Günün birinde bir çiçekle su karsılaşır ve arkadaş
olurlar, ilk önceleri arkadaşlık olarak devam eder bu durum.
Tabi ki zaman lazımdır birbirini tanımak için, gel zaman git
zaman çiçek o kadar mutlu olur ki ki mutluluktan içi içine sığmaz
artık ve anlar ki suya asık olmuştur ilk kez aşık olan çiçek
etrafa kokular saçar sırf senin hatırın için ey su
diye.
Öyle zaman gelir ki artık su da içinde çiçeğe karsı bir şeyler
hissetmeye baslar, zanneder ki çiçege aşık oldum ama su da
ilk defa aşık oluyordur. Günler ve aylar birbirini kovalar ve
çiçek acaba su beni sevmiyor mu diye düşünmeye baslar. Çünkü
su pek ilgilenmez çiçekle, halbuki çiçek alışkın değildir
böyle bir sevgiye ve dayanamaz. Çiçek suya seni seviyorum
der, su bende seni seviyorum der. Aradan zaman geçer ve çiçek
yine suya seni seviyorum der, su sabırla bende der, çiçek sabırlıdır
bekler bekler bekler.
Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz artık
etrafa, ve son kez suya seni seviyorum der, su da ona söyledim
ya ben de seni seviyorum der. Ve gün gelir çiçek yataklara düşer,
hastalanmıştır çiçek artık, rengi solmuş çehresi sararmıştır
çiçeğin. Yataklardadır artık çiçek, suda basında bekler çiçeğin
yardımcı olmak için dostuna, bellidir ki artık çiçek ölecektir
ve son kez zorlukla başını döndürerek çiçek, suya der ki
"seni ben gerçekten seviyorum" çok hüzünlenir su
bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır
nedir sorun diye, doktor gelir ve muayene eder çiçeği.
Muayeneden sonra söyle der doktor "hastanın durumu ümitsiz
artık elimizden bir şey gelmez" su merak eder
sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık nedir diye, ve
sorar doktora hastalığı nedir diye, doktor yukarıdan aşağıya
bir bakar suya ve der ki "çiçeğin bir hastalığı yok
dostum, bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için
der"


