Geçen şubat ayında bu sayfalarda "Ürün değeri mi dedin?" diye bir yazı yazmıştım. Halka açılma stratejisiyle yola çıkan, bu yolda, "ürün oluşturma"yı "marka oluşturma"nın arkasına itme "başarısı"nı gösteren Internet girişimcilerini eleştiriyordum. Aslında "2000 krizi"nin temel nedeni olarak gördüğüm de buydu.Internet üzerinde iş yapanları, mantıklarını, çalışma biçimlerini çok iyi biliyorum. Onlarla yıllarca birlikte çalıştım. Başka sektörleri bilmediğimden, yukarıda tek cümleyle özetlediğim eleştiriyi genelleyemezdim. Ama "Internet ekonomisi"ni izlerken, başka sektörlerde de neyin nasıl yapıldığını görüyor insan. Internet tüm sektörler için bir ticaret medyumu çünkü.
"Marka"yla, "menkul değer" arasında kopmaz bir ilişki var. Menkul değer olan şey, "Yeni Ekonomi"de hızla bir "ürün" olmaktan çıkıyor. Bu mantık şimdi eğlence sektörünün kapılarını da zorluyor. Aslında yıllardır kısmen zaten böyle; ama artık "tek mantık" olabilmesi için çalışılıyor. Yani bu sektörde de "ürün"ün ne olduğunun önemini yitirmesi, "menkul değer"in "marka" parametreleriyle belirlenmesi. Bir filmde kimin oynadığı, kimle birlikte oynadığı ve filmin "türü", senaristin, yönetmenin ve oyuncular da dahil bütün ekibin performansının önüne geçmek üzere. Yalnızca bu üç "marka" parametresi! Dedim ya, bu zaten kısmen böyleydi. Ama geçen mayıs ayında Cantor adlı firmanın sahip çıktığı "Hollywood Borsası" modelinin gerçek anlamda ticari bir platform haline getirilmesiyle, "marka"nın "ürün" üzerindeki zaferi mutlaklaşacak.
"Yeni Ekonomi" denilen şeyin yaygınlaşması, bu ilişkinin ekonominin tüm alanlarında kurulabilmesine bağlı. Pazarlama ve dağıtım, marka egemenliğinin sağlanması açısından en büyük iki güç.
Trilyonlarca dolara yön veren bu temel ekonomi normunun "ürün"ü nasıl yavaş yavaş öldürdüğünün görülebilmesi, bunun "serbest pazar ekonomisi"ni nasıl çökerttiğinin anlaşılabilmesi için bakalım ne kadar zaman geçmesi gerekecek.