DİL ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ: SESSİZ YÖNTEM

Tarihçesi
Sessiz Yöntem, Caleb Gattegno tarafından oluşturulan bir dil öğretim yönteminin adıdır. Gattegno, cuisenaire çubukları adı verilen renkli tahta olan ilgiyi yeniden canlandırması ve ilk okuma safhalarının öğretilmesi için seslerin özel renklerle kodlandığı Words in Color[1] isimli serisi ile tanınır. Gallegno'nun malzemelerin telifi ve pazarlanması New York'ta kendi işlettiği Educational Solutions Incorporation'a[2] aittir. Sessiz Yöntem Gattegno'nun yabancı dil öğrenimi alanındaki girişimciliğinin simgesidir. Bu yöntem öğretmenin sınıfta olabildiğince sessiz olması ve öğrencilerin olabildiğince fazla üretimde bulunma yüreklendirilmesi temeline dayanmaktadır. Sessiz Yöntem’in unsurları, özellikle de renkli tabloların ve renkli cuisenaire çubukların kullanımı, Gattegno'nun daha önceleri okuma programları ve matematik programları tasarlayıcısı olarak edindiği tecrübelerden doğmuştur. (Cuisenaire çubukları, onları matematik öğretiminde kullanan Avrupalı bir eğitimci olan Georges Cuisenaire tarafından geliştirildi. Gattegno Cuisenaire'i izlemişti ve bu da ona bu çubukları dil öğreniminde kullanma fikrini verdi).  Sessiz Yöntem diğer öğrenme kuramleri ve eğitsel felsefelerle pek çok ortak noktaya sahiptir. En geniş anlamı ile, Gattegno'nun eserinin temelini oluşturan öğrenme hipotezi şu şekilde belirtilebilir:

1. Öğrenci öğrenilecek malzemeyi hatırlayıp yineleyeceği yerde keşfeder ya da yaratırsa öğrenme gerçekleşir.
2. Öğrenme eşlik eden (ortam sağlayan) fiziksel nesnelerin varlığı ile gerçekleşir.
3. Öğrenme, öğrenilecek malzemenin içerildiği problem çözme yolu ile gerçekleşir.

Bu noktalardan her birini ele alalım.
1. Eğitim psikologu ve felsefeci Jerome Bruner öğretimde iki gelenekten söz eder: Maruz bırakma[3] modunda oluşan ve varsayımsal[4] modda oluşan. Maruz bırakma modunda "maruz bırakma moduna, hızına ve stiline ilişkin kararlar maruz bırakan kişi olan öğretmen tarafından alınır; öğrenci dinleyici konumdadır." Varsayımsal modda, "öğretmen ve öğrenci daha dayanışmalı bir konumdadır. Öğrenci yerinden kıpırdamayan bir dinleyici değildir; oluşumda yer aldığı gibi kimi zaman ana rolü de üstlenebilir” (Bruner, 1966: 83).
Sessiz Yöntem, öğrenmeyi problem-çözmeye dayalı, yaratıcı, keşfetmeye yönelik bir eylem olarak, öğrenciyi de edilgen bir dinleyici değil de baş oyuncu olarak gören bu ikinci geleneğe aittir. Bruner "keşfederek öğrenme"den türetilebilecek yararları dört ana başlık altında sıralanmaktadır (a) entelektüel gücün artması, (b) harici ödüller yerine dahili ödüller, (c) keşfetme yolu ile öğrenilmesi, ve (d) hafızanın korunması yardımı (Bruner 1966: 83). İleride göreceğimiz gibi, Gattegno Sessiz Yöntem yolu ile öğretilen öğrenciler için benzer faydaları ileri sürmektedir.

2. Çubuklar ve renk kodlu telaffuz tabloları (bunlara Fidel Tabloları adı verilir) bir yandan öğrencinin öğrenmesi için sosyal ortam sağlarken bir yandan da öğrencilerin hatırlaması için akılda kalıcı simgeler oluştururlar. Psikolojik açıdan, bu görsel araçlar öğrencilerin öğrenmesi ve hatırlaması için ilişkisel düzenleyici[5] olmaktadırlar. Öğrenme ve hatırlamada düzenleyicinin rolü konusunda geniş bir felsefe literatürüne rastlamak olası ise de, amaçlarımız doğrultusunda, bütün bunlar Earl Stevick'in şu sözleri ile özetlenebilir:
Eğer ilişkisel düzenleyici kullanımı, yinelemenin sağladığından daha iyi bir edinme sağlarsa, bu durumda düzenleyici unsurların niteliğinin ve öğrencinin bu unsurlara bağlılığının da hafıza üzerinde güçlü bir etkisi olması muhtemeldir (Stevick 1976: 25).

3. Sessiz Yöntem, "öğrenmeye problem-çözme yaklaşımları" adı verilen alanlarla da ilişkilidir. Bu da kısaca Benjamin Franklin'in şu sözleri ile anlatılır:
Anlatırsan unuturum,
öğretirsen hatırlarım,
beni katarsan öğrenirim.

Deneysel psikoloji dilinde, en yüksek öğrenmeyi ve hatırlamayı sağlayan türden katılım öğrenilecek malzemenin "en büyük bilişsel derinlik" (Craik 1973) işlenmesini, ya da, bizim açımızdan, en büyük miktarda problem çözme alıştırmasını içerir. Hafızaya ilişkin araştırmalar öğrencinin "hafızası yaratıcı biçimde araştırma, keşfetme ve gözünde canlandırmadan fayda sağlamaktadır" (Bower ve Winzenz 1970) gerçeğini ortaya koymuştur. Sessiz Yöntem’de "öğretmenin yineleme olayından kesinlikle kaçınması öğrencinin tetikte ve hazır olmasını sağlar" (Gattegno 1972: 80). Benzer şekilde, öğrencinin yeni bir dilde uygun ve anlamlı bir sözce oluşturma sorunu ile uğraşması öğrenciyi o dili "kendi algısal ve analitik gücü ile" (Selman 1977) gerçekleştirmesini sağlar. Sessiz Yöntem öğrencisinin "bağımsız, otonom ve tepki veren" (Gattegno 1976), bir diğer deyişle dilde iyi bir problem çözücü hale gelmesi istenir.


Yaklaşım
Dil kuramı
Gattegno dil öğretim yöntembiliminde dilbilim kuramsinin rolüne ilişkin oldukça kuşkucu bir görüşü açıkça belirtmektedir. Gattegno'ya göre, dilbilim çalışmaları "kişinin duyarlılığına ilişkin çok dar bir açıklık getiren ve düşünülen geniş amaca belki de pek az hizmette bulunan bir ayrıntılama olabilir" (Gattegno, 1972: 84). Gattegno dilin kendisini de "tecrübenin yerine geçen bir şeydir ve bu yüzden de tecrübe dile anlam veren şeydir" (Gattegno 1972: 8) olarak nitelendirmekte. Şu halde, Sessiz Yöntem öğretiminde nesnelerin ve resimli tabloları sanal tecrübeler olarak görmek şaşırtıcı olmasa gerek.

Dilin yalnızca unsurlarını değil "ruhunu" da kavramaya verilen öneme ilişkin pek çok görüş ileri sürülmektedir. Gattegno, dilin "ruhu"ndan söz ederken, dile kendine özgü ses sistemini ve melodisini verecek şekilde bir araya gelen sesbilimsel ve parçaüstü[6] unsurların oluşumunu kastetmektedir. Öğrenci dilin bu yönünü olabildiğince çabuk "hissetmelidir"; ancak, öğrencinin bunu nasıl başaracağı o kadar da açık değildir.

Seçilen malzemeye ve bu malzemenin Sessiz Yöntem sınıfında sıralanmasına bakınca, Sessiz Yöntem’in öğretilecek dilin düzenlenmesine yapısal bir yaklaşımda bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Dil, belirgin anlamlarla kendiliğinden bağlantılar oluşturan ve dilbilgisi kuralları yolu ile tümceler ya da anlamlı dizi birimleri oluşturan ses grupları olarak görülür. Dil sosyal bağlamından ayırılmıştır ve genellikle çubuklarla temsil edilen yapay durumlar yolu ile öğretilir. Dersler dilbilgisel zorluğa dayalı bir sıralama izlerler; yeni sözcük ve yapı malzemesi titizlikle kendi unsurlarına ayrılır ve her biri ayrı ayrı sunulur. Öğretme olayının temel birimi tümcedir ve öğretmen iletişimsel değer üzerinde değil kastedilen anlam üzerinde durmaktadır. Öğrencilere erek dilin yapısal kalıpları sunulur ve dilin dilbilgisi kurallarını oldukça tümevarım türü süreçler yolu ile öğrenirler.

Gattegno sözcük bilgisini dil öğreniminin temel boyutu, sözcük dağarcığının seçimini de çok önemli olarak görmektedir. birkaç sözcük bilgisi maddesi ayrımında bulunmaktadır. "Yarı lüks sözcükler" erek dil kültürünün günlük yaşamında sıradan olan sözcüklerdir; bunlar yiyecek, giyecek, yolculuk, yaşam, vs. ile ilgilidir. "Lüks sözcükler" politik ya da felsefî düşünceler gibi daha özel alanlarda iletişimde kullanılır. Öğrenci için en önemli olan sözcük bilgisi dilin en işlevsel ve esnek sözcükleri ile ilgilidir ve bunların pek çoğunun öğrencinin anadilinde doğrudan eş değerleri olmayabilir. Bu "işlevsel sözcükler", Gattegno'ya göre, dilin "ruhunu" kavramaya giden anahtardır.

Öğrenme kuramı

Diğer yöntemlerin pek çok destekleyicisi gibi Gattegno da yetişkinlere yabancı dil öğretimi için prensipler belirlerken kendince birinci dili öğrenme süreçlerini temel almaktadır. Örneğin Gattegno öğrencinin "bir bebeğin öğrenmesini karakterize eden zihin durumuna, yani teslimiyete dönmesi" (Scott ve Page 1982: 273) gerektiğini önermektedir.
Ancak, bu süreçlere değinen Gattegno ikinci bir dili öğrenme süreçlerinin birinci dili öğrenme süreçlerinden "kökten farklı" olduğunu belirtmektedir. İkinci dil öğrenicisi birinci dil öğrenicisine benzemez ve "şu anda bilmek olduklarından ötürü bir diğer dili aynı biçimde öğrenemez" (Gattegno 1972: 11). Böylece, Gattegno'ya göre, ikinci dil edinimine "doğal" ya da "doğrudan" yaklaşımlar yanlış yönlendiricidir ve başarılı bir ikinci dil yaklaşımı "doğal bir yaklaşımı çok yapay ve, bazı nedenlerle, tamamen denetimli olan bir yaklaşımla değiştirecektir" (1972: 12).

Gattegno'nun önerdiği "yapay yaklaşım" başarılı öğrenmenin, sessiz bilinçlilik ve ardından etken yargılama yolu ile benliğin dil edinimine teslim edilmesi prensibine dayanmaktadır. Gattegno'nun öğrenme karşılığında öğretmeye verdiği büyük önem öğrencinin benliğine, öğrencinin öncelikleri ve yükümlülüklerine odaklanır.
Konuşmak ... iradenin konuşma organlarına inmesini ve kişinin sesleri belirli şekillerde üretebilmesi için yapması gereken şeyin dilsel benlikçe kavranmasını gerektirir. Yalnızca konuşmacının kendisi, hedefin kendi içinde taşıdığı şeye müdahalede bulunabilir. Her öğrenci bunu yapmaya yetkin bir irade olarak görülmelidir. (Gattegno 1976: 7)

Benliğin iki sistemden oluştuğu söylenmekte - bir öğrenme sistemi ve bir de depolama sistemi. Öğrenme sistemi sadece bir entelektüel bilinçlilik yolu ile harekete geçirilebilir. "Öğrenci soyutlama, sentezleme ve bağlaştırma gücünü sürekli sınamalıdır" (Scott ve Page 1982: 273). Sessizlik öğrenme için en iyi gereç kabul edilir zira sessizlik halinde öğrenciler başarılacak görev ve başarıya götüren yollar üzerinde yoğunlaşırlar. Yineleme (sessizliğin zıddı olarak) "zaman tüketir ve dağınık zihni dağınık kalma konusunda cesaretlendirir" (Gattegno 1976: 80). Yinelemeden kaçınmak olan sessizlik böylece dikkatliliğe, konsantrasyona ve zihinsel organizasyona yardımcı olur.

"Depolama" sistemi dilsel unsurları ve bunları düzenleyen prensipleri dilediğimiz an hatırlamamızı ve dilsel iletişimi mümkün kılar. Gattegno hatırlamaktan, bir tür "ogden ödemek" olarak görür. Ogden, iki zihinsel unsuru, örneğin bir şekil ile bir sesi ya da bir etiket ile bir nesneyi kalıcı biçimde bağdaştırmak için gereken bir zihinsel enerji birimidir. Etkin dikkat yolu ile bağlantının sağlamlaştırılması ogdenler türünden ödenen hatırlamanın bedelidir. Zihinsel çaba, bilinçlilik ve düşünce yolu ile depolama, ogdenler söz konusu olduğunda, mekanik yineleme yolu ile elde edilen depolamadan daha etkilidir. Sessizlik bilinçliliği uyarır ve depolamaya giden yoldur. Depolama bağlantılıları aslında en sessiz dönemler, uyku dönemlerinde oluşurlar: "Zihin bu işin çoğunu uykuda yapar" (Stevick 1980: 41).

Bilinçlilik öğretilebilir. Kişi "bilinçli" bir durumda öğrendikçe, bilinçlilik gücü ve öğrenme kapasitesi büyür. Böylece Sessiz Yöntem, psikologların "öğrenmeyi öğrenmek" şeklindeki görüşlerini gerçekleştirme iddiasındadır. Bir kez daha, bilinçliliği geliştiren süreç zinciri dikkatlilik, üretim, kendi kendini düzeltme ve özümseme ile ilerler. Sessiz Yöntem öğrencileri "kişinin tüm yaşamı boyunca eğitiminde" (Gattegno 1976: 29) temel rol oynayan "dahili kriterler" edinirler. Bu dahili kriterler öğrencilerin kendi üretimlerini gözlemelerini ve düzeltmelerini sağlar. Bilinçlilik yolu ile kendi kendini düzeltme alıştırması sayesinde Sessiz Yöntem diğer dil öğrenme yollarından büyük ölçüde farklı olduğu iddiasındadır. Sessiz Yöntem bu bilinçlilik kapasitesine dayanır ve bu kapasitenin birinci dil öğrenenlerince çok az takdir edildiği ya da kullanıldığı söylenir. Ancak,

Sessiz Yöntem yalnızca bir dil öğretme yöntemi değildir. Gattegno'ya göre Sessiz Yöntem yoluyla dil öğrenimi masumiyetin yeniden kazanılmasıdır - "gücümüzü ve potansiyelimizi yeniden kazanmamızdır." Gattegno'nun amacı yalnızca ikinci dil öğrenimi değildir; Gattegno insan ruhunun ve duyarlılığının gücünün eğitimiyle de ilgilenir. Dilsel becerilerde ustalık kazanmak, bilinçlilikte kazanılan yeni düzeylerin sağladığı güç ve kontrol duygusuyla sonuçlanan bir duygusal dahili huzurun ışığı altında görülmektedir. Sessiz Yöntem öğrenimi "kişinin, diğerlerini kendi yaşamının önemli katılımcıları olarak kabul etmesi için önemli unsurlar olarak çeşitliliği ve ferdiyeti içeren, varlığın insan boyutlarını birleştirme" ve hatta bizleri "günümüz sorunları için daha iyi ve daha süreli çözümlere" (Gattegno 1972: 84) götürme iddiasındadır.

Oluşum
Hedefler
Sesiz Yöntem’in temel hedefi temel düzey öğrencilere erek dilin temel unsurlarında sözel ve işitsel fırsat sağlamaktır. Dil öğrenimi için saptanan genel hedef, erek dilde anadil konuşanına yakın akıcılık kazanmaktır ve erek dilin sese ilişkin unsurlarında ustalık kazanmak vurgulanmaktadır. İlk hedeflerden biri öğrenciye dilin dilbilgisinde temel bir bilgi sağlamaktır. Bu da öğrenci açısından bağımsız öğrenmenin temelini oluşturur. Gattegno temel düzeydeki bir dil kursunun uygun hedefleri olarak şunları ileri sürmektedir (Gattegno 1972: 81-83). Öğrenciler
· kendileri, eğitimleri, aileleri, yolculuk ve günlük olaylara ilişkin soruları doğru biçimde ve kolayca yanıtlayabilmeli;
· iyi bir aksan ile konuşabilmeli;
· "mekan, zaman ve süreye ait mevcut ilişkileri de içeren" bir resme ilişkin yazılı ya da sözlü bir tanımda bulunabilmeli;
· erek dilin anadil konuşanlarının kültür ve edebiyatına ilişkin genel sorulara yanıt verebilmeli;
· şu alanlarda uygun biçimde performans gösterebilmeli: heceleme, dilbilgisi (açıklamadan ziyade üretim), okuma-anlama ve yazma.

Gattegno, Sessiz Yöntem’in öğrencilere nasıl öğrenileceğini öğrettiğini ve bir yabancı dil ya da ikinci dil öğrenme süreci yolu ile geliştirilen becerilerin her türden "bilinmeyen" ile başa çıkmada kullanılabileceğini belirtir. Yöntem ayrıca okuma ve yazmanın öğretilmesinde de kullanılabilir ve yararlı yönleri sadece temel düzey öğrencilerle sınırlı değildir. Ancak, Gattegno'nun tanımladığı alıştırmalardan pek çoğu ve izlenilen sınıflar işitsel/sözel yetkinliğin temel düzeyi ile ilgilenmektedir.

Program
Sessiz Yöntem’in benimsediği temelde yapısal nitelikler taşıyan programda dersler dilbilgisel konular ve ilişkili sözcükler etrafında oluşturulmuştur. Ancak, Gattegno işlenecek dilbilgisi ve sözcük bilgisi konularının seçimi ve düzenlemesine ilişkin kesin ayrıntılar vermemektedir. Temel bir yetkinlik düzeyinde çeşitli dilleri öğretmek üzere Barış Gücü tarafından geliştirilen Sessiz Yöntem programlarına ilişkin gözlemler, dile ilişkin konuların dilbilgisel açıdan karmaşıklık, önceden öğretilmiş konularla olan ilişkisi ve konuların görsel olarak sunulabilme kolaylığına göre sunulduğunu göstermektedir. Tipik olarak, emir kipi sunulan ilk yapıdır, çünkü Sessiz Yöntem malzemeleri kullanılarak eylem yüklemleri kolayca gösterilebilir. Adaların çoğul halleri gibi yeni unsurlar önceden bilinen bir yapı içinde öğretilirler. Sayılar kursun başlarında öğretilir; bunun nedeni sayıların günlük yaşamda önemli olması ve sayıların kolayca gösterilebilmesidir. Benzer nedenlerden ötürü de yer belirten ilgeçler de kursun başlarında yer alırlar.

Sözcük dağarcığı belirli bir yapı içinde yönlendirilebilme derecesine ve ders ortamında üretkenliğine göre seçilir. Edatlar ve sayılara ek olarak adıllar, nicelik belirten sözcükler, sürece ait ilişkilere ilişkin sözcükler ve kıyaslama sözcükleri de kursun başlarında sunulur, çünkü "günlük yaşamın sayısız ilişkilerinde pek çok şeye değinmeye bulunurlar" (Stevick 1979). Bu türden sözcüklere, kullanırlıklarının yüksek olmasından ötürü, "işlevsel sözcükler" adı verilir.

Aşağıda, Barış Gücü Sessiz Yöntem Programı'nın Tayland dili için ilk on saatlik bölüm küçük bir parçası verilmektedir. Program Tayland'da ders verecek Amerikan Barış Gücü gönüllülerini eğitmek için hazırlanmıştır. Her bir saatlik dersin en az 15 dakikası telaffuza ayrılmaktadır. Yatık yazılan sözcükler aynı işleve sahip bir başka sözcük ile değiştirilebilir.

Ders Sözcük

1. Kırmızı renk çubuk. çubuk, kırmızı, yeşil, sarı, kahverengi, pembe, beyaz, kavuniçi, siyah, renk
2. 1'den 10'a kadar sayılar. bir, iki, üç, ...
3. İki parça kırmızı renk çubuk.
4. İki parça kırmızı renk çubuğu al. al
5. İki parça kırmızı renk çubuğu al, ona ver ver, kişi ilgeçleri
6. Kırmızı çubuk nerede? nerede, üstünde, altında, yanında, yakınında, uzağında, bitişiğinde, burada, orada
7. Kırmızı renk çubuk masanın üstünde, değil mi? Soru oluşturma kuralları.
     Evet, üstünde. Evet. Hayır
     Hayır, değil.
8. Kırmızı renk çubuk uzun. kıyaslama önadları
Yeşil renk çubuk daha uzun.
Kavuniçi renk çubuk en uzun.
9. Yeşil renk çubuk daha uzun.
Kırmızı renk çubuk, öyle mi?
10. Yineleme. Öğrenciler öğretilen yapıları, sınıftaki öğrencilerin boylarını kıyaslamak gibi yeni durumlarda kullanırlar.
(Joel Wiskin, karşılıklı konuşmadan)

Öğrenme ve öğretme aktiviteleri tipleri
Sessiz Yöntem’deki öğrenme görevleri ve alıştırmaları öğretmenin doğrudan yönlendirmesi ya da gereksiz yere örnek oluşturması olmaksızın öğrencinin sözlü tepkisini yüreklendirip şekillendirmeye yöneliktir. Yöntemin temelinde öğretmenin bir sözcük, tümcecik ya da tümceyi verdiği ve öğrencilerden tepki aldığı basit dilsel görevler yer alır. Öğrenciler bunun ardından eski ve yeni bilgileri bir araya getirerek kendi sözcelerini yaratırlar. Öğrenci tepkilerini almak için tablolar, çubuklar ve diğer yardımcı malzeme kullanılabilir. Alıştırmanın çoğunu öğretmen yönlendirse de öğretmenin model oluşturması en az düzeydedir. Böylece komutlara, sorulara ve görsel talimatlara verilen tepkiler sınıf alıştırmalarının temelini oluşturur.