Tamamen "tribün" e odaklı Tribün dergisini yapanların nerdeyse tamamı, tribünden. Taraftarlığı fazla önemseyen insanlar oldukları için de, "hayatımızın bu önemli bölümünü yazıp çizelim, aşağısı kurtarmaz" demiş olmalılar. Başlarında "editör abi" konumunda Mehmet Şenol var. Yayın kurulunu tek tek saymayacağım. Koordinatör sıfatıyla da, Zoban Raftik. Ha, bir de tasarımcı Ebru Erdoğan'ı zikredeyim.
Zoban'ı, Disguast'ı bilenler bilir. E-zine işinde harikalar yaratan bu kişi, Tribün'ün koordinatörlüğünü yaparken, derginin Web ayağını da oluşturmuş durumda. "Derginin Web ayağı" derken, yalnızca içeriğin Internet'e taşınmasından bahsediyorum sanılabilir. Sanılmasın. Derginin işlevi, yaşananların iletişimini kalıcı bir bilgi - belge arşivi oluşturarak yapmaksa, sitenin işlevi de, taraftarların kalp atışlarına mikrofon tutmak. Tabii, içeriğin bir bölümü orada da karşına çıkacak.
İşlev farkını bir örnekle şöyle açayım. Nisan 2002'de çıkan altıncı sayıda, "Athletic Bilbao Duruşu" diye, Kadir Kıvılcım imzalı bir yazı var. Daha başlıktan içine düşüyorsun. "Olmayacak bir şey, adamın teki, allahın İspanyol takımına sempati besliyormuş, oturup onun duruşu üzerine bir şeyler karalamış" diyorsun zaten. Böyle seçme bir aşkla yazılmış yazı ancak ölümsüz olabilir. Bu da öyle. Bir de düzgün ve akıcı bir dille yazılmış ve gerektiği kadar ayrıntı içeriyorsa. Ki bu da öyle. Sonuç, bu yazı aradan 100 sene geçse de değerinden bir şey kaybetmez. Erdinç Sivritepe'nin "Bir yaşam boyu İzmirspor" yazısı ya da Behiç Pek'in, Samatya'daki futbol günlerini yazdığı "Çukurbostan'da futbol" gibi.
"Taraftarlık yoldaşlığı"
Derginin "kalıcı bilgi - belge" tadındaki içeriği, hep böyle kişisel açılara takılıp kalmıyor tabii. Ne dosyalar var. Beşinci sayıdaki "Fenerbahçe tribün grupları" dosyası, olayın içinden gelenler tarafından ve son derece kaliteli biçimde kaleme alınmış yazılardan oluşuyor. İkinci sayıdaki "ultrAslan", üçüncü sayıdaki "Beşiktaş Çarşı Grubu" dosyaları da öyle.
Web sitesinde ise, yaşanmakta olanı izleme ve paylaşma ağır basıyor. Mesela biri, Denizli - Göztepe maçının ardından çıkan olaylar nedeniyle hapse düşen iki Göztepe taraftarı üzerine yazmış. Taraftarların 35 gün yattıktan sonra mahkemede serbest bırakıldığını bildiriyor. Bir başkası "Tribünlerde başarısız bir 'şarkı darbesi' deneyimi" başlığıyla, Pink Floyd'un "Fearless"ının tribünlere "fazla gelişi"nden söz etmiş. Bu arada "Belli ki, iyi niyetli, 'bizim gibi' bazı Fenerbahçeliler, bu 'şık' parçayı tribün ambiansı içine katmak istemişti. Tıpkı, bizim geçen yıldan beri Ali Sami Yen'de ünlü Kızılderili savaşçı dansı müziği 'Warchant Song'u benimsetmeye çalışmamız gibi" diyor. "Fenerli dostlarımıza bizden bir öğüt" diye de ekliyor: "Yılmayın, her hafta çalın, başaracaksınız! Örnek mi ? Ali Sami Yen'de artık Warchant Song çaldığında, iki açık da atkı sallıyor! Evet, biz sonunda başardık! Asla yalnız değilsiniz!"
Dergiyle sitenin farklı modlarını bu örneklerle anlatabildim sanırım. "Kanlı bıçaklı" Galatasaraylılarla Fenerlilerin, "taraftarlık yoldaşlığı"yla nasıl diyaloğa girdiğine de sitede tanık oluyorsun.
Bu tür mektuplar "Taraftarın gündemi" bölümünde yer alıyor. Sitenin en sıcak yeri de bence burası. "Güncel futbol" bölümüde ise daha az kişisel, daha çok ilginç mesajlar yayınlanıyor. Bizim sevgili kel hakemimiz Pierluigi Collina'nın Venezia - Roma maçından sonra, 2 - 0 yenik durumdaki Roma'ya iki penaltı "verdiği" için medyada nasıl yerden yere vurulduğunu burda öğrendim.
Tabii iletişim olayının tadını çıkarmak için siteye üye olman gerek. Yazını yayınlatabilesin, mesaja cevap yazabilesin, mesajkları notlayabilesin, vs. Ayrıntılı bir prosedür yok. Bir kullanıcı adı seçip bir e-posta adresi veriyorsun, şifren o adrese şıp diye gönderiliyor. "Futbol ve Hayat", birbirinden renkli "futboldan kültür çıkarma" mesajlarıyla dolup taşıyor. Geçmişe dair bir şeyler de var, bugüne dair olanlar da.
Sitenin baba bölümlerinden bir başkası da, taraftar gruplarının fotoğraflarını gönderdiği, fotoğraf arşivi. Bunları başka yerde bulmanın imkânı yok. Hani "ultrAslan"ın veya "Genç Fenerbahçeliler"in görüntülerine bir yerlerde mutlaka rastlanır da, "Tatangalar"ınki zor ötesi bir şey. Sakaryaspor taraftarı bu kardeşler gibi, Denizlili "Çamlık", Eskişehir "Kızılcıklı", Ankaragücü taraftarı "Genç Güçlüler", Gebze "Eskiçarşı", Kocaelisporlu "Hodri Meydan", Trabzonlu "gurbetçi Gençler", Göztepeli "Yalı", Bursasporlu "Çeynç" gruplarının fotoğrafları da segileniyor burada.
Batug.com, NBA fanatikliği ekseninde kurulmuş nefis bir basketbolsever sitesiydi. Tam gaz yoluna devam ediyor. Tribundergi.com'daki "cemaat" havasında ben aynı adanmışlığı hissettim. Ama artık futbol, basketbola karşı durumu 2-1 yapmış durumda. Çünkü sadece siteleri değil, bir de enfes dergileri var. Batug'cuların eli de bir dergi çıkarmalı artık. Hatta geç bile kaldılar.