ARKADAŞ DEDİK BAĞRIMIZA BASTIK...

Hani "bana arkadaşını söyle sana kaç dolarlık adam olduğunu söyleyeyim" dedikleri arkadaşlardan söz etmeden geçmek olmaz... ne onlarla ne de onlarsız olabiliyor yaşam... zıt karakterler, benzerlikler, ortak ve de apayrı yaşam seçimleri... vitray gibi bir dökümü var arkadaşların, belki de güzelliği burada yaşamın, kimbilir... küçük bir kentte yaşadığımızdan dolayı girip çıkanı çok olmayan bir arkadaş grubu ile yaşam yolculuğundayız, bakışlardan bile kimin ne demek istediğini anlayacak "telepatik" olgunluğu yakalamanın dayanılmaz hafifliğinde günlerimizi geçiriyoruz; bazen bir dağda alıyoruz soluğu, bazen bir denizde, bazen lüks bir lokantada "Tozkoparan Fırtınasını" kutlarken bazen biribirimize kızıyoruz, incir çekirdeğini doldurmayı başaramadığımızdan...

İşte arkadaşlardan ilginç görüntüler:

Cengizhan ile; Demavend sonrası bir röportaj sırasında Mesut ile gemi direğinde... Haluk, Mesut ve ben, Assos'ta... Mesut ile bir piknik sırasında ateş yakarken... Ümit ile birlikte işyerinde...

Ünal ve Cengizhanla Çanakkale Boğazından geçerken bir keyif anı  Yunanistan Gezisinde Mesut'la birlikte sınır kapısında

Bunlarla sınırlı değil tabi arkadaş dediğimiz dostlar, yarenler...

Ünal ya da Kurban, sarıkız'da adak yazıyor... Hakan, Oğuz ya da Ozzy ve Ümit... Yeğenim Ebru'nun Kafkas gösterisi sonrasında... Mesut, Mehmet, Ben, Outdoor dergisinden Tolga Güngör, Levent Yıldırım ve GİT dergisinden Nedim Sipahi; Kaz Dağları faaliyetinde

Cengizhan,Mehmet,Ben,Mesut,Erdem ve Ünal bir etkinlik öncesinde  Yeğenim Ebru ve eşi Murat'la birlikte bir eğlence anı Ben,Cengizhan,Mehmet ve Ünal, bir bisiklet gezisi sırasında

Resimlere giremeyen daha onlarcasını bir çırpıda sıralamam mümkün ama özellikle Volky, Timur, Halil (Kirpi),Selçuk (Hacı), Ahmet, Mıstık ve Ufuk adı anılmadan geçilmeyecek olanlardan...

Yine de akıp gidiyor yaşam...

Bu sayfa da tamamlanmayı bekliyor...