Cilt:4 Sayı:3

logo3.jpg (6368 bytes)

anasayfadernek hakkındakurs ve seminerlerduyurularüyelik şartlarıüye listesibağlantılararama

LAPAROSKOPİK CERRAHİ ANESTEZİSİNDE AZOT PROTOKSİT KULLANIMININ KAN GAZLARI ÜZERİNE ETKİSİ
Yard.Doç.Dr. Mehmet ÖĞÜŞ, Yard.Doç.Dr. Zeki ERTUĞ, Uz.Dr. Ayla BÜYÜKKEÇE, Uz.Dr. Nursel ŞAHİN, Prof.Dr. Kemal EMEK, Prof.Dr. Mustafa AKAYDIN

Öğüş M, Ertuğ Z, Büyükkeçe A, Şahin N, Emek K, Akaydın M: Laparoskopik cerrahi anestezisinde azot proksit kullanımının kan gazları üzerine etkisi. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 4:133-137, 1997

Videoendoskopik cerrahi en yaygın olarak karbondioksit (CO2) pnömoperitoneumu ile yapılmaktadır CO2 pnömoperitoneumun bilinen metabolik etkilerine anestezi tekniğinin etkisi tartışmalıdır. Prospektif olarak yapılan bu çalışmada, laparoskopik kolesistektomi yapılan 37 olgu 2 gruba ayrıldı. 17 olgudan oluşan 1. grubun anestezisi devamında isofluran/azot protoksit (N20)/oksijen (O2), 20 olguluk 2. gruba ise isofluran/O2/kuru hava verildi. Her iki grupta pH, PCO2, O2 sat, H2CO3 ve P50 değerleri çalışıldı. N2O verilen grupta daha fazla asidoz gelişti ve P50 değeri büyüdü. Çalışmamız laparoskopik cerrahi anestezisinde N2O kullanıldığında asidozun daha derin olduğunu ve P50 değerenini büyüttüğünü göstererek buna bağlı doku düzeyinde oksidatif bir stres oluşup oluşmadığının araştırılması gerektiğini ortaya koymuştur.
Anahtar kelimeler: Videoendoskopik cerrahi, CO2 pnömoperitoneum, azot protoksit

LAPAROSKOPİK TÜBER STERİLİZASYON SONRASI UTERO OVARİAN KAN AKIMININ RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ İLE ARAŞTIRILMASI
Dr. Eşber OKAN, Dr. Can YENER, Dr. Cihangir ORHON, Dr. Berk ARSAN, Dr. Yücel ŞENGÜN

Okan E, Yener C, Orhon C, Arsan B, Şengün Y: Laparoskopik tüber sterilizasyon sonrası utero ovarian kan akımının renkli Doppler ultrasonografi ile araştırılması. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 4:138-141, 1997

Bu çalışmamızda laparoskopik tüber sterilizasyon öncesi ve sonrasında, utero ovarian arter kan akımı renkli Doppler ultrasonografi ile araştırılmıştır. Bipolar koagülasyon ile laparoskopik tüber sterilizasyon uygulanan 55 olguda, operasyon öncesi ve sonrası dönemlerde, pulsatilite indeksi, ameliyat öncesi ve kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, istatistiki olarak anlamlı bir fark gözlenmemiştir (p>0.05). Sonuç olarak, bulgularımıza göre bipolar koagülasyon ile yapılan laparoskopik tüber sterilizasyon, menstrüasyon kanamalarına ve tubo ovarian kan akımına olumsuz etki yapmaktadır. Çeşitli tüber sterilizasyon yöntemlerini karşılaştıran, daha ileri Doppler ultrasonografi çalışmalarına gereklidir.
Anahtar kelimeler: Utero ovarian arter, renkli Doppler ultrasonografi, tüber sterilizasyon

İNFERTİL OLGULARDA TUBAL PASAJIN ARAŞTIRILMASINDA HİSTERO SALPİNGO KONTRAST SONOGRAFİNİN TANISAL DEĞERİ
Uz.Dr. Can ŞENER, Uz.Dr. Eşber OKAN, Uz.Dr. Banu ARSLAN, Dr. Yücel ŞENGÜN

Şener C, Okan E, Arslan B, Şengün Y: İnfertil olgularda tubal pasajın araştırılmasında histero salpingo kontrast sonografinin tanısal değeri. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 4:142-146, 1997

Bu çalışmanın amacı, infertil hastaların değerlendirilmesinde histero salpingo kontrast sonografinin (HKS) tanısal değerini araştırmaktır. 40 infertil olguda HKS uygulanmış, sonuçlar histerosalpingografi (HGS) ve laparoskopi (LSK) bulguları ile karşılaştırılmıştır. HKS sonuçları, LSK ile karşılaştırıldığında, sensitivite % 87, spesifite % 78, pozitif prediktif değer % 43, negatif prediktif değer % 95, konkordans % 75 olarak bulunmuştur. Sonuç olarak infertil olguların değerlendirilmesinde yeni bir yöntem olan HKS, tubaların uterinaların değerlendirilmesinde güvenilir bir yöntemdir. Bu yöntemle bir patoloji saptandığında, HSG ve LSK indikasyonu vardır.
Anahtar kelimeler: Histero salpingo kontrast sonografi, histerosalpingografi, laparoskopi

ÜRİNER SİSTEM OBSTRÜKSİYONLARINDA PERKÜTAN NEFROSTOMİ UYGULAMASI
Yard.Doç.Dr. Özkan POLAT, Yard.Doç.Dr. Osman GÜL, Uz.Dr. İsa ÖZBEY, Araş.Gör. Okan BİÇGİ, Prof.Dr. Yılmaz BAYRAKTAR, Uz.Dr. Ayhan AKÇALI

Polat Ö, Gül O, Özbey İ, Biçgi O, Bayraktar Y, Akçalı A: Üriner sistem obstrüksiyonlarında perkütan nefrostomi uygulaması. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 4:147-150, 1997

Üriner sistem obstrüksiyonlarında ultrasonografi kılavuzluğunda perkütan nefrostomi uygulamasının endikosyon, teknik, komplikasyon ve sonuçlar açısından değerlerdirilmesi yapılmıştır. Yaş oratlaması 51.4 (32-65) olan 20 erkek ve 5 bayan olmak üzere toplam 25 hastaya ultrasonik görüntüleme kılavuzluğunda 39 (11 unilateral, 14 bilateral) perkütan nefrosotmi uygulandı. Benign veya malign sebeplere bağlı üriner sistem obstrüksiyonlu hastaları böbrek fonksiyonları ortalama 8 günde normal sınırlara inmiştir. Perkütan nefrostomi uygulmasına bağlı erken ve geç komplikasyonlar % 17.6 oranında görülmüştür. Radyologların ve ürologların yoğun bir işbirliği içinde olmasını zorunlu kılan girişimsel işlemler içinde olan perkütan nefrostomi uygulaması, komplikasyonları az, güvenilir bir yöntemdir.
Anahtar kelimeler: Üriner sistem, obstrüksiyon, perkütan nefrostomi

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİDE ORTAYA ÇIKAN KOMPLİKASYONLARIN ÖNLENMESİ VE HEMŞİRENİN ROLÜ
Doç.Dr. Deniz ŞELİMEN, Öğr.Gör. Aysel GÜRKAN

Şelimen D, Gürkan A: Laparoskopik kolesistektomide ortaya çıkan komplikasyonların önlenmesi ve hemşirenin rolü. End.-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 4:151-154, 1997

Abdominal bölgedeki laparoskopik girişimler günümüz modern cerrahisinde önemli bir yere gelmiş olmakla birlikte işlem sonrasında ortaya çıkan komplikasyonlar da azımsanmayacak kadar çoktur. Laparoskopik kolesistektomi sonrası tromboembolik hastalıklar, işlem sırasında safra sızıntıları, taşların kaybedilmesi yada periton içine düşmesi iyatrojenik perforasyonlar, safra yolları yaralanmaları gibi komplikasyonlara sıklıkla rastlanmaktadır. Bu işlem sırasında ve sonrasında ortaya çıkabilecek komplikasyonları en aza indirmede ve başarı insidansını yükseltmede dikkatli bir girişim ve alınacak önlemlerin rolü büyüktür. Bu nedenle laparoskopik cerrahi ekibi üyelerinin ve ekip üyelerinden biri olan hemşirenin bu konuda eğitim, deneyim ve beceri sahibi olması gerekmektedir.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi, komplikasyon, hemşire

GASTROİNTESTİNAL FLEKSİBL ENDOSKOP DEZENFEKSİYONU
Araş.Gör. Birsen Küçük DİKENCİK, Uz.Hemş. Nuray GÖNÜL

Dikencik B.K, Gönül N: Gastrointestinal fleksibl endoskop dezenfeksiyonu. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 4:155-159, 1997

Gastrointestinal fleksibl endoskopların dış yüzeyleri ve iç kanalları bazı patojen mikroorganizmalarla sürekli olarak kontamine olmaktadır. Bu mikroorganizmaların endoskopi işlemleri sırasında hastaya bulaşma olasılığı vardır. Bu nedenle endoskopi yapılacak her hastanın muayenesinin temiz ve dezenfekte edilmiş aletlerle yapılmasının büyük önem taşıdığı bilinmektedir. Gastrointestinal her endoskopi işleminden önce mekanik temizlik+dezenfeksiyon yöntemlerinin yerine getirilmesi, endoskopi sonunda da kullanılan tüm endoskoplara mekanik temizlik+dezenfeksiyon+duralama ve kurutma işlemlerinin tekrarlanması gerekmektedir. Islak bırakılan her malzemenin mikroorganizmaların üremesi için uygun bir ortam oluşturduğu unutulmamalıdır. Endoskopların dezenfeksiyonunun çalışanlar ve hastalar için güvenli ve zararsız olmasını sağlamak endoskopi hemşirenin sorumluluğundadır. Bu nedenle konusunda eğitimli ve endoskopide karşılaşılabileceği tehlikelerden haberdar olmalı ve bu tehlikelerden sakınmak için gerekli önlemleri almalıdır. Bu bağlamda eğitimli endoskopi hemşiresi ile etken dezenfeksiyon sağlanabilir ve endoskoplarla bakteriyal infeksiyon aktarımı riski en aza indirilebilir.
Anahtar kelimeler: Flesibl endoskop dezenfeksiyonu

PERCUTANEOUS ENDOSCOPIC GASTROSTOMY
Dr. Mahir ÖZMEN, Dr. Stuart D. SCOTT, Dr. Roy S. PATANKAR, Dr. Colin D. JOHNSON

Özmer M, Scott S.D, Patankar R.S, Johnson C.D: Percutaneous endoscopic gastrostomy. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 4: 160-163, 1997

Perkütan endoskopik gastrostomi (PEG), cerrahi gastrostominin basit, güvenli ve daha ucuz bir alternatifidir. Ortalama yaşı 68 (51-89) olan 50 hastaya PEG uygulandı. Bütün uygulamalar intravenöz sedasyon ve lokal anestezi altında yapıldı. İşlem ortalama 17 (12-28) dakika sürdü ve bütün hastalar işlemden sonraki ilk günde bslenmeye başlandı. Bütün hastalar mortalite ve morbiditeyi değerlendirmek için takibe alındı. 1 hasta işlemden üç gün sonra aspirasyon pnömonisininden kaybedildi (% 2). Tüp çevresinde infeksiyon (% 8) (4/50), stoma kenarlarından kaçak (% 2)(1/50), tüpün değiştirilmesini gerektiren blokaj (% 6)(3/50), gastroözofageal reflü (% 2)(1/50) ve tüpün kıvrılması (% 2)(1/50) gibi komplikasyonlar görülmüştür. Tüpler ortalama 159 (4-426) gün takılı kaldılar. Sonuçta PEG operasyon süresini, komplikasyon oranını ve genel anestezi gereksinimini azaltır ve enteral beslenmede mutlaka ilk seçenek olmalıdır.
Anahtar kelimeler: Perkütan endoskopik gastrostomi (PEG), enteral beslenme, komplikasyonlar

LAPAROSKOPİK İNGUİNAL HERNİORAFİLERDEKİ İLK TECRÜBEMİZ
Öğr.Gör. Ahmet E. DEMİRKIRAN, Prof.Dr. Ertuğrul ERTAŞ, Doç.Dr. Sezer GÜRER, Doç.Dr. Mustafa ŞARE, Prof.Dr. Mehmet GÜREL

Demirkıran A.E, Ertaş E, Gürer S, Şare M, Gürel M: Laparoskopik inguinal herniorafilerdeki ilk tecrübemiz. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 4: 164-172, 1997

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'nda Şubat 1993-Nisan 1996 tarihleri arasındaki 25 hastaya 27 laparoskopik inguinal herni onarımı yapılmıştır. opere edilen hastaların 20 tanesi erkek (% 80), 5 tanesi kadın (% 20) idi. Hastaların ortalama yaşı 41, ortalama operasyon süresi 150 dakika, ortalama hastaneden taburcu süresi 1.6 gün ve ortalama takip süreleri 34 ay idi. Laparoskopik olarak 18 hastaya 20 transabdominal preperitoneal yaklaşım (% 7.4), 5 hastaya ekkstraabdominal perperitoneal yaklaşım (% 18.5), 2 hastaya da fıtık kesesi ligasyonu (% 7.4) yapılmıştır. Hastalarımızda % 24 minör, % 16 majör komplikasyon görülmüştür. 1 hasta da transient, 1 hastada da persistant sinir yaralanması, 2 hastada da ise nüks (% 8) görülmüştür. Komplikasyon ve nüks oranlarımızın literatüre kıyasla daha yüksek olmasının sbebi, her yeni girişimin bir öğrenme eğrisi olması ve vaka sayılarının kıyaslama yapmak için fazla olmamasıdır. Deneyimlerimize ve literatüre dayanarak laparoskopik inguinal herni tamirlerinin bilateral, nüks ve geniş inguinal hernilerde yapılmasını önermekteyiz.
Anahtar kelimeler: Laparoskopi, inguinal herniler

İLK LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ DENEYİMLERİMİZ
Doç.Dr. Hayri ERKOL, Prof.Dr. Necdet AYBASTI, Uz.Dr. Göktürk MARALCAN, Araş.Gör. İlyas BAŞKONUŞ

Erkol H, Aybastı N, Maralcan G, Başkonuş İ: İlk laparoskopik kolesistektomi deneyimlerimiz. End.-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 4: 173-177, 1997

Ağustos 1995-Mart 1997 tarihleri arasında Anabilim dalımızda yapılan 70 olguluk laparoskopik kolesistektomi (LK) serisinden 52'si (yaklaşık % 75), kişisel LK deneyimlerimiz olarak sunulmuştur. Olgularımızın 42'si kadın, 10'u erkekti. Yaş ortalaması 48.9 (18-69) idi. Preoperatif ultrasonografide (USG) 16 olguda değişik boyutlarda tek taş, 35 olguda çeşitli ebatlarda multipl taşlar ve 1 olguda polip saptandı. Operasyon sonrası incelemelerde preoperatif USG bulgularının doğru olduğu anlaşıldı. Peroperatif 1 olguda kolelitiazis ile birlikte asemptomatik bridler saptandı ve laparoskopik bridektomi de uygulandı. Tüm olgulara preoperatif rutin laboratuar tetkikleri yanında solunum fonksiyon testleri (SFT) ve kan gazları (KG) incelemesi de yapıldı. Operasyonun 1 saatten fazla sürdüğü 2 olguda peroperatif KG tetkiki, toplam 36 olguda postoperatif 1. günde SFT tekrarlandı (zaman zaman oluşan teknik aksaklıklar nedeniyle tüm olgulara postoperatif SFT ve KG incelemeleri uygulanamadı). Preoperatif ve postoperatif SFT ve KG incelemelerinde anlamlı farklılıklar saptanmadı. Operasyon süresi ortalama 32 dk (18-90 dk) idi. Olguların 1'inde ileri derecede yapışıklık, 1'inde ise arter anomalisi nedeniyle toplam 2 olguda açık kolesistektomiye geçildi (% 38). Tüm olgulara peroperatif nazogastrik tüp uygulandı ve 4., 6. saatte çekildi (açığa geçilenlerinki ise postoperatif 1. gün çekildi). Olgulara profilaktik amaçla 3. kuşak sefalosporin uygulandı. Postoperatif analjezi için metamizol kullanıldı. LK yapılan olgular postoperatif 1. günden sonra analjiye ihtiyaç göstermedi. Olguların hiçbirinde postoperatif önemli komplikasyon görülmedi. Olguların ortalama hastanede yatış süresi 1.56 gün (1-5 gün) idi.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi, kolelitiazis

KISA PERFORASYONLARI LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİDE MORBİDİTEYİ ARTTIRIR MI?
Op.Dr. Abut KEBUDİ, Doç.Dr. Adnan İŞGÖR, Dr. Mustafa ÖZBAĞRIAÇIK

Kebudi A, İşgör A, Özbağrıaçık M: Kısa perforasyonları laparoskopik kolesistektomide morbiditeyi arttırır mı? End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 4: 178-181, 1997

Laparoskopik kolesistektomi (LK) kanser hariç, safra kesesi hastalıklarının tedavisinde açık kolesistektominin yerini büyük ölçüde almıştır. Bu yöntemin yararları ağır basmakla birlikte, seriler ortaya çıktıkça kendine özgü komplikasyonlar da ortaya çıkmaktadır. Bu komplikasyonlardan biri de kese perforasyonudur. Bu prospektif çalışmanın amacı, LK sırasında kese perforasyonunun insidansını ve perforasyonunun morbiditeyi arttırıp arttırmadığını belirlemektedir. Kliniğimizde ardarda uygulanan 82 LK'nin 20'sinde (% 24) intraoperatif kese perforasyonu gelişti. Bu 20 vakanın 12'sinde (% 60) zor anatomi, aşırı omental yapışıklık, hidropik kese ve/veya  duvar kalınlaşması mevcuttu. Perforasyonu takiben, batına dökülen yarım santimin üstündeki taşlar mümkün olduğunca toplandı, loj bol serum fizyolojikle yıkandı ve yalnız bir vakada dren kullanılarak ameliyat sonlandırdı. Hastalar postop klinik ve ultrasonografik tetkik ile izlendi. Perforasyon olan vakalar, diğer vakalar gibi seyretti ve yine aynı zamanda erken taburcu edildi. Bu hastalarda, postop dönemde bir komplikasyon gelişmedi. Sonuç olarak bu çalışmada LK ameliyatlarında kese perforasyonlarının morbiditeyi arttırıcı herhangi bir etkisi olmadığı ve açık kolesistektomiye geçmek için bir neden oluşturmadığı gözlendi.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi, kese perforasyonu, komplikasyonlar