Bölüm 18
Erdinç, Metin sayesinde gece sokakta kalmamış, sabah da Fırat’la arasını düzeltmişti. Şimdi düşündüğü tek şey eve gittiğinde olabileceklerdi. Bunun için Zeynep’e telefon etti. Neler olup bittiğini anlaması ve ona göre bir savunma hazırlaması gerekiyordu. Zeynep önce telefona cevap vermedi ama bir kaç dakika sonra Erdinç’i aradı.
“Dün gece ne oldu Zeynep?”
“Annem dolabında kadın kıyafetleri buldu”
Erdinç annesinin söyleyebileceği her şeye hazırdı ama kızkardeşinin söyledikleri karşısında dili tutulmuş gibiydi. Önce bir şey söyleyemedi sonra,
“Onlar eski kızarkadaşımın, aslında tiyatro oyununda...”
Erdinç inanması güç yalanları acemice sıraladı. Zeynep sözünü kesmeseydi daha da uzun anlatacaktı.
“Abi saçmalama, bana bişey anlatmak zorunda değilsin, anneme ne diyeceksin O’nu düşün?”
Zeynep’in annesinden daha önce olayların farkına vardığı belliydi. Bir kaç kez Bora’yla karşılaşmışlardı. Erdinç in telefon konuşmalarına kulak misafiri olmuştu.
“Annem bir fotoğraf buldu, galiba Bora da var o fotoğrafta”
“Ne yapmam gerek bilmiyorum Zeynep”
“Annem eşyaları topladı, dönüyormuşuz. Bence bugün de gelme. Daha sonra ben O’nunla konuşurum. Bir ara sen gelirsin bizi görmeye. Bence sadece şaşırmış durumda. Bana da önce öyle olmuştu”
Erdinç Zeynep’e teşekkür etmek istedi, kızkardeşine sarılmak istedi.
“Zeynep, ne diyeceğimi bilmiyorum”
“İyi yolculuklar de bence”
“Seni seviyorum”
“Annem geliyor... kapattım”
Erdinç yolun kenarında durdu, Metin’e dönmeyi düşündü. Sonra Fırat’ı aradı.
“Yine ben”
“Daha önce aradın mı ki?”
Erdinç şaşırdı, yanlışlıkla arayıp “Seni seviyorum” dediği kişi kim olabilir diye düşündü. Bunun gerçek olmadığını ümit ederek:
“Aradım ve seni sevdiğimi söyledim ya”
“Biliyorum bir daha duymak istedim sadece”
“Fırat yemin ederim çok hainsin”
“Biliyorum”
“Annem dün dolabımda bişeyler bulmuş”
“Eyvah!”
“Evet maalesef. Bir kaç saat daha eve gidemeyeceğim”
“Nerdesin buluşalım otururuz bir yerlerde...Zaten bugün Pazar”
“Ama ben Pazar gezmelerinden nefret ederim”
“Çizgili pijamalarımla geliyorum, hadi piknik yapalım demedim zaten”
“İyi iyi bişey demedim...Kadıköy’e gel o zaman”
“Ne işin var senin oralarda?”
“Gelince anlatırım...Ara geldiğinde”
----------------------------------------------------------------------------------
Selim okuldan çıkınca rahat bir nefes aldı. Arabasında oturup günün kalanını nasıl geçirmek istediğini düşündü. Genelde Onur’u arardı ama şimdi hiç istemiyordu. Onur’un aşık hallerinden pek hoşlanmazdı. Sebebini bilmiyordu ama Onur biriyle beraberken hep araya mesafe koyardı Selim.
“Aşk böyle bir şey işte” dedi sonra güldü...
Bora ve Selim arada bir haftasonlarında iki günlüğüne de olsa mutlaka bir yerlere kafa dinlemeye giderlerdi. Yıllık izinlerini çoğu zaman aileleri veya sevgilileri için kullandıklarından, birlikte tatile gitmek için zamanları olmazdı. Bu kaçamak haftasonları Bora’nın fikriydi ve şehirden uzaklaşmak ikisine de iyi gelirdi.
Yine böyle bir kaçamak sırasında Bora Selim’e ummadığı anda böyle söylemişti.
“Aşk böyle bir şey işte”
Selim Bora’nın bu açıklamasından hoşlanmamıştı.
“Alakası bile yok”
“Selim ben senin kaç yıllık arkadaşınım dostunum, tanıyorum seni, sen bu çocuğa aşıksın”
“Bora o bizim arkadaşımız ya!”
“Gay olmanın en boktan tarafı da bu değil mi zaten?. Arkadaşım dostum dediğin adamla bir bakmışsın hooop ofsayt...Herkes potansiyel”
“İyi de Onur da kaç senelik arkadaşımız”
“Başlatma şimdi arkadaşından, çocuk sana yüz vermedi diye vazgeçmedin mi?”
“Ne diyorsun sen ya?”
“Selimcim canım kardeşim sen Onur’la internetten tanışmadın mı? Resmini yolladığında bana gösterip yarım saat ne kadar akıllı ve aynı zamanda hoş olduğundan bahsetmedin mi?”
“Ne bileyim oğlum akıllı gibi görünüyordu”
“Akıllı değil mi yani?”
“Bora saçmalama, o zamanlar internette uzun uzun sohbet edilirdi. Şimdi selam verdim borçlu çıktım durumu var. Biz Onur’la uzun sohbetler sonrasında yüzyüze geldik. Hem aramızda bir şeyler olamayacak kadar...”
“Ne? Genç mi? Ne?”
“Ya ben O’nun tipi değilim o benim tipim değil...Onur’a aşık değilim konu kapandı”
Bora Selim’in hoşuna giden şeyleri bildiği gibi nefret ettiklerini de biliyordu, O’na bir şey yaptırmak istediğinde nasıl davranması gerektiğini de.
“Tamam öyle diyorsan”
Sonra araya uzun bir sessizlik girdi. Bora, eğer hiç konuşmazsa Selim’in dayanamayıp bir şeyler söyleyeceğini biliyordu.
Selim önce elindeki derginin sayfalarını okuyamayacak kadar hızlı çevirmeye başladı, sonra Bora’ya baktı. Bora kitabına dalmış gibi görünüyor ama göz ucuyla Selim’e bakıyordu.
“Ben Onur’a aşık olsam...”
“Evet başlıyoruz” dedi Bora ve kitabını kenara bıraktı.
“Ben Onur’a aşık olsam başkalarıyla ilişki yaşarken rahat etmesi için kendimi geri çeker miyim?”
“Sen bunu o rahat etsin diye değil, O’nun yanında sevgilisini görmemek için yapıyorsun”
“İşte şimdi patladın. Madem öyle neden yemeğe çağırdım ikisini”
“Karşılaştırmak için”
Selim yüzünü ekşitti.
“Ne karşılaştırması?”
“Çocukta olup da sende olmayan neler var görmek için, Onur’un sevgilisi gittikten sonra bana söylediklerini hatırlatayım mı?”
“Bora nerden çıktı bu konu?”
“Valla ilk önce sana Onur’u neden aramadığını sormuştum, işte oradan başladı”
“Öyleyse seninle aramda da bir şeyler olabilir”
“Saçmalama”
“Hah gördün mü...O zaman Onur’la da olamaz”
“İyi peki”
“Ben Onur rahat etsin istiyorum ondan aramıyorum”
Bora güldü sonra kitabını eline alıp okumaya devam etti. Bir kaç sayfa sonra Selim’in nefes alışından uyuya kaldığını anladı. Sonra gülerek
“Aşk böyle bişey işte” dedi
Selim duymasına duymuştu ama uyuyor numarası yapmaya devam etti...
----------------------------------------------------------------------------------
Şimdi Selim arabasında oturmuş Bora’nın söylediklerini daha adam akıllı düşünüyordu.
“Ben Onur’a aşık değilim”dedi ve sonra Onur’u aramak için telefonunu eline aldı. O sırada telefon çalmaya başladı. Bora’nın telefonundan arıyordu biri. Annesi ya da babası olmalıydı ama Bora’nın ismini telefonda görmek Selim’i bir an şok etmişti.
“Efendim”
“Selim ben Sunay teyzen”
“Merhaba Sunay teyze. Sesiniz kötü geliyor”
“Kusura bakma Selim seni rahatsız ettim”
“Hayır Sunay teyze buyrun”
“Az önce sigorta şirketinden biri aradı. Bora’nın sigortası varmış. Yarın görüşmeye geleceklermiş”
Selim ne söyleyeceğini bilmiyordu. Sunay Hanım’ın ne istediğini anlayamamıştı.
“Bora’ya taksidini hatırlatmak için aramışlar. Tabi durum ortaya çıkınca bizimle yarın görüşmek istediklerini söylediler”
Selim hala bir anlam veremiyordu.
“Selim’cim sigortada senin ve Erdinç’in de ismi varmış. Bu yüzden sizin de burada bulunmanız gerekiyor.”
“Peki Sunay teyze sizi tekrar arayacağım”
Selim telefonu kapattıktan sonra Erdinç’i aradı.
“Efendim”
“Erdinç”
“Selim özür dilerim. Bana ne söyleyebileceğini az çok tahmin ediyorum ama o günlüğü okumaya hakkım var”
“Erdinç başka bir şey söyleyeceğim”
Sonra Selim durumu anlattı. Erdinç telefonu kapatıp sahilde oturmakta olduğu bankta kimsenin görmemesi için kollarını kavuşturup başını öne eğerek ağlamaya başladı.
~~ 18. Bölümün Sonu ~~
17. Bölüm için Tiklayin 19. Bölüm için Tiklayin
|