Dr. Yaşar Kalafat
Bu yazımızda açıklamasını yaptığımız hususlar 24-27 Kasım 1998 tarihleri arasında yapılan İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi münasebetiyle kongreye ve Kıbrıs Türklüğüne dair ayrı bölümler halinde ele aldığımız gözlemlerimizdir. 1995 yılından itibaren uygulamakta olduğumuz bu yöntemle, aldığımız notları yorumlayarak kültürümüze katkıda bulunmaya çalışıyoruz.
İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumu'na Kıbrıs dışından sadece AHC. Başkanı E. Elçibey'den kutlama telgrafı geldi ve çok alkışlandı.
II. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresine 23 ülkeden 200'ü aşkın katılımcı tarafından İngilizce ve Türkçe 156 civarında bildiri sunulmuştur. Bunlar; Tarih (39), Edebiyat (27), Halk bilimi (20), Kıbrıs Sorunu (18), Ekonomi (15), Kültür Sanat, Sanat Tarihi (2), Çevre (4), Gençlik (3), Eğitim (2), Çeşitli konular 16. olmuştur.
Doğu Akdeniz Üniversitesinde eğitim İngilizce yapılmaktadır. Halen 31 ülkeden 800 öğretim üyesi görev yapmaktadır. 52 ülkeden 11.300 öğrenciye lisan ve lisans üstü eğitim verilmektedir. Burası kreş dahil her seviyede eğitim vermektedir. Muhtelif ülkelerden 29 üniversite ile bağlantısı vardır. Üniversitede 14 özel amaçlı araştırma merkezi bulunmaktadır. Kıbrıs Araştırmaları Merkezi'nin 3 ayda bir İngilizce ve Türkçe çıkan bir yayın organı vardır. II.si bu yıl yapılan Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi'nin I.si 1996 yılında yapılmıştır. III. sü ise 2.000 yılında yapılacaktır. Üniversite bugüne kadar 120 seminer vermiştir.
Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin tanıtma imkanları itibariyle Uluslararası atmosfere sahiptir. K.K.T.C.'nin tanıtılması için uğraşmaktadır. Bu potansiyel imkan nispetinde desteklenmelidir.
Eski bir mücahit, olan Harid Fedai KKTC'ni üst seviyeden temsil eden üniversite hocalarından bir kimsedir sohbetimizde bize şu gerçekçi açıklamayı yapmıştır. "52 Ülkeden KKTC'nde Yüksek Tahsil yapan genç var. Bunları öğrenimleri döneminde Kıbrıs Türkünün sorunları konusunda enforma etmeye çalışıyoruz. Ancak bunların içerisinden seçilerek uygun gençleri mezuniyetlerine yakın özel itina gösterilerek gidecekleri ülkede Kuzey Kıbrıs Türk Devleti'nin fahri temsilcileri olarak istihdam edilmeleri sağlanabilir.
Kapanış konuşmaları münasebeti ile Bakü-Asya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Celil Garipoğlu "KKTC'ne arka durup onun problemlerinin çözümüne yardımcı olmalıyız" demiştir.
Azerbaycan halk bilimci yazarlarından dostumuz Eli Şamiloğlu bildirisinde "Bakü-Azerbaycan'da Kıbrıs Mümandeliği var. Bakü yazılı basınında asgari haftada bir iki Kıbrıs konulu haber yazısı çıkar. Rd. ve Tv. Muhabirleri Bakü Kıbrıs Enformasyon bürosundan haber-beyanat-açıklama alırlar. Bu büro gerekli açıklayıcı dokümanları talep eden ilgililere verir" açıklamasını yapmıştır.
Doç. Dr. Günzira Cumakunova Ankara Üniversitesi DTCF görev yapan Türkiye Türkçesini iyi bilen bir Kırgız Türkü bilim adamıdır. Halk bilimi araştırmaları da yapmaktadır. Yaptığı konuşmada;
KKTC'nin tanınması konusunda, Kırgızistan'da bir grup aydının bunu çok istediğini TUDEV toplantılarını da bunun kulusinin atıldığını, böyle bir girişim için kendinin de muhiti itibariyle hazır olduğunu, 5 bağımsız Türk devletinin Kuzey Kıbrıs Türk Devletini tanımasının dahi yetebileceğini söyledi.
İkinci Uluslar arası Kıbrıs Araştırmaları
Sempozyumunda Gagauzelinden "Yeni Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti ve Gagauz Yeri Otonom Cumhuriyetlerinin Oluşmasındaki
Paralelliği konulu bir bildiri veren Stephan Bulgar, Gagauzyeri halkının
KKTC'nı tanımasına yönelik açıklamalar
yaptı.
Sempozyumun kapanış konuşmaları münasebeti
ile söz alan Stafon Varban "Bu kardeşler bizi buraya topladılar.
Birlikte hareketimiz bizi güçlü kılacaktır"
demiştir. S. Verban, Gagauzeli'nde çok sevilen, gerçekçi,
samimi ve çalışkan bir bilim adamıdır.
Stephan Verban Gagauzeli Devlet Üniversitesi Rektörüdür. Kıbrıs'ta yapılan 2. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumuna bildiri ile katılmıştır. Kendisi ile yapılan görüşmede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Gagauzeli Muhtar Cumhuriyeti arasında bahçe ziraatı alanında bir işbirliği projesini uygulamaya koymak için anlaşma yaptıklarını, bu alandaki çalışmaları geliştirecekleri müjdesini vermiştir.
Prof. Dr. Stephan Verban verdiği bildirisinde, "Gagauzeli Muhtar Cumhuriyetlerini ilk tanıyan T.C. olmuştur. Şimdi de ilmi faaliyetlerinde, bizi KKTC davet etmektedir. Gagauzlar bunu hiç unutmayacaktır. KKTC ile Gagauzeli arasında her iki ülkede tam bağımsızlıklarının tanınması için mücadele vermekte oluşları itibariyle büyük benzerlik vardır. KKTC'nin ülkemizde temsilcileri olacağız" demiştir.
Sempozyum düzenleme komitesi başkan dostumuz İsmail Bozkurt Gagauzeline yaptığı ziyarette Gagauzların bazı ders kitaplarının KKTC'de basılabileceği yolunda anlaşma yapmıştır. Sayın Denktaş, KKTC, tanıtılması için görevlendirdiği personeli hakikaten çok iyi seçmiştir. Esasen bu tür görevler itibariyle Kıbrıs'ta çok sayıda yetişkin personel var.
İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumu kapanış konuşmacılarından Arshı Khan Sempozyuma Hindistan adına katılmıştır. Konuşmasında, KKTC'nde bulunmaktan memnun olduğunu, en azından kendi adına KKTC gönülden kutladığını, oturumlarda ve kapanış konuşmalarında geçen ve Kıbrıs Türklerine temsil edilme hakkını vermeyen açıklamalara katılmadığını, süper devletlerin görüşlerinin kendisini bağlamadığını söyleyip çok alkış almıştır.
Kartvizit teatisi yaptığımız Arshı Khan heyecanlı bir Türk-Türkiye hayranı. Denktaş'ın yemeğinde bir arada oturduk. Gazeteci ve Akademisyen bir kimse, Türkiye 3-4 defa bulunmuş TÖMER'de Türkçe kurs almış biraz Türkçe biliyor.
35-40 yaşlarındaki A.Khan, anlaşılabilen kadarı ile Hindistan'da Büyükelçiliğimizle ilişkisi olmuştur. Türk Tarih Kurumu'nun 1999 yılında yapacağı Osmanlının 700. Kuruluş Senesi Kültür faaliyetlerine bildirisi ile katılmak üzere davet almış bildiri özetini kuruma göndererek katılma isteğini bildirmiştir.
A.Khan Ortadoğu uzmanıdır. Doktorasını "Türkiye'de Demokrasi" konusunda Profesörlük tezini Türk Yunan ilişkileri üzerinde yapmıştır. Halen Türk-Yunan ilişkilerine dair yayın yapmaktadır.
KKTC'nin devlet olarak tanınması konusunda Türk Dünyasından katılan Kırgızistan, Azerbaycan gibi ülkelerin delegeleri duygusal bazda ikili ilişkiler yapmakta, özel görüşmeler bazında destek vermektedirler. Bu konulu açıklamalar ayrı ayrı tarafımızdan gözlenebilmiştir. Ancak, Kıbrıs konusu Türk Dünyasına mal edilememiştir. Sayın Denktaş'ın veda yemeğinde İngilizce ve Türkçe açıklayıcı konuşması çok konunun anlaşılması itibariyle yararlı olmuştur.
İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresinde Kıbrıs'tan katılan bir kısım bildiricilerin, Türk ve Kıbrıs tezleri konusunda bir fikri hazırladıklarının olmadığı görülmüştür. Yönlendirmeye müsait olmayacak derecede bu tezlere ve sayın Denktaş'ın Konfederasyon konulu açıklamasına karşı oldukça duyarsızdırlar.
Kıbrıs'da aydınlar, Rumlarla birlikte hareket eden Türkleri tartışmaktadırlar. Bir kısım Türk bunlar (Denktaş yanlı olanlardır) Kıbrıslılık kimliği ile AB'ne Rumlarla birlikte girmek isteyenleri yermekte, Rum yanlılar ise; Denktaş'ı Türk Silahlı Kuvvetlerini ve T.C.'ni yermektedir.
Alman, Amerikan bildiri sahipleri Rum tezini ve Türk tezini bilmekte ve bildirilerinde bu konuya yer vermekte idiler. Rum tezinden yana olan yabancılara, Türkiye'den katılan Türk delegeler tepki gösterdiler.
İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresinde Kıbrıs dışından katılan delegeler maalesef KKTC'nin meselelerini bilmemektedirler. Türk tezleri ve Yunan tezlerinden habersizdirler. GKRY'nin ABD'ye tam üye olması ihtimalinden haberdar değillerdir. Bu tür bir gelişme karşısında KKTC'nin uğrayacağı mağduriyet konusunda da malumat sahibi değillerdir. Sayın Rauf Denktaş'ın açıkladığı Konfederasyon önerisinin mahiyetine dair malumatları da yoktur.
Sayın Denktaş'ın açılış konuşması münasebeti ile bir bilgilendirme yapması bu ihtiyacı karşılayabilirdi. Ancak açılış konuşması yapmadılar. Bu hususa dair bilgi veren hazırlama komitesi, kongrenin siyasi bir görünüm arzetmemesi için bu konuşmanın yapılmasını sayın Denktaş'ın yemeğine bıraktıklarını açıklamaktadırlar.
Dr. Jan Asmussen Hamburg Üniversitesi Tarih Bölümü-Almanya'dan sempozyuma katıldı. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumu münasebeti ile yaptığı konuşmada Türk tezi ile alay etmiş, bu tezden vazgeçilmesini alaylı bir dille anlatmıştır. Sempozyuma katılanların şüphesiz Kıbrıs'ın geleceği konusunda farklı düşünmeye hakları vardır. Bu düşüncelerini açıklamalarını da saygı ile karşılarız. Ancak, milli davalarımız da kimlerin ne düşündüklerini ve düşüncelerini hangi tarzda yansıttıkları işleyip anlatmak da bizim hakkımız olmalı. Yapmak istediğimiz budur.
İngiltere'ye göçetmek birçok Kıbrıs Türkünün rüyasıdır. İngiltere önlemler aldığı için göç durmuştur.
İngiltere'ye göçün devam etmesi halinde göçü onaylamayan Kıbrıs Türkler "Anadolu'dan Kıbrıs'a göç oluşur" demektedirler.
Kıbrısla ilgili Türk tezine karşı olan kesim Türkiye'yi "müdahaleci" bulmakta ve seçim afişleri ile "yönlendirme"ye karşıyız demektedirler. İfade edildiğine göre bunlar daha ziyade sol fikirli Türklerdir. 15.000 oyları vardır ve Kıbrıs Türklüğünün % 30'unu teşkil ederler.
Sempozyuma İzmir'den katılan yazar Dincer Kaya "Kıbrıs Üzerine Tarih Bilincimiz" isimli bildirisinde, Yunanistan'ın Kıbrıs tezini doğrulayan tarzda açıklamalar yapmış salonda taraftar bulabilmiş ancak bildirisi tepkiye yol açmıştır.
Tahir Kahhar "Özbekistan'da Kıbrıs Türk Edebiyatı'nın tanıtılması" konulu bildirisinde; "Eskiden Kıbrıs Özbekistan'da bilinmezdi. Kıbrıs denilince Yunan-Rum edebiyatı kültürü anlaşılırdı. Şimdi öğle değil. Şimdi Kıbrıs'ta sadece Rumların değil Türklerin de yaşadığını biliyoruz. Kıbrıs'taki Türk mücadelesini ve Türk kültürünü tanıyoruz" demiştir. Bu itibarla Taşkent'de çıkan çeşitli gazete yazılarından örnekler vermiştir. "Özbekistan'da Kıbrıs'ı ve Denktaş'ı İsmail Bozkurt tanıtmıştır. Geçmişte Özbekistan Yazarlar Birliği'nin yayınladığı 15 ciltlik Ansiklopedi de Kıbrıs Rum adası olarak gösterilmişken yeni yayınlarımızda gerçek yer almaktadır" demiştir.
Kıbrıs konusunu Türk Dünyasına tanıtmada kril harfleriyle yazılmış dokümanlar da üretilebilir. Hatta, RF kapsamındaki Türk kesimlerinin ortak dilleri hala Rusça'dır. Türk lehçeleri ise taraflarca yeterince anlaşılamamaktadır. Rusça küçük bir el kitabı da yapılarak Kıbrıs davası anlatılabilir.
27 Kasım 1998 günü 2. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumu'nda Kerimov Yunanistan'la bir anlaşma yaparak Özbek subaylarının Yunan Genelkurmayınca eğitileceğini açıklamış, Türkiye'yi kastederek bizim ağabeyiye ihtiyacımız yok şeklinde bir beyanat vermiş" tarzında bir haber dolaştı.
Aynı gün Özbekistan'dan sempozyuma katılan arkadaşımız Tahir Kahhar Kerimov'un beyanatını nasıl karşıladıkları öğrenmek için ikili temaslarla diğer delegeler sohbetler başlattı.
Katılımcılardan bir konuşmacı; "Kıbrıs Türk Edebiyatının Özbekistan'da tanınmadığı ifade ediliyor. Heriki Türk kesimin birbirini yakından tanıyabilmesi için Özbekistan-Türkiye Edebiyat Ansiklopedisi yapılır" tarzında bir açıklama yapınca, Tahir Kahhar Özbekistan adına söz alıp "yapılabilir, ancak ekonomik problemlerimiz var. Kaynak bulunabilir ise biz hazırız" demiştir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ikili ilişkilerle yapılacak kitaplarla tanıtabilir. Ancak bazı Türk kesimler bu tür ilişkilerde yeterince açık davranmamaktadır. Türkiye'ye adeta para kaynağı gözü ile bakılmaktadır. Türklüğün ortak menfaatleri için atılacak müşterek adımların sadece Anadolu Türküne yarar sağlayabileceği kanaati oldukça yaygındır.
Özel bir sohbetimizde Özbekistan'ı anlatırken T. Kahhar; "Bizim, Tacik Sorunumuzu çözmedeki formülümüz kuvvete dayanmaktır. Bu ülke bizimdir. Tacikler Türk değildir. Güçlendiğimiz nispette Özbekistan'ın Tacik Sorunu kalmayacaktır."
"5 yıl sonra Özbekistan'da herşey farklı olacak, daha demokratik daha çağdaş ve kardeş kültürlerle daha yakın ilişki kuracağız".
"Kağıt sıkıntımız var. Ancak kağıt fabrikalarımız yapıldı. Artık Özbekistan'da yayın yapmak kolaylaşacaktır" demekteydi.
II. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi'nde Arap ülkelerinin Türkiye aleyhtarı tavırları karşıtı olabilecek bir doküman üretilmemiştir. Propagandası yapılan konular; "Türkiye Kıbrıs Türklerinin sırtında bir kamburdur", "Türkiye Kıbrıs'ta Kıbrıs Türklerini Düşündüğü İçin Değil Çıkarları İçin Vardır", "Kıbrıs Türkleri Rum Yönetiminin Temsilciliğinde AB'ne Girmelidir" ile "Rumların Yönetiminde AB'ne Girmek İhanettir", "AB'ne Rum Yönetimi kapsamında muhatap olmak Rum tezidir", "Kıbrıs Kıbrıslılarındır. Kıbrıs Tarihi Kıbrıs milletini yaratmıştır. Kıbrıs Kültürü Kıbrıs halkının Ortak Kültürüdür" olmuştur.
Sempozyumda "Demokrat Türkiye" Dergisinin bazı sayıları, The Status of The Two Peoples In Cyprus" isimli kitap, "Turnalar" Dergisi, "Oryantasyan El Kitabı" isimli broşür, "Birinci Uluslararası Kıbrıs ve Balkanlar Türk Edebiyatları Sempozyumu" kitabı, "Cyprus The Island of Sustaıned Grıses", Kıbrıs Araştırmaları Dergileri, "Greeks" isimli kitap, "Demokrasi ve Mustafa Kemal Atatürk" isimli broşür, "Scenarıos To The Cyprus Problem, turopean Unıon And Sustaınable Peace" isimli kitap, "Türk Demokrasi Vakfı" broşür, "Fotoğraf Sergisi" broşür, "Egemenlik, Avrupa Birliği ve KKTC" isimli kitapçık "Girit Nasıl Kaybedildi" isimli kitapçık, "Never Agaın", "150 soruda Kıbrıs Sorunu" isimli kitap, "Dan't The Turkomon"s hava the Rıght to Live" broşür, "Emu" "Kıbrıs Mektubu" "Our Republıc Is The Symbol Of Our Sovereıgnty" "Turkısh Cyprıot People Demond Respect..." broşür, "Şiir Gecesi" kitap türünden dokümanlar dağıtılmıştır.
Bunlar, Türk tezi savunan yazılı malzemeler veya Kıbrıs'taki
propaganda potansiyeli gösteren tanımada yararlı olabilecek
kaynaklardır.
İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları
Sempozyumu'nda Makedonya'dan Prof. Dr. Arif Ago, "KKTC ile Makedonya
Cumhuriyeti'nde Yaşayan Türk halkının konuşmalarında
Ortak ve Ayrıntılı Ses Hadiseleri" konulu bir bildiri
vermiştir. Bildiri Makedon halkına Kıbrıs dil özelliklerini
anlatır mahiyette ve kültür ortaklığını
vurgular özellikte idi.
Makedonya ve Kıbrıs arasındaki kültür köprülerini güçlendirmek için Makedonya'nın ihtiyaç duyduğu bazı Türkçe eğitim kitapları KKTC'nde basılacaktır.
İş Bankası Kültür Müşaviri eski
Başbakanlık Kültür Müsteşarı, Hocamız
Mehmet Önder II. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları
Sempozyumu münasebeti ile yaptığı konuşmada,
"Türk Dünyası halk inançları alanında
yapılan benzerliklerde önemli bir mesafe alınmıştır.
Bu benzerlikleri gösteren Kıbrıs'ı da kapsayacak
bir sempozyum yapalım, teklifini getirmiştir. Türk Folklor
Araştırma Kurumu Başkanı İrfan Nasrattınoğlu
bu göreve talip olmuş kaynak bulunması halinde bu faaliyeti
uluslararası organize edebileceğini söylemiştir.
Kıbrıs Türk Halk Kültürü bir hayli işlenilmiş,
Kıbrıs'lı halk bilimciler katıldıkları
uluslararası halk bilimi kongrelerinde Kıbrıs Türk
halk kültürünü tanıtmışlardır.
Ancak bu kültürün Türk halkları arasındaki
benzerliklerini araştıran çalışma pek fazla
değildir. Yapılan karşılaştırmalar daha
ziyade Anadolu ve Kıbrıs Türkleri arasında olmuştur.
Şevket Direktör, Kıbrıs'ta yaşayan bir Kıbrıs Türküdür. İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumu'nda verdiği "Kıbrıs Türk Mutfağının Genel Özellikleri" isimli bildirisinden sonra dinleyiciler yemek isimleri, meze isimleri, deniz ürünleri, sebzeler büyük ölçüde Rumca bu konuda ne düşünüyorsunuz Kıbrıs Kültürü mü Türk Kültürü mü? Şeklindeki bir soru sormaları üzerine "Müşteri Rum isimlerini kullanıyor ise ben bu terminolojiye itibar ederim" demiştir.
Kıbrıs'taki kültür derneklerinden birisi de KTKPD dir. Derneğin kurucularından olan bir arkadaşımız faaliyetlerini anlatırken;
Kültür milliyetçileri olarak Türk aydını çok kere, gerekli yerel araştırmaları yapmadan çevremizi haksız yargılıyoruz. Fikir adamları esnafı yönlendirecek ise önerilerinde gerçekçi olmak zorundadır.
İkinci Uluslararası Doğu Akdeniz Araştırmaları Sempozyumunda Doç. Dr. Metin Özarslan "Şükrü Elçin'in Şiirinde Adalar ve Kıbrıs" Konulu bir bildiri vermiştir. Bildiride, Kıbrıs ve Adalar Sevgisini gençlere aşılamak ve gençleri bu konularda şuurlandırmak için okul kitaplarına Kıbrıs ve Adalar konulu şiir ve nesirlerin alınmasının üzerinde durmuştur.
II. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumu'nda T.C.'den emekli askerlerden bildiri verenler de oldu. Bunlardan Halil Sadrazam "Türk Mukavemet Teşkilatı" konulu bir bildiri verdi ve bildirisi beğeni kazandı. Kıbrıs mücahitlerinin destanı ne kadar çok incelenilir ise, bize göre o derece isabetli olur. Kindarlığa ve nefrete yol açmayacak ancak, aynı zamanda verilen milli mücadeleyi unutturmayacak yayınlarla gençlerin milli duyguları yaygın iletişim vasıtaları ile sürekli beslenilmelidir. Kıbrıs destanı münasebetiyle Kıbrıs Türk halkının efsaneleri ve halkın özel duyguları da derlenip tasnif edilip kültürümüze kazandırılmalıdır.
Nezihe Şentürk (Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitim Fakültesi Bölüm Başkanı) 2. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumunda "Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi'nde Yapılan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgi Tezler konulu bir bildiri vermiştir. Bildiride tespiti yapılan kaynaklardan sonra bu yöntemin esas alınarak diğer üniversitelerden de benzeri çalışmaların tespit edilebileceği, badema bu konularda yeni tezlerin verilebileceği tartışılmıştır. Kıbrıs Türk kültürü emin adımlarda ciddi bir biçimde ilmi olarak ele alınmaktadır.
T. Onuk Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Öğretim üyesidir. Sempozyumda "Lefkoşa İşi" isimli bir bildiri verdi. Bildirisinde Lefkoşa İşi'nin Kıbrıslı Türk kadınları tarafından yapılan bir el sanatı olduğunu, bu ürünleri Rum kesim ısmarlama yaparak el altından toplatıp Avrupa'ya "Rum İşi" olarak satıp para kazandığını bu konuda bir proje yapılması gerektiğini" "Lefkoşe Günleri" gibi resim sergileri, tanıtım afişleri yapılmasının K.K.T.C.'nin bilinmesi bakımından önemini anlattı. Lefkoşe El İşinden hareket Kıbrıs Türk kadının para kazanması ve KKTC'nin tanınması sağlanabilir.
Erumaura Vısintoiner, bir İtalyan Türkoloğudur. Türkiye Türkçe'sini çok iyi bilmektedir. Ahmet Yesevi konusunda çalışmaktadır. "Ahmet Yesevi de Şamanizm İzleri" konulu yayına hazır bir kitap yapmıştır. Türkiye'de birkaç defa bulunmuştur. Bu Türkolog ile tanışmak isteyen araştırmacılar için Erumaura Vısintorner'in adresi; "Via Pire 8 38057 Pevgıne Trento-İtalya, 0039-0461-510253"dür.
E. Vısınttainer sahası ile ilgili Türkiye'deki yayınları şaşılacak derecede yakından takip edebilmektedir. Bir çok araştırmacıyı gıyabında çok iyi tanımaktadır. Benim çalışmalarımı bu derece yakından izleyen sadece birkaç Türk vardır. Kendisi ile halk inançları konusunda uzun bir sohbet ettik.
II. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumunda "Kıbrıs Türklerinin Folkloruİle Karakalpak Folklorunun Bağlantısı", konulu bildiri veren Karakalpak bilim adamı Sarıgül Bahadırova bu bildirisi ile Kıbrıs Gerçeğini Karakalpak Türklerine anlatan bir doküman üretmiştir.
Sarıgül Bahadırova, samimi bir Türkiye Türkü dostudur. Karakalpakistan Bilimler Akademisi Üyesi güçlü bir halk bilimcidir. Evvelce de Türkiye'ye gelmiştir. Karakalpakistan'da yapılan Kırkızlar Sempozyumu'nda Türkiye Kıbrıs Türklerine çok samimi bir ev sahipliği sergilemiştir.
Özbekistan-Karakalpakistan, "Aral Gölü havzası Türk Halk Kültürü" konulu 1999 yılında halklararası bir sempozyum yapacak sempozyuma muhtemelen T.C. ne KKTC'de davet edilecekti.
Tahir Kahhar, Özbekistan'ın 1999 yılını Harzemşahlar yılı olarak ilan edip bu yılda Özbekistan genelinde kültürel faaliyetler gösterilmesi kararından hareketle Türkiye'ye mali kaynak bulmak için gelmiştir. Bu maksatla TTK: TÜDEV ve AYTK Üniversitesi'nden mali destek araştırmaktaydı.
Tahir Kahhar Özbekistan'ın bu faaliyetine Türkiye'den bilim adamları katılmadan Türk kurumlarının mali yardım yapmasını sağlamaya çalışıyordu.
Özbekistan Harzemşahlar'ı araştırma alanı kapsamına almakta Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldızla temsil edilen bir devletin daha Türk veya Özbek olduğunu ilan etmeğe çalışmaktadır. Daha evvel de Baburşahlar konusunda aynı politikayı uygulamıştı.
II. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumu'da "Kıbrıs Türk Halk Edebiyatı'na Dair Araştırmalar" konulu bildirisinde Azerbaycan'dan halk bilimci Güllü Yoloğlu "Türk Dünyasında Edebiyat Tarihi enformasyonu olmadığı için, Türk Dünyasında genel anlamda Türklük olarak büyük kayıplara uğruyoruz. Başkurdistan'da Salavat Gallemiov, Başkurtlarla Kürtleri aynı soydan gösterdi tepki gösteren olmadı... Yakut Türklerinin Slav oldukları gösteriliyor... Gagauz Türklerinin Slavlaşmış Bulgarlardan oldukları iddiaları var. Edebiyatı sadece edebiyat olarak düşünmemek gerekir..." demiştir. Kıbrıs konusunda Türk Dünyasında yeterince anlatılamamış olmasının kayıplarını belirtmişti.
Türk Dünyasında bilhassa Türkiye Cumhuriyeti Türklerinin yurt içinde ve dışında mebzul miktarda dergi ve gazete çıkmaktadır. Bunların envanteri çıkarılıp Kıbrıs davası gibi hususlarda bunlardan yararlanılabilir.
Güllü Yoloğlu'nun belirttiği bu gerçeği, Başkurdistan'da Türkmenistan'ı Azerbaycan'da ve Kırgızistan'da biz de yaşadık. Kazakistan'da verdiğimiz bir bildiride bu konuyu dile getirdik.
2.Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları sempozyumundaki amacın Kıbrıs'ın sorunlarını tartışmak, K.K.T.C ni tanıtıp ona taraftar bulmak, yeni kadrolar oluşmak olduğunu belirten H.Fedai hocamız "bu konudaki dünyanın otorite olan isimlerini getiremedik. Ayrıca sempozyuma gençlerin katılmalarını yeterince sağlayamadık. Bu iki husus randımanımızı düşürdü."demiştir.
Havrid Fedai hocamız Kıbrıs'ın yaşayan efsanelerinden Kıbrıs Türk kültürünü ayakta tutan deneyimli, enerjik ve konusunun otoritesi uzmanlardan birisidir. Sosyal Bilimlerin herhangi bir dalında çalışıp da onun arşivinden yararlanmayan görmedim.
KKTC Cumhurbaşkanı R.Denktaş'a lisede öğretim gören bir kız çocuğunun kompozisyon ödevi getirilmiştir. Öğrenci , yazısında Kuzey Kıbrıs Türk Devletinin 15.ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 75.yılına hakaret etmekte KKTC ve T.C yi tanımadığını belirtmekte, Türkiye'nin Kıbrıs'ın sırtında bir kambur olduğunu Türk tanklarına karşı savaşacağını belirtmektedir.
Ufuk Taneri, bir grup Kıbrıslı Türk aydını ve hocamız Ercüment Kur'an ve bizimle yapılan bir görüşmede ;"Amerikalılar 2.000 Kıbrıslı Türk gencini kampa alıp Türklük karşıtı fikirlerle beyinlerini yıkadılar. Bu yeni oluşuma göre, Türklük yoktur Kıbrıslık vardır."demiştir. bu iddia ile ilgili olarak yapılan açıklamaları sık sık dinledik.
2. Uluslararası Kıbrıs Araştırma Sempozyumu'nda konuşarak Türk tezi etrafında direnenleri suçlayan Suzanne Baler -Allen'e tepkiler bir süre devam etmiştir. S.B.Allen'i destekleyen Kıbrıslı Türkler de çıkmış, onun siyasi görüşmeler münasebeti ile ileri sürdüğü tezi, Kıbrıs'ın kültürü itibariyle ileri sürenlerde olmuştur. Bu görüşe göre Türk olmayı Rum olmayı bırakıp Kıbrıslı olarak mücadeleyi sürdürmek gerekir.
Sayın Denktaş'ın Başbakanlığında yeniden bir karşı hareketle, yeni bir milli ruhun oluşturulmasından yana olan bir dostumuz yaptığı özel bir açıklama ile "Kıbrıs'ın Seçmeninin %30 bu takriben 15.000 oy yapar, KKTC ne karşıdır. Bu potansiyel Adanın Rumları ve Yunanistan ile işbirliği halindedir. Hareket ABD ve AE tarafından finans edilmektedir. Bu Türk potansiyel organize olmuş sol oylardan meydana gelmiştir" demektedir.
"Kıbrıs Türk Aydını, bilhassa genç Türk yazarların bir kısmı Türk Tezi ile Rum tezi arasında tercih yapabilme itibariyle tereddüt halindedir. Kıbrıslılık'ın kültürel kimliği tezini destekleyen edebiyatçılar grubuna Fikret Demirbağ, Bekir Azgın, Tamer Öncal, Öncülük ettikleri tarzında değerlendirmeler dinledik.
Kıbrıslı bir Türkoloğun değerlendirilmesine göre ; Kıbrıs Gençliği, Kıbrıs Türk Gençliği,Kıbrıslı Türkiyeli genç ve diğer ülkelerden gelmiş gençlerden meydana gelmiştir. Dışarıdan gelen gençler büyük ölçüde paralı ailelerin, yüksek öğrenimin vereceği bilgiden beklentileri olmayan,sadece bir diploma temini ve çocuklarını başlarından uzaklaştırma arzusu ile adaya göndermeleri olayıdır.
KKTC'nden 30'dan fazla banka bulunmaktadır.16.000 olan öğrenci sayısının 25.000'e çıkarılması planlanmıştır. Bazılarına göre, öğrencilerin eğitime ilgi göstermemeleri 4 büyük üniversitenin pek de umurunda değildir.
KKTC'ye gelen yabancı gençler ailelerinin baskılarından kurtulmanın rahatlığını yaşıyorlar. Uyuşturucu bilhassa alkol alışkanlığı gençler arasında kısmen yayılıyor. Gençlere adaya gelir sağlayan kaynaklar gözü ile bakanlar da var.
Demokrat Türkiye Dergisi (sayı no:7 Ocak -Şubat 1998) KKTC'nin geleceğine dair neler yapılabileceği muhtevalı bir araştırma yayınlamıştır. Yazı bu konuda çalışılacak alanlar için oldukça içeriklidir.
S.300 füzelerinin Kıbrıs'a konuşturulması KKTC bir kısım aydınının pek fazla önemsediği bir sorunu değildir.
KKTC'ndeki Yüksek öğrenim gençliğinin dejenerasyonundan şikayetçi olan Kıbrıslı aydınlar YÖK'ü, "kolejlere üniversite statüsü kazandırmak hata idi,"diyerek suçlamaktadırlar.
24.11.1998 günü 2.Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumu münasebeti ile Kıbrıs'a Türkiye'den gelen bir grup Türkolog ile Kıbrıs'taki sosyal bilimci öğretim üyeleri, Kıbrıs Türk Gençliğinin Milli konulara yaklaşımını değerlendiren özel bir toplantı yapmışlarıdır. Toplantı da Kıbrıs Türk Gençliğinin milli konulara karşı ilgisiz olduğu bu ilgisizliğin giderek arttığı ortaya çıkmıştır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini dünyada tanıtmak, davaya inanmış yeni kadrolar yetiştirebilmek için yazışmalar düzenlemesi üzerinde durulmuştur. Bu tasarıya göre her yıl muayyen bir mevsimde Kıbrıs'ın yetiştirdiği ünlü bir sanatçının adına yarışma düzenlenecek. Dereceye girenler ödül alacak, yarışan eserler yayınlanacak, yarışma uluslararası olacaktır. Yazışmalar, Resim, Edebiyat ve ilmi dallarda olabilecektir.
İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmalar Sempozyumu kapanışında konuşan Selahi Sonyel, İngiltere'de 200.000 Türk'ün olduğunu onların adına davet edilmiş olmayı tercih ettiğini, siyasi mahiyetli bildiri özetlerinin sempozyum evvelinden hazırlanmış olmaları gerektiğini belirtti. Selahi Sonyel, İngiltere'de yaşamakta olan yayınları ile bilinen Kıbrıs Türklerinin yetiştirdiği ciddi bir arşivisttir.
Bir kısım Kıbrıs Türk aydınında şuuraltı bir İngiliz hayranlığı var. Bu hayranlık çok kez Rumlarla birlikte yaşamak tarzında tezahür ediyor. Bu zihniyet Türkiye karşıtı tutum olarak yansıyor. Bu durumu turist gezdiren rehberlerde görmek mümkündür. Onlara göre Osmanlı yıkan tahrip eden bir yönetimdi. Müzelerde ise, Osmanlı ve TC dönemine dair pek doküman yoktur. Birkaç ay içerisinde müze soyulmuş 16.yy. ait Kuran-ı kerim ve etnografya malzemesi çalınmıştır. Bu çevreye göre, Kıbrıs Türküne yağmacılığı Türk askerinin tutumu öğretmiştir. Türkiye Kıbrıs Türkünün sırtından inerse Kıbrıslılar AB'ye girerek daha iyi bir hayat sürecektir. Bu görüşü taşımayan mücahit ruhlu Kıbrıs Türk aydını çoğunluktadır. Kıbrıs Türkü, doğal olarak Türk askerinin hayranıdır.
Türk Hakları Asamblesi'nin maddi desteğe ihtiyaç duyduğu ve Asamble Sekreteryası için yer aradığı, Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezince de duyulmuştur. Desteklenmek için yeni çevreler arayan KAM, Asamblenin durumunu görüşmek üzere KKTC yönetimine götürmeyi tasarlıyor. THA' ne Kıbrıs'ta çalışma adresi ve ödenek sağlanabilmesi ve bazı hassasiyetlerin sağlıklı tahlili yapılabilmesi halinde, Türklüğün yararına sonuçlar alınabilir.
Romanya'dan, Kıbrıs'ta yapılan ikinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumuna Ion M.Dimitru (President of orient-Oxıdent Akademy Bucherest) ve Carolina Ilıcu (Orıent-Oxident Akademy-Bucherest) katılmışlardır. Hollanda'nın Doğu Bilimleri Araştırma Akademisi ile Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırma Merkezi arasında araştırmalarda İşbirliği Anlaşması yapılmıştır. Her ne kadar Hollanda, KKTC'ni resmen tanımamış olsa da, bu anlaşma ile KKTC'nin bir kurumu resmen anlaşmada taraf olmuştur. Roman Üniversitesi KKTC'nin bağlantısı olmuştur. Bu tür girişimler ve alınan sonuçlar bize göre çok saygındır. Bu başarının sahiplerini Türk Kültür Milliyetçiliği adına kutluyorum.
Kıbrıs konularında Kıbrıs Türkünü kalkındırmak için kısa adı "Kıbrıs Vakfı"olan, Kıbrıs Türk Kalkındırma Vakfı kurulmuştur. Kurucularının ifadesine göre; TC.Dışişleri Bakanlığı'nın resmen söyleyip yapamadıkları hizmetleri yapmaya çalışıyorlar.
Kıbrıs'ın Türk kesimini iyi bilen bir değerlendirmeci dostumuza göre; Kuzey Kıbrıs Türk Kuruluşundan evvel Kıbrıs Akdeniz de bir ticaret merkezi idi. Şimdi bu özelliği kalmamıştır. Ayrıca ciddi bir turizm merkezi idi ve bu niteliğini de kayıp etmiştir. Kıbrıs narenciye ziraatı da can çekişmekte, telafi edilemeyecek derecede terk edilmenin zararlarını yaşamaktadır.
K.Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin elinde sadece öğrenci turizmi kalmıştır. Bu imkandan istifade ile KKTC ekonomisini düzeltebilir.KKTC'ni tanımayan ülkeler KKTC'nin verdiği diplomalar denklik itibariyle geçerli saymaktadırlar. Öğrenci fonundan işlem gören girdiler, KKTC bütçesini aşmıştır.
Türk kültürünün araştırılıp duyurulmasında etkin çalışmaları olan Mehmet Tütüncü SOTA (Türkistan -Azerbaycan, Kırım,Kafkasya ve Sibirya Araştırma Merkezi)'nin Kurucu Başkanıdır. Bilig isimli dış Türkler mahiyetli bir yayın organı çıkarıyor. 1997 yılında Uluslararası SOTA kurultayını düzenlemiştir.
Orhan Tütüncü Hollanda hükümetine başvurarak ilkin Kıbrıs'ta yapılan, Birinci Uluslararası Kıbrıs ve Balkanlar Türk Edebiyat Sempozyumu (3-6 Mart 1998) nin, İkincisinin Hollanda da yapılabilmesi için izin ve ödenek talebinde bulunmuştur. Hollanda'nın mevzuatına göre bu tür faaliyetler için hükümetler maddi yardım yapabilmektedirler. Bu yardımın çıkıp çıkmayacağı Aralık 1998 içerisinde belli olacaktı. Ödenek alınabilir ise Kıbrıs'dan Kıbrıs Araştırmaları Merkezi'nden İsmail Bozkurt, Balkanlar Araştırma Merkezinden Feyyaz Sağlam ve SOTA'dan Mehmet Tütüncü bu sempozyumu realize edeceklerdir. Sempozyum Macaristan veya Romanya 'da olabilecektir.
Yahya Akengin'in öncülüğünde APO'ya arka çıktığı için sempozyumun iştirakçilerinin İtalya'yı protestosu için karar alınıp imza toplandı. Bu metine Güney Kıbrıs'ta konumlanmak istenilen Rus füzeleri ile ilgili bir tepki paragrafı eklenmesi teklifi pek taraftar bulmadı.
Anadolu'dan Avustralya'ya gidip, küçük de olsa orada bir koloni oluşturan Batı Trakya Türklerinden H.Tahiroğlu ile yaptığımız bir sohbette bize şu değerlendirmeleri yaptı;Avustralya'da bizim kendi Radyomuz ve Yayın Organı olarak çıkardığımız dergi var. Ayrıca ayda bir bizim yayınlarımıza Ülke Radyosu 1 saat zaman ayırır. Yunan karşıtı mücadelemizi şimdi fazla tırmandırmak istemiyoruz. Şimdi onların kuvvetli bizim ise kuvvetlenme döneminde olduğumuz bir zamandayız. Girişimlerimiz geri tepebilir.
H. Tahiroğlu, Türk Halklar Asamblesi ile temasa geçmek istemekte ancak adreslerini bilememekte idi. Kendisini biz enforme ettik. Avustralya'ya Doğu Türkistan'dan göçmüş Tatar Türkleri, Kuzey Irak'tan göçmüş Türkmen Türkleri ve Balkanlardan göçmüş Evlad-ı Fatihan birbirleriyle kopuk mücadele vermektedirler.Temasa geçirilmelerinin yarar sağlayacağı muhakkaktır.
Avustralya'da 100.000 Türk yaşamaktadır. Ancak yeterince organize değiliz. Çeşitli Türk kesimleri birbirimizi tanımıyoruz. Yunanların ise miktarları 900.000 civarındadır. Bizim yerel parlamento da bir milletvekilimiz vardır. Avustralya Parlamentosunda milletvekilimiz yoktur. Yunanlıların 4 milletvekilleri Avustralya Parlamentosunda, 5 milletvekilleri de eyalet parlamentosun da vardır. Yunanlılar daha etkili ve organizedirler. Bunlar, Yunanistan'dan Yunan Parlamenterler davet etmişler. Yunanistan'daki kluslerden sonra eyalet parlamentosu "Türk ordusu Kıbrıs'tan çıksın" şeklinde bir karar almıştır. Avustralya'daki Türk Lobisi tepki göstererek, bu kararın Avustralya parlamentosundan geçmesini önlemiştir. Avustralya Kıbrıs Rumları ile Yunanistan, Avustralya, Rum- Yunan lobisi ile birlikte hareket ederken Kıbrıs Türk Kesimi Batı Trakya Türkleri ve Türkiye'nin ortak hareket etmeleri için çalışılıyor.
Doğu Akdeniz Üniversitesi Uluslararası Ortadoğu Araştırmaları Merkezi 1981'in Kasım ayının İkinci haftasında küreselleşme konulu bir konferans yapmış konferansa;Asya, Avrupa, Amerika ve Afrika ülkelerinden 22 ülkenin 35 Üniversitesinden 80'e yakın uzman katılmıştır. Bu konferansta 200 dolayında bildiri sunulmuştur.
14-15 Aralık 1998 tarihinde "Kıbrıs'ın
Politik Yapısı" konulu 60 ülkenin katılacağı,
Lefke Avrupa (ABD) Üniversitesi'nde Uluslararası bir sempozyum
yapılacaktır.
Sempozyumun son gecesinde Sayın Denktaşı Kongre Delegelerine
bir yemek verdiler. Sayın Denktaşın konuşmaları
şiir gibi idi.
Sayın Denktaş'ın konuşması şiir gibi idi.
Espri dolu idi. Avrupa'dan ve Amerika'dan kongreye katılan delegeler
pür dikkat dinliyorlardı. Salon'daki lokantada 200 civarında
davetli vardı. Denktaş konuşmasında Türk tarafın
haklılığını anlatırken son otuz yılın
olaylarını kısaca özetledi. Sonra Rum iddialarını
cevapladı. Daha sonra Yunanistan'ın iddialarına kanan
batılılara sakin, akıllı ve ikna edici cevaplar
verdi. Yardım istemiyor; onların gözünün açılmasını
istiyordu. Türk tarafın haklılığının
er geç anlaşılacağına ve Türklerin haklarını
alacaklarına o kadar inanıyordu ki, konuşması adeta
moral hapı idi. Konuşmasında Kıbrıslı
Türklere de veciz mesajlar verdi.
Sayın Denktaş'ın asgari 20 konuşmasını
dinledim.bazen bir günde iki konuşmasını dinlediğim
oldu. Bu konuşmalar sadece güncel konuları içermiyordu,
bunlarda bir tema bile mükerrer değildir. Açıkladığı
fikirler daima yükselen bir duvara konulmakta olan örgü taşlar
gibi idi. Denktaş'ın konuşmalarını dinlerken
sadece not alarak incelikleri kaçırmadan tespit etmek mümkün
değildi. Muhakkak teyp kullanmak gerekir. Onu dinlerken, dinlediklerinizi
mealen yazıp, sonradan ifadeleri açmaya kalkamazsınız.
Vurgulanan fikirler yansıtmış olmazsınız.
Türk dünyasının birçok lideri ile konuştum, Sayın Elçibey, Sayın Dostum Paşa, Sayın Cemiloğlu, Rahmet Sadık Ahmed, Sayın Y.Kurban ile çok yakın oldum. Sayın Denktaş'ı tanıyıpta Kıbrıs Türklerini kıskanmamak elde değil. Ne mutlu bana ki, Dektaş'la soydaşım.
Kıbrıs'ta sınırlı da olsa halk inançları ile ilgili derleme yapma imkanı da bulduk. Azerbaycan Türkçesinden güzel tespitler yaptık. Bunlara bazı örnekler; Süfre açmak, sofra açmak (yemek ikram etmek) denlemek; denden, tane tane (seçip ayırmak), açığına gelmek ; ağına gitmek, sinirlenmesine sebep olmak, telesmek; telaşlanmak, tedirgin olmak, yansılamak; taklit etmek, köçürmek; alıp götürmek, bu çür; bu tür,bu neviden, yüreği ağrımak;üzülmüş olmak,Ara Avrad; kız beyenmede araç olan hanım, gayıtmak; dönmek, eşya düzeltmek; hediye hazırlamak, şam yandırmak;mumu yanmak, kulak asmak; dinlemek, Allah'ın adında; Allah'ın huzurunda
Osmanlı döneminde devriyelerin "Yekdir Allah Yekdir" diyerek nöbetteki arkadaşına, asayiş berkemal anlamında seslenmesi, bugünkü uygulamada bekçilerin düdük çalması anlamındadır.bize göre çok içerikli bir uygulama biçimi.
Anadolu Türklerindeki boy abdesti almak anlamındaki " başa su dökmek" Kıbrıs Türklerinde de var. Bize göre anlamlı. Boy abdesti suyu, çiğnenecek yere basılmasın diye atmazken iken "başa su dönmek" tanımında biz "su kültü"nün izlerini seziyoruz.
Bir dönem Kıbrıs'ta uygulanan bir geleneğe göre, dünyaya gelmiş yeni bebeği ilk defa gören kimsenin ismi, bebeye verilir. Kırgızistan 'dan bir Türkoloğ, Buta ile Budizmin kurucusu Buda arasında anlam ilişkisi olabileceğine dair bir tahlil yaptı. Buda bilindiği gibi hak badesi içen ozanların badesindeki iksir'in ismi olarak bilinir.
"Başına dönme" inancı, Meis adası Türkleri arasında da yaşanmaktadır. Azerbaycan Türklerinde "anacan başına dönüm" bir şarkıda geçer. Sadaka verilirken başa dolandırılır. Türbelerin etrafında tavaf amacı ile dönülür. Hastanın derdini gamının almak için başına dönülür."başında bir müsübet dolanması" bu anlamda olmalı.
Kıbrıs ta anneler ilkin sol memelerinden bebeklerine süt emziririler. Zira kalp soldadır. İman kalpte olur. Tassavufta sağ el kalbin üzerine konarak selam verilir.
Kıbrıs Halk İnançlarına göre Ceylan etine aşeren annenin çocuğu büyüyünce koşucu olur. Hamile iken güle bakan annenin kızı güzel olur. Hamile kadın kurbağaya bakmaz.
Kıbrıs'da "Kırklar" ilgili efsaneler, makamlar, tekkeler dinledik. Nahcıvan'da Kırkkızlar türbesi var. Kırk Türk kızı düşmanla savaşır şehit olur ve Turna donuna girerek uçarlar. Kırgızlar'ın ismini Kırkız'dan aldıkları biçiminde de açıklama yapılmaktadır. Karakapakistan'ı Kırkkızlar destanı vardır.
Kıbrıstan geçen gemiler Hala Sultan'ı selamlamak için bayraklarını yarıya indirmektedirler. Eskişehir'de Yunus Emre'nin türbesinin yanından geçerken tren düdük çalarak Yunus Emre'yi selamlamaktadır. Meşed'de Hz. Rıza'yı selamlamak için uçak şehre inmeden şehrin üzerinde üç tur atmaktadır.
Anadolu Türklerindeki hanımların kocalarının ismini söylememeleri ile ilgili inanç, Azerbaycan Türklerinde de var. Bu durum "Avrad erinin adını çekmez" şeklinde ifade ediliyor ve "Biz çöreyi kimin yüzüne yeyirik kimin yüzü suyu hürmetine ekmek yiyebiliyoruz" denilmektedir.
Magosa'daki Akkule, ismini buraya beyaz / Ak bayrak çekilmesinden almıştır. Karabağ'ın yas yeri bayrağı olduğu bilinirken ismini çekilen bayrağın renginden alan Akkule'nen kutlu bir efsanesi olmalı. Çocukların yağmur tekerlemelerindeki "Arapkızı" Karakız anlamında mı? Karadonlu Can Baba gibi
Kıbrıs'ta Alan içi mevkiinde adak ağacının resmini çektik. Adak ağacı inancı Kıbrıs Türk Halk İnançlarında oldukça yaygın.
Anadolu'da "Şeytan Kulağına Kurşun" denilerek tahtaya vurulması inancının ismi Kıbrıs Türklerinde "Pispira" olarak yaşamaktadır.