![]() Jew, Judaizm ve Hebrew Kelimelerinin Kökenlerine Kısa Bir Bakış
İngilizce’de ‘Jew’ olarak kullanılan kelimenin asıl köken karşılığı ‘Hebrew’dur. Derin etimolojik tedkike girmeden bir izâhat vermek yerinde olacaktır. Bilindiği gibi Sâmî dillerinde sessiz harfler köken belirleyicidir. Meselâ ‘İbranî’ kelimesini Arab karakterleriyle yazacak olursak ‘Elif-Be-Re-Elif-Nun-Ye’ olarak hurufata geçirmek sözkonusudur. Şimdi; Arab kelimesini de ‘Elif-Re-Elif-Be’ harfleriyle yazıyoruz. Dikkat edilecek olursa Elif-Be-Re ortaktır. İspanya’nın içinde bulunduğu İBER yarımadasıyla, Türkiye ile Yunanistan’ı ayıran Meriç nehrinin ise ‘Evros’ olarak adlandırılması ilgi çekicidir. Yine Yunan lisânında ‘Evreos - EbreoV‘ kelimesi ‘İbranî’ mânâsına gelir. İbrada bölgesinin ismi de aynı ‘İ-B-R’ üçlüsüne denk düşüyor. Türkiye’nin batısında Afyon il sınırları içinde bulunan ‘Eber’ gölünün ismi ‘Elif-Be-Re’ veyahut ibranî karakterlerle yazacak olursak ‘Alef-Beith-Reş’ biçimindedir. Türkiye yahudîlerinde ve özellikle de Şabbataistleri’nde (avdetîler) Ebru isminin çok yoğun kullanımını buraya bağlayabiliriz. ‘Elif-Be-Re-Wav’. Bu ‘ebru’nun ‘kaş’ ile en ufak bir ilgisi olamaz. İnsanların çocuklarına mütemadiyen ‘kaş’ ismi vermesi anlamsız ve saçmadır. Fakat, eğer olayı doğru bağlamda ele alırsak bunun (Ebru) çok anlamlı bir onomastik (isimbilim) değeri taşıdığı âşikârdır. Umman’da tarihî bir yer olan İbri de (ayın-be-re-ye) bu anlama işâret etmektedir. Orta İngilizce’de (Middle English) ‘Jew’ olarak bilinen kelimenin aslı Eski Fransızca’da ‘Giu’dur ve buradan İngilizce’ye geçmiştir. Bu kelime daha önceleri Fransızca’da ‘juieu’ (Jüiö) olarak bilinmektedir. Onun da Latince ‘Iudaeus’tan geldiği biliniyor. Latin’e giriş ise Yunanî üzerinden olup kelime ‘Ιουδαίος’tur (İudeos). Bu da Juda ve İoudea ya da Yudah (Judah) ülkesinin isminden mülhemdir. Eski İngilizce’de bu kelimeye ‘Iudeas’ adı veriliyordu. Diğer bir hat ‘Jew’ kelimesinin Yunanî ‘Εβραίοι’ (evrei) kelimesinden köken aldığına işâret ediyor. Aynı kelime İngilizce’de ve hâlâ daha Hebrew olarak da mevcuddur ve ‘İbranî’ anlamına gelir. Bunun da altına inildiğinde Eski Mısır lisânında kullanılan ‘Hiberu’ (veya Habiru) kelimesine ulaşılır ki, ‘yabancı, tuhaf, garib, ilginç’ anlamlarına gelir. Şimdi daha geriye gidiyoruz: Eski Mısır kralları (Fir’avnları) arasında Neferibre dikkat çekicidir. Aslı ‘Nfr ib ra’ biçiminde yazılır ve Ra’nın kalbi güzeldir mânâsına gelir. Hiyeroglif (Kutsal Yontu) yazısında ise aşağıdaki gibi ifâdelendirilir.
nfr ib ra Yine Wehemibra isimli bir fir’avna daha rastlıyoruz. ‘İb Ra’ kelimesinin ‘Ra’nın Kalbi’ anlamına geldiğine ulaşmış bulunuyoruz. Bir bakışa göre, İbrahim (Abraham, Avraam, Avram, İbram) ismi ‘İbranî’ kavramının ve qawminin babasıdır. Diğer iki ata isim İshâq (İzak, Isaac, Issak, Izaka) ve Yakub (Jacob, Yakob, Iakov, Iakob) olmaktadır. Bunlar ‘Jew’ (juif, ibranî) kabul edilirler. Bir diğer görüşe nazaran ise, bunlar değil de, onların soyundan gelenlere ‘Jew’ denir. Bu ethnik ve fizikî bir yaklaşım olmaktadır. Yahudî kelimesine köken olan ‘Judah’ ise Yudah (Judah) krallığından gelen, o soydan olan anlamındadır. Yehudî, Yehud, Jud, Gawud, Çavud, Cavud ve bozunarak gelen ‘Çıfıt’ formları vardır. Bu anlamda ‘yahudî’ler bir yönüyle ‘İbranî’ lisânını kullananlar olmakla berâber ‘Jew’ sayılmayabilirler. İbranî dilinde, ivri (עברי) kelimesi ‘Öteye geçen kişi, kimse’ anlamına gelir. Genesis kitabının 14:13 bölümünde Abraham’ın, bu yönüyle – öteye geçen kişi – ibranî (Hebrew, hebreux, evreos) olduğu belirlenir. Mecâzî olarak, ‘gentile’ (Jew olmayan) durumundan monotheizm’e (Tek ilâhlılık) ilticâ edişi ‘İvri’ (Abra, İbri, İbra) kelimeleriyle anlatılır. Burada ‘İbri, Abra, İbra’ kelimesi ‘dönen, avdet eden’ anlamındadır. Bir başka theoriye gore, bu kök ‘Eber’ (עבר) isminden türemiştir ve bu kelime Genesis Kitabı’nın 10:21 bölümünde geçer. İvri kelimesi evvelâ Torah kitabında Abraham’ı tasvir etmek için kullanılmıştır. Kelimenin ‘Eber’den türemiş olması güçlü bir ihtimâl sayılmaktadır. Eber, Abraham’ın (İbrahim) atalarından birinin ismidir. Eber (עֵבֶר); standard İbranîce’de Éver, Tiberia İbranîcesi’nde Ēḇer, Arabî’de: هود). Nuh’un oğlu Şem’in büyük oğlu ve Peleq ile Yoktan’ın (Qahtân) babası. Bu bakımdan, Eber, Abraham’ın atası olduğu gibi Qahtanî Arabları’nın da atası sayılmaktadır. Efsâneye göre Eber, Babil Kulesi’nin inşâına yardım etmeyi reddetmiştir. Bu nedenle onun ve ailesinin dili bul edilir (lingua humana). Bundan sonra, bu dile Eber’den mülhem olarak İvri, Ebrî, Hebre, Hebrew, Hebreux, Evreos isimleri verilmiştir. Yeni Ahid’in (Ahd-i Cedîd) bazı tercümeIerinde Heber geçer ([Luka 3:35] …Serug’un oğlu, Reu’nun oğlu, Peleg’in oğlu, Heber’in oğlu, Şelah’ın oğlu); bu, Eski Ahid’de (Genesis 46:17) bahsi geçen Aşer’in büyük torunu, Beriah’ın oğlu Heber’le aynı kişi değildir çünkü yazılışları ayrıdır. Geleneksel inanışa göre Eber 464 sene yaşamıştır ve o öldüğü sırada Yakub 20’sindedir. İbranî Taqwimi bu tarihi Milâd’dan Evvel 1817 ile senkronize eder (eş zamanlılaştırır). Şiîbüyük değer atfetmektedirler. Eber mes’elesi bitmiyor. Farqlı theoriler var. Meselâ, bir iddiâya göre efsânevî Avarlar Eber’in soyundan geliyor. Özellikle de üçüncü eşi Keturah’la olan evliliğinden türedikleri şeklinde bir hipotez var. Qur’ân’da ismi geçen Hud ile Eber’in aynı kişi olduğu düşünülmektedir ve Hud’un soyuna Al-Ladhina Hadu (Hud’a âid olanlar) adı verilmektedir. Eski Ahid’in ‘King James’ versiyonunda Eber ismi kullanılmıştır fakat, aynı yayının Yeni Ahid bölümünde Heber olarak kullanılır. Her iki kitabda da ‘Hebrew’ olanlar bu Eber (veya Heber) isimli insanın soyundan gelenler olarak gösterilir. Aramî lisânında ise İbrây olarak kullanılmaktadır. Hebrew yerine ‘İbrite’, ‘İvrit’ veya ‘Eberite’ kelimeleri de kullanılmaktadır. Bir başka geleneğe nazaran, kelime ‘evver’den gelir ve mânâsı ‘Öte, Mâvera, Diğer yaka, diğer taraf’tır. (Burada ingilizce ‘over’ ve Almanca ‘über’ kelimelerine dokunmuş olalım). Abraham, Fırat’ın diğer tarafından ve üst tarafından gelmiştir. Ve / Veya, Abraham moral ve ruh olarak diğer milletlerden farqlıdır. Yeni bir milletin babasıdır. ‘Jew’ Judah’tan (Yuda, Yehuda) türemiştir. Judah, Yakub’un 12 oğlundan birinin ismidir. Judah, İsrael kabilelerinden birinin atasıdır. Onun ismine atıfla Judaizm (Judah-izm) Yehudim’in (yahudîler’in) dînidir. Kimilerine göre, Yehudim kelimesi ‘Allah’ın Halqı’ mânâsına gelir. Sebebi, Yehudah’ın ilk üç harfi ile İlâh (El, Eli, Eloi) kelimesinin ilk üç harfi aynıdır yaklaşımının hâkim olmasıdır. Orijinal olarak ,Yehudî terimi Judah kabilesinin mensublarına göndermedir. Amaç, onları İsrael’in diğer diğer kabilelerinden farqlı göstermektir. Mamafih, Kral ve peygamber olan Hz. Süleyman’ın vefâtından sonar İsrael milleti (Ben-i İsrael) iki krallığa ayrılmıştı: Judah krallığı ve İsrael krallığı. (I. Krallar 12; II Tarihler 10). Bu dönemden sonar, Yehudî terimi Judah krallığına mensub olanlar için kullanılır olmuştur. Bu krallığa mensub olanlar arasında Benjamin (Binyamin) ve Levi kabilesinin üyeleri de sayılır. Bunun bir nedeni olarak diğer kabilelerin dağınık yerleşimleri gösterilmektedir. Bunun en âşikâr Biblik kullanımı Esther 2:5’tedir. Mordehai hem Benjamin kabilesine mensubdur hem de Yehudî olarak tanımlanır. İ.Ö. 6. asırda İsrael krallığı Asurlular tarafından fethe uğradı ve 10 kabile sürgüne gönderildi (2. Krallar 17). Bu topraklarda sâdece, İbrahim peygamberin mirası olarak Judah krallığı bırakıldı. Bu Judah krallığı genel olarak kendi aralarında ve diğerleri tarafından Yehudim (Jews) olarak bilinirlerdi. Bu yaklaşım bugün de devâm etmektedir. Ortak konuşma dilinde ‘Jew’ kelimesi fizikî ve mânevî mânâda Yakub’un (diğer adı İsrael), Abraham ve atalarının ve İshak’ın ve eşlerinin soyuna gönderme olarak kullanılır. Ve, "Judaizm" sözcüğü onların inançlarının adı olmaktadır. Teknik olarak, bu kullanım yaygın değildir. Mamafih, bu nadir teknik kullanım hem yahudî topluluğu arasında hem de onların dışında yaygındır. ‘Jew’ (yahudî) kimdir‘Jew’, annesi ‘jew’ (yahudî) olan veya Judaizm’e ihtidâ eden kişidir. Şu notu düşmek mühîmdir; Jew olmanın kişinin inancı veya düşüncesi ile hiçbir alâkası yoktur. Yahudî olmayan ebeveynden doğan insanlar isterlerse en orthodox yahudî inancını taşısınlar ve judaizm kanunlarına uysunlar, hâlâ ‘Jew’ (yahudî) sayılmazlar. Judaizmin en liberal hareketlerine mensub, atheist veya yahudî dîninin hiçbir pratiğini yerine getirmeyen kişi hâlâ yahudîdir. Bu hem liberal hem de ultra orthodox yahudîler açısından böyledir. Bu anlamda, judaizm dînî inanç olmaktan ziyâde milliyetçilik inancı olarak Kabul edilir. Yahudî olmak da bir yurttaşlık sayılabilir. Torah kitabında çok yerde ‘üzerinizde outran / hâkim olan yabancılar’dan veya ‘haq sahibi dönmeler’den ya da ‘haq sâhibi yabancılar’dan bahsedilir. Bunlar, yahudîler arasında yaşayan ve dîn değiştirmediği hâlde yahudî yaşamını ve judaizm inancını sergileyen (pratik olarak) muhtelif ‘yahudî-olmayan’ları sınıflamak için kullanılan terimlerdir. Bir insan bir kez judaizme ihtidâ ettiğinde onun için özel bir terim kullanmaya gerek yoktur. Doğuştan Yahudî olanlar gibi kabul edilir. Bütün yahudî hareketleri ve kurumları bu genel prensipler üzerinde mutabıktır. Münâkaşalar özel h(bireysel) hâllere ilişkindir. Bu tartışmalar iki kategoriye ayrılır. Birincisi, geleneksel judaizm, eğer annesi yahudîyse, babasının kim olduğuna bakmaksızın kişinin yahudî olduğunu kesin olarak kabul etmektedir. Liberal hareketler bir kişinin yahudîliğini, anne veya baba ayırımı yapmadan herhangi birinin yahudî olmasını veya çocuğun şekillenmesinin yahudî olmasını yeterli bulmaktadır. Böylece, eğer baba yahudî ve ana hristiyan is eve anne yahudî bir formasyondan geçmişse çocuk yahudî kabul edilir. Reformistlere göre durum budur. Fakat, orthodox Judaist anlayışta bakış farqlıdır. Baba hristiyan ana yahudî fakat ana yahudî gibi şekillenmemişse dahi çocuk yahudî sayılır. Durum bu yönüyle karmaşıktır. Hele, bu çocukların çocuklarının durumu daha da karmaşık bir hâl arzetmektedir. İkincisi; daha geleneksel hareketler ihtidânın (dönmelik) geçerliliğine fazla sıcak bakmamaktadırlar. Daha modern hareketler ise geleneği pek fazla dikkate almazlar. Ek olarak, orthodoks judaizm muhafazakâr, reformcu ve yeniden inşâcı rabbilerin otoritesini kabul etmez. Ana tarafından (Matrilineal) şecere mevzuuBirçok kimse, geleneksel judaizmin neden ana tarafından gelen soy akışını yahudîliğin statü ölçüsü olarak değerlendirdiğini merak etmektedir. Zira, diğer mes’elelerde (kabile bağı, dîn adamlığı, krallık vs.) hep baba soyu (patrilineal) dikkate alınmaktadır. Yerinde bir merak olduğunu düşünüyorum. Torah kitabı, ana tarafından gelişin yahudîlik kriteri olduğunu spesifik olarak belirtmemektedir; fakat Torah kitabında bazı pasajlar vardır ki, buralarda yahudî kadın ile yahudî olmayan erkeğin çocuğunun yahudî olduğuna işâret edilmektedir. Yine bazı pasajlardan, yahudî olmayan kadınla yahudî olan erkeğin çocuğunun ise yahudî sayılmadığı anlaşılmaktadır. Defteronomi (Deuteronomy - Deuteronomia) bölümünde 7:1-5’de, ‘O, yahudî olmayan kocanın çocuğunun Ben’den geri dönmesine ve başkalarının ilâhlarına tapınmasına sebeb olacaktır’ ifâdesi dikkat çekicidir. Burada yahudî olmayan erkekle yahudî olan kadının birbirleriyle evlenmelerine sıcak bakılmadığı anlaşılıyor. Fakat, yahudî olmayan kadınla yahudî olan erkeğin evlenmesine değinilmemekte hattâ örtülü bir biçimde önerilmektedir. Levililer 24:10 bölümü İsrailli bir kadınla Mısırlı bir erkeğin oğlunun İsrail topluluğu dâhilinde olduğundan bahsetmektedir. Diğer taraftan, Ezra 10:2-3’de, İsrail’e dönen yahudîler yahudî olmayan hanımlarını ve bunlardan doğan çocuklarını bir kenara bırakmak için adak adarlar. Eğer bu çocuklar yahudî ise onlardan vazgeçemezler, yaklaşımını görüyoruz. Bazı kişiler Kral Davud’un yahudî olup olmadığını sorarlar. Bunun sebebi, ana tarafından soyunda Ruth’un bulunması ve bunun yahudîliğinin tartışmalı olmasıdır. Bu neticeye varılmasının iki hatalı öncül üzerine oturduğu söylenir: birincisi, Ruth yahudîydi ve eğer olmasaydı bile Davud’un yahudî statüsünü belirlemeyecekti. Ruth, Boaz ile evlenmeden evvel yahudîliğe ihtidâ etmiş ve Obed’i doğurmuştur. Ruth 1:16’da, onun ihtidâ niyetini görebiliyoruz. Ruth ihtidâ ettikten sonra onun soyundan gelen bütün çocuklar yahudî kabul edilmiştir. Fakat, eğer Ruth, Obed doğduğunda, yahudî olmasaydı bile bu durum Davud’un yahudîliğine engel oluşturmayacaktı çünkü Ruth, Davud’un baba tarafından soyunu oluşturur ve fakat ana tarafından değil. Ve, Davud’un yahudî statüsünü annesi belirlemiştir. Agudath Ha-Rabonim (Orthodox-İhtiyâr Rabinler Meclisi) Beyânnâmesi haqqındaMart 1997’de, Agudath Ha-Rabonim beyânnâmesi deklare edildi. Burada, muhafazakâr ve reformcu hareketlerin Torah ve judaizmin dışında oldukları belirtiliyordu. Bu deklarasyon geniş bir yankı buldu ve güçlü bir biçimde propagandası yapıldı. Çoğu zaman yanlış anlaşıldı ve yeniden yorumlanma ihtiyâcı hâsıl oldu. Özellikle üç nokta tartışıldı: 1) Bildirge reformist ve muhafazakâr yahudîlere karşı bir meydan okuma değildir; 2) Bildirge birleşik orthodox fiqriyatın resmî görüşü değildir; 3) Bildirge, halqı yahudîlikten uzaklaştırmak niyetiyle değil, yahudî itiqâdına (inancına) taşımak niyetiyle oluşturulmuştur. Herşeyden önce, Agudath Ha-Rabonim beyânnâmesi, Reformist ve Muhafazakâr yahudîlerin yahudî olmadığını belirtmemektedir. Beyânnâmede yahudîlik statüsüyle alâkalı birşey söylenmemektedir. Yukarıdaki tartışmalardan da anlaşılacağı üzere yahudî olmakla inanç arasında herhangi bir doğrudan ilişki kurulamaz. Ölçü bellidir; basitçe, ebeveynin durumu ile ilgilidir. Reformist ve muhafazakâr yahudîler, her zaman oldukları gibi, yahudîdirler. Agudath Ha-Rabonim bu konuda mutabıqtır. Yine, reformcular tarafından teklif edilen baba soyunun yahudîlik statüsünde belirleyici olması orthodox olmayan rabbiler tarafından uygun bulundu. İkincisi, Agudath Ha-Rabonim orthodox kanaatin resmî maqamı değildir. Bildirgeleri, temsil etmemektedir Amerika’daki orthodox judaizmin birleşik pozisyonunu tam olarak yansıtmamaktadır. Amerikan Rabbinler Konseyi hemen karşı bir bildiri yayınlayarak yaklaşımını ortaya koydu ve Agudath Ha-Rabonim’in bildirisini eleştirdi. Orthodox merkeze göre, Torah judaizmin kalbidir. Torah, yahudî inancının tanımı mâhiyetindedir. Ölçüdür. İster orthodox olsun isterse de reformcu veya muhafazakâr referans olarak Torah’ı almak durumundadırlar. Eleştirseler de, savunsalar da Torah’ı dikkate almak zorundalar. Reformcu Judaizm, Torah’ın kat’îliğine ve bağlayıcılığına inanmazken muhafazakâr judaizm kanunun (Torah) değişebileceğini savunmaktadır. Agudath Ha-Rabonim, reformcuları ve muhafzakârları yahudîlik mirâsından mahrum etmek gibi bir hesab içinde değildir ve olsa bile bunu başarabilecek durumda değildir. Bilakis, gâyesi reformcu ve muhafazakâr yahudîleri, tek gerçekliğin judaizm olduğu gerçeğine geri çağırmaktır. Bildirge, reformcuları ve muhafazakârları, kendi sinagoglarını bırakma ve orthodox sinagogla birleşmeleri konusunda cesâretlendirdi. Orthodoxi’nin fiqri, reformcu ve muhafazakâr yahudîlerin mevcud olmalarının, hiç yahudî olmamalarından daha evlâ olduğuna inanmaktadır.
DİĞER YAZILARI -Coyotte ve Skilia -Sıkıntılı Eser- I - Ma Alladzi Hadatha Fi Hadath 11/9 (11/09 'da Ne Oldu?) - Coyotte ve Skilia -Sıkıntılı Eser- II - Coyotte ve Skilia -Sıkıntılı Eser- III - Coyotte ve Skilia -Sıkıntılı Eser- IV - Coyotte ve Skilia (Sıkıntılı Eser) - V - Coyotte ve Skilia (Sıkıntılı Eser) - VI - Coyotte ve Skilia (Sıkıntılı Eser) - VII - Coyotte ve Skilia (Sıkıntılı Eser) - VIII - Coyotte ve Skilia (Sıkıntılı Eser) - IX
|