BEN ARZU.....
8 Nisan 1975 yılında İstanbul Zeynep Kamil Hastanesi’nde doğmuşum. Dünyaya geldiğimde annem çalışıyormuş. Bu yüzden 4 yaşıma kadar çocukluğumun bir kısmını Samsun’da anneannem ve dayımların yanında geçirdim. Yılın 6 ayını annem ve babam ile beraber diğer altı ayı ise köyde anneannemler ile geçirdim. Açıkcası ben annemi ve babamı net olarak 4 yaşından sonra hatırlıyorum.
Samsun’dan döndüğümüzde (artık sadece annemler ile kalacağım son dönüş) bahçesinde süs havuzu olan şirin evimizin balkonuna gidip salonun camına tıkladığımı ve içeri girince de babamın bana iki oyuncak bebek aldığını hatırlıyorum. Yanımda dayım vardı. O bebekleri görünce nasıl da sevinmiştim. O günden sonra ben hep ailemle kaldım. Annem yine çalışıyordu ama artık beni de yanında götürebiliyordu. Nede olsa artık bebek değildim. Artık uslu söz dinleyen sessiz sakin bir kız çocuğuydum. Hergün annem ile Üsküdar daki Eminönü iskelesinden vapura biner hatta vapur beklerken de annemin gözlerinin içine bakar bana kaşarlı tost almasını ima ederdim. Annem de benim bakışlarımdan ne demek istediğimi anlar ve bana neredeyse her sabah kaşarlı tost alırdı. Bir de Cağloğlu’nda annemin iş yerine yakın bir büfe vardı. Oradan da dışı renk renk boyanmış haşlanmış yumurta alırdı annem bazen. Onu da hiç unutamam.
Annem konfeksiyonda çalışıyordu. Ben bütün gün annemin dizinin dibinde oturur dururdum. Bazen de dikilen elbiselerin toplandığı küvetlerde uyurdum. Orada çalışan Sevinç Abla’yı, Türkan Abla’yı bana Konya’ya gittikçe Konya şekeri getiren Yalçın Abi’yi sık sık popoma vurarak beni seven ve ben her defasında ona sinirlenen Sami Abi’yi bana ilk bikinimi veren alt katta çalışan mayocu amcayı hiç unutamam. Bu arada ara ara babamın işyerini de giderdim. Babam da Ümraniye Armağanevler’de bir marangoz atölyesinde çalışırdı. Patronunun da kızları vardı. Babam ile gittiğimde genelde babamın patronunun evinde onun kızları ile oynardım. Onlarla da çok güzel vakit geçirirdim. İşte öyle-böyle derken ben 7 yaşıma geldim ve annemin işyerinin yakınında Cağaloğlu İlkokulunda 1. sınıfa başladım. Yine sabah annem ile işe gidiyor. Orada önlüğümü giyip çantamı alıp okula gidiyordum. Okulda çok başarılıydım. Bir defasında çok net hatırlıyorum; bizim öğretmenimiz o gün gelmemişti ve bizi 3. sınıfların yanına vermişlerdi. Tenefüste herkes bir hararetle şiir ezberlemeye çalışıyordu. Çünkü öğretmenleri ona ödev vermişler onlar ise son ana bırakıp son dakikada şiir ezberlemeye çalışıyorlardı. Sonra çocuklardan biri şiiri yüksek sesle ezberlemeye çalışırken ben de okuduğu şiirin sözlerini duydum ve daha ilk söylediğinde hemen şiiri ezberledim. O şiiri hiç unutamam...
Atatürk benim başöğretmenim
Ne öğrendiysem O’ndan öğrendim
Baktım ki asker ben de asker Kapımda asker nöbet beklerim.....
Derken o yıl annem kardeşime hamileydi ve 14 Ağustos 1982 yılında kardeşim
Serkan dünyaya geldi. Ben de artık 2.sınıftan sonra Çamlıca ilkokulunda öğretimime devam ettim ve annem artık işten ayrıldı... Tekrar da çalışmadı. Sevgili kardeşim benim herşeyim oldu. Hep kol kanat gerdiğim her türlü kötülükten korumaya çalıştığım canım kadar sevdiğim kardeşim şimdi Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakultesi Makina Müh.son sınıf öğrencisi. Yaklaşık 3 ay sonra da mezun olacak... Kardeşim ile yaşımız biraz daha büyüdükçe kavgalarımız başladı ama hiç bir zaman ciddi anlamda birbirimizin kalbini kırmadık. Her zaman birbirimize destek olduk umarımda bundan sonra da hep böyle olur...
İlkokuldan sonra orta okulu Ümraniye Mehmet Ali Yılmaz Ortaokulu Liseyi ise Ümraniye Nevzat Ayaz Lisesi’nde okudum. Lise son sınıfta üniversite sınavını kazanamadım. Daha sonraki sene ise Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F. Maliye Bölümü’nü kazandım ve yaklaşık 1993-1997 yılları arasını hiç unutulmayacak anılarla doldurarak geçirdim. Herşey den önce sevgili eşim
Yavuz’u orada tanıdım. 1.sınıfın Haziran ayında eşim ile birlikteliğimiz başladı ve o günden bugüne her zaman mutlu geçen bir beraberliğimiz oldu. Bir günden bir güne birbirimize kötü bir sözümüz olmamıştır.. Her zaman bunun ile öğünürüm. Tabii ki tartıştığımız biririmize çok kızdığımız anlarımız olmuştur ama hiç bir zaman bir birimize saygı sınırını zorluyacak, ruhunu incitecek bir sözümüz olmamıştır. Her zaman bir taraf sinirli ise diğer taraf daha sakin davranan olayı kapatmaya çalışan taraf olmuştur. Sevgili eşim ile inşallah uzun uzuuuunn seneler hep mutlu bir hayat yaşarız...
1997 yılında mezun olunca Garanti Bankası’nın Çağlayan Şubesi’nde ciddi anlamda iş hayatıma başladım. Daha önce de ufak çapta iş tecrübelerim olmuştu ama asıl ciddi iş hayatım mezun olduktan sonra Garanti Bankası nda başladı. 1997-2000 yılları arasında Şube Operasyon bölümünde asistan olarak 2000-2001 yılları arasında ise yetkili olarak görev yaptım. Daha sonra şubeye gelen bir teftişin önerisi ile Garanti Bankası Genel Müdürlük /İç Kontrol Merkezi nde göreve başladım. Yeni görevimde de yaklaşık 1 yıl çalıştıktan sonra doğum iznine çıktım ve 25 Aralık 2002 yılında sevgili oğlumuz
Efe dünya ya geldi... Efe nin dünyaya gözlerini açması ile aslında içimde söyleyecek o kadar çok şey var ki ama bunu anlatmaya çalışmam mümkün değil. Duygularımı tarif etmek için kelimeler çok hafif kalacak. Oğlum şimdi 27 aylık yani 2,5 yaşına doğru ilerliyor... Kocaman abi oldu artık. Öyle akıllı uslu bir çocuk ki sanki büyümüş te küçülmüş gibi. Tabii bütün nazlarını bana yapıyor ama o kadar da olacak diye düşünüyorum... Sevgili eşim ve oğlum ile inşallah uzun uuzzuuun seneler mutlu bir yaşam süreriz....
Doğum izninden sonra eski görevime geri döndüm. Yaklaşık 2 sene sonra terfi aldım ve şube İç Kontrol Yönetmeni olmak için staj yapmaya başladım. 4,5-5 ay gibi bir süre staj yaptım hatta şu an bu stajın son 2 haftasını yaşıyorum. İnşallah 2 hafta sonra stajerliğim bitecek ve yönetmen olacağım. İKY olmak da bankacılık hayatım da hedeflediğim bir konumdu. Hedefime ulaştığım için çok mutluyum.
İşte benim çok kısa olmasa da hayatım bundan ibarettir...Mutlu mesut bir şekilde hayatına devam eden her zaman mutlu olmanın yolunu arayıp bulamaya çalışan hayata fazla karamsar bakmayan, ailesini çok seven, ufak şeylerden mutlu olmaya çalışan bir kişiyim ben. Fazla mı mütavazı oldum ne...:)
|