Cilt:6 Sayı:2

logo3.jpg (6368 bytes)

anasayfadernek hakkındakurs ve seminerlerduyurularüyelik şartlarıüye listesibağlantılararama

JİNEKOLOJİK HASTALIKLARDA TANISAL LAPAROSKOPİ SONUÇLARI
Yard.Doç.Dr. Birol VURAL, Yard.Doç.Dr. Gülseren YÜCESOY, Yard.Doç.Dr. Aydın ÇORAKÇI, Doç.Dr. İzzet YÜCESOY, Doç.Dr. Ahmet ERK, Prof.Dr. Onur KARABACAK

Vural B, Yücesoy G, Çorakçı A, Yücesoy İ, Erk A, Karabacak O: Jinekolojik hastalıklarda tanısal laparoskopi sonuçları. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 6:5-9, 1999

Amaç: Kliniğimizde yapılan diagnostik laparoskopilerin sonuçlarını değerlendirmek.
Yöntem: Bu çalışmada 9.7.1997-17.8.1998 tarihleri arasında kliniğimizde yapılan 72 diagnostik laparoskopi vakası incelenmiştir.
Bulgular: İnfertilite (% 76.39) ve kronik pelvik ağrı (% 12.5) ile başvuran hastaların diagnostik laparoskopi endikasyonlarının büyük çoğunluğunu oluşturduğu saptandı. 46 primer infertil vakanın 28'inde ve 9 sekonder infertil vakanın 7'sinde, pelvik patoloji tesbit edildi. İnfertil vakaların % 38.1'inde tubal faktör saptandı. Kronik pelvik ağrı vakalarının ise 4'ünde endometriosis ve 3'ünde adezyon bulundu. Diagnostik laparoskopi yapılan tüm vakaları inceledeiğmizde; % 25 (n=18)'inde adezyon ve % 12.5 (n=9)'unda ise endometriozis saptandı.
Sonuç: Tanısal laparoskopi infertilite ve kronik pelvik ağrı gibi jinekolojik hastalıkların etyolojilerinin tesbitinde standart bir yöntemdir. Endometriozis ve adezyon tanısında ise kullanılan en kesin yöntemdir.
Anahtar kelimeler: Tanısal laparoskopi, infertilite, kronik pelvik ağrı, adezyon, endometriozis

LAPAROSKOPİK TUBAL STERİLİZASYON VAKALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Yard.Doç.Dr. Birol VURAL, Yard.Doç.Dr. Gülseren YÜCESOY, Doç.Dr. İzzet YÜCESOY, Yard.Doç.Dr. Aydın ÇORAKÇI, Araş.Gör.Dr. Fisun VURAL, Prof.Dr. Onur KARABACAK

Vural B, Yücesoy G, Yücesoy İ, Çorakçı A, Vural F, Karabacak O: Laparoskopik tubal sterilizasyon vakalarının değerlendirilmesi. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 6:10-13, 1999

Amaç: Kliniğimizde laparoskopik yöntemle gerçekleştirilen tubal ligasyon vakalarını incelemek.
Yöntem: 1996-1998 yılları arasında, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı'nda yapılan 38 laparoskopik tubal ligasyon vakası değerlendirilmiştir.
Bulgular: 98 tubal ligasyon vakasından 38 (% 38.78)'i laparoskopik yolla yapılmıştır. Laparoskopik tubal sterilizasyon yapılan 38 vakanın yaş ortalaması 36.7±4.65 idi. Hastanemize laparoskopik tubal sterilizasyon için başvuran kadınların % 34.21'inde en az bir tane D&C öyküsü vardı ve bunların çoğunluğu etkili bir kontraseptif metod kullanmamaktaydı. Laparoskopik tubal sterilizasyon için, bipolar elektrokoterizasyon (% 60.53), unipolar elektrokoterizasyon (% 34.21) ve endoklip (% 5.26) yöntemleri kullanmıştı.
Sonuç: Laparoskopik tubal sterilizasyon, insizyonun küçük olması, kısa operasyon ve hastanede kalma süresi, aynı zamanda pelvik organların gözlenebilmesi ve eğitimli kişiler tarafından yapıldığında komplikasyonların az olması sebebiyle, diğer cerrahi sterilizasyon metodlarına göre daha avantajlıdır.
Anahtar kelimeler: Laparoskopi, tubal sterilizasyon, kontrasepsiyon

RİJİD ÜRETEROSKOPİK GİRİŞİMLERDE BAŞARISIZLIK NEDENLERİ, KOMPLİKASYONLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI
Yard.Doç.Dr. İsa ÖZBEY, Yard.Doç.Dr. Yılmaz AKSOY, Dr. Okan BİÇGİ, Yard.Doç.Dr. Özkan POLAT, Doç.Dr. Azam DEMİREL, Prof.Dr. Güray OKYAR

Özbey İ, Aksoy Y, Biçgi O, Polat Ö, Demirel A, Okyar G: Rijid üreteroskopik girişimlerde başarısızlık nedenleri komplikasyonlar ve çözüm yolları. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 6:14-17, 1999

Amaç: Tanı ve tedavi amacıyla uygulanan rijid üreteroskopik (URS) girişimlerde başarısızlık nedenlerini ve meydana gelen komplikasyonları araştırmaktadır.
Yöntem: Yüzyetmişaltı hastada, toplam 184 üreteroskopik girişim yapıldı. Hastaların 116'sı erkek, 60'ı kadındı. Yaş ortalaması 39.8 yılı (2-69) idi. URS endikasyonlarını 175 girişimde üreter taşı, 9 girişimde ise üreter darlığı, Double J (DJ) kateter migrasyonu ve üreterde dolma defekti gibi patolojiler oluşturmuştur.
Bulgular: Girişimlerin % 82.44'ünde (152/184) başarılı olunurken, % 17.56'sında (32/184) başarısız kalınmıştır. En sık başarısızlık nedenleri, taşın böbreğe kaçması, ödem kanama, üreterde kinkleşme ve elektrohidrolik litotripsi (EHL) ile taşın kırılmaması şeklinde idi. Minör komplikasyon olarak % 24.4 mukozal laserasyon, % 7.6 infeksiyon ve % 2.17 kanama görülürken, majör komplikasyonlardan üreter perforasyonu yalnızca 1 vakada (% 0.54) görüldü. Uzun dönemde hiçbir vakada üreter darlığı gözlenmedi.
Sonuç: Sonuç olarak, rijid URS, özellikle üreter alt kısım patolojilerinin tanısında ve tedavisinde en kullanışlı yöntemdir. Ancak başarısız kaldığı durumların olduğu ve üreter perforasyonu gibi ciddi komplikasyonlara da yol açabileceği akıldan çıkarılmamalıdır.
Anahtar kelimeler: Rijid üreteroskopi, başarızlık, komplikasyon

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ ÖNCESİ VE SONRASI SAFRA DİNAMİĞİNİN KANTİTATİF SİNTİGRAFİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ
Yard.Doç.Dr. Ali SARIKAYA, Doç.Dr. İrfan COŞKUN, Uz.Dr. Meryem KAYA, Yard.Doç.Dr. Ahmet HATİPOĞLU, Prof.Dr. Şakir BERKARDA

Sarıkaya A, Coşkun İ, Kaya M, Hatipoğlu A, Berkarda Ş: Laparoskopik kolesistektomi öncesi ve sonrası safra dinamiğinini kantitatif sintigrafi ile değerlendirilmesi. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 6:18-21, 1999

Amaç: Kantitatif hepatobiliyer dinamik sintigrafi kullanarak laparoskopik kolesistektomi (LK) öncesi ve sonrası safra akış dinamiğinin saptanması.
Yöntem: Çalışmaya 18 erkek, 38 kadın toplam 56 hasta alındı. İntravenöz 99mTc-BromHIDA verilerek dinamik sintigrafi çekildi ve safra akım dinamiğiyle ilgili altı parametre hesaplanarak skorlama yapıldı. LK öncesi ve sonrası elde edilen skorlar istatistiksel olarak karşılaştırıldı.
Bulgular: LK sonrası karaciğer pik zamanı, karaciğer içi biliyer kanalların belirginliği ve toplam sintigrafi skoru LK öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşüktü. Barsak görülme zamanı, koledok boşalma oranı, koledok-karaciğer oranında da LK sonrası düşüklükler saptanmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı.
Sonuç: Kantitatif hepatobiliyer sintigrafisinin LK öncesi ve sonrası safra dinamiğinin karşılaştırılması ve LK sonrası oluşabilen sifinkter Oddi disfonksiyonunun gösterilmesinde yararlı noninvaziv bir yöntem olarak kullanılabileceğini düşünmekteyiz.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi, hepatobiliyer sintigrafi

LAPAROSKOPİK KOLESİSTOKOLANJİOGRAFİ
Uz.Dr. Neşet KÖKSAL, Uz.Dr. Mehmet URAL, Doç.Dr. M. İzzet TİTİZ

Köksal N, Ural M, Titiz M.İ: Laparoskopik kolesistokolanjiografi. End.-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 6:22-25, 1999

Amaç: Laparoskopik kolanjiografi tekniği ile ilgili olarak pekçok yöntem mevcuttur ve tanımlanan yöntemlerin hemen hemen hepsinde sistik kanalın kanülasyonu gerekir. Özel kateter ve aletlere geresinim gösteren bir işlem zor, zaman alıcı ve özel bir eğitim gerektirir. Bu çalışmanın amacı safra kesesi yoluyla yapılacak laparoskopik kolesistokalonjiyografinin uygulama ve görüntülemedeki başarı oranı, yaratacağı problemleri değerlendirmektir.
Yöntem: Kronik taşlı kolesistitli 5 hastaya (4 kadın, 1 erkek) santral ven kateteri kullanılarak laparoskopik kolesistektomi öncesi kolesistokolanjiyografi uygulandı. Safra yollarının radyografik görüntülenmesi tatmin edici ise laparoskopik kolesistokolanjiyografi başarılı olarak kabul edildi.
Bulgular: Bilier sistem anatomisi 4 hastada başarılı olarak görüntülendi. İşlemle ilgili bir komplikasyon gözlenmedi.
Sonuç: Bu teknikle ilgili ön çalışmamızdaki ilk sonuçlarımız laparoskopik kolesistokolanjiyografinin eğitim gerektirmeyen, basit, hızlı ve güvenilir bir yöntem olduğu göstermiştir.
Anahtar kelimeler: Kolesistokolanjiyografi, laparoskopik kolesistektomi

OTOİMMÜN HEMOLİTİK ANEMİ NEDENİ İLE LAPAROSKOPİK SPLENEKTOMİ:OLGU SUNUMU
Op.Dr. Mehmet TEKİNEL, Op.Dr. Hamdi KOÇER, Op.Dr. Asım CİNGİ, Dr. Bülent KOÇ, Dr. İsmet AKKAYA

Tekinel M, Koçer H, Cingi A, Koç B, Akkaya İ: Otoimmün hemolitik anemi nedeni ile laparoskopik splenektomi: olgu sunumu. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 6:26-31, 1999

Amaç: Elektif splenektomi, değişik nedenlerle sıkça yapılmaktadır ancak açık yöntem tercih edilmektedir. Seçilmiş hastaların, uygun koşullarda laparoskopik olarak ameliyat edilmesi güvenlidir ve bu konuda deneyim arttıkça, daha çok hastanın laparoskopinin avantajlarından faydalanması sağlanabilir.
Yöntem: 43 yaşında erkek hasta, otoimmün hemolitik anemi nedeni ile 2 yıldır takip edilmekteymiş. Kullandığı yüksek doz kortizona bağlı osteoporoz bulguları gelişmesi üzerine splenektomiye karar verilmiş. Florence Nightingale Metropolitan Hastanesi'nde, Şubat 1998 tarihinde laparoskopik olarak splenektomi yapıldı.
Bulgular: Hasta postop. 2. gün şifa ile taburcu edildi. Taburcu olduktan 15 gün sonra yapılan tetkiklerde hemoglobin değeri ve trombosit sayısı normal sınırlara yükseldi.
Sonuç: Laparoskopik splenektomi, ileri laparoskopi teknikleri konusunda deneyimli ekipler tarafından, gerekli önlemler alındıktan sonra güvenle uygulanabilir.
Anahtar kelimeler: Laparoskopi, splenektomi, laparoskopik splenektomi, otoimmün hemolitik anemi

İNGUİNAL FITIKLARDA LAPAROSKOPİK VE AÇIK ONARIM TEKNİKLERİNİN KAN KORTİZOL DÜZEYLERİNE ETKİSİ
Uz.Dr. Ömer GÜNAY, Doç.Dr. Yusuf PEKER, Dr. Veysel KARA, Dr. Rüştü BOLLAR

Günay Ö, Peker Y, Kara V, Bollar R: İnguinal fıtıklarda laparoskopik ve açık onarım tekniklerinin kan kortizol düzeylerine etkisi. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 6: 32-35, 1999

Amaç: Laparoskopik ve açık teknikler ile kasık fıtıklarının onarımında kan kortizol düzeylerinin bilinmesi cerrahi stresi belirlemede önem taşır. Çalışmamızda, laparoskopik ve açık fıtık onarımı yapılan hastalarda belirli zamanlarda ölçülen kortizol miktarları karşılaştırılarak bu konuda elde edilen sonuçların aktarılması amaçlanmıştır.
Yöntem: 1 Ocak-31 Aralık 1997 tarihleri arasında fıtık onarımı planlanan 29 hasta prospektif ve randomize olarak iki gruba ayrıldı. 1. gruba (n=10) laparoskopik transabdominal preperitoneal (TAPP), 2. gruba (n=19) ise açık preperitoneal (PP) fıtık onarımı uygulandı. Hastaların demografik bulguları, operasyon süreleri, ayağa kalkma süreleri, preoperatif, intübasyon anı, peroperatif, postoperatif 1., 6. ve 12. saat kan kortizol düzeyleri ölçülerek hem saatler arası hem de gruplar arası karşılaştırıldı.
Bulgular: 1. grupta operasyon süresi anlamlı uzun (107.5±4.9 dk ve 38.6±5.4 dk) ve kortizol düzeyleri 2. gruba göre peroperatif anlamlı yüksek (28.4±2.6 µg/dl ve 21.5±1.6 µg/dl) idi. Ayrıca her iki grubun peroperatif ve postoperatif 1. saatte yüksek olan kortizol düzeyleri 6. saatte normale gelmiş ve 12. saatte aynı düzeylerde kalmıştır.
Sonuç: Laparoskopik TAPP onarım, açık PP onarıma göre peroperatif kan kortizol düzeylerini daha fazla yükseltmektedir. Gerek kapalı, gerekse açık fıtık onarımında yükselen kan kortizol düzeyleri postoperatif 6. saat ve sonrasında peroperatif değerlerde seyretmektedir.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik, transabdominal preperitoneal, posterior yaklaşım, inguinal fıtık onarımı, kortizol

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ SONRASI DEĞİŞİKLİKLERİN ULTRASONOGRAFİK DEĞERLENDİRİLMESİ
Yard.Doç.Dr. Ali UZUNKÖY, Yard.Doç.Dr. Mustafa KARAOĞLANOĞLU, Yard.Doç.Dr. Adil ÖZTÜRK, Yard.Doç.Dr. Ali COŞKUN, Yard.Doç.Dr. Ömer F. AKINCI

Uzunköy A, Karaoğlanoğlu M, Öztürk A, Coşkun A, Akıncı Ö.F: Laparoskopik kolesistektomi sonrası değişikliklerin ultrasonografik değerlendirilmesi. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 6: 36-39, 1999

Amaç: Bu çalışma, laparoskopik kolesistektomi sonrası oluşan sıvı koleksiyonlarını ve ana safra yollarını değerlendirmek amacıyla planlandı.
Yöntem: Laparoskopik kolesistektomi operasyonu geçiren 54 olgu çalışmaya alındı. Tüm olgular, preoperatif ultrasonografi ile değerlendirildi. Postoperatif birinci gün ultrasonografi incelemeleri tekrarlandı. Karın içi sıvı ve ana safra yollarında patoloji tesbit edilen olgular, klinik, laboratuar ve ultrasonografi ile takibe alındı.
Bulgular: Postoperatif ultrasonografik incelemelerde, olguların 12'sinde safra kesesi yatağında koleksiyon, 5 olguda koledokta genişleme, 2 olguda karında serbest sıvı, 1 olguda plevral sıvı ve 1 olguda kese yatağında hematom izlendi. Bir hafta aralarla yapılan ultrasonografi kontrollerinde, üç hafta sonra tüm olgularda sıvıların resorbe olduğu gözlendi. Koledokta genişleme gözlenen 5 olgunun 4'ünde 4 haftanın sonunda koledoğun normal genişliğine döndüğü gözlendi.
Sonuç: Laparoskopik kolesistektomi sonrası gözlenen karın içi sıvı kolleksiyonları hiçbir müdahale gerektirmeden resorbe olduğu ve postoperatif dönemde zor kolesistektomiler dışında rutin ultrasonografi takibinin gereksiz olduğu sonucuna varıldı.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik kolesistektomi, sıvı koleksiyonu, ultrasonografi

LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİLERDE ARTERİYEL KAN GAZI DEĞİŞİKLİKLERİ
Uz.Dr. Banu ÇEVİK, Dr. Melek OTUZBİR, Doç.Dr. Melek ÇELİK, Dr. Engin ÇELİK, Uz.Dr. Zuhal ARIKAN

Çevik B, Otuzbir M, Çelik M, Çelik E, Arıkan Z: Laparoskopik kolesistektomilerde arteriyel kan gazı değişiklikleri. End.-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 6: 40-42, 1999

Amaç: Laparoskopik kolesistektomilerde uygulanan intraabdominal CO2 insuflasonunun arteriyel kan gazları üzerinde meydana getirdiği değişikliklerin incelenmesi.
Yöntem: Laparoskopik kolesistektomi yapılması planlanan ASA I ve II grubunda 75 hastaya radyal arter kanülasyonu yapılarak kan gazı örnekleri alındı.
Bulgular: Hastaların CO2 insuflasyonu öncesi, insuflasyonun 30. dakikasında ve postoperatif 1. saatte alınan arteriyel kan gazı örneklerinde pH ve HCO3 değerlerindeki fark anlamlı bulunmazken, PaCO2 ve baz açığında arta ile PaO2 ve SaO2 değerlerinde azalma kaydedildi.
Sonuç: Laparoskopik girişimlerde oluşabilecek hiperkapni ve asidozun önlenmesi için end-tital CO2(ETCO2) takibinin yapılması, özellikle yaşlı ve riskli hastaların arter kan gazlarının incelenmesi ve komplikasyonların en aza indirilmesi için intraabdominal basıncın çok yüksek tutulmaması (12-14 mmHg) gerekmektedir.
Anahtar kelimeler: Laparoskopi, arteriyel kan gazları

SİTUS İNVERSUS TOTALİSLİ BİR HASTADA TAŞLI KOLESİSTİT NEDENİYLE LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ
Op.Dr. Ömer ÖZGÜL, Op.Dr. Mustafa ÖZDEMİR, Op.Dr. Hakan ÇEVİKEL

Özgül Ö, Özdemir M, Çevikel H: Situs inversus totalisli bir hastada taşlı kolesistit nedeniyle laparoskopik kolesistektomi. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 6: 42-45, 1999

Amaç: Bir olgu nedeni ile situs inversuslu hastalarda laparoskopik kolesistektomi tekniğinin değerlendirilmesi.
Yöntem: Hastanemizde laparoskopik olarak tedavi ettiğimiz beraberinde taşlı kolesisti bulunan situs inversus totalisli bir hasta sunulmaktadır.
Bulgular: Sol üst kadran ağrısı ile başvuran hastada yapılan batın ultrasonografisinde kolelithiasis ve situs inversus totalis saptandı ve laparoskopik girişim trokarlar simetrik olarak yerleştirilerek aynı şekilde uygulandı. Teknik olarak herhangi bir zorluk veya komplikasyonla karşılaşılmadı.
Sonuç: Taşlı kolesistiti olan situs inversus totalisli hastalarda laparoskopik kolesistektomi güvenle uygulanabilen bir tedavi yöntemidir.
Anahtar kelimeler: Situs inversus totalis, laparoskopik kolesistektomi