Cilt:5 Sayı:1

logo3.jpg (6368 bytes)

anasayfadernek hakkındakurs ve seminerlerduyurularüyelik şartlarıüye listesibağlantılararama

LAPAROSKOPİK VE MİNİLAPAROTOMİ İLE KOLESİSTEKTOMİLERİN KAN GAZLARINA VE SOLUNUM FONKSİYONLARINA ETKİLERİ
Dr. Celalettin VATANSEV, Dr. Metin BELVİRANLI, Dr. Levent ORMAN, Dr. Faruk AKSOY, Dr. Sami BİLİCİ, Dr. Mustafa ŞAHİN, Dr. Hüsamettin VATANSEV

Vatansev C, Belviranlı M, Orman L, Aksoy F, Bilici S, Şahin M, Vatansev H: Laparoskopik ve minilaparotomi ile kolesistektomilerin kan gazlarına ve solunum fonksiyonlarına etkileri. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5:5-9, 1998

Amaç: Laparoskopik koleistektomi ve açık minilaparotomi ile kolesistektominin hastalarda solunum fonksiyonları ve kan gazları üzerine postoperatif erken dönemdeki etkilerini araştırdık.
Yöntem: Kolelitiasis tanısıyla laparosokpik kolesistektomi yapılan 14 olgu ve minilaparotomi ile kolesistektomi yapılan 11 olgu preoperatif ve postoeparatif 24 saatte ölçülen solunum fonksiyon testleri ve kan gazları yönünden karşılaştırıldı.
Bulgular: Her iki grubun preoperatf solunum fonksiyonları ve kan gazı değerleri normal sınırlarda idi. Laparoskopik kolesistektomi grubunda postoperatif solunum fonksiyonları daha az etkilendi, ancak pCO2 anlamlı olark yükseldi, O2 satürasyonları anlamlı derecede düşük ybulundu. Minilaparotomi ile kolesistektomi yapılan grupta ise solunum fonksiyonları daha fazla etkilenirken, kan gazlarında anlamlı etkilenme olmadı.
Sonuç: Laparoskopik kolesistektomili hiperkarbiye meyil olmaktadır. Laparoskopik kolesistektomi yapılacak pulmoner risk grubundaki hastaların iyi monitörize edilmesi, karın içindeki CO2'nin ameliyat sonrası iyi boşaltılması gereklidir. Bu hastalar minilaparotomi ile yapılan kolesistektominin kan gazlarının daha az etkilediği de gözönüne alınmalıdır.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi, minilaparotomi ile kolesistektomi, CO2 pnömoperituan

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ SONRASI KARIN DUVARINDA KİTLE OLUŞUMU
Uz.Dr. Akın TARIM, Araş.Gör. Süleyman GÖKDUMAN, Uz.Dr. Mahmut C. YAĞMURDUR, Araş.Gör. Burhan KABAY, Araş.Gör. Mustafa HASBAHÇECİ, Prof.Dr. Ömer ARAN

Tarım A, Gökduman S, Yağmurdur M.C, Kayab B, Hasbahçeci M, Aran Ö: Laparoskopik kolesistektomi sonrası karın duvarında kitle oluşumu. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5:10-13, 1998

Amaç: Laparoskopik kolesistektomi sonrası karın içerisine dökülen safra taşlarının neden olduğu komplikasyonları incelemek.
Yöntem: Kolelitiyazis tanısıyla laparoskopik kolesistektomi yapılan ve üç ay sonra karın duvarında kitle şikayeti ile başvuran bir hasta vaka takdimi ile sunuldu ve karın içerisinde kalan safra taşlarının yol açtığı komplikasyonlar tartışıldı.
Bulgular: Laparoskopik kolesistektomi sonrası karın duvarında kitle şikayeti ile başvuran hastanın çekilen bilgisayarlı tomografisinde karın ön duvarında komşu yumuşak doku ve kas yapılarından net olarak ayrılamayan malign görünümde solit kitle rapor edildi. Hasta karın duvarında kitle tanısıyla ameliyata alındı. Eksplorasyonda kitlenin daha önceki laparoskopik kolesistektomi sırasında karın duvarında kalan safra taşlarına bağlı geliştiği görüldü. Debritman ve drenaj sonrası ameliyat sonlandırıldı.
Sonuç: Laparoskopik kolesistektomi sırasında karın içerisine dökülen taşlar önceleri zararsız olarak kabul edilmişse de son yıllarda safra taşlarının yol açtığı değişik komplikasyonlar bildirilmekte, karın içerisine dökülmüş taşların çıkarılması için elden gelen gayretin gösterilmesi önerilmektedir.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi, safra taşları, komplikasyon

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİNİN KARACİĞER TRAVMASINA ETKİSİ
Doç.Dr. Mehmet MİHMANLI, Doç.Dr. Adnan İŞGÖR, Dr. Akın KAYA, Dr. Kayıhan ÇAĞLAR, Dr. İsmail AKGÜN, Uz.Dr. Nezaket EREN

Mihmanlı M, İşgör A, Kaya A, Çağlar K, Akgün İ, Eren N: Laparoskopik kolesistektominin karaciğer travmasına etkisi. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5:14-16, 1998

Amaç: Pekçok açıdan üstünlüğü kanıtlanmış olan laparoskopik kolesistektominin olası yan etkileri veya olumsuz yönlerini araştıran çalışmalar süregelmektedir. Bu prospektif çalışmada, laparosokpik kolesistektomi esnasında oluşan barotravma, CO2 ve diaterminin karaciğer işlevi üzerine etkisi araştırıldı.
Yöntem: Bu çalışmaya, elektif olarak kolesistektomiyi kabul eden 32 hasta alındı. Onaltı hastaya laparoskopik yöntemle (LK) onaltı hastaya da açık yöntemle (AK) kolesistektomi yapıldı. Tüm hastalardan preoperatif ve postoperatif 24. satte alınan venöz kandan SGOT, SGPT, ALP, GGT, total bilirubin ölçüldü.
Bulgular: AK grubunun yaş ortalaması 54.8 (30-72), erkek/kadın oranı 7/9 iken, LK grubunda sırasıyla 47.2 (23-65) ve 2/14 bulundu. Her iki grubun da ameliyat öncesi ve sonrası kan değerleri normal sınırlarda olduğundan gruplar arası istatistiksel incelemede AK ile LK arasında fark olmadığı saptandı.
Sonuç: Çalışmamızın sonuçlarına göre laparoskopik kolesistektomide barotravma oluşması, CO2 kullanılması yada kesenin diatermi ile disseke edilmesinin karaciğerde kan enzim  düzeylerine yansıyacak düzeyde bir travma oluşturmadığı kanısına varıldı.
Anahtar kelimeler: Kolesistektomi, laparoskopi, inflamatuar yanıt

60 YAŞ ÜSTÜNDEKİ KOLELİTİAZİSLİ HASTALARDA LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİNİN YERİ
Dr. Burak KAVUKLU, Uz.Dr. Ataç BAYKAL, Dr. Mehmet ÖZDOĞAN, Doç.Dr. Erhan HAMALOĞLU, Doç.Dr. Demirali ONAT, Prof.Dr. İskender SAYEK

Kavuklu B, Baykal A, Özdoğan M, Hamaloğlu E, Onat D, Sayek İ: 60 yaş üstündeki kolelitiazisli hastalarda laparoskopik kolesistektominin yeri. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5:17-21, 1998

Amaç: Yaşlı hastalarda semptomatik kolelitiazisin tedavisi laparoskopik kolesistektominin yeri.
Yöntem: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'nda 1992-1996 yılları arasında semptomatik kolelitiazis nedeniyle laparoskopik kolesistektomi yapılan 60 yaşın altındaki 445 hasta ile, 60 yaşın üstündeki 140 hastanın preoperatif ve postoperatif klinik, laboratuar bulguları araştırıldı.
Bulgular: Her iki grubun ameliyat süresi, ağızdan beslenmeye geçiş süresi, ameliyat sonrası hastanede kalış süresi, ameliyat sırasında veya ameliyat sonrası gelişen komplikasyonlar açısından değerlendirilmesinde, gruplar arasında fark bulunmamıştır.
Sonuç:Semptomatik kolelitiazisi olan yaşlılarda, hastanın sistemik hastalıkları medikal tedavi altına alındıktan sonra laparoskopik yöntem tercih edilmelidir.
Anahtar kelimeler: Kolelitiazis, laparoskopik kolesistektomi, ileri yaş

GEÇİRİLMİŞ ABDOMİNAL CERRAHİ LAPAROSKOPİK CERRAHİ İÇİN KONTRENDİKASYON MUDUR?
Yard.Doç.Dr. Mehmet ÖĞÜŞ, Uz.Dr. Ayla BÜYÜKKEÇE, Araş.Gör. Cafer ASLAN, Prof.Dr. Şükrü AKTAN

Göğüş M, Büyükkeçe A, Aslan C, Aktan Ş: Geçirilmiş abdominal cerrahi laparoskopik cerrahi için kontrendikasyon mudur? End.-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5:22-25, 1998

Amaç: Geçirilmiş abdominal cerrahimin laparoskopik cerrahi için bir olumsuzluk oluşturup oluşturmadığını araştırmak.
Yöntem: Temmuz 1993-Kasım 1997 tarihleri arasında laparoskopik kolesistektomi uygulanan olgular çalışmaya alındı. Bu olgular geçirilmiş abdominal cerraihsi olan ve olmayanlar olarak ayrıldı. Her iki grup operasyon süresi, peroperatif minör komplikasyonlar, postoperatef yatış süresi ve konversiyon oranları açısından retrospektif olarak incelendi.
Bulgular: Laparoskopik kolesistektomi uygulanan 481 olgunun 118'inde geçirilmiş laparotomi vardı. Her iki grubun operasyon süreleri, peroperatif minör cerrahi komplikasyonlar ve postoperatif hastanede yatış süreleri açısından anlamlı farklılık lsaptanamadı (p>0.05). Geçirilmiş laparotomisi olan grupta kanversiyon oranı % 9.3, diğer grupta % 6.6 olarak hesaplandı. Yalnızca iki olguda konversiyon nedeni geçirilmiş abdominal cerrahiydi.
Sonuç: Bu sonuçlara göre geçirilmiş abdominal cerrahisi olanlarda da açık laparoskopi yöntemi kullanıldığı sürece laparoskopik cerrahinin güvenle kullanılabileceği kanısındayız.
Anahtar kelimeler: Geçirilmiş abdominal cerrahi, laparoskopik cerrahi

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİDE DREN KULLANIMI: ULTRASONOGRAFİK BİR ÇALIŞMA
Op.Dr. Abut KEBUDİ, Doç.Dr. Adnan İŞGÖR, Op.Dr. Gürkan YETKİN, Dr. İsmail AKGÜN

Kebudi A, İşgör A, Yetkin G, Akgün İ: Laparoskopik kolesistektomide dren kullanımı: ultrasonografik bir çalışma. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5:26-29, 1998

Amaç: Laparoskopik kolesistektomi ameliyatlarında dren kullanımının gerekliliğini incelemek.
Yöntem: Kliniğimizde arka arkaya yapılan 78 laparoskopik kolesistektomi (LK) ameliyatı, çalışma kapsamına alındı. Dren konan ve konmayan tüm olgular, postop dönemde gerek klinik olarak ve gerekse de batın ultrasonografisi (USG) ile izlendiler. USG tüm olgularda postop 2. gün ve koleksiyon olan olgularda ilaveten 5. gün yapıldı.
Bulgular: 78 LK'nın 6'sında (% 7.7) açığa geçildi. Başlangıçta, kalan 72 olgunun zor olan 6'sında dren kullanıldı. Bu olgularda, drenaj minimaldi ve en geç 48 saatte kesildi. Ayrıca bu olgularda USG ile herhangi bir koleksiyon saptanmadı ve klinik takip çok iyi seyretti. Bundan dolayı, geri kalan 66 olguda dren kullanmadık. Bu 66 olgunun 26'sı zordu. Olguların 9'unda (% 35) ve geri kalan 40 olgunun 11'inde (% 27.5), USG ile boyutları 0.8x1 cm ile 3x4 cm arasında değişen koleksiyon saptandı. Tüm hastalar erken dönemde taburcu edildiler ve ayaktan takip edildiler. Koleksiyonun bir hafta içinde kaybolduğu USG ile gözlendi. Tüm hastalar tamamen düzeldi ve bir ay sonraki kontrolleri de gayet iyi idi.
Sonuç: Dikkatli bir diseksiyon ve hemostaz uygulandığı takdirde, LK ameliyatlarında dren kullanmanın gerekli olmadığını ve endikasyon yoksa, postop erken dönemde USG ile rutin takibin de gerekli olmadığını, klinik takibin daha önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Anahtar kelimeler: Laparoskopi, kolesistektomi, dren, ultrasonografi

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİDE 2 mm TROKAR VE EL ALETLERİ İLE İLK DENEYİMİMİZ
Prof.Dr. Yalçın AKER, Uz.Dr. Yavuz KAYA, Yard.Doç.Dr. Aslan SAKARYA, Yard.Doç.Dr. Hakan UNCU, Araş.Gör. Osman YURTTAŞ

Aker Y, Kaya Y, Sakarya A, Uncu H, Yurttaş O: Laparoskopik kolesistektomide 2 mm trokar ve el aletleri ile ilk deneyimimiz. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5: 30-34, 1998

Amaç: Laparoskopik kolesistektomide, yeni geliştirilen 2 mm'lik trokar ve el aletlerinin kullanılabilirliğini ve sonuçlarını değerlendirmek.
Yöntem: Kasım 1997'de kronik kolelitiazisli bir olgumuza 2 mm'lik trokar ve el aletlerini kullanarak laparoskopik kolesistektomi yaptık.
Bulgular: Laparoskopik kolesistemi de amaç, daha düşük komplikasyon oranları ile birlikte hastaya minimal invaziv cerrahi girişim uygulayarak daha iyi tıbbi, sosyal ve kozmetik sonuçlar elde etmektir. Dolayısıyla laparoskopik kolesistektomide kullanılan aletler teknolojik olarak hızla gelişmektedir. Bu teknolojik gelişimden faydalanarak, yeni geliştirilen 2 mm'lik trokarları ve el aletlerini kullanarak yaptığımız ilk laparoskopik kolesistektomi olgumuzu burada sunduk. Bu trokarların ve el aletlerinin kullanımı ameliyat tekniği açısından bir güçlük yaratmadığı gibi operasyon süresini de etkilemedi. Olgumuz da postoperatif dönemde analjezik ihtiyacı gösterecek ağrı olmadı. 5 ve 10 mm'lik trokarlara göre daha iyi kozmetik sonuç elde ettik ve trokar giriş yerlerine ait komplikasyon oranlarını attıran 10 mm'lik trokarların birisini ve 5 mm'lik trokarları bu olguda kullanımdan çıkarmış olduk.
Sonuç: Laparoskopik kolesistektomide, 5 ve 10 mm'lik trokarlar yerine 2 mm'lik trokar ve el aletlerinin kullanılması ile laparoskopik kolesistektominin amacına paralel olarak hastaların daha iyi bir postoperatif dönem geçirmesi ve cerrahi yönden de daha iyi sonuçların elde edilmesi sağlanabilir.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi, trokar, komplikasyon

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİDE DREN KULLANIMI
Yard.Doç.Dr. Emin ERSOY, Doç.Dr. Şükrü BOZKURT, Yard.Doç.Dr. Ercüment TEKİN, Yard.Doç.Dr. Ferit TANERİ, Prof.Dr. Mehmet OĞUZ

Ersoy E, Bozkurt Ş, Tekin E, Taneri F, Oğuz M: Laparoskopik kolesistektomide dren kullanımı. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5: 35-37, 1998

Amaç: Laparoskopik kolesistektomilerde dren kullanım sıklığı ve sonuçlarını gözden geçirdik.
Yöntem: 1994-1996 yılları arasında Genel Cerrahi Anabilim Dalı'nda opere edilen 249 laparoskopik kolesistektomi vakası dren kullanım sıklığı ve sonuçları itibariyle gözden geçirildi.
Bulgular: Güçlük derecelerine göre tüm LK'ler (laparoskopik kolesistektomi) dört gruba ayrıldı. Grade I 138 LK vakasında hiç dren kullanılmadı ve komplikasyon ile karşılaşılmadı. Grade II 81 vakanın 2'sine (% 8.6) dren konuldu. Bu hastalardan birinin drenin taze kan gelmesi üzerine reopere edildi ve sistik arterden kanama olduğu tespit edildi. Bir drenajı oldu ve 7 gün içerisinde bu drenaj kesildi. Grade III 22 vakanın 4'ünde (% 18.1) ve grade IV 8 vakanın 3'ünde (% 37.5) dren kullanıldı ve bu drenler postoperatif 24. saatte çekildiler. Tüm gruplarda drenlere  bağlı bir komplikasyon olmadı.
Sonuçlar: Drenler laparoskopik kolesistektomilerde sık olarak kullanılmazlar fakat cerrahlar gerekli gördükleri kullanmaktan kaçınmalıdır.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi, dren, komplikasyon

LAPAROSKOPİK APENDEKTOMİ DENEYİMİMİZ
Uz.Dr. Nihat YAVUZ, Uz.Dr. Tayfun KARAHASANOĞLU, Uz.Dr. İsmail HAMZAOĞLU, Uz.Dr. Salih PEKMEZCİ, Uz.Dr. Sinan ÇARKMAN, Dr. Serdar GİRAY, Prof.Dr. Feridun ŞİRİN

Yavuz N, Karahasanoğlu T, Hamzaoğlu İ, Pekmezci S, Çarkman S, Giray S, Şirin F: Laparoskopik apendektomi deneyimimiz. End.-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5: 38-42, 1998

Amaç: Acil cerrahi hastalıkların tanı ve tedavisinde laparoskopinin yeri ve önemini incelemek.
Yöntem: Aralık 1996-1997 döneminde klinik olarak akut apandisit tanısı konularak laparoskopik apendektomi girişiminde bulunulan 83 olgu çalışma kapsamına alındı. Önceden hazırlanmış olan hasta formlardaki kayıtlar değerlendirilerek sonuçlar incelendi.
Bulgular: Olguların 76 (% 92)'sında başarılı olunmasına karşın yedi olguda (% 8) açığa geçildi. Olguların 38'i kadın (% 50), 38'i erkek (% 50) olup ortalama yaş 25 (10-74)'dir. Mezo diseksiyonu 70 (% 92) olguda endo klip, 6 (% 8) olguda bipolar koter ile yapıldı. Apendiks stumpunun kapatılmasından 64 olguda endo GIA 30 ve 7 (% 9) olguda  ekstrakorporal düğüm kullanıldı. Ameliyat süresi ortalama 50 (20-120) dakikadır. Dört olguda (% 5) trokar giriş yerlerinde enfeksiyon gelişti. Hastanede kalış süresi ortalama 1.3 (1-3) gündür.
Sonuç: Laparoskopik apendektomi, sahip olduğu minimal invaziv cerrahinin genel avantajlarının yanısıra kolay uygulanabilir, güvenilir bir yöntemdir.
Anahtar kelimeler: Laparoskopi, apendektomi

AÇIK VE LAPAROSKOPİK TOTAL EKSTRAPERİTONEAL (TEP) FITIK TAMİRİNDE KAN GAZI VE STRES HORMON CEVABI
Uz.Dr. Tayfun KARAHASANOĞLU, Uz.Dr. Melih PAKSOY, Uz.Dr. Sinan ÇARKMAN, Doç.Dr. Metin ERTEM, Prof.Dr. Cihan URAS

Karahasanoğlu T, Paksoy M, Çarkman S, Ertem M, Uras C: Açık ve laparoskopik total ekstraperitoneal (TEP) fıtık tamirinde kan gazı ve stres hormon cevabı. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5: 43-46, 1998

Amaç: Laparoskopik total ekstraperitoneal fıtık tamirindeki stres hormonu ve kan gazı seviyesindeki değişimler ile konvansiyonel fıtık tamiri şleminin sonuçlarını karşılaştırmak.
Yöntem: 30 inguinal fıtık hastasını içeren bu prospektif çalışmada hastaların 15'ine (TEP) (grup I) ve geri kalan 15'ine ise açık fıtık tamiri (grup 2) uygulandı. Hastaların peroperatif kan gazı ve preoperatif-postoperatif stres hormon düzeyleri ölçüldü.
Bulgular: Her iki grup arasında kan gazı ve stres hormon değerleri açısından fark saptanmadı (p>0.05). Grup 1'de kortizol düzeylerinde artma ve büyüme hormon (GH) insülin düzeylerinde azalma eğilimi vardı (p>0.05). Grup 2'de GH, kortizol ve insülin düzeyleri ameliyat sonrası dönemde belirgin olarak arttı (p<0.05).
Sonuç: Laparoskopik total ekstraperitoneal tamir işlemi fiziksel minimal travma oluşturan fizyolojik bir yöntemdir.
Anahtar kelimeler: Total ekstraperitoneal fıtık tamiri, kan gazı, stres hormonları

İLK 210 LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİNİN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ
Prof.Dr. Mehmet A. AKKUŞ, Doç.Dr. Osman DOĞRU, Doç.Dr. Çağatay ÇİFTER, Yard.Doç.Dr. Yavuz S. İLHAN, Yard.Doç.Dr. Ziya ÇETİNKAYA

Akkuş M.A, Doğru O, Çifter Ç, İlhan Y.S, Çetinkaya Z: İlk 210 laparoskopik kolesistektominin retrospektif değerlendirilmesi. End.-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5: 47-50, 1998

Amaç: Kliniğimizde uygulanan ilk 210 laparoskopik kolesistektomi olgusunun retrospektif değerlendirmesi ve sonuçların literatür bilgileri ile karşılaştırılması.
Yöntem: Mayıs 1996-Aralık 1997 tarihleri arasında laparoskopik yöntemle kolesistektomi yapılmış olan olguların dosya kayıtlarından retrospektif olarak değerlendirme yapıldı. Preoperatif, operatif ve postoperatif bulgular ortaya kondu.
Bulgular: Hastaların 179'u kadın (% 85.2), 31'i erkekti (% 14.8). Ortalama yaş 52.2 idi. 40 hasta (% 19) daha önce başka bir abdominal operasyon geçirmişti. Bütün hastalarda tanı ultrasonografi ile kondu. Majör komplikasyonlar için bu oran % 8.5 idi. Laparotomiye dönüş oranı % 3.8, ortalama operasyon süresi ilk 50 olguda 110 dk, sonraki olgularlda 50 dk bulundu. Ortalama hastanede yatış süresi 2.1 gün, normal aktiviteye dönüş süresi ise 8 gündü.
Sonuç: Semptomatik safra kesesi taşlarının cerrahi tedavisinde laparoskopik kolesistekotminin hasta ve hekim açısından pratik ve etkin bir yöntem olduğu düşünüldü.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi

İYİ DEĞERLENDİRİLMİŞ "AKUT KARIN" OLGULARINDA OPERATİF LAPAROSKOPİ İYİ BİR UYGULAMA MIDIR?
Prof.Dr. Himmet HASSA, Doç.Dr. Başar TEKİN, Prof.Dr. Atilla YILDIRIM, Prof.Dr. Sinan ÖZALP, Yard.Doç.Dr. Ömer YALÇIN

Hassa H, Tekin B, Yıldırım A, Özalp S, Yalçın Ö: İyi değerlendirilmiş "akit karın" olgularında operatif laparoskopi iyi bir uygulama mıdır? End.-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5: 51-55, 1998

Amaç: Klinik olarak akut karın bulguları olan, preoperatif tetkikleri tamamlanabilen ve operatif laparoskopi ile değerlendirilip aynı seansta gerekli cerrahi girişim laparoskopik olarak yapılmış 20 olgu retrospektif olarak değerlendirilmiştir.
Yöntem: Klinik olarak akut karın bulguları olan, peroperatif tetkikleri tamamlanabilen ve operatif laparoskopi ile değerlendirilip aynı seansta gerekli cerrahi girişim laparoskopik olarak yapılmış 20 olgu retrospektif olarak değerlendirilmiştir.
Bulgular: Preoperatif ön tanı ile postoperatif tanı arasındaki uyumu en fazla olan ektopik gebelik olguları idi (% 66). PID olgularında tanının laparoskopi ile doğrulanması % 16.6 olguda gerçekleşti. Ektopik gebelik olgularının % 66.6'sına lineer salpingostomi yapılarak rezeksiyon yapmadan konservatif tedavi yapılabildi. Ektopik gebelik saptanan 9 olgunun 3'üne (% 33.3) konservatif girişimin mümkün olmaması nedeniyle salpenjektomi ve segmental rezeksiyon yapıldı.
Sonuç: Laparoskopik cerrahi akut karın tablosunda, tanı ile tedaiyi aynı zamanda ve hastaya en az zararın verilerek yapıldığı bir uygulamadır.
Anahtar kelimeler: Akut karın, operatif laparoskopi, ektopik gebelik, PID>

BENİGN PROSTAT HİPERPLAZİSİNİN TEDAVİSİNDE TRANSÜRETRAL VAPORİZASYON SONUÇLARIMIZ
Uz.Dr. Yılmaz AKSOY, Yard.Doç.Dr. İsa ÖZBEY, Yard.Doç.Dr. Özkan POLAT, Dr. Aytekin ORAL, Prof.Dr. Güray OKYAR

Aksoy Y, Özbey İ, Polat Ö, Oral A, Okyar G: Benign prostat hiperplazisinin tedavisinde transüretral vaporizasyon sonuçlarımız. End.-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5: 56-59, 1998

Amaç: Benign prostat hiperplazisinin (BPH) tedavisinde minimal invaziv cerrahi bir yöntem olan transüretral vaporizasyonun (TUVAP) etkinliğini ve güvenirliğini araştırmaktır.
Yöntem: Çalışmaya yaşları 50-86 (ortalama 65.3) arasında olan 46 hasta dahil edilmiştir. Postoperatif 1. ve 3. ayda 42 hasta, 12. ayda ise 22 hasta kontrole gelmiştir. Hastaların operasyon öncesi ve sonrası takiplerinde uluslararası prostat semptom skoru (IPSS), postovoiding rezidü idrar (PVR) miktarları, maksimum akım hızları (MAH) ölçülüp rutin biyokimyasal ve radyolojik tetkikleri yapılmıştır.
Bulgular: Operasyon öncesi ve postoperatif 12. ay itibariyle hastalarda IPSS 22.57±6.62'den 8.00±2.16'ya, PVR 118.69±85.56 m'den 50.45±17.72 ml'ye geriledi. MAH 8.57±2.29 ml/sn'den 18.22±1.74 ml/sn'ye kadar yükseldi. Bu iyileşmeler istatistiksel olarak çok önemli bulundu (p<0.001).
Sonuç: TUVAP'ın BPH tedavisinde etkili ve güvenilir bir tedavi yöntemi olduğunu, ancak uzun süreli sonuçlarını tesbit edebilmek için daha uzun vadeli çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
Anahtar kelimeler: Benign prostat, hiperplazisi, elektrovaporizasyon, semptomlar, akım hızı