hacialinin      yürütme sayfası
cep telefonu alt yapısı kamulaştırılmalıdır neden ? basınız

BAKANLARIN AZLİ

Devlet Bakanı Abdulhaluk Çay, Bakanlık görevinden azledildi. Azil gerekçesi bir toplantı düzenlenmesi konusunda partisinin genel başkanı sn. Bahçeli ile farklı düşünmesi. Sn. Bahçeli, sn. Ecevit e azledilmesi isteğini bildirmiş, Sn. Başbakanda derhal azil işlemini yaparak Cumhurbaşkanına önermiş ve Cumhurbaşkanı da kabul etmiştir.

Daha öncede sn. Sadi Somuncuoğlu aynı yöntemle Bakanlık görevinden azledilmişti. Mesut Yılmaz ın isteği üzerine sn. Yüksel Yalova, sn. Bahçelinin isteği üzerine sn. Enis Öksüz bakanlık görevlerinden istifa etmişlerdi.

Koalisyonlarla yönetilmeye başlayan ülkemizde, koalisyon ortağı parti liderlerinin Başbakan ile Bakan’ ın ilişkisine müdahalesi gerçekten üzerinde tartışılmalıdır. Başbakanın bir Bakanı, azil yetkisi kullanılırken, dış faktörlerin Başbakanı da bağlayıcı derecede dikkate alınması, haklı yakınma ve sorunlara neden olacaktır.

Başbakan hükümetin genel siyaset ve uygulamalarından sorumlu olduğu için Bakanları azil etme önerisi getirebilmesi makul bir yetkidir. Ancak Başbakan, bir Bakan’ın amiri niteliğinde bir üst makamı olmadığı için, Bakanlığın uygulamaları konusunda, Bakanın tek imzalı yetkilerini kullanmasında hukuken müdahaleci olamaz. Yürütme organı içinde her Bakan kendi imzasından, Meclise karşı hukuken sorumludur.

Koalisyon hükümetlerinde, diger parti başkanlarının önerilerinin dikkate alınması normal görülebilir. Bakanlık gibi ciddi bir devlet görevi yapan kişinin, Bakanlık görevi dışında ve tamamen tali bir konuda kendi genel başkanından farklı düşündüğü için, devlet görevine son verilmesi kanımca normal görülemez, görülmemelidir. Sn. Başbakan dan “gerektiği” koşulda önerebilir, yetkisini kullanırken titiz davranması beklenir. Anayasadaki gerektiği koşulu, keyfi bir yetki olarak görülemez. Görevin gerekleri, hükümetin genel siyaseti ölçütleri içinde, gerektiği koşulu değerlendirilmelidir. Aksi halde, her Bakan; Başbakan dan farklı düşündüğü konularda ve uygulamalarda hatta kişisel yaşam tercihlerinde azil edilmek yaptırımıyla karşı karşıya bırakılmış olunacaktır.

Bir Bakanın; Bakanlığın binlerce memurundan birisinin görevine son verilmesinde, güvenceli usul kuralları ve haklarından mahrum olması herhalde hak duygusuna aykırı olacaktır. Bakan sıradan bir devlet memuru değildir ve Bakanlık görevinin özelliği vardır. Ancak bu durum bir Bakanın bütün usul kuralları ve haklardan mahrum edilmesini gerektirmez. Aksine devlet ciddiyeti, devlet adamlığı kavramı Bakana karşı her boyutuyla düşünüp karar vermeyi gerektirir.

Konunun siyasi boyutu vardır. Siyaset açısından yapılan işlem olumlu değerlendirilebilir. Ancak konu yürütme sisteminin işleyişiyle ilgilidir, bu nedenle hukuk yönüyle de konu değerlendirilmelidir. Anayasamızın ifadesine göre Sn. Cumhurbaşkanı azil önerisini kabul etmek zorunda değildir. Başbakanın gerektiği koşulda önerme yetkisinin, yerinde kullanılıp kullanılmadığını değerlendirerek karar vermesi beklenir. Abdulhaluk Çay örneğinde, Serdar Arsevenin köşesinde yazdığı gibi pekala öneriyi kabul etmeyip azil işlemine onay vermeyebilirdi. Sn. Sezerden, hukukçu kimliği nedeniyle böyle bir beklenti çok isabetlidir.

Cumhurbaşkanının tek imzalı işlemleri yargı denetimine kapalı olmasına karşın, sn. Abdulhaluk Çayın, Danıştayda açacağı iptal davası veya yok hükmünde olduğunun tesbiti davası, hukuken ciddi bir tartışmaya neden olacak ve ilginç sonuçlar doğurabilir.

Basına yansıyan haliyle, bir toplantının düzenlenmesine öncülük etti diye azil önerisinin yeterli bir gerekçe olup olmadığı Cumhurbaşkanının takdiridir. Ancak makul açıdan bakıldığında bu gerekçe yeterli görülmemektedir. Yine sn. Somuncuoğlunun Cumhurbaşkanlığına aday olması nedeniyle azil edilmesi de makul ölçülerle bakıldığında yeterli gözükmemektedir.

Bakanların azli, istifa etmek zorunda kalmaları gibi konular, özellikle koalisyonlarla yönetilmeye başlayan ülkemizde yaygınlık kazanmıştır. Bu konu Başbakanın, Cumhurbaşkanının takdirine bırakılarak içinden çıkılamaz. . Sistemin işleyişiyle ilgili anayasa düzeyinde derinliği olan bir konudur ve anayasada açık hükümlerle düzenlenerek tartışmalar bitirilmelidir. Bakanlarımızı, haksız uygulamalarla mağdur etmeyelim. Herhalde Bakanlara da makul, yerinde, hizmetin gerekleri içinde objektif ölçülerle işlem yapılmasını çok görmeyiz.

Hacı Ali Özhan

hacialiozhan@mynet.com

 

*Serdar Arseven’in Vakit gazetesindeki 30 aralık 2001 tarihli köşesinden

 

“ÇAY GERİ DENEBİLİRMİ ?

............Yazıya Abdulhaluk Çayın uğradığı haksızlıktan bahisle girmiştik...Ortada bir haksızlık varsa, hak aramak için hukuki bir zeminde olmalı...”Cumhurbaşkanının gerçekleştirdiği azil işleminin iptali mümkünmü ?” Biz bu soruya cevap ararken, elimizin altında tanınmış hukukçularımızdan Hacı Ali Özhan ın bilgi notunu bulduk...

Özhan’ a göre; “Azledilen Bakan hukuki mücadele vererek geri dönebilir...”

Düşününebiliryor musunuz?

Çay davayı kazanıp geri dönmüş....Bakanlar Kurulu toplantısında Bahçelinin karşısına dikilmiş!...

H.Ali Özhan Beye göre; bunu gerçekleştirmek mümkün: “Sayın Bakan, bu kararı yargıdan döndürebilir....Cumhurbaşkanının verdiği kararların yargıdan dönüşüne ilişkin örnekler var...Bunlardan biri de haksız yere atanma işlemi yapılmayan bir rektörün açtığı davada Cumhurbaşkanının işleminin Danıştay tarafından iptal edilişidir.....”

Evet.....

Çay, bakanlık görevi dışında ve tamamen tali bir konuda genel başkanından farklı düşündüğü için görevden alındı....Bu keyfi bir uygulama....

Hacı Ali Özhanın görüşü: “Bakan dava açarsa, büyük ihtimalle kazanır ve görevine döner!...”

Email: sarseven@beyaz.net

Not: Kıymetli köşesinde nacizane tarafıma ait yorumlara yer veren sn. Serdar Arsevene samimi teşekkürlerimi sunmak isterim. HAÖ.

  cumhurbaşkanlığı  başbakanlık   adalet bakanlığı   adli sicil   devlet istatistik   devlet planlama   
  aihm   any.mah.   yasama   yargı   araştırmalar   makaleler   main page / ana sayfa   
hacialiozhan@yahoo.com