siyaset yazıları
Bu sayfada,
Hacı Ali Özhan tarafından yazılan, toplumsal konular, politik değerlendirmeler ve siyasi konulu araştırma ve makaleler yer almaktadır. Siyaset alanıyla ilgili önemli, ilginç makale, haber ve yorumlara da yer verilerek güncelleştirilecektir.

BATAN HALK

Hacı ali özhan

Batık bankalarla ilgili haberler basında yoğun şekilde yer aldı. Köşe yazarları da duyarlı yorumlar yaptılar.

Her olayımızda olduğu gibide, konu sıcaklığını yitirmeye başladı. Söylenecek her şey söylendi aslında ama tekrara düşmeden bazı önemli ayrıntılar üzerinde durmak ayrıca dahukuki bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Banka sektörünün güvenirliğini sağlamak amacıyla, devlet bir anlamda bankalara kefil ‘ olmuştur. Yani bir banka, kendisine para yatıran mevduat sahiplerinin paralarını geri ödeyemezse, devlet ödemek taahhüdünde bulunmuştur.Kanun hükmü ile getirilen bu taahhüt nedeniyle bankaların borcu ödenmiştir.Burada devletin kefilliği nedeniyle ödeme yaparak bankalar kurtarılıyor.Sonuçta batan banka kurtarılıyor. Burada asıl batan ise doğal olarak ve her zaman olduğu gibi halk.

Basında yazılan rakama göre devlet 20 milyar dolar batık bankalar nedeniyle ödeme yapmıştır. BDDK dan yapılan açıklamada ise 795 milyon dolar fona geri dönmüştür. Yani yaklaşık l milyar dolar dediğimizde 20 de bir oranında alacak geriye dönmüştür. 19 milyar dolar devlet alacağı ise ne zaman nasıl alınacak belirli değil.

İMF tarafından l,5 milyar dolar kredinin Türkiye ye verilmesi, icra heyetince kabul edildiğinde, televizyonlarımız ‘flaş haber’ duyuruları ile yayın yaptılar.

Nitekim hükümet yetkilileri kredinin verilmesini olumlu, başarılı bir gelişme olarak nitelendirdiler. Üstelik bu bir kredi, yani geri ödenmesi gereken bir para. sn. Kemal Derviş’ de ABD’ den l0 milyar dolar kredi almak için yollara düştü. Basın ve kamuoyu günlerce kredi geldi gelecek tartışmalarıyla meşgul edildi. Bu kadar önemli paranın alınması için gösterilen çabalara baktığımızda ve devletin gerçekten ‘paraya’ ihtiyacı varken, batık bankalara ödenen paralar ancak ‘savurgan’ olmakla hatta kötü niyetli savurgan olmakla açıklanabilir. Üstelik yalnızca bankacılık sektörüne güven zedelenmesin amacıyla bunların yapılması ne kadar savunulabilir.

Diğer ülkelerde bankaların mevduatları devlet güvencesinde midir bilemiyorum ama kapitalist sistemde böyle bir güvence bana savunulur gözükmüyor.

Bankalar izinle kurulduğu için, her boyutuyla düşünülüp Bakanlar Kurulundan izin verilmesi gerekirken, anlaşılıyor ki gerekli ve yeterli özen gösterilmemektedir.Yine bir bankanın kuruluşundan sonraki bütün işlemleri resmi kurumların denetimine tabidir. Yeterli bir denetim işleminin yapılmadığı da anlaşılıyor.

Konu bazı isimlerin cezaevinde olmasıyla çözülebilecek nitelikte değildir. Hatta bazı isimlerin cezaevi görüntüleriyle toplum bence ‘kandırılmaya’ çalışılmaktadır. Ayrıca da bu tip suçlar kanunda ‘dolandırıcılık’, ‘emniyeti suistimal’ gibi suçlar sayıldığı için ceza miktarları fazla değildir. 300 yıl 500 yıl ceza isteniyor haberlerinin hukuki değeri yoktur.

Çünkü bir suçun birden fazla yapılması halinde ‘tek ceza’ verilip yarı oranında artırılması gerekmektedir. Savcılığın iddianamesinde her suç için ayrı ayrı hesaplama yaparak cezalandırma istemesi, teknik bir konudur.

Çıkar amaçlı organize suç örgütü kurmak şeklinde suç nitelendiğinde de ceza miktarı fazla olmayacaktır. Basında tartışma konusu olan DGM veya Ağır ceza Mahkemesinde yargılama yapılması tartışmalarının da tek başına hukuki bir anlamı yoktur. Dolayısıyla batık bankaların yönetici kadroları en fazla 2 veya 3 yıl sonra cezaevinden çıkacaklardır.

Bakanlar kurulundan izin alınarak kurulan ve banka gibi güvenilir kurumların yönetim kadrosunu veya sahipliğini üstlenerek, bankaların içini boşaltmak, banka soymak’ gibi bir cezayı gerektirdiği ileri sürülebilir.

Silahlı banka soygunculuğu ile bu şekilde hileli yöntemlerle banka soyulması arasında yakın benzerlik kurulabilir. En azından cezaların yetersiz olduğu ortadadır. Cezaların ağırlaştırılması ihtiyacı açıktır.

Ayrıca batık bankaların işlemlerinde herhangi bir aşamada görev yapmış herkesi kapsar şekilde suç tanımlanmalıdır. Denetim yetkisini yeterince kullanmayan kusurlu kişiler, kredi verilirken yetersiz veya gerçeğe aykırı belge düzenleyenler, izin verme ve el koyma işlemlerinde ihmali görülenleri kapsar şekilde cezalandırma yapılmalıdır. Keza bu kişilerin doğrudan veya dolaylı sahibi oldukları bütün malvarlıklarına el konularak, devlet alacağı tahsil edilmelidir.

Yatırım yapamayan, çalışanına zam veremeyen devletin, savurganlık yapmaya hem de çok büyük miktarlar da israf yapmaya hakkı yoktur.

Alacaklarını son kuruşuna kadar tahsil etmenin yanında ayrıca bankalara kefil olma yükümlüğü de yeniden düşünülmelidir.

Hacı Ali Özhan

akit gazetesi 19 ağustos 2001 yayımlanmıştır.


sosyalistler iktidara nasıl mı ? basınız
insan hakları mah    any.mah    Kapatma davaları      Parti ve Seçim hukuku     main page / ana sayfa
hacialiozhan@hotmail.com   hacialiozhan@mynet.com   hacialiozhan2000@yahoo.com