SENİ
SEVİYORUM
Ne zamandır
buradaydım. Burada ne arıyordum. Sisler
dağılıyor yavaş yavaş. Her şey senden
“Evet” cevabını aldıktan sonra sarhoş
gibi olmuştum. Aradan ne kadar zaman geçti
hatırlamıyorum. Şimdi sizin evin
önündeyim, her yan kapkaranlık, sizin
ışıklarda sönük, sadece sokak
lambasının loş ışığı.
Saate bakıyorum gece yarısını çoktan
geçmiş. Fakat oda ne tarih 14 Şubat’ı
gösteriyor. Peki o zamandan beri ne yaptım
ben, sanki bu geçen zamanı hiç
yaşamamış gibi bir boşluk var.
Düşünüyorum başım zonkluyor sanki, o
güne dönüyorum; Cevabını aldıktan
sonra eve gidiyordum. Eski evimizin oradan
geçerken sebebini bilmediğim bir duygu beni
eve çekiyordu. Kapıyı açtım, eski odama
doğru yöneldim, hava henüz kararmıştı,
ışığı yaktım fakat ışık yanmamış
odayı çok hoş bir ışık kaplamıştı.
Eski odamda kitaplarım ve
bir de masanın üstünde kırmızı gül
kabartmalı, ağzı açık şişe vardı.
Odama böyle bir şişe koyduğumu
hatırlamıyordum. Şişeye doğru
yürüdüm, ne olduğunu anlamak için
kokladım. Daha önce hiç duymadığım çok
hoş bir kokuydu. Tadına bakmak için elime aldım
fakat içimi garip bir korku kapladı, acaba
zara verir miydi? Duraksadım. Kokusu o kadar
güzeldi ki dayanamadım bir yudum içtim,
bir yudum, , bir yudum, , bir yudum daha
içtikçe içiyordum. Ne şişe boşalıyor
ne de ben tadına doyuyordum. Her yudumda kalbimin daha
hızlı attığını ve bir şeylerin
eridiğini hissediyordum. Sanki donmuş bir
çiçeği sıcak bir odaya götürürsün,
çiçeğin buzları çözülmeye başlar ve
gerçek güzelliğini görürsün ya tıpkı
onun gibi kalbimdeki buzlar da çözülüyor.
Gerçek sevgiyi görebiliyordum.
Hayret etmiştim, kalbimin bu kadar soğuk
olabileceğine.
Her yudum
alışımda hayallere dalıyordum. Yalnız
sen ve ben vardık uyanmamak, için içiyor,
içiyor, içiyordum. Birden başım döndü.
İçmek istiyordum fakat içmeyi
bırakmıştım. Bir korku kaplamıştı
içimi nedenini bilmediğim bir korku. Yoo
kendimi aldatmamalıydım. Seni kaybedersem
kalbimin yine buz tutmasından, bu güzel
duyguyu bir daha yaşayamamaktan korkuyordum.
Düşünemiyor, hissedemiyor, göremiyordum.
Sadece yüreğim düşünüyor, hissediyor ve görüyordu.
Elim sevgi şişesine uzandı tekrar içmeye
başladım. Hala içiyorum ama şimdi her
yudumunun tadına vararak içiyorum. Demek ki
bunca zamndır sevginin tadına ilk kez bu gece
vardım. Çünkü kalbim seninle dolu
artık. Ve her geçen gün sevginle dolmaya devam edecek.
Bunu farkına bugün vardım ben.
Bugün 14
Şubat, evinizin önündeyim.Biraz sonra kalkacaksın seninle
konuşamayacağım yine. Eğer gözlerime
bakarsan, onlar ilk defa bu kadar şiddetli
haykıracaklar:
Seni SeviYorum
Seni
SeviYorum
Seni
SeviYorum ...
Seni tanığım günler
boyunca seni sevmenin sınırlarını
aradım, kalbimi sevginle
doldurdum ve hala dolduruyorum. Ama ilk defa
Seni SeviYorum demeyi bu günkü
kadar
şiddetli arzuluyorum. Haykırmak istiyorum;
Seni
SeviYorum ...
Aşk
sarhoşluğundan seni sevmekle uyandım.
Sevdalı oldum. Bu sarhoşluk
yerini sevgiye bıraktı. Bunun her anı
güzeldi ama sevmenin tadı bambaşka be prensesim
İlk defa
gerçek AŞK’ı
Gerçek
SEVGİ’yi
bu
kadar derinden ve güzel hissedebiliyorum.
Umarım canım sende benim gibi
hissedebiliyorsundur.

Yunus Çengel
|