Modern çağın hava kuvvetleri “düşmandan
gizlenme yöntemleri” üzerinde yoğun bir çaba içindeler. Uğruna milyonlarca dolar dökülen
teknolojiler sayesinde savaş uçakları varlıklarını sezdirmeden düşman
topraklarının en içlerine kadar sızabilmektedirler. Buna karşın “erken uyarı
sistemleri” ile donanmış radar uçaklar yüzlerce kilometre uzaktaki düşmanın en
ufak bir hareketini tespit edebilmektedir.
Belki fark etmiyoruz ama burnumuzun dibinde
benzeri bir teknolojik değeri yüksek bir savaş cereyan ediyor. Ancak bu savaş uçaklar
değil, yarasalar ile güveler arasında geçiyor. Bu iki canlı da uçaklara nazaran son
derece küçük olmasına karşın, en az onların ki kadar etkili bir hedef tespit ve
erken uyarı sistemine sahiptirler.
Yarasalar avlarının yerini bulmak için
"ekolokasyon" adı verilen bir yöntemi kullanırlar. Yarasa sayısı saniyede
25 ile 60 arasında değişen ses dalgalarını çevresine
yayar. Ses dalgaları etraftaki
cisimlere ve canlılara çarpıp yarasa geri döner. Yarasa, geri dönen dalgaları
yorumlayarak çevresi hakkında son derece detaylı bilgiler edinir. Sistem öyle
kusursuzdur ki, yarasa gece karanlığında yakınındaki bir sineğin ne tarafa hangi
hızla uçtuğunu tespit edebilir. 1 Yeri
belirlenen bir sineğin yarasa karşısında yapabileceği fazla bir şey yoktur. Oysa
bazı güveler sineklerden çok daha şanslıdırlar. Çünkü onlar diğer güveler ve
böceklerden farklı olarak tıpkı AWACS uçaklarındaki gibi bir "erken
uyarı" sistemi ile donatılmışlardır. (Noctuidae, Geometridae ve Arctiidae )
ailelerinden olan güvelerin kanatlarının
altında bir "erken uyarı sistemi" gibi çalışan kulaklar bulunur. Bu
kulaklar güve için son derece hayati öneme sahiptir. Güve kulakları sayesinde
kendisinden 100 m. Uzaktaki yarasayı duyarak yerini kestirebilir. Dahası yarasanın
ortalıkta öylesine mi dolaştığını mı, yoksa kendisini hedef alan bir saldırıya
mı başladığını belirleyebilir. Güvelerin kulakları, yarasaların yaydıkları çok
düşük frekanslı ses dalgalarını algılayabilecek biçimde yaratılmışlardır
Eğer güvenin algıladığı ses zayıfsa ve
kaşı yönden geliyorsa güve hemen ters yöne dönerek uçar. Çünkü sesin zayıf
olması yarasanın henüz güveyi tespit etmediğini dolayısıyla da peşine düşmediğini
göstermektedir. Çünkü yarasalar avlarını tespit edip saldırırken artan bir
sıklıkta ses dalgaları yollarlar. Zayıf dalgaları algılayan güve yön değiştirerek
güveyi arkasına alıp oradan uzaklaşır.
Şüphesiz güvenin ses algılama menzili
yarasanınkinden daha kısa olsaydı güvenin kulakları hiçbir işe yaramayacaktı. Böyle
bir durumda güve yarasayı fark edip önünden kaçmaya çalışsa bile, yarasa onu
keşfedecek ve daha hızlı uçtuğu içinde eninde sonunda avlayacaktı.
Eğer güvenin algıladığı sinyaller yoğunsa
güve ya yere doğru ani bir dalış yapar, ya da havada keskin dönüşler içeren bir
dizi manevra gerçekleştirir. Tüm bunların amacı yarasanın elinden kurtulmaktır.
Güveye, iki kulağa sahip olması sayesinde, ses
kaynağının yönünü tayin imkanı verilmiştir. Eğer yarasa güvenin solunda ise sağdan
gelen ses dalgaları, soldakine oranla saniyenin binde biri kadar bir gecikmeyle
algılanır İki kulak arasındaki algılama farkı, güvenin ses kaynağının yerini
belirlemesi için yeterlidir. Güvenin kulaklarındaki tek şaşırtıcı özellik şüphesiz
bununla kısıtlı değildir. Bazı güvelerin kulakları zarımsı yapıdan oluşmuş bir
kapağa sahiptir. Bu kapak tıpkı bizim kulak kepçemiz gibi işlev görür. Ses
toplayarak duyma kapasitesinin güçlendirilmesine katkıda bulunurlar.
Bazı güveler sadece ultrasonik sesleri algılamakla
kalmaz böyle sesleri yayabilirlerde.Bu güveler yarasayı algıladıklarında kaçmaktan
ziyade ultrasonik sesler yayarlar. Yarasaların ultrasonik sesleri algılamaktaki
ustalığı hatırlanacak olursa, güvenin bu hareketinin intiharla eş anlamlı olduğunu
düşünebilirsiniz. Ancak yarasalar bu tip güvelerle karşılaştıklarında sanılanın
aksine hızla oradan uzaklaşmayı tercih ederler.
Bilim adamları bu davranışın iki temele
dayanabileceğini düşünüyorlar:
1- Güvenin çıkardığı ses yarasanın algılama sistemini bozmaktadır.
2- Ses yayan güveler yarasaların sevmediği bir
tada sahiptir. Yarasa bu sesi algıladığında tatsız bir av ile karşılaştığını düşünmektedir.
Güvelerin ultrasonik dalgalar yayarak yarasaları
kaçırmaları bir yana sadece ses algılamaları bile başlı başına bir mucizedir.
Güveler bazı bilim adamlarınca
"basit" kabul edilen bir kulak yapısına sahiptir. Ancak bu kabulün nedeni
evrimci anlayıştır. Merkezi sinir sistemine sahip olan hayvanlar ve insanlar dış dünyayı,
binlerce sinir lifi ile beyine bağlı bir sıra duyu organı aracılığıyla algılar. Güvenin
algılaması ise topu topu birkaç sinir lifi aracılığı ile sağlanmaktadır. Bu
nedenle evrimci görüşe göre güvenin işitme duyusu en ilkeldir evrimsel gelişimin en
alt basamaklarında yer almaktadır.
Bir sistemi sırf bu nedenlerle ilkel olarak
kabul etmek bir hatadır. Çünkü herkes bilir ki bir işlevin, mümkün olan en az
elemanla, küçük bir hacimde, ihtiyacı tam olarak karşılaması gelişmişliğin göstergesidir.
Sözgelimi cep telefonları ve radyolar gibi ses algılayıcı sistemler teknoloji
geliştikçe küçülmekte ve içlerin- deki elektronik parçalar azalmaktadır. Aslında
güvenin kulak yapısına bakılacak olursa yapılan işin sanıldığı kadar basit ve
ilkel olmadığı da görülecektir:
Bir güvenin kulakları göğsünün arka kısmında
yan taraflarında bulunur. Kulak, esas olarak böceğin göğüs ve karnını ayıran dar
bir geçide yerleştirilmiştir. Kulaklar dışarıdan bakan biri için küçük bir oyuk
gibi gözükebilir. Bu oyuğun içinde şeffaf bir kulak zarı vardır.
Geçidin orta kulak adlandırılan kısmında
yer alan zarın hemen arkasında bir hava kesesi bulunur; duyu organın sinirsel öğelerini
içeren ince bir sıra doku, hava kesesini boydan boya geçerek kulak zarının
ortasından iskelet desteğine kadar uza- nır. Bu sıra üzerinde A hücresi olarak
adlandırılan iki işitme hücresi, yer alır. Bu iki hücreye bitişik olan ve B hücresi
olarak adlandırılan, sesle doğrudan ilişkili olmayan üçüncü bir hücre mevcuttur.
Her A hücresi, bir ucu dışarı kulak zarına
doğru, diğer ucu da içeri iskelet desteğine doğru uzanan birer sinir lifi gönderir.
Güvenin algıladığı yüksek frekanslı seslerle ilgili tüm bilgiler A1 ve A2 olarak
adlandırılan bu iki A lifinin üzerinden merkezi sinir sistemine iletilir. Her iki A
lifi de büyük B hücresinin çok yakınından geçer. B hücresinin de bir sinir lifi
vardır ve kısa bir mesafe sonra üç lif olarak birleşir. Birleşen üç lif, orta
kulak siniri olarak güvenin merkezi sinir sisteminin içine doğru devam eder.
Sinir liflerindeki elektriksel sinyalleri 1
voltun binde bir-ikisi kadardır. Güvenin A liflerindeki sinyaller, duyu hücrelerinden
merkezi sinir sistemine saniyenin binde ikisinden daha kısa bir sürede ulaşırlar.
Bu sinirler, yarasaların yaydığı ses
dalgalarını algılayabilecek bir kapasite- dedirler. Ayrıca bu dalgalar arasındaki
sessizlik süresindeki değişimleri ve dalga- ların büyüklüklerini tespit etme
konusunda son derece hassastırlar.
Bir güvenin kulağı yarasanın çığlığı
tarafından uyarıldığı zaman A hücresi derhal faaliyete geçer. Uyarı şiddetlendikçe
sinirdeki elektrik sinyallerinde de değişimler görülür. İlk önce, sinyallerin
büyüklükleri artar, ikinci olarak sinyallerin arasındaki zaman aralığı azalır. A1
lifi, ses algılama konusunda A2 lifinden daha hassastır (20 desibel kadar). Güve
Liflerlerdeki tüm bu özellikler sayesinde,
Bir güvenin kulağı
yarasanın çığlığı tarafından uyarıldığı zaman A hücresi derhal faaliyete
geçer. Uyarı şiddetlendikçe sinirdeki elektrik sinyallerinde de değişimler görülür.
İlk önce, sinyallerin büyüklükleri artar, ikinci olarak sinyallerin arasındaki zaman
aralığı azalır. A1 lifi, ses algılama konusunda A2 lifinden daha hassastır (20
desibel kadar). Güve Liflerlerdeki tüm bu özellikler sayesinde, uzaktaki bir yarasanın
uzun ve zayıf çığlığını, öldürmek üzere yaklaşan bir yarasanın şiddetli çığlığını
ayırabilir
Güvenin yarasanın sesini
duyabilmesi, karmaşık bir dizi işlem sayesinde mümkün olabilmektedir. Bu işlemlerden
birini, örneğin A1 lifi ile A2 lifi arasındaki algılama farkını ortadan
kaldırırsanız güve, yarasa çığlıkları arasındaki farkı hissedemez. Veya
yarasadan kaynaklanan seslerin çarptığı kulak zarının yapısını bozun, güve artık
hiçbir şey duymaz. Güvenin yarasanın seslerini algılaması da tek başına bir şey
ifade etmez. Böceğin hayatta kalabilmesi için düşmanın varlığına tepki verecek
bir sinir sisteminin de olması şarttır.
Bu sinir sisteminde, belirli kasları harekete geçirerek
kaçışı sağlayan tepkimeler bir düzen içerisinde gerçekleşmelidir. Sinir
sisteminin, belli bir düzendeki duyumsal veriyi (yarasanın çığlıkları), belirli bir
motor çıktıya (güvenin kaçış hareketi) çeviren sistem, bir "karmaşık"
bir sistemdir. 
Böyle bir sistem "aşama aşama"
gelişemez, çünkü ara aşamaların hiçbiri herhangi bir işe yaramayacaktır.
|