hacialinin     yargı sayfası                       yargıtay sitesi  

YENİ TCK

konuyla ilgili "tck eksikler - yanlışlar - öneriler" isimli uzun makale için basınız

Yeni ceza kanunu genel kurulda kabul edildi. Hükümet ve muhalefet bazı eleştirileri dikkate alarak değişiklikler yapmaya çalıştı, ancak yeterli sayıda olması gereken kadar değişiklik yapılmadı. Adalet Bakanı içinden geçilen şartlar gerekçesiyle yeterli adım atılmadığını söyledi. Keza CHP ile uzlaşma sağlanamadığı gerekçesiyle bazı değişiklikleri AK Parti yapmadı. Aslında AK Partinin ve özelliklede Adalet Bakanımızın "özgürlükleri" gerçekte benimsemediğini, içselleştiremediğini düşünüyorum.

AB rüzgarı ve yaşanan süreç nedeniyle hak ve özgürlük söyleminin lafı yapılmak zorunda kalınmıştır. Uzlaşma sağlanamadı gerekçesine sığınılarak AK Parti gerçek niyetini gizlemiştir. Sonra nereden çıktı bu uzlaşma ! Uzlaşma kuşkusuz olumlu bir kavramdır ancak iktidar büyük çoğunluğu sağlamışken, muhalefetle uzlaşmadan istediği kanun maddesini çıkaramayacak mı ? Doğruyu bırakıp yanlışı yapmak uzlaşma ile savunulabilir mi ? Keza mecliste yüzde 18 kadar güce sahip CHP ile anlaşmak toplumsal uzlaşma için yeterlimidir ?

Yüzde 45 gibi meclis dışında kalan önemli bir muhalefet gücüyle uzlaşmak için hangi çaba gösterilmiştir. Partilerin dışında hangi sivil toplum örgütleriyle uzlaşma aranmıştır. Yine hangi sosyal analizler için bilimsel araştırmalar yapılmıştır. Uzlaşma kavramının gereği yapılmadığı gibi gerçek niyeti gizleyen perde olarak kullanılmıştır. Uzlaşma adına da olsa Ak parti kendisinden beklenenlere yeterli cevap vermemiştir. Halktan aldığı iktidar gücünü, ceza kanunu yapılırken milli iradeyi hakkıyla temsil edememiştir.

AK parti genel başkanını mahkum etmiş bir maddeyi bile olması gereken şekilde değiştirmemiştir. Yoğun eleştiriler sonucu ancak "açık ve yakın" tehlike unsuru eklenmiştir. Yakın yerine "mevcut tehlike" getirilsin değişiklik önerisine karşı Bakan Çiçek; zaten suç işleniyor demektir diyerek karşı çıkmıştır. Sayın Bakan bu madde içinde mevcut denildiğinde "suç işleniyor" demek değildir. Bu maddenin kendisi zaten tehlike suçudur. Yani suç işlenebilir tehlikesini suç görmektedir. Dolayısıyla buradaki mevcut, suçun işlenmesi ihtimalinin mevcut olması halidir. Bakanın bu yanlış yorumuyla ne yazık ki çok yakınılan madde üzerinde yerinde bir değişiklik yapılması engellenmiştir.

Maddenin yeni haliyle Başbakanın mahkumiyet dosyası incelendiğinde, yeniden mahkum olmayacağını sayın Bakan düşünüyor mu ? 312 yi değiştiren yeni maddenin uygulanmasında çok önemli değişiklikler yapılmadığı hemen görülecektir. Keza 159 maddede yapılan değişiklikle mahkum sayısının çoğalacağı görülecektir. Çünkü tahkir ve tezyif yerine "aşağılama" kavramı getirilmiştir. Bütün eleştirilere rağmen Hükümet bu yönde değişiklik yapmamıştır. Aşağılama kavramı tahkir ve tezyifden daha genişleticidir. Ağır eleştirilerin, sert anlatımların "aşağılama" olarak görülmesi pekala mümkündür. Siyasi suç, düşünce suçu olarak en çok uygulanan bu madde ile yine bir çok yazar, gazeteci, düşünür mahkum olacaktır. Eklenen fıkra ile "eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz" denilmesinin ceza hukuku mantığında yeri yoktur. Zaten hakim düşüncenin eleştiri ile aşağılamayı ayırıp, eleştiri yorumunu yaptığında ceza vermeyecektir. Dolayısıyla eklenen fıkra malumun tekrarından ibaret olup pratik bir anlamı yoktur. Bu arada madde uygulaması anlamında acaba ben bu yorumlarımla Hükümeti ve bakanı aşağılamış oluyor muyum ?

Bu ve bazı eleştirilerimiz saklı kalmak şartıyla, Ceza kanununu tümden değiştiren bu meclis isabetli bir çalışma yapmıştır. Eleştirilerimiz bu yenileşme adımını gölgeliyor ancak yapılan işin önemli bir ihtiyacı karşıladığını belirtmeliyiz. Bu arada ceza kanunu ile mahkum olmuş herkesin dosyasının yeniden incelenmesini isteme hakkı bulunduğunu hatırlatmak isterim. Suçun unsurları değişen maddelerden mahkum olmuş hükümlülerin, yeni yasa uyarınca kararların incelenmesini istemeleri gerekir. Keza ceza miktarı düşen maddelerden dolayı mahkum olanların, infazlarının yeniden hesaplanması gerekir. Bunlar arasında olan 168/2 maddenin alt ceza sınırı 10 yıldan 5 yıla indirilmiştir. Bu indirim nedeniyle siyasi suçluların yaklaşık yarısını oluşturan mahkumlar, yeterli miktarda cezalarını çektikleri için tahliye edileceklerdir. Cezasını çekmiş mahkumlarında, feri cezalar yönünden mahkemelere başvurmaları menfaatleri icabı olacaktır.

Hacı Ali Özhan

bu makale vakit gazetesinde 18 eylül 2004 tarihinde yayımlanmıştır.

Bu sayfada, mahkemeler ve yargı kurumlarıyla ilgili Hacı Ali Özhan makale ve araştırma yer almaktadır. Ayrıca, ilginç ve önemli makale, haber ve yorumlarada yer verilmeye çalışılaçaktır. HAÖ.

anayasa mahkemesi   insan hakları mahkemesi   yargıtay   daniştay   baro   main page / ana sayfa
hacialiozhan@hotmail.com   hacialiozhan2000@yahoo.com   hacialiozhan@mynet.com