siyaset yazıları
Bu sayfada,
Hacı Ali Özhan tarafından yazılan, toplumsal konular, politik değerlendirmeler ve siyasi konulu araştırma ve makaleler yer almaktadır. Siyaset alanıyla ilgili önemli, ilginç makale, haber ve yorumlara da yer verilerek güncelleştirilecektir.

SOSYALİSTLERİN BİRLİĞİ-İTTİFAKLARI VE İKTİDARLARI ÜZERİNE

Hacı ali özhan

  • Sosyalistlerin Birliği
  • Sosyalistlerin İttifakları
  • Sosyalistler İktidara
  • SOSYALİSTLER ÜZERİNE

    Hacı Ali Özhan

    Bu makalede; Sosyalistlerin birliği, ittifakları ve iktidarları üzerine bir değerlendirme yapmak istiyorum.

    Burada yapılan tespitler ve değerlendirmeler tartışma tezi niteliğinde ve perspektif kapsamlı olarak verilmek istenilmiştir. Makalede verilmek istenilen amacın anlaşılabilmesi için ayrıntıya girmekten kaçınılmıştır. Çek önemli ve çok boyutlu birlik, ittifak ve iktidar konuları hakkındaki ayrıntı görüşlerimi saklı tutarak, okuyucuya genel bir değerlendirme sunulmuştur.

    SOSYALİSTLERİN BİRLİĞİ.

    Hep tartışılan klasik sorunumuz haline gelen 'Birlik1 konusu, çözülmek bir yâna 'yeni' ayrılmalarla daha da büyümektedir. Sözde herkes birlikten yana iken, İçtenlikle birlik yönünde eylemler ne yazık ki yetersiz kalmaktadır. Hatta birlik istenildiği söylenmesine karşın, parti içi muhalefet veya bir konudaki farklı görüş sahipleri dışlanmakta ve ayrılmak zorunda kalmaktadırlar.

    Birlik sorununa esaslı şekilde sahip çıkan SBP, ESP ve ÖBP deneyimi de yeterli başarıya ulaşamamıştır. Demokrasi Girişim Grubunun çalışmaları devam etmekte olup umarım başarılı sonuçlanır.

    Sosyalistler; bazı konularda samimi olarak farklı düşünmekte, tarihi ve alışkanlık olarak ta ayrı örgütlenme deneyimi yaşamışlardır. Gruplar, farklı düşüncelerinden dolayı, yoldaş dayanışmasından kaçınmış hatta sosyalistler içi mücadeleye kimi yerde de düşmanlık düzeyinde yıpratmaya vardırmışlar-dır. Bölünme üzerine kurulmuş bir gelenekten, Birlik çıkarmak gerçekten zordur. Ancak, buna mecburuz dan öteye sosyalistlerin varlığı yokluğu düzeyinde hayati bir gereksinimdir. Sosyalistler bu yeteneği gösterebilmeli, bu temel soruna yeterli bir çözümü bulmalıdırlar. Aksi halde kaybeden bütün sosyalistler olmaktadır.

    Burada Birliğin nasıl olabileceği konusunda değerlendirmede bulunmak istiyorum.

    Birlik oluşumunun önündeki en büyük engel, grup önyargısı ve parti içi demokrasinin olmayışıdır, birliğin oluşumu ve devamı için bu engellerin aşılması şarttır, aşılabilirde.

    Birlik; bir çatı yapılanması şeklinde olmalı, bütün parti, grup ve bireyleri içine alabilecek genişlikte olmalıdır. Bunun için ortak konu ve anlayışlar üzerindeki mutabakatlarla program belirlenmelidir. Mutabakat dışı konu ve görüşler çoğunlukta da olsa programda yer almamalıdır» Ayrıca program; örgütlenme döneminin özellikleri dikkate alınarak, sosyalizmin tanıtılması, benimsetilmesi yolunda yüzümüzü halka dönüp, yaşamın somut gerçekleri üzerine kurulmalıdır.

    Keza program kısa olmalı, anti-emperyalist, anti-faşist ölçüler ve sosyalizm hedefiyle sınırlı olmalı, soyut ve uzak zamanların konularına yer verilmemelidir.

    Sosyalistler; kendi aralarındaki soyut, teorik konular, ve iktidar sonrası konuları tartışmayı bırakmalı,ertelemelidir. Sosyalistlerin iç tartışmaları tek başına 'anlamlı1 olmadığı gibi, Örgütlenme döneminde kitlelerle ilişkimizi kopardığı içinde zararlıdır. Ayrıca teorik ve soyut tartışmaların kavranılması güçlüğü yanında yoldaşlar arasındaki dayanışmayı zedeleyici özelliği nedeniylede benimsenmemelidir. Kaldı ki günümüzün acil sorunu da olmadığından tercih edilmemelidir. Nitekim farklı grupların ayrım konuları pratik sorunlar olmayıp, genellikle teorik ve soyut tartışmalardır. Bunlar birliğe hayati derecede ihtiyaç varken, ayrılma ve ayrı örgütlenmeye neden olabilmekte, gösterilebilmektedir.

    Çatı yapılanması içindeki her grup veya birey, kendisini hiçbir sınırlamaya tabi olmadan tam olarak ifade edebilmeli ve eylemlerini de kendince tesbit edebilmelidir. Hiçbir grup çoğunlukta da olsa fikrini başka bir gruba, bireye dayatma hakkına sahip olmamalıdır.

    Bu nedenle, çoğunluğun aldığı eylem kararlarına azınlığın katılma-ma hakkı tanınmalıdır. Azınlık, doğru bulmadığı eyleme çoğunluğun kararı var denilerek katılmak zorunda kabul edilmemelidir, bu anlayış 'disiplin' kavramına aykırı gibi görülse de sağlıklı çözüm budur.

    Aksi halde azınlık doğru kabul etmediği bir eyleme zorlanmış olacak buda ayrılığın kapılarını açacaktır. Çatı yapılanmasında her sosyalist bireye, mensubu olduğu grupla değil, ortadaki somut gerçekleri değerlendirerek karar vermelidir, dolayısıyla, azınlık bireyler her konuda farklı kişiler olacak, demokratik usulle birey iradesi ortaya çıkacak ve sağlıklı bir kaynaşmayı sağlayacaktır. Bir konuda farklı düşünen bireyler, başka bir konuda çoğunlukta olabilecektir.

    Azınlığın çoğunluk olma hakkı da sağlanmış olacağı gibi 'Çoğulculuk' ta bunu gerektirir. Konu hakkındaki teorik tartışmayı ve farklı düşünceleri hayat sınayarak test edecek, bize doğruyu yaşam gösterecektir. Farklı düşünenlerin, tartışılan konu hakkındaki hayatın doğrularıyla görüş deriştirmeleri de normal görülmelidir Birlik konusuna bu açıdan yaklaşıldığında, mevcut ayrılıkların ve gerekçelerinin 'sosyalist1 değerde olmadığı görülmektedir.

    Sosyalist taban, yöneticilerini birlik testinden geçirmeli ve birliğe zorlayıcı olmalıdır. Birliğe katkı her sosyalistin görevidir. Emekçilerin çıkarları deyip ve gerçektende öyle olup, emekçilerden oy alamamak, onları kazanamamak çelişkisi,ancak Birlik yapılanmasıyla ortadan kaldırılabilir.

     

    SOSYALİSTLERİN İTTİFAKLARI

    Sosyalistler örgütlenme döneminde kısa ve uzun vadeli ittifaklarıyla dayanışma içinde olmalıdır. Başarılı bir mücadele ve hedeflere uluşma açısından buna ihtiyaç vardır. Güncel, somut konularda eylem birlikleri yanında, uzun vadeli ilkesel tavırlar alınmalıdır.

    Her zaman varolan demokrasi sorunu, günümüzde büyük çoğunluğun mağduriyeti ve yakınmasına neden olmakta, demokrasi ve özgürlük taleplerine dönüşmektedir. Bu talepler 'çoğulculuk' ve 'katılımcılık' ı sağlayıp, hak arama bilincini geliştirmektedir.

    Demokrasi ve özgürlük isteyen her talep, sosyalizmle uyuşmaktadır. Hatta sosyalist karşıtı güçlerce talep edilse dahi bu böyledir. Burada talep sahibinin kimliği değil, talebin niteliği esas alınmalıdır. Demokrasi ve özgürlük isteyenler, kendi mağduriyetleriyle sınırlı isteyebilir, bunu hiç hak etmemiş olabilirler, patta, sosyalistlerin mağduriyetini desteklemiş,haksız yanda yer almışta olabilirler.

    Demokrasi ve özgürlük ilkesel bir konu olup, sosyalizmin yapı taşıdır. Bu talepler nerede, her kim tarafından talep edilirse edilsin, sosyalistler burada olmalıdır. Aksi halde çelişkiye düşmek kaçınılmaz olacağı gibi sosyalizme özünden zarar verici olacaktır.

    Örneğin, Refah Partisinin kapatılması davasında, Demokrasilerde hiçbir parti kapatılmamalı, Refah Partisi de kapatılamaz denilebilmelidir. Kapatma davalarının birinci derecede mağduru olan sosyalistler kendi ilkeleri ve doğruları adına RP'sinin kapatılmasına karşı gür bir sesle karşı çıkmalıydılar. Yine, islami kesimin yaşadığı 'türban' mağduriyetine, 'kılık kıyafet özgürlüğü', 'kendini ifade özgürlüğü', 'din ve vicdan özgürlüğü', gerekçeleriyle hiç tereddüt göstermeden islami kesim yanında sosyalistler yer alabilmeliydiler.

    Toplum kesimlerinin muhtelif talepleri ve siyasal haklarına özgürlük talepleri hiç tereddüt edilmeden desteklenebilmelidir. Klasik demokrasinin işleyişini bozan müdahalelere karşı çıkmak, demokrasiyi savunmak Sosyalistlerin görevidir. Hukuka aykırı bir işlemin mağduru kim olursa olsun, hukuku savunmak, herhangi bir haksızlığa karşı mağdurun kimliğine bakılmaksızın karşı çıkmak sosyalist tavrın gereğidir.

    Burada Çoğulculuk,birey kimliğini öne çıkaran özgürlük kavramı, halkın katılımcılılığını geliştiren demokrasi kavramı korunmaktadır. Nitekim Sosyalizm bu kavramlar üzerine inşa olabilmekte, bu kavramlarla var olabilmektedir. Bu kavramların talebi, toplumsal gelişmeyi ve ilerlemeyi sağlayarak, bilinçli halk kitleleri yaratarak Sosyalizmle tanışma ve etkilenme yaratacaktır.

    Özellikle karşıtlarımıza haksızlık yapıldığında buna karşı çıkmak, başkalarının demokratik hak kayıplarında yanında olmak, başkalarının özgürlük istemlerini desteklemek, demokrasi ve özgürlük isteğimizdeki samimiyeti göstereceği gibi karşıtlarımızı gerçekte demokrat ve özgürlük taraftarı yapabilmek için çok etkili ve yapıcı özelliğe sahiptir. Kaldı ki burada önemli olan demokrasi ve özgürlük kavramlarının kitle bilincinde gelişmesidir.

    Doğrudan Sosyalizmle ilişkili olmasa da; Doğadaki çevre bilincinin gelişmesi, kent hakları, hayvan hakları gibi konulara da duyarlı olunmalıdır. İnsani duyarlılığın geliştiği bu alanlar, toplumsal gelişme ve estetiğin oluşumunda önemli görülmeli, bu konularla sınırlı örgütlenmelerle doğrudan aktif olarak dayanışmaya girilmelidir.

    Kısaca, kapitalizm merkezli, dolaylıda olsa Kapitalist sistemden kaynaklanan her soruna karşı gösterilen muhalif tepki sosyalistlerce desteklenmeli, yaşamın çeşitliliği ve bütün renkleri sosyalistlerce doğal müttefik kabul edilmelidir.

    SOSYALİSTLER İKTİDARA

    Ülkemizin nesnel koşulları sosyalistleri iktidara ı l taşımaya elverişlidir. Ancak iktidar sosyalistlerce uzakta görülmekte, Öznel koşulların yetersizliği nedeniyle sosyalist potansiyel harekete geçirilememektedir.

    Bu yazı için 'hayal mahsulü' denilebilirse de, yazının sonunda gerçekçi olduğum görülecektir sanıyorum. Sosyalistler bugünün koşullarında iktidara gelebilirler mi? Evet. Nasılını anlatmaya çalışayım.

    Ülkede nicelik ve nitelik olarak ciddi bir sosyalist potansiyelin olduğuna inanıyorum. Genel seçimler doğrudan ölçü olmasa da, Nisan 1999 seçimlerinde sosyalist partilerin aldıkları oy oranı yaklaşık yüzde 2'dir. (İP, ÖDP, SİP, EMEP, DBP) HADEP' in yüzde 5 oyu ile beraber yüzde 7'lik bir oy en kötü koşullarda alınmıştır.

    Seçime girmeyen partiler ve seçimlere tek çatı altında girilememesi nedeniyle bazı sosyalist oyların DSP ve CHP'ye gittiği de rahatlıkla söylenebilir. Yani kısaca yüzde 8'lik bir sosyalist oranın bulunduğunu söylemek pekala mümkündür.

    HADEP ve bütün sosyalist parti ve gruplar; kendi kimliklerini ifade etmek, demokratik usûl ve çoğunluğun kararına uymamak hakkı da dahil çoğulcu bir çatı yapılanması oluşturarak seçime girmelidir. Çatı yapılanmasının programı ayrıntılı olmamalı, herkesi kapsayacak mutabakatla ve sosyalizm hedefiyle sınırlı olmalıdır.

    Yalnızca seçim işbirliğiyle sınırlı olmayan sosyalist blok çatı yapılanması; girdiği seçimlerde yüzde 15 oyu rahatlıkla alacaktır. Seçime böyle geniş bir dayanışma ile giren sosyalistler, ülkenin her yerinde sosyalist potansiyeli harekete geçirecek, büyük bir coşku ve heyecanla seçim çalışmalarına katılacaklardır.

    Sosyalistler, CHP ve DSP'ye ehveni şer olarak verilen aile ve akraba oylarını blok hareketine yönlendireceği gibi, sosyalistlere sempatisi, yakınlığı olan seçmeni de yönlendirebilecektir. Coşkulu ve canlı bir seçim rüzgarı (ki gayet mümkündür) ile diğer merkez partilerine giden kararsız ve ehveni şer oyları da almak mümkündür.

    Diğer yandan halkın temel sorunları hakkındaki (iş, eğitim, sağlık, konut, vb.) sosyalist projelerle ve merkezi planlama, kamu mülkiyeti, köy, tarım projeleriyle toplumun önemli bir kesimini heyecanlandırıp harekete geçirip etkilemesi pekala mümkündür.

    ilk seçimlerde yüzde 15 civarında oy alan sosyalist blok, Meclis' te yaklaşık 100 milletvekiline sahip olabilecektir.

    Meclis' te milletvekilimiz olacak başta Sayın Akın Birdal, Fikret Başkaya, Doğu Perinçek, Ufuk Uras, Mihri Belli, Haluk Gerger, Murat Bozlak, Eşber Yağmurdereli, Yavuz Önen ve ismini sayamadığımız birçok saygı değer sosyalist kadro meclisin imkanlarını sosyalist mücadeleye katacak ve sosyalist mücadeleyi de meclise taşıyacaklardır.

    Sağ partilerin muhalefetinden çok farklı olacak sosyalist muhalefet, gerek mecliste gerekse toplumda ciddi bir gündem ve heyecan yaratacaktır. Sosyalizmin tanınması ve benimsenmesinde ciddi bir gelişme sağlanacak, toplum yaşadığı sorunların nedenini görecek, demagojiye, aldatılmaya karşı sosyalist tercihlere yönelecektir.

    Bu dönemde sosyalist blok çatı yapılanmasının, kardeşler arası yapıcı diyalog ve demokratik yöntemle, mutabakatla götürülebilmesi gereklidir. Yüzümüzü halka dönüp, yaşamın gerçekleri üzerine politikalar üretildiğinde sosyalistler arası bağlar güçlenecektir. Yaşamdan kopuk, soyut ve uzak zamanların konuları ertelenmelidir. Bunların tartışılması somut fayda getirmediği gibi, kardeşler arasındaki dost dayanışmasını da zedeleme özelliği nedeniyle tercih edilmemelidir.

    Yukarıda anlatılmaya çalışılan sosyalist deneyden sonra, ikinci seçimlerde sosyalistlerin iktidara gelmesini öngörmek hayalcilik olmasa gerektir.

    Başta HADEP olmak üzere, bütün sosyalist parti ve grupların yöneticileri, tek çatı yapılanmasını gerçekleştirmek zorundadır. Grup önyargısından, dar hesaplardan kaçınmak zorundadırlar. Bu tarihi bir görevdir. Tek çıkar yol budur. Aksi halde şimdiki gibi sosyalizmi çok uzaklarda aramak zorunda kalırız. Sosyalist kadrolar bu yeteneği gösterebilmelidir. Ayrılmak için nedenlerimiz olabilir, ama birleşmek için nedenlerimiz kesinlikle çok daha fazladır. Hem de ekmek, su gibi buna muhtacız.

    Ülke ekonomik bunalımı, yaşamsal sorunlarıyla sosyalist iktidara muhtaç. Sosyalistler de iktidara muhtaç. O zaman sosyalistler iktidara. Haydi.

    Hacı Ali Özhan

    Not: Bu makale, bazı sosyalist dergilere verilmiş ancak yayımlanmamıştır. ‘Sosyalistler iktidara’ başlıklı bölümü ise Gündem gazetesinde 5/6/2000 tarihinde yayımlanmıştır. HAÖ.


    sosyalistler iktidara nasıl mı ? basınız
    insan hakları mah    any.mah    Kapatma davaları      Parti ve Seçim hukuku     main page / ana sayfa
    hacialiozhan@hotmail.com   hacialiozhan@mynet.com   hacialiozhan2000@yahoo.com