![]() |
Holdinglerin sorunları ve SPK'nın sorumluluğunu araştıran TBMM komisyonu çalışmalarına başladı. Komisyon SPK başkanı sn. Doğan cansızlar ile eski başkan sn. Ali İhsan Karacan'ı dinledi. Aslında bu kişilerin en son dinlenmesi gerekirdi, çünkü ilgili bütün tarafları dinleyerek bilgilendikten sonra sorularla ayrıntılı dinlemeleri daha faydalı olurdu. Yimpaş Holding başkanı sn. Dursun Uyar ve Kombassan Holding başkanı sn. Haşim Bayram başta olmak üzere diğer holding yönetici ve hukukçularıda dinlenmelidir. Özellikle SPK sorumluluğunun tesbiti açısından buna ihtiyaç vardır.
TBMM tatile girmiş olsa da Komisyon çalışmalarını üç ay içinde bitirecek. Komisyonun yerinde araştırma ve ilgilileri dinleme yetkiside bulunuyor. Bu nedenle kişi ve şirketler bilgi, değerlendirme ve şikayetlerini komisyona iletebilirler. (TBMM tel: 4205390 faks: 420.53.77)
Holding sorunlarının önemli bir kısmı SPK'nın sermaye artışına izin vermemesinden kaynaklaanıyor. Böylece şirketlerin bir kısmı izinsiz para toplamak zorunda bırakılmışlardır. Halkın para yatırma isteği bazı kötüniyetli şirket yönetimleri içinde bir fırsat olmuştur. Mağduriyetlerin ve sorunun asıl kaynağı burasıdır. Peki SPK sermaye artışı gibi masumane bir talebi neden kayıda almamaktadır ? Sermaye Piyasası kanunu ilk haliyle halka arzı yani halktan para toplamayı SPK'nın iznine bağlamıştı. SPK, bazı şekli formalite belge istekleriyle zamanı uzatmış bazende adeta derecelendirme kuruluşları gibi yerindelik anlamında degerlendirmelerle izin taleplerini reddetmiştir. SPK bu uygulamasıyla şirketlerin yanında akademisyenler ve uygulayıcılardan yoğun eleştiri almıştır. İMKB eski başkanlarından sn. Muharrem Karslı bu konuyla ilgili eleştirilerini bir kitabında yayımlamıştır. Milletvekili bulunan sn. Muharrem Karslı'yı Komisyonun dinlemesi çok yerinde olacaktır. Ticaret Kanununu hazırlayan komisyon başkanı sn.
Ünal Tekinalp ".. SPK adeta mali analizleri değerlendiriyor. Derecelendirme ortaklığı gibi çalışıyor ve sağlam görmediğinde arza izin vermiyordu..." diyor.
1992 yılındaki kanun değişikliği ile yakınılan bu izin sistemi terkedilerek kayda alma sistemine geçilmiştir. Madde gerekçesinde de "...şirketin ekonomik gerçeği hakkında yeterli ve doğru bilgi edinmeleri ve risk-getiri degerlendirmelerini kendilerinin yapmaları esastır. Bu nedenle düzenleyici otoritelerin temel görevi genelde kamunun aydınlatılmasını sağlama çercevesinde kalmaktadır.... doğru yatırım kararı verilmesinde rol oynayan derecelendirme ve danışmanlık kurumlarının doğmasına olanak verecektir. Bu nedenle piyasanın üstünlüğüne güvenen bir anlayışla ihraç ve halka arzda... yatırımcının doğru aydınlatılmasını sağlamak esasına oturtan kayıt sistemi öngörülmüştür..." denilmiştir. Plan Bütçe Komisyonundaki tartışmalarda, SPK yetkilerinin genişliği ve tasarrufçunun nasıl korunacağı dile getirilmiştir. Hükümet kaynak sağlanarak yatırımların hızlanması, gelir dağılımının düzelmesi için izin yetkisi yerine beyan sisteminin geçildiğini belirtmiştir. sn. Serdar Karababa kitabında, kayıt sisteminin kaynağı olan ABD'deki SEC örneğinde, kayda alma talebinden imtina, red veya kabul yetkisi verilmediğini ancak yanlış, eksik, yanıltıcı bilgiler halinde para, hapis cezası ve idari işlem uygulandığını belirtiyor.
Ancak bu değişikliğe rağmen SPK, izin sisteminde yapılan uygulamayı neredeyse hiç değiştirilmemiştir. Maddedeki Kurulca belirlenecek bilgi ve belgeler önceden bilinmediği için, şirket yönetimleri SPK'nın bitmek bilmeyen şekli isteklerine muhatap olmuşlar, talepleri formaliteler nedeniyle sürekli ertelenmiştir. Bu zorluklar nedeniyle kayıtlı 610 şirketimizden örneğin; 2001 yılında sermaye artıran hiç olmamış, 2002 yılında 3 şirket, 2003 yılında 2 şirket, 2004 yılında 10 şirket hisse senetlerini halka arz edebilmiştir.
Bu şirketlerimizin sermaye ihtiyacı olmadığından değil Kurul'un formalitelerinden kaynaklanmıştır. Kanunun ifade şekli katı yorumların yanında bazen keyfi bazen de kötüniyetli uygulamalara da neden olabilmiştir. Şirketlerin kaynak temini gibi güncel ticari ihtiyaçları, SPK'nın yasakçılığından karşılanamaz olmuştur. Böylece şirketler kayıt dışına zorlanarak izinsiz halka arz suçuna itilmişlerdir. SPK yasakçıbaşı haline gelmiş, şirketlerin kayıt taleplerinden imtina ederek bu günkü sorunlara neden olmuştur.
Bu nedenle uygulamada dikkate alındığında SPK'nın "imtina hakkı" mutlaka ortadan kaldırılmalı ve beyan üzerine "kayıda alma" zorunlu hale getirilmelidir. Ancak usulsüzlük halinde SPK veya Bakanlık yargı yoluna başvurabilir. Diğer yandan sermaye artışı tüzük değişikliği olarak nitelendirilmeyip aranılan tüzük değişikliği koşulundan vazgeçilmelidir.
Hacı Ali Özhan
| |||
|