BAŞBAKANA ÇAĞRI
Sn. Erdoğan, bazı holdinglerin sorunları ekonomiyi etkileyecek büyüklükte, sosyal bir yara haline geldi. Kişilerin özel ticari ilişkileridir diyerek, bu konuya duyarsız kalamazsınız. Şirket yöneticileri ve hisse sahibi ortaklar, bizzat sizin konuyla ilgilenmenizi ve sorunu çözmenizi bekliyor. Kanun hükümlerinden kaynaklanan sorunlar ile mevzuat kargaşası da dikkate alınarak gerçekçi çözüm önerileri üretmeliyiz. Uygulamanın içinden bir hukukçu olarak, önceden ayrıntılı değindiğim gibi sorunların çözecek önerilerimi sunmak istiyorum.
Ortakları mağdur eden yakınmaların başında, şirketlerin kendi hisselerini geri satın alma yasağı gelmektedir. Tüzükle veya genel kurul kararıyla yönetim kuruluna, geri alım koşullarını tespit yetkisi verilebilir. Örneğin ABD' de, geri almanın hangi kaynakla, pay sayısı, bedeli ve yöntemini tespite yönetim kurulu yetkili kılınmıştır. Ortaklardan gelen talepler hakkında Yönetim Kuruluna geri alım projesi sunma hakkı tanınabilir. Şirket malvarlığından takas, kar payından vazgeçme veya indirimle geri alım gibi koşullar getirilebilir.
Geri alım yasağıyla alacaklılar korunmak istendiğine göre, pasifinde borçları olmayan şirketlerin kendi hisselerini geri alma imkanı tanınmalıdır. Geri alımların alacaklılara bildirim yükümlülüğü getirilerek, alacaklıların gereğinde hissesi geri alınan ortaklara yönelmesi imkanı getirilebilir. Hissedarlar arasındaki ayrımcılığı önlemek açısından, geri alım gerekip gerekmediğini hakem veya mahkemece tespit imkanı getirilebilir. Holdinga ait bir şirketin, başka bir şirket hissesini geri alması mümkün olmalıdır. Önceki kanun da geri alım hakkı bulunuyorken 1956 yılında İsviçre'deki yasaklayıcı kural benimsenmiştir. İsviçre geri alım yasağını kaldırdığı halde bizde yasak hala devam etmektedir. Başta Yimpaş ve Kombassan olmak üzere holding yöneticilerimizde geri alma hakkının tanınmasını istemektedir. Sorunların önemli bir kısmı, bu değişikliğin yapılmasıyla kendiliğinden çözülecektir
Sermaye artışı izne tabi olmaktan çıkarılmalı, şirket sermayesini istediği kadar artırabilmelidir. Çıkarılan hisse senetlerinden satılmayanlar iptal edilerek, satılan miktar üzerinden sermaye tespit edilmelidir. Çıkarılan sermaye miktarının Bakanlığa bildirilmesi yeterli görülmeli, ilan ve sicile kayıt ile yürürlüğe girmelidir. Usulsüzlükde derneklerde olduğu gibi Bakanlık yargı yoluna başvurmalıdır.
Genel kurulun toplanması için yeter sayı aranması kaldırılmalı, katılan ortaklar ile genel kurul yapılmalıdır. Genel kurulun taahhütlü mektupla bildirim zorunluluğu yerine taahhütlü mektupda dahil gazete, radyo, televizyon ilanı gibi seçimlik yöntemler getirilmelidir. Vekalet bir kez verilmeli, azil yoksa bütün genel kurullar için geçerli olmalıdır.
Belirli sayıda ortağın iddia ve şikayeti halinde, Denetim kurulu özel uzman denetici atama zorunluluğu getirilmelidir. Ortaklar istedikleri konularda araştırmacı uzman tayin edebilmeli, hazırlanan rapor kayıtlara geçirilerek genel kurula sunulmalıdır. Şirketlere "hakem" tayin etme yükümlülüğü getirilerek, tüzük, genel kurul, yönetim ve denetim kurulu kararlarından kaynaklanan uyuşmazlıkları çözme görevi verilmelidir. Veya şirket içi uyuşmazlıklar halinde hakeme gidileceği şeklinde "hakem sözleşmesi" yapabilme seçimlik hak olarak getirilmelidir
Gelinen noktada sermaye artışı, hisse satışı, usuli eksiklik ve hatalar ile geri ödeme yapılması gibi konularda, SPK'nın suç duyuruları ve açılan hukuk davaları, geçici madde ile şartlı olarak ertelenmeli, bu şirketlerin ortaklarını ve sermaye yapılarını resmi kayıtlara geçirmesi imkanı verilmelidir.
1987 yılında çıkarılan "şirketlerin yeniden kazanılmasını" amaçlayan bir kanun benzeri çıkarılabilir. ABD'de uygulanan "Yeniden örgütlenme modeli" şeklinde mevcut şirketlerin yeniden kazanılmasına yönelik düzenleme getirilebilir. İngiltere'de uygulanan şirket, ortaklar ve alacaklılara düzenleyici proje sunmaları imkanı getirilebilir. Ortaklara "kurtarma projesi" sunma hakkı verilebilir. Aracı kurumlar için getirilen "tedrici tasfiye" hükümleri bu şirketlerin özelliğine göre geliştirilerek uygulanibilir. Düzelme ihtimali kalmayanlar için Bankerlere uygulanan tasfiye kurulu benzeri bir uygulama düşünülebilir. Düzelme imkanı bulamayan şirketin, belirli sayıda ortağın istemiyle mahkemece yönetimin yanında eş yetkili kayyım atanabilir. Yönetim ve Denetleme kuruluna Bakanlık birer temsilci üye atayabilir. Bunun üzerine Bakanlık "yenilenme, kurtarma projesi" sunarak iyileşme tedbirleri almasını şirketten ister. Düzelme ihtimali kalmamışsa tasfiye için mahkemeye başvurabilir.
Devlet bütçesine yük getirmeden, aksine işlemlerin harcı nedeniyle bütçeye gelir sağlanarak konunun çözümü pekala mümkündür. Sayın Erdoğan, vatandaş devletten para yardımı değil, sorunun çözülmesi için gerekli kanun yapılmasını istemektedir. Başbakanlıkta oluşturacağınız bir komisyon, uygulamanın içindeki hukukçuları, başta sn. Dursun Uyar ve sn. Haşimi Bayram olmak üzere holding yöneticilerini dinleyerek sorunun içeriği ve kapsamını tespitten sonra tarafları tatmin eden çözüm mümkündür.
Hacı Ali Özhan
*bu makale vakit gazetesinde 22 ocak 2005 tarihinde yayımlanmıştır.