İNGİLİZCEDEN
DİREK ÇEVRİ..
*Güzel İstanbulumuzun semtleri nasıl da güzel uyuyor bakınız:
çemberlitaş:
stone with circle
eminönü: front of em
gülhane: rosehouse
kazasker: goose soldier
beşiktaş: cradlestone
bakırköy: coppervillage
zeytinburnu: olivenose
pendik: we were pen
cihangir: world enter
gümüşsuyu: silver juice
taksim: my taxi
ortaköy: middle-village
bebek: baby (eheh)
acıbadem: bitter almond
kuyubaşı: head of well
göztepe: eyehill
fikirtepe: ideahill
başıbüyük: bighead
bahçekapı: gardendoor
kızıltoprak: crimson earth
çiftehavuzlar: double fountains
sarıyer: yellow place
|
*bir rehber
turistlere heykelin çok eski olduğunu anlatma biçimi:
-let me say 1000 years let you say 2000 years
ben diyim 1000 yıllık sen de 2000 yıllık demeye çalışıyordu
herhalde!
*bodrum'daki Türk
erkeklerinin alman kadınlara ilk tanışmada ettikleri laf:
-you give you give, you dont give you go.."verdin verdin..
vermedin, git."
*bir erkeğin
bir kıza diyebileceği: -she is such a mother's eye girl. (ne anasının
gözü kız)
*come to
fathers = babalara gelmek
*give empty - boş ver
*işim var gücüm
var - I have work I have power
*-Look my ram,
I'm anatolian child, if I put, you sit.. bak koçum ben Anadolu cocuuyum,
kodummu oturturum...
*Bir İngilizce
hocasına yakışmayan sözler; "-morning morning where are
you going?" (sabah sabah nereye gidiyorsun)
*yayıla yayıla
oturan bir arkadaşa: "-mr. you aren't sitting in a
cafe" "don't make me number" "shut up your
chins" (cafede oturmuyorsun.bana numara yapma.kapa çeneni.)
  
|