hacialinin      yürütme sayfası
cep telefonu alt yapısı kamulaştırılmalıdır neden ? basınız

HALK OYLAMASI

Anayasa değişikliğinin Halk oyuna sunulması konusu, Hükümetle Cumhurbaşkanlığı makamını bir kez daha karşı karşıya getirdi. Sorun hukuki olmakla beraber siyasal sonuçları itibariyle Hükümet tarafından kriz olarak yorumlanarak haklı yankılar uyandırdı. Adalet Bakanının “Cumhurbaşkanı Meclisin üzerine çıkmıştır” yorumu ve TBMM Başkanının ‘bu tür bir geri iade beklemiyorduk” açıklaması ile Başbakan Yardımcısı sn. Yılmaz’ ın konuyu ‘anayasal suç’ tanımlaması yaparak değerlendirmesi konunun boyutlarını göstermektedir.

Yine Başbakanlıkça anayasa değişiklikleri resmi gazetede yayımlanırken, halkoyuna sunulması istenilen maddenin ayrılarak, resmi gazetede yayımlanmaması da ayrı bir hukuki sorun olarak ilk defa ortaya çıkmaktadır.

Konu teknik bir tartışma olmakla beraber öneminden dolayı anlaşılır şekilde kısaca değerlendirmek istiyorum. Hükümet ve Cumhurbaşkanı arasındaki sorunun çıkmasına neden olan 175 madde, gerçekten karışık ve çelişkili yorumlara neden olacak bir düzenlemedir. Bu maddenin yorumunda biz hukukçular dahi ortak mutabakat sağlayamayız. Ancak genel olarak şunları belirtmek isterim.

Meclisin halk oylamasına karar verme yetkisi yoktur. Gerçi 1987 yılında siyaset yasaklarının kaldırılması konusunda TBMM halk oylamasına karar vermiştir. Ancak bu konuda milletvekillerince dava açılmış, Anayasa Mahkemesi esasa girmeden davayı reddetmiştir.

Halk oylaması anayasa değişikliği hakkında yalnızca Cumhurbaşkanına tanınmış bir yetkidir. Bu yetkiye baktığımız da; Meclisin kabul ettiği anayasa değişikliklerini doğrudan veya Meclise geri iadesi halinde, gönderilen kanun Mecliste aynen kabul edilirse, Cumhurbaşkanı halk oyuna başvurma takdir hakkına sahiptir.

Diğer bir hal ise anayasa değişikliği 367 oyun altında kabul edilmişse ve geri iade edilmeyecekse, Cumhurbaşkanının halk oyuna sunmak zorunluluğu bulunmaktadır..

Yine değişikliğin tamamını veya bir kısmını götürmek Cumhurbaşkanının takdir hakkıdır. (5 fıkra hükmü) Ancak halk oylamasına sunulması halinde hangi maddelerin birlikte hangilerinin ayrı oylanacağı takdir hakkı TBMM’ne verilmiştir.(7 fıkra hükmü)

Bu durumda uyuşmazlığı değerlendirdiğimizde, Cumhurbaşkanı 5 fıkra hükmündeki yetkisini kullanmıştır. TBMM’nin 7 fıkradaki hakkı kullanmasının ne anlamı vardır denilebilirse de bu yetki Cumhurbaşkanlığını sınırlayıcı şekilde yorumlanamaz. Gerçi hukuk tekniği açısından bu yetkinin iyi kullanıldığı söylenemez. Çünkü bu yetkiyle amaçlanan şey, birbiriyle ilgili maddelerin beraberce oylanmasıyla konu bütünlüğü sağlanmak istenmiştir. TBMM’ in ‘halk oylamasına sunulması halinde tümüyle oylanır’ diyerek konu ve tür ayrımı yapmadan tamamını aynı oylama içine sokması ‘hukuken yerinde’ değildir.

Ayrıca Cumhurbaşkanının tamamını veya bir kısmını halk oyuna sunabilme hakkının kullanımı da zorlaştıracağı için yerinde kabul edilemez. TBMM’ nin halkoyuna sunulacak maddeleri gruplama yetkisi, doğrudan Cumhurbaşkanını bağlayıcı görülemez. Aksi halde yalnızca Cumhurbaşkanlığı makamına verilen yetkiye müdahale edilmiş olunacaktır.

Cumhurbaşkanının milletvekili maaşları gibi nazik bir konuyu tek başına halk oyuna sunma kararı, kanımca yerinde değildir.Karar bu nedenle eleştirilebilir. İtirazların, eleştirilerin çoğu aslında bu ve seçimi etkilemesi nedeniyle siyasi kaynaklıdır. Ancak takdir Cumhurbaşkanınındır ve alınmış karar kuşkusuz uygulanacaktır.

Hükümet halk oylamasının hukuki değerlendirilmesinde, Cumhurbaşkanlığı gibi düşünmeyebilir ancak Cumhurbaşkanınca alınmış kararı geciktirmek, yayımlamamak hakkına sahip değildir. Kaldı ki hukuken yanlış olduğu ileri sürülse dahi ‘tek imzalı’ işlem olması nedeniyle yargı yolu kapalıdır ve yanlış işlem olsa dahi uygulanmak zorundadır.

Bu uyuşmazlık şunu bir kere daha gösterdi ki kanunlarımızın anlaşılır, açık, basit usul kuralları ve ifadelerle izahı her yönden bir gerekliliktir. Biz hukukçuların bile anlaşamayacağı karışıklıkta kanunlar, mahkemeleri meşgul etmek bir yana, vatandaşların hak kullanımlarını etkileyip çekincelere neden olarak mağdur etmektedir. Keza devletin en yüksek organları arasında çatışma çıkaracak kadar farklı yorumlara neden olabilmektedir. Uyuşmazlığın bir nedeni de kanunun karışık ifadesidir. Bu vesile ile kanunların karışıklıktan kurtarılması anlaşılır ve basit olması yönünde değişiklik yapılması her halde bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır.

Hacı Ali Özhan

31 ekim 2001 tarihli akit gazetesinde yayımlanmıştır.

  cumhurbaşkanlığı  başbakanlık   adalet bakanlığı   adli sicil   devlet istatistik   devlet planlama   
  aihm   any.mah.   yasama   yargı   araştırmalar   makaleler   main page / ana sayfa   
hacialiozhan@yahoo.com