Cevap 1: Dışarıdan hiç bir ses veya elektriksel uyaran gelmediği
halde kulakta veya başta işitilen çınlama, uğultu veya gürültü gibi her
türlü sese Tinnitus diyoruz.
Tinnitus, latince "tinnire" kelimesinden türetilmiştir. "Tinnire", çan
çalmak, zil çalmak anlamlarına gelen bir sözcüktür. Tinnitus, tek başına
bir hastalık ismi değil, işitme sistemindeki bir bozukluğun işaretidir;
iştahsızlık, bulantı, karın ağrısı, başağrısı, başdönmesi, işitme kaybı
gibi bir yakınmadır ve Kulak, Burun, Boğaz polikliniklerinde en sık
duyulan yakınmalar arasındadır. "Tinnitus" kelimesinin karşılığı
olarak "Kulak Gürültüsü" sözcükleri daha anlamlı olmasına rağmen, alışılmış
olduğu için, "Kulak Çınlaması" terimi tercih edilmektedir.
Soru 2: İnsanlık tarihinde, tinnitus ne
zamandan beri biliniyor ve ne gibi bilgiler mevcut?
Cevap 2: Tinnitus 5000 yıldan beri bilinmektedir. İlk çağlarda tanrıların
veya kötü ruhların, bir hatasından dolayı kişiye kızması sonucu Tinnitusun
meydana geldiği sanılırdı. Bu hurafelere inanarak adaklar ve kurbanlar
kesilir ve Tinnitusun geçmesi beklenirdi. Tıptaki ilerlemenin çok yavaş
oluşu yüzünden hurafeler asırlarca sürmüştür. Son 300 yılda her hastalığın
bir biyolojik sebebi olduğu düşüncesi gelişmiş ve hastalıklarda gerçek
tedaviye yaklaşılmıştır. Oysa bu düşünce 2500 yıl önce Hipokrat tarafından
çok açık biçimde ortaya konmuştu. 4500 yıl önce yazılmış bir Mısır papirüsünde
cadıların büyü yaptığı bir kulaktan söz ediliyordu. O zamanki ilk tedavi
yaklaşımları kulağa bazı sıvılar akıtılması veya zehirsiz yılan derilerinin
yakılmasıyla çıkan dumanın kulağa üflenerek cadıların kovulması ve büyünün
bozulması şeklindeydi. Çok daha sonraları ( miladdan sonra 6. yüzyılda)
yazılmış bir başka Mısır papirüsünde "Kulaklardaki gürültüler"den
özellikle söz ediliyordu. Yüz yıl sonra Suriyelilerden kalan bilgilere
göre tinnitusun tedavisi hastanın işittiği tinnitus seslerine göre değişiyordu.
Bazı hastaların kulağına çeşitli sıvılar damlatılıyor, veya o sıvılarla
ıslatılmış koyun yünü gibi maddelerle yapılmış tıkaçlar sokuluyordu. Bu
yaklaşımın en önemli yanı, Tinnitusun bir hastalık olarak kabul edilmesi
ve iyileştirilmesi için birşeyler yapılmaya çalışılmasıydı.
16. yüzyıldaki inanışa göre, kafanın içinde sıkışıp kalmış
hava dışarı çıkarken, çıkış hızına bağlı olarak çıkardığı ses Tinnitustu.
Havanın sıkışıklığına göre Tinnitusun özelliği değişiyordu. Bu görüşten
hareketle, kafatasından bir parça kemik çıkarılarak hava deliği açılmış
ve sonuç, hastaların kaybedilmesiyle hüsran olmuştur. Ancak kulaktaki havanın
emilmesi çabaları uzun yıllar sürmüştür.
17. yüzyılda tinnitus tıp dünyasının ilgisini çekmeye ve
çeşitli makaleler yayınlanmaya başlamıştır. 1683 te Du Verney tinnitusun
kulak ve beyin hastalıklarından kaynaklandığını ileri sürmüştür. 1727 de
Wepfer bir makalesinde yüksek gürültülerin tinnitusu hafiflettiğini yazmıştır.
18. yüzyılda dikkatlerin çoğu Östaki borusuna yönelmişti. Östaki
borusu, orta kulak ile nazofarinks arasında hava geçişini sağlayan bir
yapıdır. Nazofarinks soluk ile alınan havanın burundan sonra geçtiği yerdir.
Östaki borusu normal olarak kapalı durur, sadece yutkunurken ve esnerken
saniyenin onda biri kadar bir süre açık kalır.
18. yüzyıl inanışına göre Östaki borusunun çeşitli sebeplerle
hiç açılmaması orta kulağın havalanmasını önler ve tinnitusa neden olurdu.
19. yüzyılda tinnitus konusunda pek az ilerleme oldu. 1821 de
İtard, ve 1891 de McNaugton oldukça önemli çalışmalar yapıp yayınladılar.
İtard maskeleme ile ilgili ilk ilkel yöntemlerden söz etti.
1868 de Brenner statik elektrikle tinnitusu tedavi etmeye uğraştı
ama başarısız oldu. Daha sonra McNaugton daha gelişmiş bir elektroterapi
ile tinnitusu tedavi etmek istedi fakat sonuç tam bir düş kırıklığı
idi.
18. yüzyılda Avrupa'da insanlar ortalama 38 yıl yaşardı. Bizim
hastalarımızın yaş ortalamasının 52 yıldır ve çoğunun tinnitusu 40-45 yaşları
arasında başlamıştır. Dolayısiyle 18. yüzyılda tinnituslu hasta sayısı
az olması ihtimali güçlüdür. O yıllarda tinnitus konusundaki talep azlığı
bilimsel çalışmaların azlığının asıl nedeni olabilir.
Tıptaki yetersizlik 17. yüzyılda tinnitus konusunda şarlatanların
meydana çıkmasına yol açmıştır. Şarlatanlar yüzdeyüz tedavi vaadi ile para
kazanırlar. O yıllarda İngiltere'de şarlatanlar pazar yerinde çadır kurup
tedavi umudu satarlardı. İktidarların güç kaybedip kamu yönetiminin zayıfladığı
zamanlar sayıları çoğalırdı. Hastalar tedavinin işe yaramadığını anladığında
şarlatanlar çoktan uzak bir kasabaya gitmiş, başka bir pazar yerinde
yararsız tedavileri satıyor olurdu. O zamanlar tinnitus hastaları hastaneye
gitse ve "Kafamdaki gürültüler rahatsız ediyor" dese deli diye tımarhaneye
kapatılma riskleri çok yüksekti. Hekimlerin söylediği tek şey ise " Tinnitusla
yaşamayı öğren" yada " Onunla arkadaş ol" gibi sözlerdi. Oysa şarlatanların
vaadettiği sahte tedaviler dayanılmaz cazibelere sahipti: Ucuz, %100 etkili
, hiç tehlikesiz, Ayrıca her hastalık için geçerliydi. Tinnitus hastaları
birkaç kez denedikten sonra bile belki yararı olur umuduyla çaresizlikle
tekrar şarlatanların ellerine düşüyordu.
Soru 3: Tinnitus yaşam kalitesini ciddi
biçimde etkileyebilir mi?
Cevap 3: Tinnitus hastaları genellikle bu sorunun sadece kendilerinde
olduğunu sanırlar ve başkalarına kulaklarındaki gürültüden bahsetmenin
"deli saçması" sanılacağından korkarlar. Bu hastaların birçoğu gürültülü
ortamda konuşmakta sıkıntı çeker. Bunun sonucu kalabalık yerlerden uzak
dururlar ve bu davranış kendilerini başkalarından izole etme sonucunu
getirir. Günümüzün toplumunda bu izolasyon bile yaşam kalitesini ciddi
biçimde bozmaya yeterlidir.
Bugüne kadar tedavi ettiğimiz hastalar arasında tinnitus yüzünden
işitmeden tamamen vazgeçmeye hazır hastalar olduğu gibi intihardan sözeden
hastalar da olmuştur. Bu hastalardaki tinnitusun bu kadar şiddetli rahatsız
edici özelliği maskeleme yöntemiyle giderilmektedir.
Tinnitus hastanın yaşamını tehdit eden bir hastalığın ilk veya
en bariz belirtisi olmasa bile oluşturduğu psikolojik etkileriyle hastanın
ve dolaylı olarak diğer aile fertlerinin yaşam kalitelerini ciddi biçimde
kötüleştirebilir.
Soru 4: Arasıra kulaklarımda bir
çınlama oluyor. Bu bir hastalık belirtisimidir?
Cevap 4: Hayır değildir. Söylediğiniz kadarıyla bu bir hastalık
belirtisi olamaz. Tinnitus en çok kulakta bazen de başımızın herhangibir
yerinde işittiğimiz çınlama, uğultu, tıkırtı, gürültü, hışırtı gibi seslere
verdiğimiz isimdir. Tıptaki adı budur. Tinnitus çok yaygındır ve rahatsız
etmedikçe sorun olarak kabul edilmemelidir. ABD'de 42.000.000 kişi rahatsız
edici Tinnitustan yakınmaktadır. Tinnitus hiç nedensiz gelip gidebilir
veya devamlı bir sesin varlığını duyabilirsiniz. Tinnitusun perdesi, kalın
bir uğultudan çok ince bir ıslık sesine kadar değişebilir. Tinnitusu bir
kulakta yada her iki kulakta birden duyabilirsiniz. Çınlama devamlı olduğu
zaman can sıkıcı ve dikkat çekici olabilir. ABD'de 7.000.000 kişi rahatsız
edici Tinnitus yüzünden yaşamlarını normal biçimde sürdürememektedir.
Soru 5: İşitme sisteminin periferik
ve santral bölümü ne demektir? Santral ve periferik tinnitus ne demektir?
Cevap 5: İşitme ve denge sistemi
a-Kulak
b-Sinir bağlantıları
c-Beyindeki merkezlerden oluşur. Bu sistem geleneksel olarak
periferik ve santral diye iki anatomik bölgeye ayrılır. Periferik: Dışta
kalan, santral: merkezi demektir. İşitme sinirinin beyin sapına girdiği
noktada periferik kısım biter ve santral kısım başlar.
Periferik Kısım:
Dış + Orta + İç Kulak,
İşitme Siniri
Santral Kısım:
Beyin sapı ve beyindeki İşitme Yolları
Subkortikal ve kortikal İşitme Merkezleri
Tinnitus iç kulakla ilgili olduğunda periferik, beyinle ilgili olduğunda
santral diye nitelendirilmektedir. Santral ve periferik tinnitusu birbirinden
ayıracak bir test henüz yoktur. Eğer bir kişi tinnitus ve işitme kaybına
neden olan yüksek gürültüye maruz kaldıysa, hasarın yeri nedeniyle tinnitusun
periferik olduğu düşünülebilir. Fakat bu gibi durumlarda bile tinnitusun
beyinde oluşma ihtimali vardır. Tinnitusun işitildiği yer de bu konuda
yardımcı olmaz. Örneğin başta işitilen tinnitus, muhtemelen her iki kulaktaki
tinnitusun birbirine eşit oluşundan kaynaklanabilir. Buna benzer bir etki,
stereo müzik setlerinde balans ayarının sola yada sağa kaydırılmasıyla
sesin geldiğini sandığımız noktanın sola yada sağa kayması ile gösterilebilir.