Eski Mısır'da bokböcekleri yaşamın, ölümsüzlüğün ve
varoluşun simgesiydi. Mısırlılar'a göre, güneşin evreleri yaşamın evrelerini gösteriyordu.
Bokböceğinin toprak altındaki dışkı topunun içinde yumurta halinden, larva, pupa ve
yeni bir bokböceğine dönüşümü de güneşin her gün yeniden doğuşuna benziyordu.
Günbatımını ölüm, gündoğumunu ise doğumla ilişkilendiren Mısırlılar, batan güneşin
toprak altından doğuya doğru giderken bokböceği gibi başkalaşım geçirdiğini düşünüyorlardı.
Ertesi gün güneş, topraktan bokböceği tanrısı Kheper olarak doğuyordu. Bu da
Mısırlılar için yeni bir yaşamın vaadiydi. Eski Mısır'da ölülerin mumyalanmasının
da büyük bir olasılıkla bokböceği yumurtasının pupa evresinin bir taklidi olduğu
düşünülüyor.
Eski Mısırlılar haklıydı belki de bokböceklerini
kutsal kabul etmekte. Onlara göre, güneşin bir gün içindeki dönümü
bokböceklerinin dışkı topunu yuvarlayarak toprağa gömmesine benziyordu. Bu nedenle
Eski Mısır'da bokböcekleri ölümsüzlüğü, varoluşu ve yeniden canlanmayı
simgeliyordu.
Eski
Mısırlılar'ınkine benzer bir nedene dayanmasa da bokböcekleri kutsal olarak kabul
edilmeye değer canlılar. Çünkü, dünyada bugünkü teknolojinin oldukça yüksek
maliyete gerçekleştirebileceği ekolojik bir işlevi onlar gerçekleştiriyorlar: Dünyayı
büyük otoburların dışkılarından temizliyorlar. Yaptıkları işin temel amacı, dünyayı
hayvanların dışkılarından kurtarmak değil. Bu yolla hem kendilerini ve yavrularını
besliyorlar hem de yumurtalarının tehlikeden uzak bir biçimde gelişebileceği
dışkıdan oluşan bir ortama sahip oluyorlar. Dışkıdan yapılmış bir topun içindeki
yumurtaya başka bir canlının yaklaşıp, yumurtayı yok etmesi cesaret isteyen bir
davranış. Böylece yeni kuşaklarını da güvence altına alan bokböcekleri, doğal döngüler
içindeki işlevlerini de etkili bir biçimde sürdürüyor.
Dünyadaki madde döngüleri her an sürüp
gidiyor. Bu döngülerin işleyişinin çeşitli basamaklarında çok sayıda canlı rol
alıyor. Kimi üretiyor, kimi tüketiyor, kimi de parçalıyor. Bu parçalama işlemleri
de üretim ve tüketim kadar önem taşıyor. Ölmüş canlıların ya da onların
dışkı gibi atıklarının parçalanarak, içerdiği maddelerin doğadaki madde döngülerine
yeniden katılması gerekiyor. Bu aşamadaki bir aksama, madde döngülerinin bozulmasına,
böylece ekolojik dengenin olumsuz yönde değişmesine yol açıyor.
Yaşam döngülerinin parçalayıcılık rolünü
üstlenenler ise genelde bakteri ve mantarlar. Bokböcekleri de bu döngülere katkıda
bulunan canlılardan. Onlar, temel olarak doğadaki en önemli madde döngülerinden biri
olan azot döngüsünde rol alıyorlar ve dışkıdaki azotun toprağa geri dönmesini sağlıyorlar.
Bunun yanında da kendilerine besin elde etmiş oluyorlar. Onların bu etkinlikleri
sayesinde de suyu iyi tutan ve azotça zengin bir organik madde olan humus oluşuyor. Böylece
toprağın gübrelenmesine de doğal yoldan katkıda bulunuyorlar. Dünyadaki milyonlarca
büyük otobur hayvanın dışkısıyla hiçbir canlı ilgilenmeseydi, boğazımıza kadar
neye batmış olabileceğimizi tahmin etmek güç değil.
Çok çeşitli büyüklük, biçim ve renklerde
olan bokböceklerinin çok sayıda türü var. Bu türlerin birçoğu birbirinden çok
farklı ekolojik ortamlarda, değişik canlıların dışkılarıyla beslenerek
yaşıyorlar. Coleoptera (Kınkanatlılar) takımının Scarabeidae ailesine ait pek çok
böcek cinsinden biri olan bokböcekleri, kanatlara, antenlere ve diğer böcek
türlerinde olduğu gibi üç çift bacağa sahip. Bir böceğin bokböceği olup
olmadığını anlamakta zorluk çekildiğinde, antenlerine bakmak iyi bir çözüm
olabilir. Çünkü, antenleri yaprak benzeri 3-7 segmente (bölüme) sahip ve yelpaze gibi
görünüyorlar.
Bokböcekleri, pek çok hayvanın,
özellikle fil ve sığır gibi büyük otobur hayvanların dışkılarını parçalıyorlar.
Dışkıya top şekli verip, arka bacaklarını kullanarak onu arkaya doğru hızla
yuvarlıyorlar. Dışkı topu türün büyüklüğüne bağlı olarak 3-4 cm çapında
olabiliyor. Bu böcekler, dışkı topunu gömünceye kadar 1300 m uzunluğunda yol kat
edebiliyor. Yunanlıların ve Eski Mısırlılar'ın dışkı topunu uçarak götürdüğünü
düşündükleri bokböceği, saatte 200 metre civarında hız yapabiliyor. Bu çalışkan
böcekler yılda dönüm başına yaklaşık bir ton civarında dışkı gömüyorlar.
Kendilerinin ve yavrularının besin kaynağı olan proteince zengin taze dışkıyı gömmek
birkaç saatlerini alıyor. Hangi canlının dışkısıyla beslenecekleri ise türe
özgü bir özellik. Kimisi maymunların kimisi fillerin kimisi de kangurularınkini
tercih edebiliyor. Pek az sayıda tür, kuş ve sürüngenlerinkini tercih ediyor. Bilim
adamları memeli faunasındaki tür ve birey sayısı zenginleştikçe bokböceklerinin de
çeşitliliğinin ve birey sayılarının arttığını ileri sürüyor. Bir parça dışkı
için aralarında ya da