VİDEO-YARDIMLI TORAKOSKOPİ İLE BRONKOJENİK KİST EKSİZYONU
"OLGU BİLDİRİSİ"
Dr. Okan SOLAK, Dr. Muzaffer METİN, Dr. Songül ÇUHADAROĞLU, Dr. Mehmet KULLEP, Dr. Atilla GÜRSES
Solak O, Metin M, Çuhadaroğlu S, Kullep M, Gürses A: Video-yardımlı torakoskopi ile bronkojenik kist eksizyonu "Olgu Bildirimi".
End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi
Derg. 7(4): 125-127,2000
Amaç: Akciğer
içi ve mediastende görülen kistik lezyonlarm
çoğu edinsel, daha az bir bölümü ise konjenital olarak meydana gelir. Konjenital akciğer kistlerinden
biri olan bronkojenik kistler sıklıkla çocuk ve
genç yaş döneminde görülür. Primer mediastinal kitlelerin
%10-15'ini oluşturur ve çoğunlukla asemp-tomatiktir. Mediastinal kistik lezyonlu uygun olgularda
video-yardımlı torakoskopi (VATS) ile kist eksizyonu komplet rezeksiyon yapılabildiği
sürece torakotomiye tercih edilmelidir.
VATS ile bronkojenik kist eksizyonu
uyguladığımız bir olgu da literatürü gözden geçirerek yöntemin
etkinliğim tartışmak istedik.
Anahtar kelimeler: : Video-yardımlı
torakoskopik cerrahi, bronkojenik kist.
TEK TARAFLI FITIKLARDA DİAGNOSTİK LAPAROSKOPİ İLE KONTRALATERAL PATENT
PROSESUS VAGİNALİSİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dr. B.Haluk GÜVENÇ, Dr. Melih TUGAY
Güvenç HB, Tugay M: Tek taraflı fıtıklarda diagnostik laparoskopi ile
kontralateral patent prosesus vaginalisin değerlendirilmesi. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg.
7(4):128-132, 2000
Amaç: : Literatürde
rutin bilateral inguinal eksploras-yon
sırasında %40-60 oranında kontralateral patent prosesus
vaginalis (KPPV) saptandığı bildirilmektedir.
Rutin eksplorasyon yapılmayan olguların %10-40'ı karşı tarafta fıtık çıkması şikayeti ile tekrar başvurmaktadır.
Çocuk yaş grubuna uygun çap ve boyuttaki
aletlerin geliştirilmesi sonucunda pediatrik laparoskopik girişimler popülarite kazanmıştır. Çalışmamızda,
tek taraflı kasık fıtıklarında tanısal amaçlı
laparoskopi ile KPPV nin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: : Gerçekleştirmiş
olduğumuz prospektif çalışmamızda
kasık fıtığı tanısıyla başvuran 36 olgu KPPV
açısından değerlendirilmiştir. Olguların dördü teknik
nedenler, dördü ise bilateralite nedeniyle çalışma dışı bırakılmıştır. Laparoskopi için fıtık kesesinin
kanulasyonunu takiben batın 10 mmHg basınç ile
şişirilmiştir. Karşı taraf inguinal bölge palpasyonla KPPV bulgusu
açısından değerlendirilmiştir. Eksplorasyon
5-mm çapında, 45 derece açılı bir kamera
kullanılarak gerçekleştirilmiş, KPPV saptanan olgularda onarım yapılmıştır.
Bulgular: 28
olgunun sekizinde (%29) KPPV saptanmış
olup, bir yaşın altında bu oran %40, bir yaş üstünde
%22 olarak bulunmuştur. Sağ tarafta kasık fıtığı olan olguların %
25'inde, sol tarafta olanların ise % 33'ünde
KPPV veya fıtık olduğu saptanmıştır. Batının
şişirilmesini takiben yapılan manuel muayenenin güvenilir
olmadığı sonucuna varılmıştır.
Sonuç: Tek
taraflı kasık fıtıklarında uygulanacak tanısal amaçlı laparoskopinin
kolay, ucuz, ilerde yapılabilecek ikinci bir cerrahi girişimin maliyeti ile
rutin eksplorasyon
sırasında kord yaralanması riskini ortadan kaldıracak bir yöntem olduğuna
inanıyoruz.
Anahtar kelimeler: Diagnostik
laparoskopi, fıtık, kontralateral patent
prosesus vaginalis
HABİS OLDUĞU DÜŞÜNÜLEN
ADNEKSİYAL KİTLELERE LAPAROSKOPİK GİRİŞİM YAPILABİLİR Mİ? OLGU SUNUMU
Dr. Süleyman E. AKHAN, Dr. Bülent ERGUN
Akhan SE, Ergun B: Habis olduğu düşünülen adneksiyal kitlelere laparoskopik
girişim yapılabilir mi? Olgu Sunumu. End-Lap. ve
Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 7(4):133-137, 2000
Amaç: : Laparoskopik
cerrahi girişim selim adneksiyal kitlelerin
tanısı ve tedavisinde güvenle kullanılabilecek bir yöntemdir. Postoperatif
dönemi hastanın daha
iyi tolere etmesi ve hastanede kalış süresini kısaltması
adneksiyal kitlelerin tedavisinde laparoskopik cerrahinin
giderek daha fazla tercih edilmesine sebep olmaktadır.
Jinekolojik habis tümörlerde de laparoskopik cerrahi kullanım alam bulmasına
rağmen klasik
yaklaşım şekli sadece selim ovarian kitlelerin laparoskopi
ile tedavisi şeklindedir. Bu durum hastanın
preoperatif değerlendirilmesini son derece önemli
kılmaktadır. Bu makalede, CA-125 seviyesi yüksek, Transvaginal
Ultrasonografi'de heterojen eko veren
adneksiyal kitlesi olan bir hastaya yaklaşımımızı
sunmayı ve literatürün ışığı altında bu olgularda
izlenmesi gereken algoritmayı tartışmayı amaçladık.
Anahtar kelimeler:
SAFRA KESESİ KANSERİ TANISI
LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ SONRASI KONULAN HASTALARDA SAĞKALIM
Dr. Tayfun KARAHASANOĞLU, Dr. Ayhan ÖZSOY, Dr. Sibel ERDAMAR, Dr. Arif Sami
KAHYA, Dr. İsmail HAMZAOĞLU, Dr. Nihat YAVUZ, Dr. Yavuz ERYAVUZ, Dr. Ahmet
Nejat ÖZBAL
Karahasanoğlu T, Özsoy A, Erdamar S, Kahya AS, Hamzaoğlu İ, Yavuz N, Eryavuz
Y, Özbal AN: Safra kesesi kanseri tanısı laparoskopik kolesistektomi sonrası
konulan hastalarda sağkalım.
End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 7(4):138-142,2000
Amaç: : Safra
kesesi kanseri tanısı laparoskopik kole-sistektomiden
sonra konulan hastalarda trokar yeri metastazı
ve sağkalımı araştırmak
Yöntem: Laparoskopik
kolesistektomi uygulanan 4391 hasta içinde ameliyat sonrası histopatolojik inceleme
ile safra kesesinde kanser saptanan hastalar trokar yerinde metastaz oluşumu
ve sağkalım açısından analiz edilmiştir.
Bulgular: Laparoskopik
kolesistektomi yapılan hastaların
sekiz (%0,18)'inde ameliyat öncesi veya sırasında
tanınamayan safra kesesi kanseri saptandı. Takip edilebilen yedi hastanın
patolojik evreleri dört hastada pT2 ve üç hastada pT3 şeklindedir. Bir hastada
(%14,2) laparoskopik kolesistektomiden iki ay sonra
trokar yerinde metastaz gelişti. Ortalama sağkalım
30 ay olarak bulundu
Sonuç: Safra
kesesi kanseri tanısı laparoskopik kolesistektomi
sonrası konulan hastalardaki tedavi yaklaşımı
cerrahın tercihine bağlı olarak değişmektedir.
Bu konunun tamamen aydınlanması için varolan literatürden
daha fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç vardır.
Anahtar kelimeler: Laparoskopik
kolesistektomi, safra kesesi kanseri.
VENTRAL FITIKLARDA LAPAROSKOPİK ONARIM DENEYİMİMİZ
Dr. Ediz ALTINLI, Dr. Cihan URAS, Dr. Selin KAPAN, Dr. Tarık AKÇAL, Dr. Ümit
BALCISOY
Altınlı E, Uras C, Kapan S, Akçal T, Balcısoy Ü: Ventral fıtıklarda
laparoskopik onarım deneyimimiz. End.-Lap. ve Minimal
İnvaziv Cerrahi Derg. 7(4):143-146, 2000
Amaç: : Laparoskopik
ventral fıtık onarımının teknik özelliklerini
ve sonuçlarını incelemek.
Yöntem: Ocak
1998 ve Ocak 2000 yılları arasında İstanbul
Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Gürkan C
servisinde toplam 22 ventral fıtık olgusuna laparoskopik onarım uygulandı.
Bulgular: Olguların
3'ü nüks olmak üzere 11'i umblikal,
10'u insizyonel, l'i epigastrik fıtık idi. İnsizyonel fıtık olgularının
6'sı Phannenstiel, l'i göbek üstü median
insizyon distalinden, l'i göbek altı median insizyonun
proksimalinden, 2'si sağ transrektal insizyon yerlerinden gelişmişti. Olguların 19'u kadın, 3'ü erkekti.
Serinin en genci 37, en yaşlısı 70, ortalama yaş
53.95 ± 2.03 idi. Olguların 2'sine uygun boyutlarda
politetrafloroetilen mesh, diğerlerine
polipropilen mesh ile fıtık onarımı
yapıldı. Olguların 6'sı ameliyat sonrası
birinci gün, diğerleri ameliyat sonrası 2. gün taburcu
edildiler. Nüks umblikal fıtığı olan bir olguda ameliyat sonrası erken dönemde göbek bölgesinde
seroma tesbit edildi. Olgular en az 6 en çok 12 ay, ortalama
9.14 ± 0.54 ay olmak üzere ameliyat sonrası l,
3, 6 ve 12. aylarda rutin kontrollere çağrıldılar. Takip süresince nüks
tesbit edilmedi.
Sonuç: Laparoskopik
teknikle ventral fıtıklarda mesh uygulanması
%0 mortalite, (1/22) % 4.54 morbidite oranlan,
kısalmış hastanede kalış süresi, kozmetik olarak daha tatminkar sonuçlar
vermesi ve hastanın günlük aktiviteye dönüş
zamanının daha kısa sürede gerçekleşmesi nedeniyle seçilmiş
vakalarda tercih edilebilecek güvenilir bir
yöntemdir.
Anahtar kelimeler:
PEPTİK ÜLSERE BAĞLI PİLOR
STENOZUNA LAPAROSKOPİK CERRAHİ YAKLAŞIM
Dr. Gökhan ADAŞ, Dr. Hasan OFLUOĞLU, Dr. Üzeyir TUNCER, Dr. Özgür
ODABAŞ, Dr. Sefa TÜZÜN. Dr. Tamer KARŞIDAĞ
Adaş G, Ofluoğlu H, Tuncer Ü, Odabaş Ö, Tüzün S, Karşıdağ T: Peptik ülsere
bağlı pilor stenozuna laparoskopik cerrahi yaklaşım. End-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg.
7(4):147-152, 2000
Amaç: Peptik
ülsere bağlı pilor stenozu tanısı ile opere
edilen hastalarda laparoskopik yöntem ile açık ameliyat yöntemini
birbirleriyle karşılaştırmak ve her iki
yöntemde de ameliyat sonrası ağrı, analjezik ilaç
kullanımı, ameliyat süresi, komplikasyon, hastanede kalış, aktif yaşantıya
dönüş süreleri ve nüks oluşumunu araştırmaktır.
Gereç ve Yöntem: Bu
çalışma 1996-1998 yılları arasında
Haseki Hastanesi 2. Cerrahi Kliniği'nde duodenal ülsere
bağlı pilor stenozu tanısı ile öpere edilen 30 hastada prospektif olarak
yapıldı. Hastalar iki eşit gruba ayrıldı.
Birinci gruba (n=15) laparoskopik bilateral trunkal vagotomi ( BTV) + yarı açık
gastroenterostomi veya piloroplasti uygulandı. İkinci gruba (n=15)
açık ameliyat tekniği ile BTV + gastroenteres-tomi veya piloroplasti
uygulandı. Her iki grupta da hastalar toplam
34 ay takip edildi.
Bulgular: Ameliyat
süresi çalışma grubunda ortalama 90 dk, kontrol grubunda ortalama
85dk olup p>0.05 anlamsız bulundu.
Hastanede yatış 1. grupta 4.2gün, 2. grupta 6.l gün olup p<0.05
laparoskopik grup lehine idi. Analjezi kullanımında
1. grupta ortalama 320mgr, 2.
grupta ise ortalama 485mgr diclofe-nac sodyum kullanılmıştır. Gruplar
karşılaştırıldığında p<0.05 1.
grup lehine bulunmuştur. Aktif yaşantıya dönüşte ise laparoskopik
grupta ört. 16gün, açık grupta ise ört.
28gün olup p<0.05 l. grup lehine idi.
Her iki gruptada herhangi bir mortalite görülmemiş olup, birer hastada nüks görülmüştür
Sonuç: Laparoskopik
ve yarı açık cerrahi girişimin peptik ülser hastalığına bağlı pilor
stenozunda açık prosedüre göre daha az
analjezi ve ağrı duyumu sağladığı, hastanede kalış süresini kısalttığı,
aktif yaşantıya dönüşü kolaylaştırdığı,
daha az komplikasyona yol açtığı ve hasta açısından daha konforlu
olduğu görüldü.
Anahtar kelimeler: Laparoskopık
girişim, pilor stenozu.
22 YAŞINDA ERKEK HASTADA SOL
İNGUİNAL HERNİ VE SOL İNTRAABDOMİNAL TESTİSİN LAPAROSKOPİK TEDAVİSİ
Dr. Ömer ENGİN, Dr. A. Serdar GÖKER, Dr. Osman Tan FIRAT, Dr. Nazmi MUTLU
Engin Ö, Göker AS, Fırat OT, Mutlu N: 22 yaşında erkek hastada sol inguinal
herni ve sol intraabdominal testisin laparoskopik tedavisi. End-Lap. ve Minimal İnvaziv
Cerrahi Derg. 7(4): 153-156, 2000
Amaç: 22
yaşındaki erkek hastamızda sol inguinal herni ve sol intraabdominal testis
mevcuttu. Diagnostik laparoskopi, laparoskopik orşiektomi ve laparoskopik herni
tamiri yapıldı. Çıkarılan testiste herhangi bir malinite
bulgusuna Tatlanılmadı. Operasyon sonrası herhangi bir komplikasyon
gelişmeyen hasta şifa ile taburcu edildi.
Anahtar kelimeler: : Kriptorşidizm,
orşiektomi, laparoskopi, herni.
LAPAROSKOPİK FITIK ONARIMI
HASTALARIN İŞLERİNE ERKEN DÖNMELERİNİ SAĞLIYOR MU?
Dr. Güner ÖĞÜNÇ, Dr. Cumhur ARICI, Dr. Mustafa AKAYDIN
Öğünç G, Arıcı C, Akaydın M: Laparoskopik fıtık onarımı hastaların işlerine
erken dönmelerini sağlıyor mu? End-Lap. ve
Minimal İnvaziv Cerrahi Derg. 7(4): 157-161,2000
Amaç: Laparoskopik
kasık fıtığı onarımı yapılan olguların
günlük aktiviteleri ile işlerine başlama istek ve sürelerini araştırmak.
Yöntem: Akdeniz
Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrrahi
ABD'da Eylül 1997-Eylül 1999 tarihleri arasında laparoskopik
transabdominal preperitoneal patch (TAPP) tekniği ile herniorafi yapılan 29
olgu (25 erkek, 4 kadın, yaş ortalaması
41.7) günlük normal fiziksel
aktiviteye ve işe dönüş süreleri açısından değerlendirildi.
Bulgular: Olguların
26'sı (%89.6) primer, 3'ü (10.4) nüks
idi. Ortalama hastanede yatış süresi: 0.9 gün (3 olguda
6 saat, 25 olguda l gün, l olguda 2 gün) idi.Tüm
olgular (hematom gelişen bir olgu dışında) post operatif
(p.o) l.gün günlük aktivitelerine döndüklerini
ifade ettiler.
LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİDE
ANESTEZİ
Dr. Demet KOÇ, Dr. Rasim GENÇOSMANOĞLU, Dr. Orhan ŞAD
Koç D, Gençosmanoğlu R, Şad O: Laparoskopik kolesistektomide anestezi. End.-Lap. ve Minimal İnvaziv Cerrahi Derg.
7(4): 162-166, 2000
Amaç: : Laparoskopik
kolesistektomi per ve postoperatif
dönemde sağladığı üstünlükleri ile geleneksel açık
cerrahinin yerini almıştır. Karbondioksit insuflasyonu
ile oluşturulan pnömoperitonyumun neden olduğu birçok değişiklikler vardır. Laparoskopik kolesistektomi
anestezisinde amaç; oluşabilecek değişiklikler
göz önünde tutularak solunumsal ve hemodinamik
stabilitenin sağlanmasıdır. Postoperatif dönemde bulantı ve kusma sıklıkla
görülür. Per ve postoperatif ağrının
önlenmesinde lokal anestezikler, non-steroid antiinflamatuar ilaçlar
veya opioidler kullanılabilir.
Anahtar kelimeler: