hacı alinin yürütme sayfasıcep telefonu alt yapısı kamulaştırılmalıdır neden ? basınız
TÜRK AVRUPASI

Avrupa Birliği komisyonu, Türkiye için olumlu görüşünü açıklayarak tarihi bir karar aldı. Bu karar yurt içi ve yurt dışında hak ettiği önemde yankılandı. Yaşanan süreç ve geldiğimiz nokta kuşkusuz olumlu, ancak bu günler çok önceden yaşanabilirdi. 1963 yılında kurucusu olduğumuz Avrupa yolunda kırk yılda kaplumbağa hızıyla ne yazık ki, üyelik müzakereleri yapabilmek noktasına gelinebildi. Buna neden olanlardan birisi AB karşıtı milliyetçi-ulusçu kurumların isteksizliği, diğer bir önemli nedeni de siyasi yöneticilerimizin gerçekte süreci benimsememesi, içselleştirmemesi olmuştur.

Artık gelinen noktada geri dönülemez yola girilmiştir. Bu iki kesiminin AB konusundaki tavırlarını gözden geçirmeleri ve yenilemeleri gerekir. Hiç olmazsa bundan sonra zamanı iyi kullanabilmemiz için buna ihtiyaç var. Sürecin bu noktası AK Parti iktidarına denk geldi. AK Partinin düşün yapısının da Avrupa sürecini gerçekte benimsediğini, içselleştirdiğini sanmıyorum. Sn. Erdoğan ve sn. Çiçek'in tavırlarında, bu sezilmektedir. Ama süreç, AK Partiyi ve seçmenini bu yönde değiştiriyor, geliştiriyor.

Ceza kanunu konusunda Başbakan ve Adalet Bakanının tavırları gerçekte "özgürlükleri" benimsemediğini göstermektedir. Ceza kanunun yenilenmesi kuşkusuz isabetli olmuştur, zaten buna karşı çıkan kimse de yok. Ancak yenileşmiş kanunla beraber zihniyet değişikliği beklentileri söz de bırakılmıştır. Özellikle Bakan'ın 312 madde değişikliğine direnmesi buna örnektir. Yeni düzenlenmiş 312 maddeye göre, Tayyip Erdoğan'ın mahkumiyet kararını, her hangi bir hakime inceletsinler, iddia ediyorum beraat kararı verecek bir hakim bile bulamazsınız. Sayın bakan, efendim zamanı gelince değiştirilir, şimdi ancak bu kadar yapılabiliyor diyor. Bir kanun daha yapılırken, onun değişikliğinden bahsetmek ne oluyor.! Hangi toplumsal mutabakat, konjüktür bu kadar değişikliği gerektirdi, var mı ortada böyle bir sosyal olgu. Sayın Bakan yok, aslında bizzat siz şahıs olarak bu değişikliği istemiyorsunuz, bunu söylememeniz gerektiği için de başka gerekçeler arkasına saklıyorsunuz. Keza CHP ile uzlaşamadık diyerek, siz gerçek iradenizin bu olduğunu gizlemeye çalışıyorsunuz.

Başbakan, 159 maddeyle ilgili değerlendirmesinde "kurumlara hakaretin" tabi ki suç olacağını, düşünce özgürlüğü konusunda eskisi gibi yargılamalar, mahkumiyetler olmadığını söyledi. sn. Başbakan basının sayfa aralarını ve insan hakları örgütlerinin raporlarını incelerse, gerçeğin böyle olmadığını görecektir. Sonra konjüktür de ne oluyor ? Kanunda konjüktür diye bir kavram veya suç unsuru mu var ? Düşünce suçlarıyla ilgili maddelerde değişiklik yapmadan uygulama nasıl değişsin. Sık sık söylenen, efendim biz kanunları yapıyoruz uygulamaya yansımıyor, kanun uygulanmıyor. Böyle bir şey olur mu ? Hakimleri böyle değerlendirmek, hakimin görevini inkar demektir. Keza idari birimlerinde kanunu uygulamamak diye bir yetkisi olabilir mi? Ayrıca bu suçtur. Kanunu yürütmekle görevli Bakan veya Bakanlar Kurulu, uygulamayı denetlemediği için de ayrıca suç işlemiş duruma düşecektir. Bu iddia gerçek değildir, kendi isteksizliğini gizlemek maksatlı bu gerekçe söylenmektedir.

Nasıl mı isteksizlik.! Buyrun, 159, 312 kaç kere değişti ve nasıl değişti. Bu değişiklikleri önüne alan hakim, hangi uygulamasını değiştirmesi gerekir. Kulağı enseden dolanarak gösterip, laf kalabalığıyla maddeyi bulmacaya çevirdiğinizde hangi hakim nasıl uygulama değişikliği yapacaktır. Maddenin içini doldurmayı uygulayıcıya bıraktığınızda, doğal olarak hakim bir değerlendirme yapmak zorundadır. Sonra da beğenmediğiniz, hoşunuza gitmeyen kararlar çıktığında, efendim değişiklikler uygulanmıyor derseniz size acı acı, üzülerek gülmek gerekir. Tam konuya uygun tipik bir örnek vereyim, 6 uyum paketiyle TMK 8 madde "bozmayı hedef alan" iken "bozmayı amaçlayan" şeklinde değişti. Bununla ne değişmiş oldu sayın milletvekilleri. Ben bir avukat olarak hiçbir şey anlamadım. Sayın Fikret Başkaya hocam, bu madde nedeniyle cezaevinde bulunuyordu, mahkemeye başvuruldu, mahkemede bu değişiklikten bir şey anlamamış olacak ki talebi reddetti.

Düşünce suçlarında hep böyle yapılmıştır. Değiştirdik göstermeliği ile siyasetçiler gerçek isteklerini gizlemiş ve toplum oyalanmıştır. 159 ve 312 nin uygulamasında hiçbir değişiklik olmayacak ve bu maddeleri her zaman sıkılarak, üzülerek tekrar tekrar tartışmak zorunda kalacağız. Ve bu maddeler Avrupa müzakerelerinde hep engel olacaktır. Zaten ilerleme raporunda 159 madde belirtilerek somut eksiklikler ve beklentiler yazılmıştır. Bu maddeler kaldırılmadan da üyelik gerçekleşmez. Bu iki konudaki tavırları ile sn. Erdoğan ve sn. Çiçek kesinlikle özgürlükleri benimseyici kabul edilemez. Umarım kısa zamanda kendilerini değiştirirler ve zina gibi "anlamsız, gereksiz" konuları üretmezler. Bu eleştirilerim ile "aşağılayıcı" olmamışımdır her halde.

Hacı Ali Özhan

bu makale vakit gazetesinde 9 ekim 2004 tarihinde yayımlanmıştır.

  aihm   any.mah.   yürütme   yargı   araştırmalar   makaleler   main page / ana sayfa   
hacialiozhan@hotmail.com  ı  hacialiozhan@mynet.com  ı  hacialiozhan2000@yahoo.com