenin ardı sıra taş atılır. Cenazenin yerine konan para fakire verilir.
Bişkek-Ahıska Türklerinde ölünün eşyasını saklayan da çıkabilir. Çok kimse onları fakire verir. Giysiler çok eski iseler toprağa gömülürler. ~
Ahıska Türklerinde defin esnasında kadınlar mezarlığa gitm~Ier. Ancak sair zamanlarda kadınların gabir ziyaretinde bir sakınca görülmez.
Ev, mahelle veya köyde cenaze var ise, defin için götürülüyor ise, uyunmaz, uyuyanlar uyandırılırlar hastalar bile yatakitan kald ı rı riar, mezarlar el veya ayakla gösterilmez, mezarlığın yanından geçenler mutlaka meftalara Fatiha armağan ederler. Düğünü münasebeti ile kabristan'ın yanından geçilirken çalgılar susar, fatiha okunur. Cuma, Recep, Şaban ve Ramazan'da ölmenin ölenler için iyi olduğuna inanılır. Gece sakız çiğnemek, ölü eti yemek olarak yorumlanır, günahtır.


10


Uzunoba'da cenaze evinde 3 gün bazanda 9 gün oçağa yemek konulmaz. Komşuların getirdiği yiyecekler yenir. Cenazelerde meftaya büyükler ağıt yakarlar.
Amasya'nın merkeze bağlı köylerinde definin 3., 40., 52. Gününde helva kavrulur. Mezarı kazanlara ve Hoca'ya öncelikli olmak üzere herkese ikram edilir.
Ahıska Türklerinde ölünün 3,9,40 ve 52 gününde hatım okunur. Bazı aileler bu günlerde mevlüt de okutup ölünün hayrına yemek de verirler. Senensinde mevlüt ve hatim okutturulup ruhu için bağışlarda bulunulur. Kurban bayramlarında ilkin ölünün kurbanı kesilir. Ölünün adına namaz kılındığı ve oruç tutulduğu da olur. Ölü adına hacca gidildiği ise çok sık görünür ölmüş yakınların hayrına kurban bayramlarında kurban kestirmek, kendi hacc farizesini yerine getirdikten sonra ölmüş yakınlarının yerine hacca gitmek Anadolu'da da sık görülen bir uygulamadır. Daha ziyade babalar için yapılır.
Ahıska Türklerinde meftanın 3., 40., 52. Günlerinde helva kavrulur. Helva ~taziyeye gelenlere, mezarı kazanlara cenaze ile ilgilenen hocaya ikram edilir. Helvayı tadanlar, mefta için fatiha okur, meftayı rahmetle anar.
Bişkek-Ahıska Türklerinde ölünün 7., 40., 52. Günü ve sene-i devriyesi yapılır ve yemek verilir. Yemeği ÖlÜ evine 3 gün komşuları getirirler. 3 gün 3 gece yemek pişirmek ölü evine yasaktır: Definden sonra geçmişte Ahıska da 3 gece mezarda ateş yakılırdı.
Bişkek-Ahıska Türklerinde yemek yapmak için yağ eritilir ise ateşe yağ atmak gerekmez. Ancak sadece eritmek maksadıyla eritilir ise ateşe bir miktar yağ dökülür. Ölülerin burunlarına koku giderek yakında ölüm olmasın diye yapılır.
Ahıska~Türklerind~ Cuma en makul gün sayılır. Nişan, çift çubuk t~ügün yapılır. Cüma gecesi "kele" yapılır. "Yağ kokusu" çı kanlı r.~ Bilhassa çocukları ölmüş kimseler cuma gunu dar vakıtle su içmezler. Bu saatlerin ölülere su dağıtma saati olduğu gerekçesi ile,~Ölü çocuğun~su içme hakkını anne-baba içmiş olur.
Cuma akşamları ölülerin ruhlarının evlere ziyarete geldikleri için bu geceleri Kur'an okunur ve namaz kılınır. Boy abdesti alınır, çamaşır değiştirlir. Bu gecelerde hayvanlara da özel ilgi gösterilir. Akşam darında iş görmek iyi sayılmaz. Bu vakit çalışanlara "Akşamın hayrından sabahın şerri iyidir" diyerek işin bırakılması önerilir.


Ahıska Türklerinde Ulu Kişiler ve Sağaltma Yolları ve Kişioğlu;
Amasya'nın Dere köyünde Kanibaba ve Seyit Yahya halkın çok itibar ettiği mübarek zatlar rahat bilinirler. Halk buraları ziyaret ederken sandukalarına ipek ÖrtÜ örter, Kurban keserler, halkın inancına göre çevrede çıkan büyük bir yangın Seyit Yahya'nın
ahşap olan türbesine gelince sönmüştür. Halk bu durumu "Kurbanolduğum bayrağını çekti" diyerek izah etmektedir. Gani Baba'nın türbesi ise bir ırmak yakınındadır. Çok şiddetli bir sel önüne gelen her şeyi katar. Gani Baba'nın Türbesine gelince sel suları yol değiştirir. Türbe zarar görmez. Halk bu inancını izah ederken de "kendisine vurdurmadı" şeklinde ifade etmektedir.
Bu inancın derinlerinde; velilerde, suda ve .:ateşte bır kuvvenin bulunduğu, kuvveler arasında güçlü olma itibariyle bir
hiyarerşinin bulunduğu, bayrak çekmenin mistik~,~:~ anlamda da meydan okuma anlamına gelebildiği, saklı olabilir.
Artvin yöresi Ahıska Türklerinde Hat Deresi efsanesine göre tepeden gelen suyu komşu iki köy paylaşamazken bir sabah
. . . e o s ~ . . 1 .. .. ..


kalkarlar ki, su kendılıgın ıki koy ıstıkametınde bolunmuştur.
Erzurum'da aynı efsane ulu bir kişinin duası üzerine suyun ikiye taksim olduğu şeklinde anlatılır.
Evliya(Büyük Dağ) Artvin zeytinlik buçağı Büyük Dağ'da halkın Tanrı makbıul ve ermiş bir zatın yattığına inanılır. Burada Türbe vardır.
Büyük Evliya Artvin Zeytinlik'de Ziyaret Tepesindedir. Halk burada bir evliyanın yattığına inanır.
Amasya yöresi Ahıska Türklerinde bir eşya kayıp olmuş ise ve onun çalındığına inanılıyor ise, şüphenilen kimselerden "tırnak" toplanır. Hoca bu tırnaklara okur. Hırsızlıgı yapanın şışecegıne inanılır. Şişen~ kişi itiraf edince hoca, tekrar ilgili duaları okur ve şiş iner, itiraf etmez ise, şişen hırsız ölebilir. Halk inançlarımızda tırnak konusu ıncelenmemıştır.
Amasya'daki bir halk inancına göre her yatırın etkili olaçağı alan ve her insana yardımı olabilecek yatır farklı olabilir.
Amasya'da Lapida Habibe Kadın diye bilinen bir ocak vardır. Bunun mezarından alınan çamurun "Demirov" olan yere sürülünce geçeceğ 1 ne man ılı r. Amasya yöresi Ah ı ska Tü rkleri nde b~ Üzerlik yakmak" ve "Kurşun dökmek" uygulamaları vardır. "Demirov" tedavisi için "Ocaklı"ya gidilir. Lap köyünde Habibe kadının mezarından toprak alınır, Demirov'un çıktığı yere sürtülür. Anadolu'da ocaklı kadın, ocak çamuru, Ocak suyu ile şifa bulma inancı çok yaygındır. "Demirav" için Zuhruf Süresi'nin 79.Ayeti okunur.


Ahıska Türklerinde halk aşıklığında ilk koşul "Bade" içmedir~ "Hak aşığı", "Badeli Aşık" tabirleri buradan gelmektedir.
Artvin yöresinde, nazan değen kimsenin nazarının zararını gidermek için, 40 tane fındık büyüklüğünde taş toplanır, her taşa bir kez "İhlas Suresi" okunur ve bu taşlar nazan değen şahsın evi n i n etrafı n a atı 1 ı r. N aza rdan koru n ma k içi n üçer kez
"Kuleüzübirrabbil felakT", "Keleüzü birrabbil nasl", "Tebbet ve İnna ağdeyna" sureleri okunur, etrafa "üfle" nir. Mala nazar değer ise ondan kurtulmak için, nazan değen kimsenin giysilerinden bir parça gizlice alınır hayvanlar onunla "tütsü"Ienir. Hayvanları nazardan korumak için kuşburnu ağacının dikenli kısmı hilal ay gibi yapılır.Avlunun giriş kapısının üst eşiğine kolay görülebilecek şekilde çakılır.
Bişkek-Ahıska Türklerinde nazardan korunmak için; nazar duas~göz boncuğu takılır, üzerlik yakılır. Göze gelmiş kimse için mum eritilir. Bu mum eşiğin deliğinden soğuk suya akıtılır. Hasıl olanşekil neye benzer ise, çocuk ona bastırlır. Çocuğun yastığının altına bu mum konur.
Artvin yöresinde "uğursuzluk" ve uğursuzlukla ilgili bir takım uygulama ve inançlar vardır. Ev, ahır kapılarının üst eşiğine meyve ağaçlarının çatallarına at ve koç kafası asılır. Sökük ve kopuk düymeler giyili iken dikilecek ise şahıs ağzına iplik türünden bir şey
alır. Sağ el, sağ ayak ve besmele ile harekete geçilir. . Gece yatarken giysilerin belden yukarısı başucuna, belden aşağısı ayak ucuna konur.
Ahıska Türk halk inançlarında kadın tanıdığı erkek geçerse ayağa kalkar, duran veya geçen erkeklerin arasından kadın geçmez. Kadınlar erkeklerin önünden geçmezler, erkek önde yürür ve kapalı yere önde önce girer. Başkasının sürüsünün içinden izinsiz geçilmez, s~lam verilip "bereketli olsun" denilerek geçilir. Kadınların burunlarına ~kadar örtünmesine "yaşmak çekmek" denilir. Kadınlar "ekili tarladan" geçmezler. Su çömelinerek veya el başa konularak içilir. Su içene dokunulmaz. "Su içene yılan bile değmez" denilir. "Akşam darı"nda su içilmez.
Yeni alınmış hayvan ahıra ilk defa sağ ayağını atarak ve yeni gelen misafir keza 11km sağ ayağını atarak eve ve ahıra girer ise, hayrına ve dostluğuna inanılır.

Ahıska Türklerinde Bereket (Yağmur Duası, su ve Hayvancılık);
Orta Karadeniz Ahıska Türklerinde yağmur yağması için bu yörede kurban da kesilir. Köyün hocası ata bindirilir. Atın üzerinde hatim indirilir. Halk daire oluşturur. Yağmur zikri


yapar. Atın üzerinde hoca yağmur alayı ile birlikte köyün sınırları etrafında dalaştırılır. Kurban bazan Seyit Yahya'da bazan da Camide kesilir. Bu uygulamalar yağmur çok yağıp afet olunca da önlenmesi için yapılır.
Kanaatimce köyün etrafında hatim okunarak dolaşılması, köyün üzerindeki kara iyeleri def edip ak iyeleri memnun etmek
için yapılmış bir uygulamadır. Evin iyesi gibi köyün de iyelerinin olduğu düşünebilir. Yer iyesi hatırlanınca bu fikir doğal karşılanmalı merasimin mahiyeti kullanılan ögeler eski Türk inançlarını hatırlatmaktadır.
Amasya yöresi Ahıska Türklerinde .-o kurak havalarda yağmurun yağması için Gözer (karbur)un içerisine bir kurbağa konulur ve ev ev dalaştırılır. Evlerden kurbağanın üzerine su serperler. Böylece yağmur yacağına inanılır. Kanaatimizce bu bir merhamet celbetme eylemidir. Zira Anadolu'da~ yağmur duasına çıkan aileler merhamet celbi için kuzu meletir.
1 Uzunoba Ahıska Türklerinde yağmur duası için evlerden yumurta isteyen çocuklar;
Yumurta verenin oglu olsun
Vermeyenin kızı olsun" denir.
Bişkek Ahıska Türklerinde yağmur yağması için "Kepçe Hatun gezdirilir-amin edilir" Kepçe Hatun'a su serpilir. Hocanın
duası eşliğinde Kurban kesilir. Çocuklar kara halinde; "Çepce/kepçe hatun ne ister Allah'tan yağmur ister Yağmur yağsın göl olsun Ambarları bol olsun Nene hatun kaiksana Bal güvecine baksana ~izi yola salsana ~Amin Allahu ekber" derler.
Artvin yöresi Ahışka Türklerinde yağıs fazla yağar sele dönüşürse, ~~yağmurun ~'kesilhıesi için, çocuklardan evlerinden gizlice "kayın süpürge"si köyün dışında yakarlar. Diğer taraftan ev ve ahır süpürgesinin ocakta yakılması uğursuzluk sayılır.
Artvin yöresinde patetes yendikten sonra eller "su" ile yıkanılmaz, silinir. Aksi halde pateteslerin çürüyeçeği inancı vardır.
Korkan kişinin korku şokunun geçirilmesi için "su" içirilir. Amasya köylerinde akşam karardıktan sonra evin eşiğinden
dışarıya yağurt, hamur, peynir ve sirke mayası gibi mayalacılar verilmez, evın ocagın bereketın kacaçagına inanılır.


Amasya yöresi Ahıska Türklerinde içerisinde erzak bitmiş anbarın tamamen dibi sıyrılmaz. Orada çok az miktarda yiyecek bırakılır. Buna "anbar bereketi" denilir. Böylece anbarın bereketli olacağına inanılır.
Yılın alınan ilk mahsulünden evin feritleri, ürünün sahibi tatmadan kimseye verilmez. Ürünün berketi için bu uygulamanın gereğine inanılır.
Tarlalara tohum ekme işi bitmeden kolu komşuya tohum verilmez. Aksi halde ekinin bereketinin kalmayaçağına inanılır.
Kanaatimizce anbarın tamamen sıfırlanmaması inancı
*görünen~gÖrünmeyen bazı canlıların rızkının sağlanılması inancından kaynaklanıyor olabilir. Ilk mahsulun yetiştirici tarafından tadılması ise, bir "nefs" inancı sonucu olabilir. Üretenin "nefsi içinde kalması"nı önlemek gerekir. Tohum verme inancı Anadolu'da çok yaygındır. Yoğurt mayası, sirke mayası, hamur mayası gibi maddeler gece komşuya verilmez. "Şer karışır" bereketi kaçar inancı vardır.
Ahıska Türklerinde yılbaşı gecesi evden dışarıya herhangi bir şey verilmez. Bütün bir yıl savruk bir hayat sürülmesine yol açacağına inanılır. Kars'da yılbaşı gecesi yapılacak herhangi iyi ve kötü işin bütün yıl devam edeçeğine inanılır. Bunun için iyi ve güzel şeylerin yapılması istenilir.
Artvin yöresi Ahıska Türklerinde halk takvimi ürünün bol ve bereketli olması itibariyle çok önem arzeder. Ekim 18 Nisan'dan sonra yapılır. Bu konuda bir tekerlemeye göre "Korkma Mardin kışından, Kork Abrilinin beşinden, comuşa ayırır eşinden, itleri doyurur leşinden" şeklindedir.
Artvin yöresi Ahıska Türklerinde koç katımı cuma günü Euzu besmele çekilerek sabah namazından sonra abdestli iken yapılır. Koçu sürüye bir kadının katması ile daha iyi "döl" tutaçağına ınanılır. Koyunun ikiz dogum yapması ıstenıyorsa, aşım yapaçak koçu~tsırtına kız çocuğu oturtulur ve kızın kuçağına bir kız bebek verilir. Koçu koyuna katryıak için gidilirken yolda bir erkek rastlanır ise kuzuların erkek, bayana rastlanır ise dişi ve hamile hanım rastlanır ise kuzuların ikiz olaçağına inanılır.
Türk halk inançlarında kişioğlu'nun ayağının bereketli olması ile ilgili çeşitli inançlar vardır. Bunların arasında kişinin cinsiyeti de bir faktördür.
Ahıska Türklerinde yılbaşı gecesi evde "ceviz" kırılır ise 0 ~Il içerisinde hayvanların bacaklarının kırılaçağına inanılır. Ceviz kırmak süretiyle kara iyelerin yılın sair zamanlarında kovulduğu inancı var iken, yıl başların ak iyelerin toplanılmış olaçağı inancından hareketle sarfınazar edilmiş olur.

Uzunoba köyünde ateşe besmele çekilmeden su dökülmez, akşamdan sonra eşikten dışarıya sıcak su dökülmez.
Amasya yöresi ~ Ahıska Türklerinde köye ait bir hayvan dışarıda kırda kalmış ve köye dönmemiş ise, hoca hayvanın yabani hayvanlar tarafından parçalanmaması için özel duasını okuyarak "ağız bağlar". Bu uygulamaya "kurt ağzı bağlamak" denir. Köye ait hayvan dönünce Kurban ağzı hocanın okuyaçağı yeni dua ile açılır. Kurdun ağzı açılmaz ise hayvanın aç kalıp öleçeğine inanılır ki, çok büyük bir günahtır.
Türkmenistan'da oruçlu bir kimşe için "ağzı bağlı", iftar eden eden bir kimseiçinde "ağzını açW' deniliyor.
Ahıska Turklerınde Saksagan ın gorulmesı 0 haneye mısafır geleçeği şeklinde yorumlanır. Misafir gelen evin kapısına ev sahibi 3-4 metre uzunluğunda bir bez asar. Bu beze "okuntu" veya "misafir" denir.
Ahıska Türklerinde bir deyime göre "Deli horonun üç dakika
1 oynandığı yerde yedi yıl ot bitmez" Anadolu'da cünüp insanın, hayırsız olanın bastıgı yerde ot bıtmeyecegı inancı vardır.
Bişkek-Ahıska Türklerinde çamaşırın kirli suyunu dut ağacının dibine dökenin çarpılaçağına inanılır. Böyle hallerde hasta olan/çarpılan kişi cinci hocaya götürülür. Cinci yere dört kazık çakar üç kat bükülmüş iplikle kazıklara bağlar. Orta yerlerine hasta ile birlikte buluğ yaşına girmemiş ailenin ilk çocuğu konulur. Hoca/cinci hastaya baskı yapar, gördüklerini söyletir. Hoca d iled i kleri n i kağ ı da yaza r ve o kağ ıtla rı ateşe ata r. Ateşe atı lan her kağıtta gördükleri ile ilgili yazı yandıkça kurbağa, yılan ve sair yalvarırlar. Nihayet çarpılan mesal~ amcasının kızını görür onun ismini vermez ve onun ismi kağıda yazılmadığı ve kağıdı yanmadığı için çarpılan tamamen şifa bulamaz. Tedavi için yatıra götürülür. Üç'defa gidftmesi gerektiği halde tamamlamayan için şifa bulamaz. ~
İ~hıska Türkleri seyirlik halk oyunlarında (arta oyunu) rol alanlardan birisi de cinda~(müneccim)dir.
Ağaçlar baltayı görUnce kendilerinin mi kesileçeği kuşkusu ile üzüldüklerine inanırlar. Üzülmemeleri için ormana gidince baltanın ağzı sarılır.
Secilerek kesilmesine karar verilen ağaç, kurban kesiminde olduğu gibi tekbir getirilerek kesilir. Ceviz ağacı dibinde abdest bozan kimseyi cin çarpacağ ı na, uğrağa uğrayacağ ı na man ılı r.
Artvin yöresi Ahıska Türklerinde sürülerin hastalıktan korunmak için, onlar dere ve gölden geçirilirken onlara pirinçten yapılmış, üzerlerinde ayetler yazılı taslardan okunmuş sular serpilir. Böylece hayvanların hastalanmayacaklarına inanılır.