Konu önce 7 Şubat'taki TBMM genel kurulunda bir araştırma önergesiyle gündeme gelmişti. Sonra da, 13 Şubat'taki Internet Kurulu toplantısında konuşuldu, hatta bir de "bildirge" kaleme alınıp yayınlandı.
7 Şubat'ta meclise sunulan araştırma önergesi şöyle başlıyordu:
"Son günlerde Lara isimli genç bir kızımızın intiharı, ondan önce Şehriban Coşkunfırat isimli bir kızımızın öldürülmesi, Aslı Yardımcı ile Alp Cenan Yuğaç'ın elele tutuşarak intiharları ile gündeme gelen, basın ve medyada günlerce tartışılan ve gençliğimizi tehdit eden satanizm ve benzeri sapık düşüncelerin, özellikle ülkemizin en gözde örgün eğitim kurumlarında ortaya çıktığı görülmektedir..."
Ve konu hemen Internet'e geliyordu: "Toplumumuz, yakın zamanlara kadar adını bile işitmediği inanç görünümlü çeşitli sapık akımların, albenili ambalajlar içinde sunulmasıyla şaşkına dönmüştür. Hele bu düşünceler Internet ortamına taşınmış ve sadece Türkiye çapında değil, dünya çapında gençlerin birbirlerini cinayetlere tahrik ettikleri sanal bir cehennem meydana gelmiştir..."
Önergeyi veren milletvekilleri sonuçta, "böylesine önemli ve güncel bir konu, sadece polis ve savcılara bırakılamaz" diyor ve "anayasanın 98 ve meclis içtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bu konuda meclis araştırması açılmasını" istiyorlardı.
Bir de Internet Kurulu bildirgesi var. Bildirgede deniyor ki, "Internet üzerinden insan hayatını tehdit eden konuları içeren sitelerin gecikmeksizin engellenmesi konusunda Internet Kurulu, Internet servis ve altyapı sağlayıcıları ile birlikte çalışma başlatmıştır. Özellikle çocuklara ve gençlere yonelik tehditlerde sadece gençlerin ve çocukların değil, anne ve babalardan başlayarak herkesin eğitilmesi gereklidir..."
Şimdi biraz düşünmek lazım. Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde bir Internet birimi bundan yıllar önce oluşturulmuştu. Yıllardır bu birim, "zararlı faaliyetler"in Internet'teki izdüşümlerini takip etmekte.
Gene yıllar önce bir Emre E. olayı yaşanmıştı. Katıldığı bir forumda (Turk.net'in altında) Emre, emniyet güçleriyle ilgili bazı şeyler yazmış, bu yazdıkları biri tarafından ihbar edilmiş, sonuçta Emre evinden apar topar alınmış ve iş mahkemeye düşmüştü. O zaman Turk.net'in başında olan Ahmet Yürekli, kendisiyle yaptığım görüşmede, "Emre'yle ilgili bilgileri polise biz vermedik" de demişti. Emre E. olayının büyük önemi şuydu: Mahkemenin görüşünü aldığı bilirkişi, forum ortamında yazılanların kamuya açık yayın olduğu kanaatine varmış ve bu tür durumlarla ilgili yasa hükmü Emre'ye uygulanmıştı. Kısacası, Internet'in yasalar karşısında "dokunulmaz" bir yer OLMADIĞI yıllar önce bu "misal" kararla ortaya çıkmıştı.
Bir "çığlık" gerek
Eh, bizim emniyet teşkilatımız, belki dünyada Internet konusuna ilk odaklanan teşkilatlardan biri. Yasalarımızın Internet üzerinde yapılanlara uygulanabildiğini de gayet iyi biliyoruz. O halde eksik olan ne?
Eksik olan, Internet'le birlikte ortaya çıkan bazı yeni ilişkileri, yeni "yayın modları"nı, yeni hak ve sorumlulukları değerlendirebilecek bir yasal düzenleme. Hatırlarsanız 2001 yılının ortalarına doğru, "Internet'i basın yasası kapsamına dahil etme" gibi bir girişim olmuştu parlementoda. Hiçbir şeyi çözmeyecek bu "düz" yaklaşımla ilgili Internet Kurulu'ndan görüş alınmadığını, kurul üyesi Mustafa Akgül'den defalarca duyduk. Bu girişim, neyse ki yasalaşmadı. Internet'le ilgili farklı ve çok kapsamlı bir yasal düzenlemeye gidileceği sözleri ise yaz boyunca orda burda yankılandı durdu. Sonra sonbahar geldi, "Avrupa'ya uyum"la ilgili yasa görüşmeleri gündemi aldı götürdü, Internet bir kez daha unutuldu.
Şimdi aynı mecliste, "satanizm"le, satanizmin Internet yüzünden nasıl bir tehlike haline geldiğiyle ilgili meclis araştırması isteniyor. Kendisinden geçen yılki yasa hazırlıklarında görüş alınmayan Internet Kurulu da toplanıp "insan hayatını tehdit eden konuları içeren siteler"le ilgili bildirge yayınlıyor. O Internet Kurulu ki, sitesindeki "Güncel" bölümünde, "Kurulun'un 35. toplantısı 3 Ocak 2002 Ankara'da, Ulaştırma Bakanlığı DLH salonlarında Saat 14.30 yapilacak" ibaresi var. "Kurulun'un" gibi yazım hataları hiç önemli değil; önemli olan, "Güncel bölümünde" bir buçuk ay öncesi için "toplantı yapılacak" denmesi.
Koruma altına alınmak istendiği iddia edilen çocuklar beni ilgilendiriyor. Hem insan olduğum için, hem bir zamanlar çocuk olduğum için, hem de çocuğum olduğu için. Ve bunun için, herşeyden önce onlara doğru modeller oluşturulması gerektiği kanısındayım. "Hayatla ilgili herşeyi ciddiye alan insan olma" da bu modelin olmazsa olmaz özelliklerinden bence. Yeri gelir insanın bazı şeylere nefesi, gücü yetmez. O zaman da, hiç olmazsa durumla ilgili olarak insanları sarsabileyim, onları uyarabileyim diye, "Gücüm yetmiyor! Bu konuda işlevim yok! Benden medet ummayın!" diye çığlıklar atmalısın. Son bir kez görevini yapıp insanları böyle uyarmalısın.
Mecliste araşrıma önergesi veren milletvekilleri ve en hassas zamanlarda "görülmez adam" durumuna düşürülmüş Internet Kurulu üyeleri.. Bir noktadan sonra ne kadar konuşursan konuş, "kararlar" alırsan al, "bildirgeler" yayınlarsan yayınla.. Süslü laflar, "gereklidir"ler, "melidir"ler, "malıdır"lar hiç bir işe yaramıyor ve bunu siz de çok iyi biliyorsunuz. Eksiğin giderilmesi için artık "çığlık" şart ve bunun yöntemini ben önerecek değilim. Bu çığlığı en başta da Internet Kurulu üyelerinden bekliyorum. Beklemekte inat ediyorum. Gelmeyeceğini bile bile.