Ips typographus'la ilgili Avrupa gözlemleri, yaygın olarak ormanı etkileyen sıcaklık, yangın ve fırtına sonrası konukçu hassasiyetine bağlı olarak kitle üremesi yaptığını kanıtlamaktadır. Bu etkenler nedeniyle öbek öbek oluşan böcek ocağı alanlarında populasyon artışından ötürü sağlıklı ladin ağaçlarına da gitmektedir. Bu zararlı saldırgan bir tür olup, üreme kapasitesi oldukça yüksektir. Örneğin, salgın gören 60 m boyunda ve 25-40 cm çapında dikili bir ladin ağacında yaklaşık olarak 30 000 adet bu kabuk böceği gelişmektedir (Wermelinger 1999). Drumont ve ark. (1991)’a göre ormanda her bir ladin ağacında 20 000 - 80 000 adet ladin kabuk böceğinin ürediğini belirtmektedir. Ips typographus, Doğu Karadeniz Bölgesin'deki Dendroctonus micans ve Ips sexdentatus (Boerner) afetinden daha önemli derecede zararlı olabilir. Bu potansiyel zararlıya karşı zaman geçirmeden mücadele yapılması gereklidir.
Ayrıca, I. typographus tarafından sağlıklı ağaçlara taşınan, odunda mavi renk yapan fungus, ağacın su iletimine engel olmakta ve böcek saldırılarına karşı direncini azaltmaktadır. Sikandinavya'da böceğin kitle üremesi yaptığı alanlarda genellikle Ceratocystis polonicum Siem., Ophostoma bicolor Davids and Wells ve Ophostoma penicillatum funuguslarını taşındığı ve zararlı etkiyi arttırdığı bildirilmektedir (Humphreys ve Allen 1999; Wainhouse ve ark. 1997).
Böcek zarar şiddetinin bilinmesi, onlara karşı uygulanacak savaş stratejisinin belirlenmesi bakımdan önemlidir. Kabuk böceklerinin ağaçtaki zarar oranını esas alan Bevan (1987), beş kademeli bir sınıflandırma modeli geliştirmiştir. Bunlar sırasıyla; 1. Çok şiddetli: toplu ölüm, 2. Şiddetli: şiddetli artım kaybı veya tek tek ağaç ölümü, 3. Önemli: önemli artım ve ekonomik kayıp, 4. Az önemli: artım ve değer kaybı bakımından bazen gecikmelere neden olma ve 5. Önemli değil: tek bir bitki veya ürün üzerinde belirtisi hafif veya çok az olmasıdır. Bu sınıflandırmaya göre Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de bu kabuk böceğinin ağaçlardaki salgınları değerlendirildiğinde; Doğu Ladini'nde toplu ölümlere neden olan saldırgan ve birinci derecede bir zararlı olduğu anlaşılmaktadır.
Kabuk böcekleriyle mücadele, mekanik (tuzak ağaçlarının ve salgın gören materyalin yaklıması), kimyasal, biyolojik ve biyoteknik yöntemlerle yapılabilmektedir. Ancak bunların olumlu ve olumsuz yönleri bulunmaktadır.
1986 yılında Şavşat-Karagöl'de 280 tuzak ağacı hazırlanmış ve tuzak ağacı konumuna gelmiş 150 ster kabuklu ladin odunu da böceğin gelmesinden sonra, "%7 korlin+%93 motorin" ile ilaçlanarak I. typographus'a karşı ormanlarımızda ilk mücadele yapılmıştır (Keskinalemdar ve ark. 1987).
Mekanik ve kimyasal mücadele yöntemlerinin olumsuzlukları :
- Uygulanması çok zor.
- Pahalıdır.
- Bölgenin topoğrafik yapısı, mekanik ve kimyasal mücadeleyi daha da güçleştirmektedir.
- Mekanik ve kimyasal mücadele ile zararlının parazit ve predatörlerinin gelişme ve üreme ortamları da tahrip edilmektedir.
- Kimyasal maddeler tüm canlılara ve çevreye zarar verdiğinden, doğayı ve biyolojik çelişliliği olumsuz yönde etkilemektedir.
- Bölgede Dendroctonus micans'a karşı özgün predatörü olan Rhizophagus grandis (Gyll.) kullanılarak yaygın ve etkin bir mücadele programı yürütüldüğünden, aynı alanlarda I. typographus ile kimyasal mücadelenin yapılması mümkün görülmemektedir.
Avrupa ülkelerinde geçmiş yıllardan beri, özellikle Norveç, İsviçre ile Almanya'dan Gürcistan'a kadar ladin ormanlarında, on binlerce hektarlık alanda her yıl bu zararlıya karşı feromonla mücadele yapılmaktadır. Türkiye'de ise, bu mücadele sistemi kısmen uygulanmaktadır.
Uçma zamanında I. typographus'un ergin erkekleri kuluçka yerlerini terkedip yeni konukçu ağaca girmelerinden sonra, toplanma feromonu olan ipsdienol (2-methyl-6-methylene-2.7-octadien-4-ol: C10H16O), (S)-cis-verbenol, 2-methyl-3-buten-2-ol: C5H12O, ipsenol ve trans-verbenol'u üretirler (Grüne 1979). Türkiye'de zararlıya karşı yapılan mücadelede "(S)-cis-verbenol+methyl butenol+ipsdienol" bileşimindeki "Pheroprax" isimli feromon 1987-1991 yıllarında Artvin'de denenmiştir. (Keskinalemdar 1995). Ancak, kullanılan 27 feromon tuzağı ile olumlu sonuçlar alındığının belirtilmesine rağmen, tuzak başına yakalanan böceklerin sayısı ortalama 380 adet olup, oldukça düşüktür. Ancak, bu mücadele yöntemi süreklilik içermemesi nedeniyle ekonomik olmamaktadır. Ayrıca, kullanılan feromon kimyasal ürün olup zararlının, T. formicarius gibi önemli predatörleri ve bazı parazitleri de cezbedilerek ölümlerine neden olunmaktadır.
Biyoteknik mücadele yönteminin olumsuzlukları :
- Pahalı yöntemdir.
- Bu yöntem, zararlıyla birlikte onun predatör ve parazitlerini de cezbedilerek yok edebilmektedir.
- Doğada az veya çok yüzlerce böcek türünü cezbederek, ölümüne neden olmakta ve dolayısıyla biyolojik çelişliliği olumsuz yönde etkileyerek, doğa tahribine neden olmaktadır.
- Feromonla mücadele, gelecek yıllarda da aynı sistemle mücadeleyi gerektirmektedir.
- Bölgenin topoğrafik yapısı, bu mücadeleyi de olumsuz yönde etkilemektedir.
- Tuzakların asılması ve feromonların muhafaza ve kontrol edilmesi, güçlü bir böcekle savaş organizasyonunu gerektirmektedir.
Feromonda çekici etkiyi yükselten ve böcek kuluçka koku maddesi olan (S)-cis-verbenol (cis-4,6,6-trimethyl-2-hydroxy-bicylo [3.1.1]hept-3-en-2-ol: C10H18O) ve (-)-verbenone (4,6,6-trimethyl-bicyclo[3.1.1]hept-3-en-2-on; 2-pinen-4-on: C10H14O)'de böceğin konukçu ağacın a-pinen'li reçinesiyle temas ettikten sonra açığa çıkar. Özellikle bunlardan (-)-verbenone, Dendroctonus micans'ın etkin yırtıcısı Rhizophagus grandis'i cezbeden önemli bir uyarı maddesidir. 1999-2000 yıllarında Artvin Orman Bölge Müdürlüğü Ladin ormanlarında Ips sexdentatus'a karşı kullanılan feromon tuzaklarına az sayıda da olsa Rhizophagus grandis düşmüştür. Aynı bölgede Ips typographus'a karşı kullanılan feromon tuzaklarına ise %5 oranında kabuk böceği predatörü gelmiştir. Yakalanan bu predatörlerden en yoğun olanı Thanasimus formicarius'tur.
Bu mücadele yöntemlerine göre, biyolojik mücadelenin hiç bir olumsuzluğu yoktur. Bu yöntemin uygulanmasının uzun bir zamanı gerektirdiği, bir olumsuzluk olarak değerlendirilebilir.
Mekanik mücadelenin zorluğu ve pahalı oluşu, kimyasal yöntemin biyolojik çeşitliliğe ve çevreye yaptığı zararlar ve biyoteknik yöntemin faydalı böceklere olan olumsuz etkileri dikkate alındığında; biyolojik yolla mücadelenin daha yararlı ve sağlıklı bir yöntem olduğu anlaşılmaktadır. Modern dünyada, zararlı böceklere karşı en uygun mücadelenin biyolojik mücadele olduğu zaten kabul görmektedir. Dendroctonus micans'a karşı Rhizophagus grandis'in uygulandığı biyolojik mücadele ile, Türkiye, Gürcistan, İngiltere, Belçika, Fransa, Almanya ve Danimarka'da başarıya ulaşılmıştır. Benzer şekilde Ips typographus ile mücadele için de biyolojik mücadele yönteminin uygulanası mümkündür.
Biyolojik mücadelede en önemli etmenler, büyük işleve sahip olan predatör ve parazitlerdir. Ips typographus ile biyolojik mücadelede kullanılabilecek, en etkin predatör veya parazitin belirlenmesi, belirlenen predatör ya da parazitin biyolojik mücadelede kullanılması, ormancılık uygulamaları, ekonomi ve çevre sağlığı bakımından önemli yararlar sağlayacaktır.
Bu bakımdan, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 1992-1996 yılları arasında I. typographus faal yuvaları esas alınarak yapılan değerlendirmelerde en yoğun predatör olarak Thanasimus formicarius tespit edilmiştir. Bu predatör, zararlı böceğin tüm evreleri ile beslenmekte ve populasyonunun önemli oranda azalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, Gauss (1954) T. formicarius'un, kabuk böceklerinin obur bir predatörü ve en yoğun olanlardan biri olduğunu izah etmektedir.
Ormanda kabuk böceği populasyonunu sınırlayan yaklaşık %81-92 bir biyotik çevre faktörü (T. formicarius) vardır. Ormanlarda yapılan geniş kimyasal mücadele ve yanlış silvikültürel uygulamalarla, bu biyotik çevre faktörünü, ortamdan kısa sürede uzaklaştırılmaktadır. Bir ormanda zararının minimum düzeye indirilmesi ve bu seviyede etkin bir şekilde tutulması için etkin predatörlerin bulaşma oranının %80'e ulaşması gerekmektedir (Gregoire 1984).
İsveç ormanlarında, araştırma esasları dikkate alınalarak, entegre orman koruma faaliyetleri kapsamında; organizasyon, bilgilenme ve yasal düzenlemelerin yerine getirilmesiyle bu kabuk böceğinin zararı düşük seviyede tutulabilmiştir (Eidmann 1992).
Sonuç olarak, I. typographus'un kitle üremesi yaptığı tüm ladin ormanlarında kimyasal savaş uygulamaları hiçbir zaman düşünülmemeli, predatörlerin üremelerini sağlayan yöntemlere öncelik verilmelidir. Diğer taraftan tanımlanan etkin predatörün insektaryumda üretilerek, salgın alanlarına verilmesiyle biyolojik denge tekrar tesis edilecektir.

|