ÖYKÜ.....

 

Sizlere Ahmet'in yaşanmış öyküsünü anlatacağım.
Ahmet, Tokat SSK Hastanesinde KBB Uzmanı ve Baştabip olarak çalışıyordu. Sigara ve alkol kullanıyordu.Yoğun bir iş temposu vardı.Hem yöneticilik yapıyordu, hem de Hastanenin tek KBB uzmanı idi. İşleri yetiştirebilmek için hastasının biri genel anestezi ile ameliyata hazırlanırken, lokal ameliyat koltuğunda diğer hastasının ameliyatını yapardı. 
1986 yılında bir sabah hastaneye gittiğinde aritmi hissederek EKG çektirdi. EKG teknisyeni elektrotları ters bağladığını zannetti ve İç Hastalıkları Uzmanı'nı çağırdı.Elektrotlar doğru idi. Ahmet'te Sol Dal Blok'u vardı. Eko ve Talyum sintigrafisi yapıldı.İskemi olmadığı söylendi.Stresten uzak yaşaması(!) , alışkanlıklarından vazgeçmesi önerildi. İskemi olmadığını öğrenen Ahmet, rahatlamıştı.İşine döndü ve önerilenlere dikkat etmeden dörtnala koşturmaya devam etti. İşleri azmış gibi, kızının okuduğu İlkokulun Dernek Başkanlığı, İlin ligde mücadele eden profesyonel futbol kulübünde 2.Başkanlık gibi uğraşlar da buldu. Bu arada , SSK Hastanesinde Dernek çalışmalarını başlattı ve dernek adına yaptığı sosyal etkinlikler( geceler, piyangolar vs) ile sağladığı maddi imkanlarla hastanenin ihtiyaçlarını karşıladı. 50 yataklı hastane, 250 yatak kapasitesine ulaştı. Hastanenin laboratuar olanakları arttı, yenidoğan bakım servisi ve koroner servisi kuruldu. Hastanede Bilgi İşlem Merkezinin yazılımları ve donanımlarının kuruluşunda gece gündüz çalıştı.İdari ve tıbbi işlemler 18 terminal ile network altında izlenmeye başlandı(1989). Bu ve daha sonraki günlerdeki koşuşturmasının bedelini daha sonra ödeyebileceğini hiç düşünmeden "yarının işini bugün bitir" telaşı içinde idi. 
Bu tempo,1991 yılına kadar devam etti.Öksürük,geceleri artan solunum zorluğu, halsizlik yakınmaları üzerine çekilen telegrafide kalp boyutlarında büyüme ve Dilate kardiyomiyopatiye bağlı kalp yetmezliği tanısı kondu.Sürekli ve düzenli ilaç kullanmayı gerektiren Dilate Kardiyomyopati tedavisi ile öykünün ikinci dönemi başladı.Yapılan EKO da EF % 25 idi.1995 yılında ventriküler takikardi ve Akciğer ödemi gelişmesi üzerine kullandığı ilaçlara Cordaron eklendi.
13 Mart 1997 de öykünün üçüncü dönemi başladı. Ahmet, bu tarihte ventriküler ritm bozukluğu nedeniyle arrest halinde eşi Dr.Sevda'nın olağanüstü çabasıyla acil servise zor yetiştirildi. Meslekdaşlarının yoğun çabaları ve Tanrı'nın yardımıyla aramıza yeniden geldi.
Kardiyologlar, bu son gelişme sonucu,intrakardiyak defibrilatör (ICD) endikasyonunda birleştiler. Anjiografi ve elektrofizyolojik araştırma(EPS) yapıldı.15.4.1997 tarihinde ICD enplante edildi. Ahmet, artık acil servis aletlerinin en önemlilerinden birisini gövdesinde taşıyordu.Kendisini bu nedenle ayrıcalıklı hissetmeye de başlamıştı.
Hastaneden çıktıktan sonra, evinde sakin bir hayat yaşamaya başladı.Eskiden beri kendine uğraş edindiği bilgisayarı ve internetle daha çok ilgilenmeye başladı. İnternet gezintilerinde, hastalığının yani dilate kardiyomyopati'nin önemli ilacı Carvedilol ile tanıştı.Bu saygıdeğer dostunu kendi doktorları ile de tanıştırdı.Onların da, onayını alarak Carvedilol'ü arkadaş edindi. İlaç Türkiye'de imal ve ithal edilmiyordu.Yine internet aracılığı ile Türk Eczacılar Birliği'nin bu gibi ilaçları yurtdışından getirttiğini öğrendi. Onların yardımıyla temin ettiği Dilatrend(Carvedilol), Digoxin, Enalapril(ACE inhibitörü), Lasix tbl(Diüretik) ve Aspirin tedavisine eklendi. Ahmet'e, tuzsuz diyet önerilmişti ve önerilere tam olarak uyuyordu. Herşey iyi gidiyor derken 24.5.1998 de bir kez daha akciğer ödemi ve bradikardik arrest nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Bu kez de doktorları, ICD nin pace maker fonksiyonu'nu da aktive ettiler ve kan elektrolitlerinde Sodyum ve Potasyum'un düşük olduğunu söylediler. Yemeklerinin ve ekmeğinin tam tuzsuz olmasını, ama öğünlere bölerek günde 2400 mg tuz alması ve potasyum tablet kullanması önerildi.Ahmet, bir kez daha yaşamının bıçak sırtı bir dengeyi sağlamasına bağlı olduğunu anladı. "Azı karar,çoğu zarar " diyen atasözümüzü hatırladı.
16.12.1998 akşamı evde telefonla konuşurken takikardi ve hemen peşinden göğsüne yayılan bir sıcaklık ve çat diye bir ses duydu.Şuur kaybı olmamıştı. Derin nefes alma ihtiyacı duydu. Olayı anladı. Bu, EPS sırasında yapay olarak oluşturulan ventriküler takikardi ve elektro şok idi. Sevgili makinesi hastaneye götürülmesine gerek kalmadan çalışmış ve Ahmet'i hayata geri çağırmıştı. Çevresi yine telaşlanmıştı. Ama Ahmet makinenin işe yaradığını gördüğü için mutlu idi. Doktorlarına ve Tanrı'ya bir kez daha teşekkür etti.

Rutin kontrollarına devam edildi. Doktorları kalp nakli olasılığını incelemek amacıyla Nisan 1999 da bir dizi tetkik önerdiler. Solunum Fonksiyon testleri, Kardiyopulmoner Egzersiz Testleri(Kardiyovasküler Profil,Ventilasyon ve Gaz Değişim Profili(VO2) ve Sağ Kalp ve Pulmoner Arter Hemodinamik Çalışması yapıldı.Sonuçta EF % 20 ve VO2/kg 13.9 bulunduğu için öncelikli olmamak kaydıyla transplantasyon listesine alındı. Ahmet, evine döndü ve yine internette araştırmaya başladı. Bu gezinti sırasında Conzyme Q10 isimli, kas çalışmasında etkili bir katalizör ilacın dilate kardiyomyopatide egzersiz kapasitesini artırdığını okudu. Yine doktorlarına danıştı ve Carvedilol'de olduğu gibi ilacı yurt dışından temin ederek kullanmaya başladı.

Ahmet, şu anda (Haziran 1999 ) Digoxine,Enalapril 5 mg , Carvedilol, Lasix, Aspirin, Coumadine(Pıhtılaşmayı geciktiren ilaç), Coenzyme 10 kullanıyor. Diyetine özen gösteriyor. Yemekleri tam tuzsuz ve az miktarda sıvı yağ ile pişiyor. Bol sebze, hindi ve tavuk eti kullanıyor. Tuzsuz ekmek yiyor. Kahvaltıda 400 mg, öğlen ve akşam yemeklerinde 1000 mg tuz ilave ediyor. Hergün sabah akşam hassas terazi ile kilo takibi yapıyor. Yürüme bandında, saatte 3.5 km hızla, tempolu olarak günde 40 dakika yürüme egzersizini aksatmadan yapmaya çalışıyor. Son EF kontrollarında (Temmuz 1999), değişik iki merkezden birinde % 34, diğerinde % 27- 30 bulundu. 

O'nu yalnız bırakmayan ailesine, dostlarına, doktorlarına, hastalığı ile ilgili bilgi kaynaklarına ulaşmasını sağlayan internet'e ve bu olanakları kendisine verdiği için Tanrı'ya şükrediyor.