|
.
Hayatı Hakkında Kısa: (Milliyet'ten alıntı)
"
1932
yılında Tiran’da doğdu. Nadiye ve Allaman Çupi, oğullarına "İslam" dediler.
Varlıklı ve soylu bir aileydiler. Ama Arnavutluk’taki rejim nedeniyletüm
mallarını bırakıp, anavatana göçtüler
...1951
yılında bitirdi Vefa Lisesi’ni... Aynı zamanda futbola da gönül vermiş,
Çapa takımının değişmez oyuncusu olmuştu. Ancak onun asıl aşkı, yazarlığı
idi. 1957’de Günlük Spor Gazetesi’nde muhabir olarak gazeteciliğe başladığında,
aşkıyla da evlenmiş oldu.
Son
Havadis’te yazdı... Türkiye Spor’da yazdı... Yeni İstanbul’da, Akşam’da,
Tercüman’da yazdı... 1981 yılında büyük saygı duyduğu, ölümünden sonra
sürekli adını andığı, yazılarında özelliklerini anlattığı ve gençlere ilkelerini
öğretmeye
çalıştığı Milliyet’in unutulmaz spor müdürü Namık Sevik’in çağrısını aldığında
düşünmeden "Tamam" dedi. Ve o günden sonra hep Milliyet’te yazdı.
...
"İslam Çupi gibi olmak!"
Spor yazarlığına her başlayanın hedefi buydu. Hala da bu!...
Aralarından büyük gazeteciler, ünlü muhabirler, yazarlar, müdürler çıktı.
Ama hiç kimse "İslam Çupi" olamadı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Spor Yazarları Derneği yarışmalarında
birincilikler kazandı. Gazetecilik yaşamı boyunca da değişik alanlarda
26 ödüle adını yazdırdı. Basın Şeref Kartı sahibi ve Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti üyesiydi. Bir dönem Türkiye Spor Yazarları Derneği Asbaşkanlığı
görevini de üstlenmişti. Evliydi. Bir kızı
ve bir torunu vardı.
Ve bu dünyadan göçtü, gitti. Ölümsüzlüğe doğru.
...........................................
Yazılarından
birkaç alıntı ;
''Türkiye'de Fenerbahçe Amerika'dir,öbür kulüpler bütün
dünya...Bütün
dünyada darbeler bir kelle düşürüp yerine başka kelle
koyabilir,
sosyalizm, komünizm beklenmeyen yumuşama resitalinin
tuşlarına doğru
parmak uzatabilir, utanç duvari, özgürlük kuleleri, yıldızı
tek ve
kırmızı saraylar yerle bir edilebilir, dünya döner, yaşam
bir başka
biçimde çığlıklar atar sabahlara...Ama paranın tek sahibi
giderse, hayat
biter. O zaman dünya rekabeti değil, dünya mezarlığı
kurulur bu yaşı
başı belirsiz yuvarlak kürede...''
******
"
05-09-2000
...
Türkiye'de, Fenerbahçe Cumhuriyeti sağlıklı başarılı
ve ilkse bu ülkede her
şey mutlu ve huzurludur. Esnafın yüzü güler, parakendeci
ve toptancıların
tezgahında mal kalmaz. Tiyatrolar, sinemalar, sazlar,
barlar meyhaneler fuldur.
Stadlar Türkiye'nin her vilayetinde lebaleptir. Fenerbahçe
gittiği her kente
kendi ile birlikte büyük bereketini götürür, i...ler
diye uğurlanmasına rağmen.
Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa, Türkiye yoktur,
futbol yoktur, bolluk
yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu
ülke kısa süre sonra
yaşayan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur. Fenerbahçe
büyüklüğü ne şampiyonluk
büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka
bir büyüklüktür işte,
adı konamaz... "
*****
"
19 Eylul 1985
...
Bordeaux Stadi kapali trıbunlerine goz attiginizda, belki
17. yuzyilin barok
mimarisine benzeyen, sarkiklarla karsilasirsiniz. Bu
sarkiklar, o tribunlerde
oturan insanlar icin, kafalarinin ustundeki bir kabara
civisidir. Batabilir,
ama carsamba aksami Bordeaux karsisinda izledigim Fenerbahce,
o barok mimarisinin
sivri uclu, kabaralarina temas etmeyecek kadar, sahada
bir oyun yumusakligi kurdu.
Cok vuran Bordeaux forveti arasinda Yasar'in akil almaz
mudahaleleri tribunlerde
bir arastirma konusu olurken, Fenerbahce defansinda Yasar'in
otesinde de kocamanlasan
devler vardi.
...
"Giresse, Tigana...ama, ondan sonrasi Fenerbahce'nin
altinda karavana."
...
"Fenerbahce'nin gucunu ve buyuklugunu kabul etmek" istegi.
Avrupa'da nerede olursak
olalim, vatandaslarimizin vizesiz adim atamadigi bir
ortamda Fenerbahce'nin Bordeaux
sahasinda adimlarini cok ustaca ve bilincli sekilde atisi
da Turk insani icin baska
bir gurur ve kisilik bulma belirtisiydi "
...
İslam Cupi Usta'nın Yazılarının tam metinleri
İki G.Saraylı kardeşin dramı
Giresse, Tigana...Ama ondan sonra
F.Bahce'nin altinda karavana
|
|