sahinartan@yahoo.com
Anasayfa
Seçme
Tematik
Portre
Sörf Hatırası
Linkler
Beşeri Durumlar
Çizgili Roman
Cyberman-8 Aralık 2001
Net Bağları
Gece odamda "Let's Talk About Sex Baby" adlı eski bir parça çalıyor. O sırada ekranda Suze.net yazısını gördüm. Benim tanıdığım iki Suze vardır. Biri Robert Kolej'den sınıf arkadaşım, ki çok seksi bir insandı. Community School'dan aramıza Lise 1'de katılmıştı. Kışın bol kazakların altına daracık, rengi solmuş Levi's'lar giyerdi. Şimdiki gibi fabrikada "soldurulmuş" değil ama; doğal süreçte bu hale gelmiş jean'ler. Şutte'nin domuz sosislerini tıkıştırdığım sandviçimden koca bir ısırık alırken o günlerden güzel hatıralar canlandı.
Resmin tamamını görmek için tıkla
Bu yazıyı okuyacak olursa Suzie darılmasın, bir keresinde rüyamda kendimi okulun bahçesindeki bantlardan birinde, onun üstünde görmüştüm. Suzie gene o jean'lerden giymişti ve rüya boyunca jean'i bacaklarından hiç çıkmadı. Dolayısıyla akla gelebilecek şeyler rüyada yaşanmadı, ama bu vesileyle bir "dar ve rengi solmuş jean" fetişisti olduğumu da ta o zaman anlamış oldum.

Tanıdığım öbür Suze ise Suze Randall'dır, ki çok seksi bir insan olduğunu tahmin ediyorum. Internet'te bir sitesi olduğunu keşfetmem birkaç yıl öncesine dayanıyor. Yalanarak etrafında dolaştığım bu sitenin "asıl yerleri"ne giriş bedava olmadığı için yalanmaktan öteye hiç gidememiştim. Login ve şifre kutularına "Suze.net" adıyla aynı satırda yer alan harf ve sayı kombinasyonlarını girip enter tuşuna bastım. Ve o güzel mucize gerçekleşti. "Suze", liseden sınıf arkadaşım değil, ama gerçekten de öbür Suze'du. Yani Suze Randall.

Bugüne kadar hep "free" sitelerden bahsetme geleneğime bu sayıyla bir son veriyorum. Suze.net'in şifreli "üyeler" bölümüne dalar dalmaz aç bir kurt gibi oraya buraya saldırmaya başladım. Altı küsur yıllık sörf birikimimden Taylor St.Claire adlı bir modelin Suze Randall için fotoğraf çektirdiğini biliyordum. İlk işim Taylor'ın peşine düşmek oldu. Bu modelin adına "benim gibi" sörfçülerin pekçoğu aşinadır ve bu kişiler neden ilk iş olarak onun peşine düştüğümü anlayacaklardır. Aktüel'e verdiğim fotoğraflar bu sayfalarda kullanılırsa, Taylor'ı tanımayan okurlar da nedenini anlamış olacaklar.

Canım ne domuz sosisli sandviç istiyor, ne de Coca Cola'mı tazelemek için buzdolabına gitmeye cesaret edebiliyordum artık. Kullandığım üyelik her an "disable" edilebilir ve bu güzel mucize bir saniyede kabusa dönüşebilirdi. Sadece kocaman "image"lar "download" olurken yeni bir sigara yakabiliyordum. İlk Taylor image'ı ekranı kapladığında ağzımda bir kurbağa bacağı tadı oluştu galiba. Konserve değil de, taze taze bir bacağı ağzıma atmışım gibi.

Download işi bitecek gibi değildi ve "Earl" daha sırasını bekliyordu. Benim bildiğim iki "earl" vardı. İlki, yani bir soyluluk ünvanı olan "earl" ile bunun hiç ilgisi yoktu. Bu, öbür "earl", yani "Earl Miller"dı ve gene geçmiş sörflerimden bildiğim kadarıyla, Suze Randall'ı aratmayacak bereketlilikte bir başka sitenin adıydı.

Tek istisna Selin Toktay

Ama Earl'e geçmeden önce "Suze"daki Sylvia Saint'leri de tamamen indirmiş olmalıydım. Sylvia diye bir tanıdığım, bu Sylvia'nın haricinde, hiç olmamıştı galiba. Bu Sylvia, Çek asıllı, muhtemelen göçmen bir modeldi. Pornodan hiç haz etmem, ama "erotizm"e de yeterince uygun bir fizyonomiye ve fizyolojiye sahipti. Ah, bir de Tera Patrick'e göz atmalıydım. Çift "r" ile yazılsa, her gün bastığım için gayet iyi tanıdığım bir ikinci şey olarak da algılayabileceğim bu isim de Sylvia gibi yalnızca Internet'e özgüydü benim için. Her gün basılacak bir şey gibi olup olmadığına karar vermek ise zihinsel konsantrasyon gerektiriyordu ve o an böyle bir durumum yoktu. Yeni sigaralar ve "Ne olur şu user&password biraz daha dayansa" duaları eşliğinde Tera'nın da uygun fotoğraflarını indirip görevimi tamamladım.

Sıra Earl'deydi. Hem Earl, hem de Suze'da galerileri olan Chloe Jones'dan (Öyle bir tanıdığım hiç olmadı) söz etmeyi unutmuşum bu arada. Aslında ona Suze'da heyecandan yeterince abanamamıştım. Earl'de acısını çıkardım. Nereden buluyorlardı böyle modelleri? Neden bizde böyle olmuyordu? Böylelerinin yanında Hande Ataizi'nin operasyon öncesi hali bile sıradan kalıyordu. Tek istisna olarak aklıma hemen Selin Toktay geliyor. Gururla hatırlıyorum ki, kimse Selin'in adını sanını bilmezken onu ben keşfetmiştim. Yani şöyle. Bizim Sabah'ın eski binasında bir gece ilham gelse de yazsam diye dolaşırken masaların üstüne atılmış bir deri dergisi görmüştüm. Yıl yanlış hatırlamıyorsam 1997'ydi. O dergiyi karıştırırken gözüm bir modelin fotoğraflarında "zoiink" diye yuvalarından fırlamıştı. Model ajansları, modaevleri böyle "genuine" malzemeyi görmez de gider klonlanmış gibi birbirine benzeyen anlamsız yüzlerle çalışır, diye düşündüğümü unutmuyorum. Hatta galiba o dergiyi alıp utanç içinde bir yerlere saklamıştım.

Ama Selin'e de kıyamam. Zaten o yeterince yapıyor. Yani öyle uluorta açık saçık fotoğrafları yayınlansın istemem. Ben Selin'i (Hayret ediyorum, ama galiba daha önce "Selin" adında birini tanımadım) hep o deri dergisinde gördüğüm gibi hatırlamak istiyorum. Başka türlü hatırlamaya kalkarsam da giderek eriyip yok olacağımı biliyorum.

Earl'deki görevimin sonuna geldiğimde, ki sabah olmuştu artık ve çalabilecek bir müzik de kalmamıştı, şu anlamlı sözleri düşündüm yatağa girerken: "Şifreyi ilk kapan girer" ve "Anonim IP hava cıva, sabahlarsın şansın varsa."

Kimseye "Parasını bastırıp adam gibi üye ol" diyemeyeceğim, ama bir şekilde "paralı siteleri" de anma gereği duydum bu hafta. Parasını bastırıp girecekleri bir yer arıyorlarsa da, adresler böyle işte. Yanlış yere girmesinler.

Not: Yazılarımda seçtiğim konular ve konuları işleyiş bakımından doğru yolu bulmaya çalışıyor ve bu çabamda büyüklerimin beni desteklemesini rica ediyorum. Yoksa "tuzaklar"a düştüğümü ve daha beter düşeceğimi hissediyorum. Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler ya da önerileri veya bir "teklifi" olanları Internet'te bekliyorum.

Wallpaper'ını indir!
Ganimetler Sörf Hatırası'nda