CAN I ...? (ASKING FOR PERMISSION)
İzin istemek için “CAN I...?”

Can I ...? ile karşımızdakinden bir şeyler yapmak için izin istiyoruz. İşi yapacak olan biziz. Bu yüzden özne “I”.

Can I open the window, please?           Pencereyi açabilir miyim, lütfen?
Can I go out, please?                           Dışarı çıkabilir miyim, lütfen?
Can I have this pen, please?                 Bu kalemi alabilir miyim, lütfen?
Can I use your telephone, please?        Telefonunuzu kullanabilir miyim, lütfen?
Can I speak to Ahmet, please?             Ahmet’le konuşabilir miyim, lütfen?
Can I have the salt, please?                 Tuzu alabilir miyim, lütfen?

Typical positive answers: (Tipik olumlu cevaplar)

Of course / Sure / Certainly kelimeleri aynı anlamdadır: Elbette, tabi ki.
Please, do.           Lütfen yap. (Ne demek.)
Help yourself.      Keyfine bak.
Uh-huh.               Hı hı.
Here you are.       Buyurun. 

- Can I borrow your bicycle, today?      Bugün bisikletini ödünç alabilir miyim?
- Sure.                                                     Tabi ki.

- Can I have the sugar, please?             Şekeri alabilir miyim, lütfen?
- Here you are.                                      Buyurun.

Typical negative answers: (Tipik olumsuz cevaplar.)

I’m sorry, you can’t.     Üzgünüm, yapamazsın.
I’m afraid, you can’t.    Korkarım yapamazsın.
Please, don’t.                 Lütfen yapma.
Unh-unh.                       I ıh. 

- Can I go out with my friends?          Arkadaşlarımla dışarı çıkabilir miyim?
- I’m afraid, you can’t.                        Korkarım çıkamazsın.

Kişilerin isteklerini kibarca geri çevirmek için sebep belirtmemiz gerekir. Örneğin:

- Can I borrow your bicycle today?
- I’m sorry. I need it.                             Üzgünüm. Bana lazım. 

- Can I open the window?
- Please don’t. I’m a bit cold.        Lütfen açma. Biraz üşüyorum. 

MAY I ...? (ASKING FOR PERMISSION)
İzin istemek için MAY I ...?

May I ...? ile de karşımızdaki kişiden bir şeyler yapmak için izin istiyoruz. Ancak May I ...? resmi ve çok kibar bir kullanımdır. Aşağıdaki örnekte olduğu gibi:

May I come in, sir?               İçeriye girebilir miyim, efendim? 

Samimi olduğunuz kişilerle konuşurken ya da resmiyete gerek duyulmayan hallerde “Can I ...? kullanın. Aşağıdaki örnekleri karşılaştırın.

Hey, Jack. Can I ask you a question?     Hey, Jack. Sana bir soru sorabilir miyim?

Excuse me, Mr Smith. May I ask you a question? Affedersiniz, Bay Smith. Size bir soru sorabilir miyim?

Typical answers: (Tipik cevaplar)

Sure. / Of course. / Certainly. Please do. Help yourself. Here you are. (Kabul.)
I’m sorry, you can’t. / I’m afraid, you can’t. / Please don’t.               (Red.)

- May I leave early, today?    Bugün erken ayrılabilir miyim?
- Yes, of course.                     Evet, tabi.

- May I smoke here?                                 Burada sigara içebilir miyim?
- I’m afraid you can’t. It’s forbidden.         Korkarım hayır. Yasak.


CAN YOU ...? (MAKING A REQUEST)
Ricada bulunmak için CAN YOU...?


Can you...? ile karşımızdakinden bizim için bir şeyler yapmasını rica ediyoruz. İşi yapacak olan karşımızdaki. Bu yüzden özne YOU.

Can you help me, please?                         Bana yardım edebilir misin, lütfen?
Can you close the door, please?               Kapıyı kapatır mısın, lütfen?
Can you wash the dishes, please?            Bulaşıkları yıkar mısın, lütfen?
Can you pass me the salt, please?            Tuzu uzatır mısın, lütfen?

Typical positive answers (Tipik olumlu cevaplar)

Sure. / Of course. / Yes, of course. / Certainly. / Yes, certainly.
Here you are. / Uh-huh.

- Can you carry this bag for me?           Bu çantayı benim için taşır mısın?
- Yes, certainly.                                     Evet, tabi ki.

- Can you pass me the salad, please?    Salatayı bana uzatır mısın, lütfen?
- Sure. Here you are.                              Tabi. Buyur.          


Typical negative answers ( Tipik olumsuz cevaplar)

I’m sorry, I can’t.           Üzgünüm yapamam.
I’m afraid, I can’t.          Korkarım, yapamam.
Unh-unh.                        I ıh. 

- Can you give me some money, please? Bana biraz para verir misin, lütfen.
- I’m sorry, I can’t.
Sonraki sayfa