(Başbakanlık tarafından yayınlanmış Sulak Alanlarla ilgili bir genelge)

T.C.

BAŞBAKANLIK

Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü

11/01/1993

Sayı: B.02.0PPg.0.12-383-02209

Konu: Sulak Alanların Korunması

 

GENELGE

1993/1

Sulak alanlar, su kuşlarının yaşama ortamı olması yanında, bulundukları bölgenin su rejimini dengeledikleri gibi çok zengin ve karakteristik bitki ve hayvan topluluklarının da barınmasına imkan sağlarlar. Yeryüzünün tropikal ormanlarla birlikte en yüksek organik madde üreten ekosistemleri olup, çok yüksek bir ekonomik değere sahiptirler. Ayrıca bilimsel ve rekreasyonel kullanımlar bakımından da büyük bir kaynak teşkil etmektedirler.

Türkiye sulak alanlar bakımından Bağımsız Devletler Topluluğu hariç Avrupa ve Ortadoğu’nun en zengin ülkesidir. Ülkemizdeki sulak alanların uluslar arası düzeyde önem taşımasının asıl nedeni, Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasındaki kuş göçlerinin odak noktası konumunda olmasından kaynaklanmaktadır.

Bu nedenle, Türkiye’deki sulak alanlar ve önemleri dünya kamuoyu tarafından da bilinmekte ve yakından izlenmektedir.

1-15 Haziran 1992 tarihleri arasında Rio de Janeiro’da yapılan “Çevre ve Kalkınma Konferansı”nda bu konu üzerinde önemle durulmuş ve sulak alanların korunmaları husussunda görüş birliğine varılmıştır. Aynı toplantıda Türkiye’nin ev sahipliğini yapacağı “Sulak Alanların Korunması ve Yönetimi” konulu uluslar arası toplantının 1993 yılı Eylül ayının sonunda Kapadokya’da yapılması planlanmıştır.

Sulak alanları tehdit eden sorunların başında tarım ya da yerleşim amaçlı kurutmalar, yerel kanalizasyon, endüstriyel atıklar, tarım ilaçları ve gübrelerin meydana getirdiği kirlilik, turizm ve ikinci konut amaçlı yapılaşmalar, yasa dışı, aşırı ve yanlış avlanma, aşırı otlatma, yumurta toplama ve kontrolsüz saz kesimi gelmektedir.

Türkiye olarak, yaban hayatı ve yaşam ortamlarının korunmasına yönelik uluslar arası sözleşmelere taraf olmamıza rağmen, ulusal hukukumuzda bu alanların korunması ve geliştirilmesine ilişkin yeterli mevzuat bulunmamaktadır.

Bu konuda yasal düzenlemelerin yapılması için çalışmalar sürdürülmektedir. Ancak gerek ulusal çıkarlarımız ve gerekse taraf olduğumuz; 20.02.1984 tarih ve 18318 sayılı Resmi Gazate2de yayımlanan (BERN) “Avrupa Yaban Hayatı ve Doğal Yaşam Ortamlarının Korunması Sözleşmesi”, 13.08.1987 tarih ve 19404 sayılı Resmi Gazate2de yayımlanan (BARSELONA) “Akdeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi”, 797 sayılı Kanun’la onaylanan “Kuşların Himayesine dair Sözleşme”, sözkonusu alanların korunması hususunda yükümlülükler getirmektedir. Bunun yanında tamamen sulak alanların korunması amacıyla hazırlanan ve bugüne kadar 64 ülkenin taraf olduğu (RAMSAR) “Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslar arası Öneme Sahip Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi”, ülkemizin de taraf olması için TBMM’ne sunulmuştur.

Gerek yukarıda belirtilen sözleşmeler ve gerekse RAMSAR sözleşmesinin getireceği uluslar arası sorumluluklarımız nedeniyle aşağıda belirtilen tedbirlerin ivedilikle alınması gerekli görülmüştür.

  • Sulak alanların kurutulması ve doğal dengenin bozulmasına sebep olabilecek projeler yeniden değerlendirilerek telafisi mümkün olmayan olumsuzluklara meydan verilmeyecektir.
  • Sulak alanları kirleten her türlü tesisin gerekli arıtma sistemlerinin kurmaları temin edilecek, sulak alanlara veya bu alanları besleyen akarsulara deşarj edilen atık sularda “Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği” ndeki standartlar sağlanacaktır.
  • Sulak alanlar çevresindeki tarım alanlarında yanlış ve aşırı gübre ve pestisid kullanımı kontrol altına alınacak, konuyla ilgili eğitim ve yönlendirme çalışmaları hızlandırılacaktır.
  • Özellikle deniz kıyısında bulunan lagünler ve iç göller çevresindeki turistik ve endüstriyel yapılaşmalar titizlikle denetlenecek ve önleyici tedbirler alınacaktır.
  • Sulak alanlarda aşırı, yanlış ve yasa dışı avcılık, kontrolsüzce saz kesimi ve yakılması önlenecek ve konunun hassasiyetle takibi sağlanacaktır.
  • Sulak alanlar ekosistemini destekleyen çayır, mer’a, orman vb. alanların tahribi önlenecek, başka amaçlarla kullanılmaması için tedbirler alınacaktır.
  • 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 9 uncu maddesinde de belirtildiği üzere; Sulak alanlar, ülkemizin temel ekolojik sistemlerinden olup, bu alanlardaki koruma ve kullanma esaslarını tesbit etmek ve koruma tedbirlerini almak üzere de 443 sayılı KHK’nin 10 uncu maddesinin b ve d bentleri gereğince Çevre Bakanlığı görevli ve yetkili kılınmıştır. Bu sebeple, sulak alanları etkileyecek uygulamalarla ilgili her tülü karar aşamasında Çevre Bakanlığ’nın görüşü mutlaka alınacaktır.
  • Ayrıca, sulak alanların korunmaları ve geliştirilmeleri için Çevre Bakanlığı ile ilgili kuruluşlar arasında gerekli işbirliği sağlanacak ve sözkonusu alanlar sürekli olarak izlenecek ve koruma tedbirleri alınacaktır.

Bakanlıklar, Valilikler ve Belediyeler tarafından yukarıda belirtilen hususlara gereken hassasiyetin gösterilmesini, sulak alanların korunması ve gözetilmesinde gerekli uygulama, denetleme ve izlemenin titizlikle yapılmasını önemle rica ederim.

Süleyman Demirel

Başbakan

GERİ