Cilt:5 Sayı:2

logo3.jpg (6368 bytes)

anasayfadernek hakkındakurs ve seminerlerduyurularüyelik şartlarıüye listesibağlantılararama

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİDE KOTER NEKROZLARINA BAĞLI GEÇ SAFRA PERİTONİTLERİ: 3 OLGU SUNUMU
Doç.Dr. Bahattin CANBEYLİ, Op.Dr. Muharrem KARAOĞLAN, Op.Dr. Bekir ÖZENEN, Op.Dr. Mustafa ÖLMEZ, Op.Dr. Ercan KAYIKÇIOĞLU, Op.Dr. Ali SAPMAZ, Dr. Eyüp KEBABÇI

Canbeyli B, Karaoğlan M, Özenen B, Ölmez M, Kayıkçıoğlu E, Sapmaz A, Kebabçı E: Laparoskopik kolesistektomide koter nekrozlarına bağlı geç safra peritonitleri: 3 olgu sunumu. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5:70-72, 1998

Amaç: Laparoskopik koleistektomi (LK) sırasında koter yanıklarına bağlı safra yolları komplikasyonlarının belirlenmesi.
Yöntem: 1992-1996 arasında uygulanan 1200 LK olgusunda karşılaşılan 72 komplikasyon içerisinden koter yanığına bağlı nekroz sonucu bilier peritonit ve safra yolu striktürü gelişen 3 olgu (2 bilier peritonit, 1 safra yolu striktürü) irdelendi.
Bulgular: 1200 LK olgusunda komplikasyon gelişen 72 olgu içerisinden 3 olgudaki safra yolu yaralanması koter yanığına bağlı nekroz sonucu geliştiği saptandı. 2 olguda LK'den 7-10 gün sonra bilier peritonit gelişti ve laparotomi+koledokotomi+T tüp uygulandı. Bir olguda ise koter nekrozuna bağlı striktür sonucu altıncı ayda tıkanma ikteri gelişti ve reeksplore edilerek segmenter koledok rezeksiyonu+T tüp işlemi uygulandı. Her olgudaki postop dönem sorunsuz seyretti.
Sonuç: LK sırasında özellikle Calot üçgeni içerisinde koter kullanımı koledokta ve safra yollarında yanık nekrozlarına ve buna bağlı olarak bilier peritonit ve striktürler gelişebilir. Bu nedenle Calot üçgeni içerisinde koter kullanımından kaçınılması gerekmektedir.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi, koter, safra yolu komplikasyonları

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİLERDE ANA SAFRA YOLU YARALANMALARI
Öğ.Gör.Dr. Hakan GÜVEN, Op.Dr. Fikret AKSOY, Op.Dr. Metin ŞAHİN, Doç.Dr. Vahit TUNALI, Doç.Dr. Enis YÜNEY

Güven H, Aksoy F, Şahin M, Tunalı V, Yüney E: Laparoskopik kolesistektomilerde ana safra yolu yaralanmaları. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5:73-76, 1998

Amaç: Bu yeni yöntemin en ciddi komplikasyonu safra yollarının yaralanmasıdır. Laparoskopik kolesistektomi uygulanan olgularında iatrojenik ekstrahepatik safra yolları yaralanmalarına etkili risk faktörleri incelenmiştir.
Yöntem: 1991-1996 yılları arasında laparoskopik kolesistektomi uygulanan 418 hastada majör komplikasyonlar ve iatrojenik ekstrahepatik safra yolları yaralanmaları retrospektif olarak değerlendirildi.
Bulgular: Tüm olguların 12'sinde (% 2.6) majör komplikasyon meydana gelmiştir. Dört (% 0.9) olguda anasafra yolları yaralanması tespit edilmiştir. Bir olguda koledok tam kesisi, 3 olguda ise termik yaralanmaya bağlı laserasyon görülmüştür.
Sonuç: Ana safra yolları yaralanmasında, elektrokoter kullanımı, görüntünün yetersiz olması ve anatominin yanlış değerlendirilmesinin önemli risk faktörleri olduğu gösterilmiştir.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik cerrahi, ana safra yolları yaralanması, risk faktörleri

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİNİN ZORLUK DERECESİNİN PREOPERATİF ULTRASONOGRAFİ İLE TAHMİNİ
Yard.Doç.Dr. Ali UZUNKÖY, Yard.Doç.Dr. Mustafa KARAOĞLANOĞLU, Yard.Doç.Dr. Ömer F. AKINCI, Yard.Doç.Dr. Ali COŞKUN, Yard.Doç.Dr. Şükrü A. DÜZGÜN, Yard.Doç.Dr. Miktad BOZER

Uzunköy A, Karaoğlanoğlu M, Akıncı Ö.F, Coşkun A, Düzgün Ş.A, Bozer M: Laparoskopik kolesistektominin zorluk derecesinin preoperatif ultrasonografi ile tahmini. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5:77-82, 1998

Amaç: Laparoskopik kolesistektomi esnasında karşılaşılabilecek teknik zorlukları önceden tahmin etmekte ultrasonografinin değerini araştırmak.
Yöntem: Kliniğimizde taşlı kolesistit nedeni ile laparoskopik kolesistektomi operasyonu geçiren 90 olguya preoperatif ultrasonografik inceleme yapıldı. Ultrasonografik incelemede; safra kesesinin hacmi, duvar kalınlığı, taş sayısı, taşın impakt ve mobil olması, en büyük taşın çapı, safra kesesinin karaciğere olan konumu ve adezyon olup olmadığı değerlendirildi. Sonuçlara bakılarak operasyonun kolay, normal veya zor olacağı tahmin edildi. Operasyonlar; kolay, normal ve zor olarak değerlendirildi ve preoperatif dönemde ultrasonografi sonuçlarına göre yapılan tahminle karşılaştırıldı.
Bulgular: Ultrasonografik inceleme operatif zorluk, 20 (% 22.2) olguda kolay, 49 (% 54.5) olguda normal ve 21 (% 23.3) olguda zor olarak öngörüldü. Operasyon 23 (% 25.5) oldukça kolay, 48 (% 53.4) olguda normal ve 19 olguda (% 21.1) zor olarak değerlendirildi. Operatif zorluk; 66 (% 77.7) olguda doğru olarak tahmin edildi. Preoperatif ultrasonografide, zor olarak yapılan tahminde sensitivite % 61.9, spesifite % 8.05, kolay olarak yapılan tahminde sensitivite % 65 spesifite % 85.7 ve normal tahminde ise sensivite % 81.6, spesifite % 80.5 olarak bulundu.
Sonuç: Preoperatif ultrasonografik değerlendirmenin ameliyatta karşılaşılabilecek zorlukları tahminde faydalı olduğu sonucuna varıldı.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi, ultrasonografi, teknik zorluklar

GÜÇLÜK DERECELERİNE GÖRE GRUPLARA AYRILMIŞ AÇIK VE LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİLERİN KOMPLİKASYONLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
Yard.Doç.Dr. Emin ERSOY, Yard.Doç.Dr. Ercüment TEKİN, Yard.Doç.Dr. Ferit TANERİ, Doç.Dr. Şükrü BOZKURT, Prof.Dr. Mehmet OĞUZ

Ersoy E, Tekin E, Taneri F, Bozkurt Ş, Oğuz M: Güçlük derecelerine göre gruplara ayrılmış açık ve laparoskopik kolesistektomilerin komplikasyonlarının karşılaştırılması. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5:83-85, 1998

Amaç: Retrospektif olarak 249 laparoskopik kolesistektomi ve 176 açık kolesistektominin komplikasyon oranları karşılaştırmaktır..
Yöntem: 1994-1996 yılları arasında Genel Cerrahi ABD'nda opere edilmiş ve güçlük derecelerine göre dört gruba ayrılmış 249 laparoskopik kolesistektomi (LK) ve 176 açık kolesistektomi (AK) vakasında benzer güçlükteki komplikasyonlar karşılaştırılmıştır.
Bulgular: Grade I'de 138 LK vakasının 2 (% 1.4)'sinde komplikasyon görülürken, AK yapılan 31 vakada komplikasyon görülmemiştir. Grade II vakalarda 81 LK'nin 6 (% 7.4)'sında komplikasyonlar görülürken, AK yapılan 82 vakanın 6 (% 7.3)'sında komplikasyon görülmüştür. Grade III vakalarda 22 LK vakasının 2 (% 9)'sinde komplikasyon varken, AK yapılan 47 vakanın 4 (% 8.5)'de komplikasyon görülmüştür. Grade IV'de 8 LK vakasının hiçbirinde komplikasyon görülmemiş yine aynı grup 16 vakasının 2 (% 12.5)'sinde komplikasyon olmuştur. Gruplar arasındaki farkların istatistiksel olarak bir anlamı yoktur.
Sonuç: Laparoskopik ve açık kolesistektomi vakalarının komplikasyonları gözönüne alınırsa, aralarında anlamlı bir farkın olmadığı söylenebilir ve LK, kolesistektomi işlemlerinde "altın standart" olma özelliği sürdürmektedir.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi, komplikasyon

DUODENAL ÜLSER PERFORASYONUNDA LAPAROSKOPİK SÜTÜR VE OMENTOPLASTİ
Uz.Dr. Nihat YAVUZ, Uz.Dr. Tayfun KARAHASANOĞLU, Dr. Serdar GİRAY, Doç.Dr. Sabri ERGÜNEY, Prof.Dr. Feridun ŞİRİN

Yavuz N, Karahasanoğlu T, Giray S, Ergüney S, Şirin F: Duodenal ülser perforasyonunda laparoskopik sütür ve omentoplasti End.-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5:86-90, 1998

Amaç: Duodenal ülser perforasyonlarında laparoskopik sütür ve omentoplasti işleminin teknik özellikleri ve elde ettiğimiz sonuçları incelemek.
Yöntem: Acil ünitemizde Aralık 1996-Ocak 1998 tarihleri arasında duodenal ülser perforasyonu nedeniyle laparoskopik sütür ve omeptoplasti uygulanan 9 olgu çalışma kapsamına alındı. Hasta formlarındaki kayıtlar değerlendirilerek sonuçlar incelendi.
Bulgular: Olguların 7'si erkek, 2'si kadın olup ort. yaş 33( 18-53) idi. Olguların hiçbirinin kronik ülser anamnezi yoktu. Perforasyon ile operasyona alınma arasında süre ort. 22 (6.72) saattir. Perforasyonlar tüm olgularda duodenum brinci bölümün ön yüzünde yer alıp büyükleri ort. 0.7 (0.5-1.5) cm. idi. Laparoskopik onarım intrakorporal 1-3 adet sütür ve buna ilaveten omentoplasti yapılarak gerçekleştirildi. Operasyon süresi ort. 75 (30-150) dakikadır. İki olguda 3, altı olguda 2 ve bir olguda 1 adet dren uygulandı. Tüm olgulara profilaktik antibiyotik (ikinci kuşak sefalosporin uygulandı. Postoperatif dönemde basit analjezikler (metamizol) ve H2 reseptör antagonistleri (famotidin) verildi. Olguların hiçbirinde postoperatif komplikasyon görülmedi. Hastanede kalış süresi ortalama 4 (3-5) gündür. Olguların takip süresi ortalama 4 (1-12) aydır.
Sonuç: Laparoskopik sütür ve omentoplasti, duodenal ülser perforasyonlarının tedavisinde uygulanabilen emin ve güvenilir bir yöntemdir. Bu konvansiyonel cerrahiye altlernatif olarak uygulanabilir.
Anahtar kelimeler: Ülser perforasyonu, laparoskopik sütür, omentoplasti

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ SIRASINDA OLUŞAN İNTRAOPERATİF MİNÖR KOMPLİKASYONLARIN TEDAVİSİ
Yard.Doç.Dr. Mehmet L. AKIN, Op.Dr. Cengiz ERENOĞLU, Doç.Dr. Erol FİLİZ, Prof.Dr. Ahmet BATKIN

Akın M.L, Erenoğlu C, Filiz E, Batkın A: Laparoskopik kolesistektomi sırasında oluşan intraoperatif minör komplikasyonların tedavisi. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5:91-95, 1998

Bu çalışmada laparoskopik kolesistektomi (LK) sırasında oluşan intraoperatif minör komplikasyonların sebepleri ile tedavilerinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Çalışmaya 1994-1997 yılları arasında LK uygulanan 186 hasta dahil edildi. Açık kolesistektomi (AK)'ye dönme oranı % 8.1 idi. İntaoperatif majör komplikasyon oranı % 1.6 idi ve buhların çoğunluğunu ana safra yolu yaralanmaları oluşturuyordu. İntaoperatif minör komplikasyonlar (% 15.6); 19 (% 10.2) olguda safra ve/veya safra taşı dökülmesi ile birlikte oluşan safra kesesi perforasyonu, 8 (% 4.3) olguda karaciğer yatağından kanama, 7 (% 3.8) olguda trokar yerinden kanama, 2 (% 1.1) olguda sistik arter klibi dislokasyonu ve 1 (% 0.5) olguda ise sistik kanal klibi dislokasyonu idi. Sistik arter kanaması ile sistik kanaldan safra sızması, yeterli görüntünün sağlanarak bu oluşumlara tekrar endoklip uygulanmasıyla kontrol altına alındı. Trokar yerinde oluşan kanama sütürle ligasyon veya elektrokoterizasyonla ve bazı olgularda da balon tamponadı ile kontrol edildi. Karaciğer yatağındaki kanama elektrokoterizasyonla ve bir olguda sentetik emilebilir hemostat ile kontrol altına alındı.
Safra kesesi perforasyonlarında karına dökülen safra, irrigasyon-aspirasyon ile tamamen temizlendi, dökülen taşlar mümkün olduğunca tek tek toplanarak çıkartıldı ve bulunamayan taşlar yerinde bırakıldı. Hiçbir hastada dren kullanılmadı. Hastalar ortalama 21 ay takip edildi. Erken veya geç postoperatif komplikasyon saptanmadı. Ortalama hastanede kalış süresi 1.4 gün idi ve komplike olmayan olgularla minör komplikasyon gelişen olgular arasında fark yoktu. LK sırasında oluşan intraoperatif minör komplikasyonların AK'ye dönmeyi gerektirmeksizin basit girişimlerle kontrol edilebileeği kanısına varıldı.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi, minör komplikasyon

LAPAROSKOPİK APENDEKTOMİ: YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİNDEN İLK SONUÇLAR
Yard.Doç.Dr. Osman GÜLER, Yard.Doç.Dr. Metin AYDIN, Yard.Doç.Dr. Fatma H. DİLEK, Doç.Dr. Osman N. DİLEK

Güler O, Aydın M, Dilek F.H, Dilek O.N: Laparoskopik apendektomi: Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesinden ilk sonuçlar. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5: 96-99, 1998

Amaç: Laparoskopik apendektomide ilk tecrübelerimizin sonuçlarını literatür bilgileri ışığında irdelemek.
Yöntem: Akut apandisit tanısı ile 23 hastaya laparosokpik apendektomi yapıldı. Hastaların 9'u erkek (% 39.1), 14'ü kadın (% 60.9) olup ortalama yaş 32 (18-46) idi.
Bulgular: Tüm olgularda operasyon laparoskopik olarak tamamlandı. Ortalama operasyon süresi 55 dk (20-80) idi. Ancak son olgularda bu sürenin azaldığı saptandı. Postoperatif hastanede kalış süresi ortalama 36 saat (24-48) oldu. Herhangi bir komplikasyon ve ölüm olmadı.
Sonuç: Bu ilk sonuçlarımızın literatür bulguları ile uyumlu olduğunu saptadık. Bu yüzden laparoskopik apendektominin tecrübeli ellerde hasta için faydalı bir teknik olabileceğine inanıyoruz.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik apendektomi

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİDE DENEYİMİN ÖNEMİ: 120 OLGUNUN SONUÇLARI
Doç.Dr. İrfan COŞKUN, Araş.Gör. Murat ARIDOĞAN, Araş.Gör. Ali YARÇE

Coşkun İ, Arıdoğan M, Yarçe A: Laparoskopik kolesistektomide deneyimin önemi: 120 olgunun sonuçları. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5: 100-105, 1998

Amaç: Laparoskopik kolesistektomide komplikasyon ve açık cerrahiye geçme oranı ile ameliyat süresi açısından deneyimin önemini ortaya koymak.
Yöntem: 1993-1997 yılları arasında laparoskopik kolesistektomi yapılmış 120 olgunun retrospektif olarak kayıtları gözden geçirildi. Ardışık olarak iki gruba ayrılan olguların ortalama operasyon süreleri, komplikasyon ve açık cerrahiye geçme oranları oransal ve istatistiksel olarak hesaplanarak deneyimin önemi araştırıldı.
Bulgular: Serimizde 112 olguda kronik, 5 olguda akut taşlı kolesistit ve 3 olguda ise safra kesesi polipi nedeniyle laparoskopik kolesistektomi endikasyonu konuldu. 50 olguluk 1. grupta % 2 oranında majör komplikasyon (koledok kesisi) görülürken daha sonraki zaman diliminde yapılan 2. grupta hiç majör komplikasyon görülmemiştir. Ortalama ameliyat süresi 1. grupta 55dk, 2. grupta 38 dk; açık cerrahiye geçme oranı ise sırasıyla % 6 ve % 4.2 olarak saptanmıştır. 1. grupta koledok kesisi meydana gelen  olgu ikinci kez ameliyat edildi. Açık cerrahiye dönülme nedenleri 5 olguda aşırı yapışıklıklar, 12 olguda ise kardiyolojik sorunlardı.
Sonuçlar: Laparoskopik kolesistektomi belirli eğitimi alan genel cerrahlar tarafından yapılmakla birlikte olgu sayısının artmasıyla, artan deneyim sayesinde ameliyat süresi kısalmakta, majör komplikasyon ve açık cerahiye dönüş oranlarında azalma görülmektedir. Bu konuda çok az çalışma olmakla birlikte benzer sonuçların alındığı görülmektedir.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi

TRANSABDOMİNAL LAPAROSKOPİK İNGUİNAL HERNİ ONARIMI
Öğr.Gör. Hakan GÜVEN, Op.Dr. Fikret AKSOY, Op.Dr. Metin ŞAHİN, Doç.Dr. Vahit TUNALI, Doç.Dr. Enis YÜNEY

Güven H, Aksoy F, Şahin M, Tunalı V, Yüney E: Transabdominal laparoskopik inguinal herni onarımı. End.-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5: 106-108, 1998

Amaç: İnguinal herni onarımında uyguladığımız transabdominal properitoneal mesh (TAPP) yönteminin sonuçlarını değerlendirmek.
Yöntem: 1995-1997 yılları arasında Nyhus III-IV 30 inguinal herni olgusuna 38 TAPP yöntemi uygulanmıştır. 3-18 ay takip edilen olgularda erken ve geç komplikasyonlar araştırıldı.
Bulgular: Olgularda 3 (% 7.9) majör komplikasyon (mesane yaralanması, omentum majus yaralanmasına bağlı kanama ve periferik sinir yaralanması) meydana gelmiştir. Takiplerde erken nükse rastlanılmamıştır.
Sonuç: Laparoskopik herni onarımı nüks ve bilateral olgularda tercih edilebilir bir metod olabilir.
Anahtar kelimeler: İnguinal herni, laparoskopik herni onarımı, transabdonimal properitoneal teknik

İLK ERCP SONUÇLARIMIZ
Op.Dr. Adem AKÇAKAYA, Op.Dr. Atilla KARAKELLEOĞLU, Dr. Uğur BİNGÖL, Dr. Turgut HEVENK, Op.Dr. Gülgün GİRİTLİ, Doç.Dr. Rıza KUTANİŞ

Akçakaya A, Karakelleoğlu A, Bingöl U, Hevenk T, Giritli G, Kutaniş R: İlk ERCP sonuçlarımız. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5: 109-112, 1998

Vakıf Gureba Hastanesi 1. Genel Cerrahi Kliniği Endoskopi Ünitesi'nde Ağustos 1994 ve Haziran 1997 tarihleri arasında 57 hastaya ERCP uyguladık. Hastaların 33'ü kadın 24'ü erkek, en gençi 25, en yaşlısı 87 yaşında, yaş ortalaması 55.87 idi. En sık ERCP endikasyonu 26 vaka (% 46) ile mekanik ikterdi. 34 hastaya (% 59.6) sfinkterotomi yapıldı. Koledok taş tesbit edilen 21 vakanın 15'inde (% 71) taş ekstraksiyonu yapıldı. İşlem sonunda 3 hastada medikal tedavi ile düzelen pankreatit gelişti. Kanama, perforasyon gibi ciddi komplikasyonlarımız olmadı. Serimizde mortalite % 0 olarak tesbit edildi.
Anahtar kelimeler: ERCP, ilk deneyimlerimiz

KRONİK PELVİK AĞRIDA TANI VE OPERATİF LAPAROSKOPİ İLE TEDAVİ
Prof.Dr. Hikmet HASSA, Doç.Dr. Başar TEKİN, Prof.Dr. Attila YILDIRIM, Yard.Doç.Dr. Ömer YALÇIN

Hassa H, Tekin B, Yıldırım A, Yalçın Ö: Kronik pelvik ağrıda tanı ve operatif laparoskopi ile tedavi. End.-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 5: 113-118, 1998

Amaç: Kronik pelvik ağrı (KPA) olgularının laparoskopik değerlendirme ve cerrahi girişimlerinin değerlendirmesi
Yöntem: Kliniğimizde 12 Ocak 1995-25 Mart 1997 tarihleri arasında KPA nedeniyle yapılan 50 operatif laparoskopi olgusu retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Olguların preoperatif değerlendirmeleri, laparoskopik bulguları ve yapılan girişimler arasındaki ilişki incelenmiştir.
Bulgular: Laparoskopi olgularımızın da % 16'lık kısmını KPA endikasyonu oluşturmuştur. Olguların % 12'sinde adezyon saptanmıştır. Pelvik muayene ile laparoskopi bulguları karşılaştırıldığında, pelvik muayenenin spesifitesi % 42.22, sensitivitesi % 80, PPD % 12.9, NPD % 95.0 olarak saptanmıştır. Laparoskopi ve pelvik muayene arasında endometriosisin önemli olduğu gözlendi (% 18). Endometriosis saptanın olgulardan 7'sine (% 70.0) koterizasyon, 2 (% 20.0) olguya endometrioma eksizyonu, 1 (% 10.0) olguya Luna uygulanmıştır.
Sonuç: KPA olgularının tanı ve tedavisinde operatif laparoskopi altın standart denebilecek önemini korumaktadır.
Anahtar kelimeler: Kronik pelvik ağrı, laparoskopi, endometriosis