CİMRİ
YAŞAM
Yasam çok acımasız, bana hiç birsey vermiyor ve çok cimri mi diyorsunuz?
Artık hayattan bıktığınızı ve bu mücadeleyi bırakmak gerektiğini
mi düşünüyorsunuz ? Zorluklar sarmış etrafınızı ve oldukça
sıkıldınız her şeyden.Daralıyorsunuz ha ? Öyleyse herseyi bırakıp
bir kenara, bu yazıyı okuyun.
Çünkü ben böyle
düşünmüyorum. Yaşamın çok cömert olduğunu düşünüyorum... Hatta
düşünmüyor, biliyorum. Baksanıza yasam kendisinden haz alabilmemiz, mutlu olabilmemiz için, tüm
imkanlarını sunmuş bize. Onun tek istediği insaninin gelişmesi.. Ve belki
sonsuzluğun tadına varılması. Delirircesine ve korkmadan aşk
yaşanması?
Neler yok ki etrafımızda? Aslında içimizde neler yok ki demek
lazım
çünkü etrafımızda gördüğümüz herseyin bir illüzyon, sadece kendi
içimizdeki değerlerin gerçek olduğunu düşünüyorum. Hatta
düşünmüyor, biliyorum. Çoğu kimse buna inanmaz ama ! Mutluluğu,
hazzı hep kendi dışında arar. Kendinden başka birseylerde, birilerinde. Maddede, parada? Fakat gerçek
mutluluk bizdedir. Bizden bize yansıyandır o?. Önce bunu bilmek, sonra
yaşamın bir mecburiyet olmadığını görmek gereklidir bence?
Düşünsenize kim verebilir bize, asık olduğumuz
bir çift gözün içindeki
mutluluğu. Aldığımız nefesin hazzını, içtiğimiz bir bardak suyun
tadını
kim verebilir ? Hadi bir deney yapalım, 10 gün su içmeyelim ya da,
fazla değil 1 dakika nefes almayalım. Belki o zaman yaşamın bize
sunduğu
cömertliği daha iyi anlayabiliriz.
Oysa biz bu cömertliği anlamak yerine, kendi
dışımızdaki mutluluğu
aramakla geçiririz ömrümüzü. İsyanlarla, mücadelelerle? Neden
yaşamın bize sunduğu en büyük cömertliğini, görmezlikten geliriz bu cehennem
saatlerinde! Görmezlikten geliriz, ağzımızın içine, kendi yüreğinin
gözü gibi
bakan insanları! Görmezlikten geliriz soğan ekmeğin lezzetini!
Görmezlikten geliriz, karanlık caddelerin ihtişamını! Israrla bizi sevenleri?
Bize uzanan elleri geri çeviririz ! Ulaşmak için yanılsama
hedeflerimize, aldığımız nefesi bile unuturuz ! Bilmek istemeyiz, bize
herhangidir cömertliği hatırlatan sevdaları ! Görmezlikten geliriz, gözümüzün
önündeki selvi ağaçlarını? Kuşların masumluğu barınmaz bir türlü içimizde !
Yaşamın bize cömertçe sunduğu anları, özgürlüğü ve hayati
yadsımayı yeğleriz.? Güneş kemiklerimize kadar islemek isterken biz
kapanırız betondan duvarlar arasına? Neden, neden, neden ? Sonra, sonra
benliğimizi saran kötülük, hiç birseyden mecnun kalmadığını
söyletir bize!
Artık tüm doğallıklar, yerlerini garip bir hale
bırakmışlardır ; Mevki, güç? Oysa yasamak için bize öğretilenlerin
aksine en büyük güç, yaşamın bu cömertliğini görmektir sadece. Önce görmek, sonra onunla bir
olabilmek? Ama düşünmek lazım, yaşamın mi yoksa bizim mi cimri
olduğumuzu?
  
|