hacialinin     yargı sayfası                       yargıtay sitesi  

ceza kanunu değişirken öneriler basınız

İNFAZ EŞİTLİĞİ

Leyla Zana davası üzerine CHP'nin gündeme getirdiği infaz eşitliği önerisiyle, on üç yıldır yaşanan bir haksızlık gündeme geldi. İnfaz kanunun da değişiklik yapılmadan önce, adli ve siyasi suç ayırımı yapmadan bütün mahkumların cezası beşte üç oranında indiriyordu. 1991 yılında çıkarılan kanunla beraber, siyasi suçlar terör suçları olarak tanımlanarak cezaları hem yarı oranında artırıldı hem de cezalarının dört de biri indirildi. Böylece siyasi suçlar için mevcut ceza miktarları daha da ağırlaştırıldı ve infazda eşitsiz ayrımcılık yapıldı.

Buna göre, siyasi suçların dört de birini oluşturan 168 madde deki hapis cezası on yıl iken 15 yıl hapis, siyasi suçların yarısını oluşturan 169 maddeye göre üç yıl yerine dört buçuk yıl cezası verildi. Adli mahkumlar gibi cezalarının beşte ikisini yatmaları yerine dört de üçünü yattıktan sonra tahliye edilmeleri gerekti. Örneğin Leyla Zana, eğer adli suçlu olsaydı veya 1991 değişikliğinden önce olsaydı dört yıl hapis yatması gerekecekti. Kanuna göre terör suçlusu ! (siyasi suçlu) sayıldığı için 10 yıldır cezaevinde olmasına rağmen tahliye edilmedi, daha bir yıl cezaevinde kalması gerekiyor. Kanundaki ayrımcılık, 4 yıl hapis yerine 11,3 yıl hapis cezası yani yaklaşık üç kat farklı bir eşitsizlik yaratıyor. Yine basın mensubu olan yazıları ve konuşmalardan başka hiçbir eylemi olmayan Nurettin Şirin 17,5 yıl hapis cezası aldı. Eğer adli suçlu olsaydı yaklaşık 4,5 yıl sonra tahliye edilmesi gerekirken, şimdi on üç yıl hapis yatması gerekiyor. Yedi yıldır cezaevinde olan Nurettin Şirin tahliye olması gerekirken, kanundaki ağırlaştırıcı ve eşitsizlikten dolayı altı yıl daha cezaevinde kalması gerekiyor.

Bu ayırımcılık, eşitsizlik bu gün hangi gerekçe ile savunulabilir.! Cezaevinde yaklaşık sekiz bin civarında siyasi suçlu bulunmaktadır. Bu insanlar terör suçlusu denilse de, gerçekte hiçbir terörist faaliyete katılmamış, eline silah almamış hatta silah dahi görmemişlerdir. Bu durum mahkeme dosyalar da sabittir. Örneğin Leyla Zana ve arkadaşları, Nurettin Şirin, İsmail Beşikçi, Eşber Yağmurdere'li, Haluk Gerger, Fikret Başkaya, mecliste pankart açan, bildiri dağıtan, duvarlara yazı yazan gençler terör suçlusu olarak görülebilir mi ? Kanundaki tanıma göre "terörist" sayılmışlardır. Bu ayırımcı eşitsizliği gidermek insani, vicdani bir görevdir.

CHP' nin önerdiği bu kanun değişikliği ayırımcı eşitsizliği ortadan kaldıracağı için önemlidir. Teklif sahibi CHP'nin, İBDA-C ve Hizbullah gibi suçlardan mahkum olanlarında faydalanmasından rahatsızlık duydukları basına yansıyor. Hak, adalet dağıtılırken vicdanlara göre hakkaniyet içinde düşünülmelidir. Bize yakın veya karşıtımız diye ayrım yapılması, en azından "ahlaki" değildir. Hak, adalet gibi bir konuda, menfaat hesaplarıyla siyaset oyunları yapmak, yapanları büyültmez, aksine küçültür, aşağılar. Böylesine bir haksızlığı gidermek isterken yeni ayırımcılıklara, haksızlıklara neden olunmamalıdır. Bu kanun kimseyi affetmiyor, yalnızca bütün siyasi (terör !) suçlulara yapılmış ayrımcılığı ortadan kaldırıyor.

Bu nedenle 3713 sayılı kanunun 17 maddesindeki infaz hükmü önceden olduğu gibi adli suçlarla eşitlenmelidir. Yine kanunun 5 maddesindeki terör suçlarına ilişkin cezaların yarı oranında artırılacağı hükmü de kaldırılmalıdır. Siyasi suçların cezaları zaten gereğinden fazla ağırdır, bu fazlalık kamu vicdanını sızlatma derecesindedir. Böyle bir ceza artışı nedenleri, 1990 koşulları bu gün geçerli değildir. Zaten bu nedenle siyasi suçların cezaları yeni tck tasarısında yarı oranında indirilmiştir. Bu ağırlaştırıcı halin kaldırılması bu gün toplumsal ihtiyaçlara da uygundur. Zaten bu ihtiyaç nedeniyle topluma kazandırma kanununu çıkarıldı, ancak beklenilen sonuç alınamadı. 5. maddedeki ağırlaştırıcı halin kaldırılmasıyla beraber cezaevindeki siyasi mahkumların yüzde doksanı tahliye edilerek, beklenilen sonuç da alınmış olacaktır. Leyla Zana vesilesiyle böyle bir değişikliğin yapılması, yıllarca yaşanan haksız ayırımcılığa son vereceği gibi Avrupa Birliği süreci içinde yerinde bir adım olacaktır. CHP kanun teklifine m.5 hükmü değişikliğini eklemezse, AK Parti tarafından bu değişiklik de eklenerek hiç tereddütsüz kanun teklifi kabul edilmelidir.

Hacı Ali Özhan

bu makale vakit gazetesinde 15 mayıs 2004 tarihinde yayımlanmıştır.

Bu sayfada, mahkemeler ve yargı kurumlarıyla ilgili Hacı Ali Özhan makale ve araştırma yer almaktadır. Ayrıca, ilginç ve önemli makale, haber ve yorumlarada yer verilmeye çalışılaçaktır. HAÖ.

anayasa mahkemesi   insan hakları mahkemesi   yargıtay   daniştay   baro   main page / ana sayfa
hacialiozhan@hotmail.com   hacialiozhan2000@yahoo.com   hacialiozhan@mynet.com