sahinartan@yahoo.com
Anasayfa
Seçme
Tematik
Portre
Sörf Hatırası
Linkler
Beşeri Durumlar
Çizgili Roman
Cyberman-11 Mayıs 2002
"Mektep"te tatil
Mektep'te tatil Bu hafta birkaç haber.. Hilmi Yavuz'lu, Mete Tunçay'lı, İlber Ortay'lı muallim kadrosuyla kapılarını yeni sezonda yeni öğrenciye açan Taş Mektep, "İngiliz RTÜK Yasası" ve "Internet'le TV'den vazgeçmeye hazır" Almanlar. Taş Mektep kapılarını öğrencilerine 2 Temmuz'da açıyor. Yaz tatili için cazip..
"Taş Mektep ne?" mi dedin? Adı üstünde, mektep. Ege sahilinde Adatepe diye bir köyün terkedilmiş ilkokulunu mesken tutalı birkaç yıl oluyor. Meraklısına güzel sanatlar, edebiyat, tarih, felsefe, müzik disiplinleri altında seminerler düzenliyorlar. Bu sene işi iyice büyütmüş durumdalar. İki buçuk aylık bir sürede arka arkaya dokuz seminer var programlarında. Mete Tunçay, İlber Ortaylı, Hilmi Yavuz, Zerrin İren Boynudelik, Alper Maral, Kâmil Fırat, mektebin muallimleri. Hilmi hocayla Boğaziçi'nden felsefe dersi pratiğim var. Muallimler onun gibi olursa, Mektep'te tatil de pekâla olur. Beher ders kayıt bedeli 150 milyon lira. Cumartesi dahil altı gün, sabahtan başlayıp günde dörder saat. Öğlen paydos zili çalınca cup denize. Cıvarda iki pansiyon, bir otel, bir de motel olduğunu, İstanbul'dan kendi arabanla basıp gidersen 450 km yapacağını, çeşitli otobüs seferleri de bulunduğunu siteden öğrendim. Seminerlerin ayrıntıları, muallimleri daha yakından tanımak ve harita gibi lojistik destek araçlarına kavuşmak için üşenmeyip sen de siteye göz atacaksın. Tabii bu mektepte çok atipik bir şey de var, onu da bu arada eklemek isterim. Kabul edilecek öğrencilerde bir kalifikasyon aranmıyor. Yani sırf "Aman evde kalmayım da" diyen de, hatta Kenan Evren falan bile, zamanında başvurursa sınıf arkadaşı olarak karşına çıkabilir. Ama herşey bir yana, zor bulunur bir deneyim yaşatacağı kesin. Coğrafi ortam da ön bilgiler itibariyle "biraz" güzele benziyor ayıptır söylemesi. Keşke Çince ya da kung fu dersi de olsaydı.

Internet ve televisyon alerjisi

Almanya'da bir medya araştırması yapılmış. Yapan, Alman Haber Ajansı. Farklı yaş gruplarından - yalnız hepsi 14 yaşından büyük - 1020 kişiye direkt sormuşlar, "hangi iletişim aracından vazgeçebilirdin?" diye. İlginç soru ama değil mi? Sorunun muhattapları delikanlı gibi cevap vermiş. Yüzde 39'u, "Internet'ten" demiş. Yüzde 23'ü, "televizyondan!" diye onların peşine takılmış. Yüzde 13 de durur mu, "kitaptan" diye atılmış. Yüzde 12 "gazeteden", yüzde 11 "radyodan" diyerek koroya katılmış. 14 - 19 yaş grubuna odaklanıldığında, ilk sıraya kitabın yükseldiği, gençlerin Internet'ten vazgeçmeye niyetli olmadığı görülüyormuş. 50 - 60 yaş arasındakiler en fazla radyoya, 60 üzerindekiler de en fazla kitaba önem veriyormuş. Internet'e gıcık olmada kadınların bariz bir ağırlığı söz konusuymuş. Her iki kadından biri, "Internet mi, olmasa da olur.. Hatta gözüm görmese de.." deyivermiş. Bu araştırmayı duyunca ben de kendi üzerimde bir araştırma yaptım. Almanların yüzde 23'üyle ortak duygularım olduğunu böylece öğrenmiş bulundum.

"İngiliz RTÜK yasası"

Bizde RTÜK yasası Meclis'te ve kamuoyunda tartışılırken, İngiltere'de de radyo ve televizyonların kurulma, lisans alma ve çalışma esasları ile sahipliği konusundaki kuralları belirleyen yeni "İletişim Yasası" Parlamento'ya sunuldu. Yasada, yazılı basın pazarının yüzde 20'si veya daha fazlasına sahip olan bir kişinin, terrestrial (normal antenle izlenebilen) TV kanallarına sahip olamayacağı yolundaki hükmün kaldırılması öngörülüyor. Bunun, özellikle medya baronu Rupert Murdoch'un "önünün açılması" anlamına gelebileceği konuşuluyor. İngilere'deki günlük gazete tirajının yüzde 30'undan fazlasına sahip Murdoch, yasa çıkarsa, talip olması beklenen Channel 5 televizyonuna sahip olabilecekmiş. Konu ilgini çekiyorsa ve kendini İngilizce metinlere dalmaya hazır hissediyorsan, İngiliz Guardian gazetesinde 8 Mayıs'ta çıkan Dan Milmo imzalı ve "RTL weighs up Channel 5 operation" başlıklı habere göz at. Ona göz attın mı gerisi gelir zaten. Yeni İletişim Yasası'nın içerdiği önemli unsurlardan biri de, yabancı yatırımcıların İngiliz medya kuruluşlarından hisse alması konusunda daha geniş olanaklar sağlanması.

Altaylı'nın mektubu

Geçen hafta Medya Kronik'in aniden kapanması ve kapanma olayıyla Hürriyet gazetesinde çıkan Bilgi Üniversitesi haberleri arasında bağlantı kurulması üzerine yazmıştım. Sitenin sponsoru olan üniversitenin bu haberlerden ürktüğü, Medya Kronik'teki eleştirilerden rahatsız olan Hürriyet'in siteyi bir anlamda "kapattırdığı" söyleniyordu. Ama tartışmalar sürerken, ne üniversite yönetiminden, ne de Hürriyet'teki haberlerde imzası bulunan Fatih Altaylı'dan bir açıklama gelmişti. Aktüel'in piyasaya çıktığı gün Fatih Altaylı bir mektup gönderdi. Mektubun bir bölümü şöyle:

"Üniversite hakkındaki yazılarımda dile getirdiğim konular tamamen gerçektir ve Şişli Belediyesi'nin bu konuda açılmış davaları vardır. Üniversite yetkilileri ile yaptığım görüşmelerde de Medyakronik'in adı dahi geçmemiştir. Şahsi fikrim, ne kadar kötü niyetli olursa olsun, özgür yayıncılıktan yanadır. Medya eleştiri sitelerinin varlığı, hepimiz için öğreticidir. Taraflı yaklaşımlarında bile kamuoyundaki taraflı kişilerin ne düşündüğünü anlamamız bakımından yol göstericidirler. Söz konusu sitenin kapatılmış olmasından dolayı en az sizin kadar üzgün olduğumu belirtmek isterim.."

Üniversite yönetimi ise sitenin kapanmasından (29 Nisan) sonra geçen sürede herhangi bir açıklama yapma gereği duymadı. Bir yayın şu ya da bu nedenle kapanabilir. Ama bu şekilde, sadece iki kelimeyle "biz kapandık" diye kapanması, o yayını geçmişte izlemiş olan insanlar açısından hiç de hoş olmasa gerek.

Yahoo'nun taboo'su
Ganimetler Sörf Hatırası'nda