| |

MUCİZENİN ADI BİR KEZ
DAHA GALATASARAY!!!
Son üç sene içinde gelen
ikinci mucizevi şampiyonluk!
Galatasaray sezonun
ilk 6 haftasını seyircisiz, son 6 haftasını teknik direktörsüz
oynadı. Lig içerisinde uydurma bir kararla Gaziantep maçını da seyircisiz
oynamak zorunda bırakıldı. Toplamda 7 maç bomboş tribünlere oynadı bu
takım. Teknik direktör Karl Heinz Feldkamp son 6 haftanın dışında, lig
süresince, çeşitli rahatsızlıklarını öne sürerek 3 lig maçına çıkmadı. Bu
da, toplamda 9 hafta teknik direktörden yoksun çıkmak demek sahaya...
Bütün transfer bütçemizi
ayırdığımız, büyük ümit bağladığımız Lincoln ve Linderoth
sezonun yarısından fazlasında forma giyemedi. Defansın bel kemiği Song
Afrika kupasına gitti, döndüğünde sakattı, ligin ikinci yarısında forma
giymedi. Nonda dışında diğer yabancı transferlerimiz Carrusca,
Bouzid ve Barusso kadroya bile giremediler. Çoğu maça, yerli
ve genç futbolcularla çıktık.
Stadımız Efes
harabelerinden farksız. Yenisi yolda fakat yapılıp bitene kadar rakibimiz
Fenerbahçe'ye karşı büyük bir dezavantajımız var.
2008'in başlamasıyla
birlikte yönetim seçim telaşına düştü. Camia şampiyonluğa giderken bir de
büyük seçim atlattı.
Kaleciler Aykut ve
Orkun, Mondi'nin yokluğunda ne yapacak belli değildi.
Nitekim 5 maç biri oynadı, 5 maç diğeri. Ligde biri oynadı, kupada diğeri.
Sonra roller değişti ama bu değiş tokuş sezonun son haftalarına kadar
değişmedi. Bunu da yazdınız mı bir kenera?
İşte böyle bir takım,
kadrosunu oturtmuş, Türkiye'nin sayılı zenginlerinin yönettiği, tam
teşekküllü rakibini sezon boyunca 2 defa yendi, 1 kere berabere kaldı,
1 kerede yenildi. Ligin ilk yarısındaki maçta Fenerbahçe üstün oynadı ve
kazandı. Geri kalan 3 maçta sahanın mutlak hakimi Galatasaray'dı. Nitekim
Galatasaray rakibini önce Türkiye Kupası'nın dışına itti, sonra Süper
Lig'in. Aslanlar, ligdeki her takımı en az 1 kere yendi. Sivasspor'u
Sivas'ta, Trabzonspor'u Trabzon'da yenmeyi başardı. Üstelik ligin en az
gol yiyen takımı ünvanını kazandı.
Bu şampiyonlukta
Feldkamp'ın payı var. Payı yok demek büyük haksızlık olur. (Ancak
hemen şunuda belirtmek isterim ki Feldkamp kalsaydı şampiyon olamazdık.
Sevgisizlik ortamı, yanlış ilk 11'ler ve yanlış oyuncu değişiklikleri bizi
bir yerde tökezletirdi, o da şampiyonluğun kaçması için yeterli olurdu
zaten.)
Bu şampiyonlukta
takımı son 6 hafta devralan Cevat Hoca ve yardımcılarının payı var.
Çıkarttığı 11'ler Sivas maçı dışında hep doğruydu. Yaptığı oyuncu
değişiklikleri zamanında ve yerindeydi. Onun o sıcak kalbi, futbolcular
için ayrı bir motivasyon oldu.
Bu şampiyonlukta yeni
gelen yönetimin, dolayısı ile Adnan Polat'ın payı var. Şampiyonluk
yolunda son virajda takımı devraldılar ancak o kısa zamanda çok doğru
hamleler yaptılar. Basınla ilişkilerde, az ama yerinde yapılan basın
açıklamalarında, Fenerbahçe maçına eski futbolcu, teknik direktör ve
yöneticileri davet etme kararında... Bence en önemli işleri, iç yüzünü
henüz tam olarak bilmemekle birlikte, Feldkamp'ı göndermek oldu.
Galatasaray geleneğini hiçe saydılar belki ama, bir şampiyonluk hediye
ettiler bu camiaya. (Özhan Canaydın'ın 'feer piley' ruhuna aykırı
bir karardı ama günümüzün hızlı değişen dengelerini göz ardı etmemekti bu
karar aynı zamanda. Özhan Canaydın kalsaydı asla böyle bir karar vermez,
şampiyonluk göz göre göre giderdi. Galatasaray kültürüde zedelenmemiş
olurdu. Şimdi Galatasaray etiğine ters düştük ama çok önemli bir
şampiyonluk elde ettik. Hantal ve gelenekçi yapı böyle bir göndermeyi asla
kabul etmez, uygulamazdı. Yenilikçi Adnan Polat bu cesareti gösterdi. Bu
olaydaki anlayış farkını genellersek, 20 milyon Galatasaray'lının ondan
beklediği budur aslında: OYUNU FAIR PLAY'E GÖRE DEĞİL, KURALLARINA GÖRE
OYNAMAK!)
Bu şampiyonlukta
taraftarın payı var. Yaratılan bu sinerjinin, YÖNETİM FUTBOLCU
TARAFTAR ŞAMPİYONSUN GALATASARAY tezahüratının bile önemli bir yeri
var. Ben GS-BB maçına Olimpiyat Stadına gittim. Stadın yarısı
Galatasaray'a ayrılmıştı ve 40 bin Galatasaray'lı yine o eziyeti çekip
kendilerine ayrılan bölümü doldurmuşlardı. Söylendiği gibi maç bittikten 2
saat sonra İstanbuldaydık(!)
Bu şampiyonlukta
futbolcuların BÜYÜK payı var! Aslan payı onların! Takıma ağabeylik
yapan Hakan ve Hasan'ın... İlk 10 maçtan sonra hata yapmayı unutan
Servet'in... Ligin ikinci yarısında takıma gelen ama 10 yıllık
Galatasaraylı gibi oynayan Emre'nin... En kritik anlarda füzelerini
gönderip ağları sallayan Ümit Karan ve Nonda'nın... Lincoln'ün yokluğunu
hissettirmeyen lider ruhlu cambaz Arda'nın... Sezona iyi başlamayan ama
süper devam eden, orta sahanın yükünü çeken, deyim yerindeyse etrafı silip
süpüren Mehmet Topal'ın... Ve kimi anlarda ön plana çıkan Aykut, Orkun,
Sabri, Barış, Serkan Çalık, Volkan, Hakan Balta, Uğur, Song, Okan Buruk,
Ayhan, Lincoln, Linderoth, Mehmet Güven'in payları var bu
şampiyonlukta...!!!
Teşekkürler Adnan Polat,
(senden çok hoşlanmasamda) Teşekkürler Adnan Sezgin,
Teşekkürler Cevat Hoca,
Teşekkürler ASLANLAR!
Bize bu mucizeyi
yaşattığınız için,
"Galatasaray bir maça
çıkarsa, o maçın favorisidir." ve "Galatasaray isminin olduğu
yerde, her zaman umut vardır." önermelerini bir kez daha
doğruladığınız için,
EN imkansız
sezonda, sevinçlerin EN büyüğünü yaşattığınız için,
"Bu yoklukta bunları
yapabiliyorsak, stadımız bitince, yabancı transferlerden fayda gelince,
iyi bir teknik direktörümüz olunca neler neler olmaz" düşüncesiyle sonsuz
bir sevinç kaynağı olduğunuz için,
Aziz Yıldırım'a, o
camianın çok sevdiği bir rakam olan, 6(altı)'ncı Galatasaray
şampiyonluğunu tattırdığınız için,
Herşeyin para olmadığını,
hatta herşeyin yürek olduğunu cümle aleme ezberlettiğiniz için,
Bu armaya ve bu
renklere yakışır bir mücadele örneği sergilediğiniz için...
...ve şuan dünya
üzerindeki bütün Galatasaray'lıların yüzünde o anlamlı tebessümü
yarattığınız için!
Ne diyelim;
ŞAMPİYONLUK KANIMIZDA VAR!!!
10.Mayıs.08
 |

EN KÖTÜ DÖNEMİMİZ KAPANDI
Galatasaray'da 23 Mart 2002'de başkanlığa
seçilen Özhan Canaydın, 3 dönem ve 6 yılın ardından koltuğunu devretmeye
hazırlanıyor.
Sarı-kırmızılı kulüpte 22 Mart Cumartesi günü gerçekleştirilecek Seçimli
Olağan Genel Kurul Toplantısı sonrası başkanlık görevini yeni seçilecek
isme bırakacak olan Özhan Canaydın, Galatasaray'ın önemli bir dönemine
imza attı. Görev süresinde özellikle kulübün mali yapısının düzeltilmesi
için çaba gösteren Özhan Canaydın, istenilen noktalara ulaşılamamasına
karşın bu konuda aşama kaydederken, sportif açıdan ise beklentilerin çok
gerisinde kalmaktan kurtulamadı.
Galatasaray'ın 5 yılda 4 lig şampiyonluk elde edip, UEFA Kupası ile Süper
Kupa'yı müzesine götürdüğü bir dönemin ardından başkanlığa gelen Özhan
Canaydın, kendi döneminde 2 lig ve bir Türkiye Kupası şampiyonluğu yaşadı.
-SÜPER LİG'DE 2 KEZ ZİRVEYE ÇIKTI-
Özhan Canaydın, göreve gelmesinin ardından son 7 haftasına yetiştiği
2001-02 sezonunda şampiyonluk yaşarken, ardından yeniden şampiyon
olabilmek için 4 sezon daha beklemek zorunda kaldı.
Ligde 2002-03 sezonunu, 85 puanla şampiyonluğa ulaşan Beşiktaş'ın ardından
77 puanla 2. sırada tamamlayan sarı-kırmızılı takım, oldukça kötü bir
dönem geçirdiği 2003-04 sezonunu ise Fenerbahçe, Trabzonspor, Beşiktaş,
Gaziantepspor ve Denizlispor'un ardından ancak 6. bitirebildi. Beklenenin
aksine toparlanmakta zorlanan Galatasaray takımı, 2004-05 sezonunda 3.
olmasının ardından, 2005-06 sezonunda ise teknik direktör Erik Gerets
yönetiminde tarihinin en yüksek puanını toplayarak, ezeli rakibi
Fenerbahçe'nin son haftada Denizlispor deplasmanındaki puan kaybıyla
tarihe geçecek bir şampiyonluk yaşadı. Bu şampiyonluk, Özhan Canaydın'ın
tüm sezon boyunca kulübün başında bulunduğu ilk ve tek şampiyonluk olma
özelliği taşıyor.
Sarı-kırmızılılar, 2006-07 sezonunu Fenerbahçe ile Beşiktaş'ın ardından 3.
sırada kapatırken, Özhan Canaydın'la tamamlanan 6 sezonda Galatasaray 2,
ezeli rakipleri Fenerbahçe 3, Beşiktaş ise 1 şampiyonluk elde etme
başarısı gösterdi.
-TÜRKİYE KUPASI'NDA TEK ŞAMPİYONLUK-
Galatasaray, tarihinde en çok müzesine götürdüğü kupa olan Türkiye
Kupası'nda 6 sezonluk Özhan Canaydın döneminde 1 kez şampiyonluk yaşadı.
Türkiye Kupası 2002-03 sezonunda Malatyaspor'a çeyrek finalde elenen
sarı-kırmızılı ekip, 2003-04 sezonunda ise 3. turda 5-0'lık Çaykur
Rizezspor mağlubiyetiyle kupaya veda etmek zorunda kaldı.
Ezeli rakibi Fenerbahçe ile birlikte finale çıktığı 2004-05 sezonunda,
kupayı 5-1 gibi farklı galibiyetle kazanmayı başaran Galatasaray'da bu
başarı, Özhan Canaydın'ın en mutlu olduğu anlardan biri olarak tarif
ettiği zamanlar arasında yer aldı.
Fenerbahçe'ye 2005-06 sezonunda çeyrek finalde bu kez elenen
sarı-kırmızılı takım, 2006-07 sezonunda ise Türkiye Kupası'nda bu kez
Kayseri Erciyesspor'a takılmaktan kurtulamadı. Bu sezon yarı finale
yükselen ve ilk maçta Gençlerbirliği'ne 1-0 yenilen Galatasaray, çeyrek
finalde eşleştiği ezeli rakibi Fenerbahçe'yi, deplasmanda 0-0 sonuçlanan
ilk maçın ardından, rövanşta 2-1 yenerek eleme başarısı göstermişti.
-AVRUPA'DA HAYAL KIRIKLIĞI-
Özhan Canaydın döneminde Galatasaray, tarihinin aksine Avrupa kupalarında
hiçbir varlık gösteremedi. UEFA Kupası ve Süper Kupa'nın kazanılmasının
ardından sarı-kırmızılı ekipte hedef Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu olarak
belirlenirken, hedeflenenin aksine tarihi başarısızlıklara imza atıldı.
Şampiyonlar Ligi'ne katılınan 3 sezonda da grup sonuncusu olan
sarı-kırmızılı ekip, 2 kez yer aldığı UEFA Kupası'nda da hayal kırıklığı
yarattı. Şampiyonlar Ligi'nde 2002-03 sezonunda Barcelona, Club Brugge ve
Lokomotif Moskova ile (H) Grubu'nda, 2003-04 sezonunda ise Juventus, Real
Sociedad ve Olympicaos'la (D) Grubu'nda eşleşen Galatasaray, her iki
grupta da sonuncu sırayı alırken, 2004-05 sezonunda ise Avrupa kupalarına
dahi katılamadı.
UEFA Kupası'na katıldığı 2005-06 sezonunda Norveç ekibi Tromsö'ye daha 1.
turda elenerek, 'Tromsö faciası' olarak adlandırılan başarısızlığı yaşayan
sarı-kırmızılı takım, 2006-07 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde Liverpool,
PSV Eindhoven ve Bordeaux'nun bulunduğu (C) Grubu'nda yine son sırada yer
aldı.
Bu sezon ise UEFA Kupası'nda varlık gösteremediği (H) Grubu'ndan oldukça
şanslı bir şekilde çıkmayı başaran Galatasaray, 3. turda Bayer 04
Leverkusen'e 0-0 ve 5-1'lik sonuçlarla boyun eğerek talihini
değiştiremedi.
-5 TEKNİK ADAMLA ÇALIŞTI-
Galatasaray Kulübü Başkanı olarak görev yaptığı 6 yıl içinde toplam 5
teknik adamla çalışan Özhan Canaydın'ın tercihleri tartışma yaratırken,
Mircea Lucescu, Fatih Terim, Gheorghe Hagi, Erik Gerets ve Karl Heinz
Feldkamp, Canaydın'ın birlikte çalıştığı hocalar oldular.
Kısıtlı kadrolara rağmen Mircea Lucescu'yla Şampiyonlar Ligi'nde önemli
başarılara imza atan Galatasaray'da lig şampiyonluğuna ulaşılmasına karşın
Rumen teknik adamın görevine son veren Canaydın, yerine 'Gönüllerin teknik
direktörü' olarak adlandırdığı ve UEFA Kupası'nı kazanan kadronun da
başında bulunan Fatih Terim'i getirdi.
Sarı-kırmızılı takımın başında ikinci dönemini geçiren Fatih Terim,
yabancı oyuncu sirkülasyonunun oldukça fazla olduğu döneminde ligde ve
Avrupa'da beklenenden çok uzak bir performans sergiledi. Takımın başında
yer aldığı iki Şampiyonlar Ligi sezonunda da grup sonuncusu olan Fatih
Terim, ligde ilk sezonunu 2. sırada tamamlamasına karşın ikinci sezonunu
tamamlayamadan görevden ayrılarak yerini kulüp tarihinin en başarılı
futbolcularından biri olarak gösterilen Gheorghe Hagi'ye bıraktı ve
2003-04 sezonunu sarı-kırmızılı ekip 6. sırada tamamlayabildi.
Galatasaray'ın elde ettiği tarihi başarılarda büyük pay sahibi olan Rumen
yıldız Gheorghe Hagi'nin bu kez takımın başına teknik direktör olarak
gelmesinin ardından, teknik adamlık tecrübesi eleştirilere neden oldu.
2003-04 sezonunun son haftalarında takımın başına gelen Hagi, takımın
Avrupa kupalarında yer alamadığı 2004-05 sezonunda ligi Fenerbahçe ile
Trabzonspor'un ardından 3. sırada tamamlarken, Türkiye Kupası'nı finalde
Fenerbahçe'yi 5-1 yenerek kazanmasını bildi ancak yeni sezonda ise
görevini Belçikalı çalıştırıcı Erik Gerets'e bırakmaktan kurtulamadı.
Sarı-kırmızılı kulüpte 2005-06
sezonunda takımın başına getirilen Erik Gerets, UEFA Kupası'nda 'Tromsö
faicası'nı yaşamasına karşın, ligde başarılı bir yönetim sergiledi.
Oldukça çekişmeli geçen sezonu son haftada Fenerbahçe'nin puan
kaybetmesiyle şampiyon kapatan sarı-kırmızılı ekip, Gerets'le tarihinin en
yüksek puanlarına da ulaşmış oldu. Erik Gerets'in ikinci sezonunda
Şampiyonlar Ligi'ndeki grup sonunculuğu devam ederken, ligde de istenilen
sonuçlar alınamadı. Sezon sona ermeden Belçikalı çalıştırıcının sözleşmesi
uzatılsa da, sezon sona erdikten sonra bu kez göreve Karl Heinz
Feldkamp'ın getirileceği açıklandı.
Galatasaray'da 1992-93 sezonunda da görev alan ve başarılı olan Alman
çalıştırıcı Karl Heinz Feldkamp, 74 yaşında takımın başına yeniden
gelirken, önemli transferlerle güçlendirilen kadro, 3. turda veda edilen
UEFA Kupası'ndaki oyunuyla büyük eleştiri almasına karşın, ligde
şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olarak yoluna devam ediyor.
Daha önce görev yaptığı Galatasaray ile Beşiktaş'ta sağlık problemlerini
gerekçe göstererek görevinden ayrılan Feldkamp'ın, ilerlemiş yaşına rağmen
takımın başına getirilmesi nedeniyle sarı-kırmızılı yönetim eleştirilere
maruz kalırken, Alman teknik adamın benzer sorunlarla bazı maçlarda takımı
antrenör Ahmet Akcan'a emanet etmek zorunda kalması da yine benzer bir
durumun yaşanacağı kaygılarına neden oluyor.
-TRANSFERLER TUTMADI-
Özhan Canaydın'ın başkanlık yarışına girerken taraftarlara vaat ettiği
yıldız oyuncu transferi sözü, alınan oyuncuların beklenenden uzak bir
performans sergilemesiyle tutulamamış oldu. Sarı-kırmızılı ekibe yıldız
oyuncu olarak alınan Felipe Roureiro, Flavio Conceiçao, Frank de Boer, Ali
Lukunku, Christian Dionisio ve Fabio Pinto gibi isimlerin sergiledikleri
futbol taraftarı memnun etmezken, takıma katılan en önemli isim olan Frank
Ribery'nin ise ödemelerindeki gecikmeler nedeniyle elden kaçırılması,
Özhan Canaydın'ın üzerindeki en önemli eleştiri noktalarından biri
durumuna geldi.
Galatasaray'dan Marsilya'ya giden ve CAS'a yapılan tüm itirazlara rağmen
sonuç alınamayan Ribery, bu sezon başında ise astronomik bir bonservis
bedeliyle Almanya'nın Bayern Münih takımına transfer oldu.
Bu sezon kadroya dahil edilen yıldız isimlerden İsveçli oyuncu Linderoth
beğenilen performansına karşın sakatlığı nedeniyle takımdan uzak kalırken,
Brezilyalı oyuncu Lincoln'ün ise inişli çıkışlı grafiği dikkat çekiyor.
-MALİ SIKINTI DEVAM EDİYOR-
Özhan Canaydın'ın yönetime geldiği günden itibaren mesaisinin önemli
bölümünü alan mali çalışmalara karşın, ekonomik sıkıntılar tamamen
giderilemedi. Yoğun çalışmalar ve sıkıntılı dönemlerin ardından kulüpte
ödemeler dengesini sağlayan Canaydın yönetimi, bankalara olan kredi
borçlarını da yeni bir takvime bağlanmasına karşın, son yapılan mali genel
kurulda kulübün toplam borcunun yaklaşık 224 milyon YTL, borç alacak
farkının ise yaklaşık 184 milyon YTL olduğu açıklandı.
Faruk Süren döneminde AIG'ye satılan Galatasaray Sportif AŞ. hisselerini,
kulüp üyelerinden Ünal Aysal'a temlik ederek şirketin elinden almayı
başaran Canaydın, yeniden hisselerin kulübe kazandırılması için gereken
mali kaynağı sağlayamayınca, bu kez yeni yatırımcılara satmak zorunda
kaldı.
Kulübe kaynak yaratmak amacıyla Riva arazisinin satışı için genel kuruldan
yetki alan Canaydın, ilerleyen dönemde bu arazinin değerinin çok daha
artacağını hesap ederek bu karardan ise vazgeçti.
-EN BÜYÜK ADIM YENİ STAT-
Galatasaray'da yılan hikayesine dönen yeni stat projesine son noktayı
koymak Özhan Canaydın'a nasip olurken, 2 yıl sonra tamamlanacak stadın
kulübe maddi açıdan önemli bir gelir kazandırması bekleniyor.
Mecidiyeköy'deki Ali Sami Yen Stadı'nın kullanım hakkını devrederek, TOKİ
tarafından Seyrantepe'de yaptırılmaya başlanan 52 bin seyirci kapasiteli
yeni stadın 49 yıllığına ücretsiz kullanım hakkını alan Galatasaray, 2 yıl
sonra maçlarını burada oynamayı planlıyor.
Sarı-kırmızılı kulüpte yeni stadın isminin satışı da gündeme gelirken,
yapılacak kombine bilet satışlarından önemli bir kaynak yaratılması ve
kulübün mali yapısında büyük düzelmelerin sağlanması planlanıyor.
Adı daha sonra Aslantepe olarak değiştirilen mevkiide yapımına başlanan
yeni stat, Özhan Canaydın'ın yönetiminde Galatasaray'a bıraktığı en önemli
miras olarak değerlendiriliyor.
-AMATÖR BRANŞLAR SIKINTI YAŞADI-
Özhan Canaydın'ın ilk döneminde kulüpte yaşanan maddi sorunlardan amatör
branşlar da önemli ölçüde etkilenirken, bazı branşlarda küçülmeye gidildi.
''Her branş kendi yağında kavrulacak. Herkes kendi gelirleriyle ayakta
durmak zorunda'' ifadelerini kullanan Canaydın'ın döneminde en büyük
darbeyi bayan basketbol takımı alırken, Avrupa'da ilk defa dörtlü final
oynama başarısı gösteren ekip, kulübün 100. yılında ligden düştü.
Sarı-kırmızılı ekipte ligden düşen bir diğer ekip ise geride kalan sezonda
Voleybol Bayan Takımı oldu.
Özellikle son yıllarda basketbola olan yatırımı artıran ve önemli
sponsorluk desteği alan Galatasaray'da yeniden TBBL'ye dönen bayan takımı,
bu sezon FIBA Avrupa Kupası'nda yarı final oynama başarısı gösterirken,
erkek takımı ise ULEB Kupası'nda 8'li Final'e kalmayı başardı.
-YÖNETİMDE SİRKÜLASYON-
Galatasaray'da toplam 3 dönem görev yapan Özhan Canaydın, toplam 37
yönetici ile çalıştı. Her yeni dönemde yönetiminin önemli bir bölümünü
değiştiren Özhan Canaydın'ın 3 dönemde de değişmeyen tek ismi Şükrü Ergün
olurken, 2 dönem yönetimde yer alan Refik Arkan ise son dönemde başkan
danışmanı sıfatıyla yine Canaydın'ın yanında yer aldı.
Özhan Canaydın'ın 3 döneminde Derya Taşdelenler, Niyazi Yelkencioğlu,
Cengiz Özyalçın, Mehmet Helvacı, Fatih Gökşen görev aldı. Ali Görsoy 2
dönem yöneticilik yaparken, Canaydın çalıştığı diğer isimler şöyle oldu:
''Alp Yalman, Özkan Olcay, Şükrü Ergün, Ali Dürüst, Temel Aksoy, Özer
Saracoğlu, Mete Başol, Burak Elmas, Refik Arkan, Derya Taşdelenler, Niyazi
Yelkencioğlu, Orhan Yüzen, Mehmet Şencan, Bikem Ardakoç, Ahmet
Ünüvar,Cengiz Özyalçın, Ergun Gürsoy, Mehmet Helvacı, Turgay Kıran, Ahmet
Özdoğan, Emel Çabukoğlu, Yalçın Orhon, Adnan Öztürk, Ahmet Raif Ünüvar,
Fatih Gökşen, Ali Gürsoy, Semih Haznedaroğlu, Mehmet Helvacı, Adnan Polat,
Işın Çelebi, Celal Gürcan, Engin Akçakoca, Atilla Kınay, Ahmet Dadehayır,
Haldun Üstünel, Tunca Hazinedaroğlu, Vedat İrdelp.''
20.03.08
 |

FİKRİMİZ DEĞİŞMEDİ

HEPİNİZ
HALA ÖYLESİNİZ
 |


"SEN NE BİÇİM DELİKANLISIN" BÜTÜN
KITALARI İÇİN
TIKLAYIN


yıldır yüzümüz seninle
gülüyor


tesadüf
AC Milan...Real Madrid...Borissia Dortmund...Leeds
United...Herta Berlin...Arsenal...
...ve Türkiye'de başka hiçbir takım Galatasaray olamadı
!!
Sana göre tesadüftür
Bize göre sike sike
Sen rüyanda göremezsin
Kupa bizim müzemizde
17 Mayıs 2000 - 17 Mayıs 2007
7. yıldönümü...biz unutmayız...siz
unutamazsınız...!
tesadüf |

Sitemiz
Galatasaray'ın bundan sonra sonsuza kadar kullanacağı orjinal renkler
kullanılarak yenilenmiş, Galata Sarayı Efendileri logomuz yeniden
tasarlanmıştır. Bu renklere önce ben karşı çıktım. "Kim kafasına göre
böyle köklü bir değişiklik yapabilir ki" dedim içimden. Ancak sonra 100.
yıl formasını satın aldım. Bu renklere ısınmam o gün başladı. Gerçekten
bir formaya yakışabilecek en güzel renklerdi bunlar. Klasik sarı ve
kırmızının dışında, vişneye çalan kırmızı ve turuncuya çalan sarı... Bu
siteyi yenilerken iyice benimsedim yeni renklerimizi. Cart ve parlak
değil, apayrı ve oturaklı iki renk. Artık fener, Malatya, Kayseri veya
herhangi başka bir takımın sarı veya kırmızısı değil bizimkisi... Çok
değişik bir çizgi ve bence 100. yılda yapılan en güzel işlerden bir
tanesi... Bir 100. yıl forması edinin ve bu güzel renklere merhaba
deyin...
Ayrıca bu yenilemeyle beraber sitemizin
bütün sayfalarında irili ufaklı değişiklikler, update'ler de oldu...
Dilerseniz hepsine bir göz atın...
01 MAYIS'05
 |



KRALLAR YOKKEN COŞAR
SOYTARILAR, KRALLAR YOKKEN EFELENİR ÇAKALLAR, VERİLEN ARANIN BİR SONU VAR.
KRAL MEKANA GELİNCE
KÖPEKLER
AYAĞA KALKAR!!

YÜRÜYEDUR GALATASARAY
 |


14 sene sonra gelen şampiyonluktan sonra
o dönemki başkanımız mikrofonu eline aldığı gibi şu cümleyi haykırıyordu
bütün Türkiye'ye:

Ali
Tanrıyar
Ne kadar da güzel söylemiş başkan,
tarihe geçen ve her duyduğumuzda bütün Galatasaray'lıların tüylerini diken
diken yapan bu cümleyi...
101. yılımızda ben yine Galatasaray
hakkındaki düşüncelerimi bu sayfalarda sizlerle paylaşmaya kaldığım yerden
devam edeceğim. Tabii önce yapılacak transferler ve gönderilecek
futbolcuları tartışacağız. Güncel tartışmaları ilk sayfadan diğer
gelişmeleri de "maç analizleri" veya "köşe yazıları" bölümünden takip
edebilirsiniz.
Doğduğum günden beri koyu bir
Galatasaray taraftarı oldum. Galatasaray'ın hiçbir maçını kaçırmadım. Bir
sezonda 60 maç yaptıysa 60ınıda izledim (Hazırlık maçları dahil). Kısacası
Galatasaray'ı adı gibi bilen, canı gibi seven bir kişiyim. Bunları niye
söylüyorum??? Yazıları okurken beni daha iyi anlayın diye...
Bu yazılar tamamen kendi düşüncelerimi
yansıtır ve hiçkimseyi bağlamaz. Ayrıca maçlardan hemen sonra yazdığım
yazılar, maçın tansiyonunu yansıtabilir. Ama hiçbirinde küfür içermemesine
dikkat ettim ve edicem.
Sitenin, ismini nereden aldığını merak
ediyorsanız tıklayın
Kendinize iyi bakın, bu emekleme
dönemindeki siteyi yalnız bırakmayın
:) |
SON GÜNCELLEME:
HAZİRAN 2008 |



Her Hakkı
Saklıdır. 2008©
Galata Sarayı Efendileri
WEB DESIGN,
| |






|