GİRİŞ
Nöro-Linguistik
Programlama (NLP)’nin Diploma
Kursuna hoş geldiniz.
Yepyeni
bir olasılıklar, gelişim ve düşünce süreçleri dünyasına
açılacak harika bir seyahate çıkmak üzeresiniz. Üstelik bu
seyahat sadece sizi etkilemeyecek! Çünkü kendi içimizde gerçekleştirdiğimiz
değişiklikler özel ve meslek yaşantılarımızda ilişkiye
girdiğimiz bütün insanları da etkiler.
Alacağınız öğrenim bugüne kadar binlerce insanın kendi seçtiği
yaşamı yaratmasına yardımcı olmuştur. Pek çok insan için
bu diplomalı kurs, kendi yaşamlarında yeni alanları keşfetmelerine
yol açacak seyahatin sadece ilk adımıdır. Kendi yolunu zaten
seçmiş olanlar içinse, eskiden kendilerini engellemiş olan bazı
konuların çözümlenmesine yardımcı olacaktır.
Burada unutulmaması gereken nokta şudur: NLP kursunda öğrenme
ve keşif her bireyin kendisine özeldir. Hepimiz birer birey olduğumuz
için bütün olasılıkları araştırmaktan ve soru sormaktan lütfen
çekinmeyin. Zaten NLP’nin temeli de basit bir sorudur: ‘Nasıl
yapılır?’
Bu kurs aşağıdaki alanlarda yararlı olacak bir dizi becerileri
keşfedeceğiniz pratik bir programdır:
Dünyada
nasıl işlerlik gösterdiğinizi keşfetmek
İsteklerinizi elde etme yönünde hedefler koymak
İletişim becerilerinizi geliştirmek
Diğer insanları kibarca etkilemeyi öğrenmek
Olumlu değişiklikler yapmak
Kullanılan
materyaller NLP adı verilen geniş kapsamlı malzeme, araç ve
teknikler arasından seçilmiştir..
İyi
yolculuklar dileriz
NLP’NİN
TARİHÇESİ
NLP
1970’li yılların başında dilbilimci John Grinder ile
matematikçi Richard Bandler’in belirli becerilere sahip
insanlar ile bu becerilerde mükemmelleşmiş insanlar arasındaki
farklılıkları ortaya koyma çalışmalarıyla Kaliforniya’da
doğmuştur. Dikkatli ve detaylı bir gözlem sayesinde üç olağanüstü
terapistin davranışlarını modellediler. Virginia Satir, Fritz
Perls ve dünyaca ünlü hipnoterapist Milton Erickson. Çalışmaları
sırasında bu bireylerin çok farklı tarzları olmasına karşın
şaşırtıcı benzerlikte kalıplar kullandıklarını keşfettiler.
Grinder
ve Bandler bu ilk çalışmanın ardından mükemmel performansa
sahip başka insanların modellerini çıkardıktan sonra insanların
performansını geliştirmek, mükemmel iletişimci haline
gelmelerini sağlamak ve olumlu kişisel değişikliklerden geçmelerini
mümkün kılmak yönünde başkaları tarafından da kullanılabilecek
yararlı bir model hazırladılar.
Modelleme
NLP’nin geliştirilmesinde merkez niteliğini hep korumuştur.
Örneğin sağlık sektöründe en başarılı
ve müşterileri ile en iyi diyalog kurabilen doktorların
modellemesi yapılmış ve becerileri başkalarına aktarılmıştır.
NLP’nin
gelişiminde başka inanların da katkıları olmuştur. İlk çalışmalar
davranışsal yaklaşım olarak tanımlanırken, son zamanlarda
vurgulama davranışların ardında yatan kimlik, inançlar ve değerlere
kaymıştır. Bilinçli ve bilinçsiz zihinler arasındaki ilişki
ve dengenin anlaşılması son dönemlerdeki NLP eğitiminin
merkezini oluşturmaktadır.
İSİMLENDİRME!
Grinder
ve Bandler 36 saatlik bir çalışmayla ilk kitaplarını tamamladıktan
sonra bir şişe Kaliforniya şarabı açıp şu soruyu sordular:
‘Buna ne isim vereceğiz?’
Nöro
– çünkü keşfettikleri kalıplar nörolojik düşünme süreçlerimiz
düzeyinde idi.
Linguistik
– çünkü dili kullanma şeklimiz nörolojimizi yansıtır.
Programlama
– çünkü eğer istersek programlandığımız şekilden
kurtulup düşünce ve eylemlerimizi istediğimiz gibi düzenlemeyi
seçebiliriz.
Nöro-Linguistik
Programlama’ya Hoş geldiniz
NLP’NİN
DÖRT İLKESİ
Kısa
bir süre önce okuduklarıma göre NASA tarafından yürütülen
1969 ay seferinde seyahatin yüzde doksanı boyunca asıl rotadan
sapılmış olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Bu
olay çok etkili bir şekilde dikkatlerimizi NLP’nin temel
ilkeleri veya ‘etaplarına’ çekmektedir. Bu ilkeler şunlardır:
1)
Önce ne istediğinizi bilmelisiniz. Her durumda
elde etmek istediğiniz sonucu açıkça belirleyin.
2)
Farkında ve uyanık olun. Hedefe yaklaştığınızı
veya uzaklaştığınızı anlamak için kendiniz ve başkalarına
karşı yeterli duyusal keskinliğe sahip olun.
3)
Yeterli esneklik gösterin. Sonucu elde edinceye
kadar davranışınızı değiştirebilmek için gereklidir.
4)
Eyleme geçin. Unutmayın – eğer yola çıkmazsanız
asla hedefe varamazsınız!
NLP
ÖNERMELERİ
1.
Diğer insanların dünya modeline saygı gösterin
2.
İletişimin anlamı, alacağınız tepkidir
3.
Zihin ve beden birbirlerini etkiler ve bir ‘sistem’ oluşturur.
Zihinsel durumumuzu değiştirmekle fiziksel durumumuzu etkileriz.
Öte yandan fiziksel durumumuzu değiştirmekle de zihinsel
durumumuzu etkileriz.
4.
Kullandığımız sözcükler, temsil ettikleri olay veya
madde DEĞİLDİR. İnsanlar gerçekliğe değil, kendi öznel
deneyimlerine göre tepki verirler. Mönüye baktıktan sonra
gelen yemeğin gerçekliğine şaşırdığınız durumlar olmadı
mı?
5.
Kişi hakkında en önemli bilgi davranışıdır.
6.
Kişinin belirli bir durumdaki davranışı kendisi için o
anda – bazan da bilinçsiz bir düzeyde - en iyi seçimdir.
7.
Kişilerin davranışları kim olduklarını ortaya koymaz.
8.
Kişiler başarı için bütün kaynaklara sahiptir veya
onları yaratabilir.
9.
Zihniniz ve dolayısıyla da sonuçlar size bağlıdır.
10.
En esnek insan başarı yönünde en büyük fırsata
sahiptir.
11. Başarısızlık yoktur, sadece geri besleme vardır.
12.
Müşteri direnci, uyum eksikliğinin bir işaretidir.
13.
Bütün prosedürler seçeneği artırma yönünde olmalıdır.
Seçenekler ne kadar çok olursa, başarı olasılığı da o
kadar yüksek olur.
14.
Eğer yaptığınız şey başarı getirmiyorsa, FARKLI
BİR ŞEY YAPIN!
15.
İletişimde başarısızlık mümkün değildir.
NLP’NİN
İLETİŞİM MODELİ
GERÇEKLİK
HARİTALARI
Dünyayı
araştırmak için duyularımızı (görme, duyma, dokunma, tat ve
koku) kullanırız. Ama bize sunulan her şeyi algılamamız
imkansızdır. Bu nedenle, içeri alacağımız veya dışarıda bırakacağımız
şeyleri süzen algılama filtrelerimiz vardır.
Bu
filtreler bireyseldir ve kendi deneyimlerimiz, kültürümüz,
yetişme tarzımız, inançlarımız, değerlerimiz ve varsayımlarımıza
dayalıdırlar. Gerçekliği araştırırken algılamamız içeriden
gelir. Gerçekliği algıladığımızı düşünebiliriz ama aslında
yaptığımız şey, diğer insanlardan farklı olabilecek kendi
kişisel gerçekliğimizi yaratmaktır.
Bu
süreci düşünmenin yararlı bir yolu, onu harita yapımıyla
karşılaştırmaktır. Ortada bir toprak parçası vardır ve
haritalar bunu anlamamıza yardımcı olur. Ama haritalar seçicidir
ve içerdikleri bilgi tipleri kullanım amaçlarına göre değişir.
Örneğin bir TEM
yolu, yürüyüş yolundan çok farklı olabilir.
Şunu
aklınızdan çıkarmayın:
harita bölgenin kendisi değildir.
Filtrelerimizi
değiştirerek kişisel haritamızın hazırlanışı üzerinde
denetim kurabiliriz. Dar ve içi boş inançlar kuru ve kısıtlı
haritalara yol açar. Algılama filtrelerimizi değiştirirsek, dünya
daha zengin ve heyecan verici bir hale gelebilir.
İnsanların
çok farklı dünya haritalarına sahip olabileceklerini unutmamalıyız.
Bir grup insana karşı ‘güzellik’ sözcüğünü kullandığınız
zaman gruptaki insanlardan birisi çok uzaklardaki dağları, bir
başkası güneşli bir kumsalı ve bir diğeri sevgilisinin yüzünü
görebilir veya şarkı söylediğini işitebilir. Yine bir başkası
da içinde harika bir duygu hissedebilir.
Deneyimlerimizi
kendimize ve başkalarına açıklamak için haritalar kullanırız.
Etkili bir iletişim kurmak için başka insanların dünya
haritalarını anlamak ve takdir etmek zorundayız.
Filtrelerimizi
değiştirerek kişisel haritamızın hazırlanışı üzerinde
denetim kurabiliriz. Dar ve içi boş inançlar kuru ve kısıtlı
haritalara yol açar. Algılama filtrelerimizi değiştirirsek, dünya
daha zengin ve heyecan verici bir hale gelebilir.
İnsanların
çok farklı dünya haritalarına sahip olabileceklerini unutmamalıyız.
Bir grup insana karşı ‘güzellik’ sözcüğünü kullandığınız
zaman gruptaki insanlardan birisi çok uzaklardaki dağları, bir
başkası güneşli bir kumsalı ve bir diğeri sevgilisinin yüzünü
görebilir veya şarkı söylediğini işitebilir. Yine bir başkası
da içinde harika bir duygu hissedebilir.
Deneyimlerimizi
kendimize ve başkalarına açıklamak için haritalar kullanırız.
Etkili bir iletişim kurmak için başka insanların dünya
haritalarını anlamak ve takdir etmek zorundayız.
ETKİLİ
İLETİŞİM
‘İletişim’
diğer insanlarla – tesadüfi konuşma, ikna, öğretme, görüşme
- her türlü etkileşimi tanımlamada kullanılabilecek bir sözcüktür
ve minimum iki insanı gerektiren dinamik bir süreçtir.
İletişim
sırasında neler olur? Bir insan dikkatini bir başkasına verdiği
zaman karşısındakinin söylediği ve yaptığı şeyi sistemine
alır. İnsan kendi içsel düşünce ve duygularıyla temas kurar
ve kendi bireysel tarzıyla tepki verir. Karşıdaki insan da
dikkatini ona verir ve böylece iletişim devresi oluşur.

İletişim
söylediğimiz sözcüklerden çok daha fazlasını içerir. Hiçbir
şey söylememek bile bir iletişim yöntemidir. Bir grup insanla
iletişim sırasında asıl etkinin %55 oranında vücut dili
– duruş, el hareketleri, göz teması, vs., %38 oranında ses
tonu ve sadece %7 oranında söylenen sözcüklerden geldiğini
kanıtlayan araştırmalar yapılmıştır. Bu yüzdeler elbette
bazı durumlarda değişiklik gösterebilir. Ama öyle görünüyor
ki mesajınızı karşı tarafa ulaştırırken önemli olan ne söylediğiniz
değil, nasıl söylediğinizdir.
Basit
bir cümle düşünün – ‘Annemin baklavasını seviyorum’.
Vurgulamayı farklı sözcükler üzerine koyarak bu cümleyi bir
kaç kez söyleyin. Sesinizin ton, yükseklik ve tınısını değiştirmenin
anlamı nasıl değiştirebileceğini göreceksiniz. Sonra el
hareketleri ekleyin, aşağı veya yukarı bakın, hareketli veya
hareketsiz olun, hızlı veya yavaş nefes alın. Mesajı aldınız
mı?
İletişiminizi
değiştirmek için vücut dilini, el ve ayak hareketlerini,
sesinizin ton, vurgu ve yüksekliği ile kullandığınız sözcükleri
düşünün

ETKİLİ
İLETİŞİME YÖNELİK ÜÇ ADIM
1.
HEDEFİNİZİ BİLİN
Bir
kişi veya bir grupla iletişimde bulunurken, eğer ne elde etmek
istediğinizi önceden bilirseniz daha etkili olabilirsiniz. Çıktınızı
olumlu, spesifik ve karşıdaki insanla aynı yönde yaparsanız
faydalı olur.
2.
DUYULARINIZI AÇIN
Amaçladığınız
mesajı aktarıp aktaramadığınızı anlamanın tek yolu karşıdaki
insan tarafından nasıl algılandığının farkına varmaktır.
O insanın içsel düşünme ve duyguları dış davranışlarına
yansır. İnsanların nasıl tepki verdiğini anlamak istiyorsanız
vücut duruşlarına, nefes alış verişlerine, deri rengine, göz
hareketlerine, el ve ayak hareketlerine, yüz ifadelerine ve
seslerinin ton ve kalitesindeki değişikliklere dikkat edin.
3.
ESNEK OLUN
Etkili
bir iletişimci olmak istiyorsanız her zaman için şu ilkeye göre
hareket edin: iletişimin anlamı, aldığınız tepkidir.
İletişim
bir devredir. Yaptığınız şeyler karşıdakini etkiler ve onun
yaptığı şeyler de sizi etkiler. İnsanların tepkilerini
izlerken aslında amaçladığınızdan farklı bir mesaj aktarmış
olduğunuzu görürseniz, bunu faydalı bir geri besleme olarak
kabul edin ve istediğiniz tepkiyi alıncaya kadar iletişim şeklinizi
değiştirin.
UYUM
Daha
önce de bahsettiğimiz gibi iletişim sözcüklerden başka şeyleri
de içerir. İletişimde asıl etkinin aşağıdaki oranlarda olduğundan
söz etmiştik:
55%
- vücut dili
38% - ses
7% - asıl içerik
Bu
araştırma sunumlara dayandırılmıştır ve duruma göre değişebilir.
Bununla birlikte pek
çok iletişimde vücudun duruşu, ifadeler, göz teması ve ses
tonu kullandığımız sözcüklerden çok daha önemlidir.
Etkili
bir iletişim kurabilmek için uyum yeteneğine sahip olmak
gerekir. Karşıdaki insanla aynı görüşte olmanız gerekmese
de ona tepki vermeniz
ve anlaşıldığı duygusunu vermeniz gerekiyor.
Karşımızdaki
insanın vücut dili ve ses tonu açısından uyum
ve aynalama yöntemini
kullanarak ve deyim yerindeyse ‘onun dansına katılarak’ uyum
yaratabiliriz. Böylece kendi dünyamız ile onun dünyası arasında
bir köprü kurulur ve etkili iletişimin temeli olan güven oluşur.
Kendinizi
karşıdaki insanın deneyimine göre ayarlama anlamına gelen bu
işleme ahenk kurma diyoruz. İletişim sanatı, ayak
uydurmak ve sonra yavaş yavaş amaçladığınız noktaya doğru yönlendirmek
demektir.
Sözel
olmayan bazı eşleştirme ve yansıtma örnekleri şunlardır:
Vücut
Duruş
Yüz ifadeleri
El hareketleri
Göz hareketleri
Nefes alışlar
Ayak
hareketleri
Vücut
değişimleri
|
Ses
Yükseklik
Ton
Vurgu
Tempo
Tanımlayıcı sözcükler
Tekrar sözcükleri
|
TEMSİL
SİSTEMLERİ
Deneyimleri
duyular aracılığıyla algılarız. Bu duyusal deneyimleri
zihinde yeniden yaratmak için düşünme süreçlerini kullanma açısından
inanılmaz bir yeteneğe sahibiz. Örneğin hoş bir deneyimi hatırlamak
bizi gülümsetebilir, hoş olmayan bir deneyim üzüntüye yol açabilir
ve en sevdiğimiz yemek veya içeceği düşünmek acıktırabilir
veya susatabilir.
Deneyimlerimizi
kendimize karşı temsil ederken duyularımızı kullanırız. Beş
duyu sistemimizi tanımlamak için temsil sistemleri adını
verdiğimiz NLP terimini kullanıyoruz.
Görme
Duyma
Dokunma
Koklama
Tatma |
Görsel
İşitsel
Dokunsal
Kokusal
Tatsal |
G
İ
D
K
T |
Sistemlerin içinde alt-bölümler vardır. İşitsel hem seslerin
hayali düzeyde işitilmesini hem de insanın kendi kendisine konuşmasını
içerir. Dokunsal ise bedensel duyguları, dokunmayı ve duyguları
içerir. En çok kullanılan sistemler G, İ ve D’dir.
Her
temsil sistemi bir ağın parçasıdır:
1.
Girdi –
içsel ve dışsal olarak bilgi toplama
2.
Düşünme/İşleme – harita çıkarma, öğrenme,
karar verme, motivasyon stratejisi, bilginin depolanması, hafıza,
geleceğin göz önüne getirilmesi.
3.
Çıktı
– kendimizi başkalarına nasıl ifade ettiğimizdir – dil,
ses ve fizyoloji
Bireyler
olarak hepimizin farklı temsil sistemleri vardır. İnsanlara
tatilin nasıl geçtiğini sorduğunuzda birisi otelin harika
manzarası ile muhteşem gün batımını (G) anlatabilir. Bir diğeri
çok farklı kuş seslerinden ve seyahat arkadaşlarının anlattığı
öykülerden (İ) bahsedebilir. Üçüncü bir kişi ise tenine değen
güneş ile ayak parmakları arasına giren kumların nasıl bir
duygu verdiğinden (D) söz edebilir.
Kendimizin
ve başka insanların temsil sistemlerini nasıl kullandıklarını
anlamak insanın kendini tanıması için iyi bir anahtardır ve
gelişim yönünde başlangıç noktasıdır. Güçlü ve zayıf
yanlarımızı tanımamıza yardımcı olur. Güçlü yanlarımız
muhtemelen temsil sistemini en çok kullandığımız alanlardır
ve zayıf yanlarımız da muhtemelen daha az gelişmiş bir temsil
sistemi kullanmak zorunda kaldığımız alanlardır.
DİLDE
DUYUSAL TERCİHLER
Kullandığımız
dil düşünce şeklimizin bir göstergesidir – gerçeklik
haritamızdır. Hepimizin
bir veya iki temsil sistemi yönünde tercihi vardır. Eğer kendi
dilinizi ve başkalarının kullandıkları dilleri dinlerseniz,
bu tercihlerin neler olduklarını görmeye başlarsınız
Bir
insanın diline eşleme yapmak uyumu geliştirmenin mükemmel bir
yoludur.
Temsil sistemlerimizin hepsini kullanabilmek dilimizi zenginleştirir.
Bazı
örnekler:
GÖRSEL
Göstermeye
çalıştığınız resmi görüyorum. Ne demek istediğinizi
anlıyorum. Bu noktayı da perspektife alalım. Öyle
görünüyor ki. Gösterin bana. Dikkatin odaklandığı
nokta. Yakından bakıldığında. Kör nokta. Benim
için apaçık. Farklı bir açı. Esmer bir
adam. Ufukta bulutlar görünüyor. Bu sadece dış görünüm.
Geriye yönelik bakıldığında. İleri görüşlü
değil. Bu konuyu yeniden incele.
İŞİTSEL
Zil
çalıyor. Aynı dalga boyu. Hadi konuşalım.
Bu melodiyi hatırlayan var mı? İşitme
mesafesinde. Bu konuyu tartışalım. Söyleyecek söz
bulamıyorum. Dağlara taşlara haykır. Sizi işitmelerini
sağlayın. Sağır edici sessizlik. Zevkime
uygun müzik. Kelimesi kelimesine. Konuşma
edasıyla. Kulağını tıkamak.
DOKUNSAL
Kalın
derili. Terli
müşteri. Anlamı yakalamak. Ateşli bir tartışma.
Teması kesmeyeceğim. Elimi süremiyorum. Sıcak
bir karşılama.
Yüzeyi eşelemek. Derine inmek. Tam isabet.
Mutlaka yakalanırsın! Ilık bir temas. İliklerime
kadar hissettim.
KOKUSAL
VE TATSAL
Zevk
meselesi. Yenilir yutulur gibi değil. Fare kokusu
alıyorum! Acı reçete. Zehir gibi bir yorum. Balık
baştan kokar. Ağızda kötü bir tat bırakıyor.
GÖZLE
ERİŞİM İPUÇLARI
Göz
hareketlerine bakarak bir insanın düşünme süreçlerini tanımak
mümkündür. Gözlerimizi kullandığımız temsil sistemine göre
hareket ettiririz. Göz hareketleri çoğu zaman bir insanın nasıl
düşündüğünü anlamak için güvenilir bir göstergedir.
Görsel
düşünme süreçleri kullanırken genellikle yukarı bakarız. İşitsel
süreçler için öteye/yana bakarız. Dokunsal süreçler
içinse aşağı bakarız.
İnsanların
farklı gözle erişim sistemleri kullanabileceğini unutmayın.
Ama sağ elini kullanan insanlar için aşağıdaki şema oldukça
tipiktir.
|
|
|
Görsel
kurgu
GK
İşitsel
kurgu
İK
Dokunsal
hisler
DH
|

|
Görsel
hatırlanan
GH
İşitsel
hatırlanan
İH
İçsel
diyalog
İD
|
|
|
|
ALT-MODELLER
(Tat
ve koku da dahil olmak üzere) görsel, işitsel ve dokunsal
temsil sistemleri içsel deneyimlerimizi oluşturur.
Duyularımızla
dış dünyada yapabileceğimiz ayırımları iç dünyamızda da
yapabiliriz. Örneğin hayal dünyamızda renkleri görürüz,
mesafeyi algılarız ve farklı sesler işitiriz. NLP içerisinde
bu ayırımlara alt-modeller denir. Bunlar duyuların inşa
bloklarıdır ve her resim, ses veya duygunun nasıl oluştuğunu
gösterirler.
Sık
kullanılan bazı alt-model ayırımları şunlardır:
GÖRSEL
İlgili
(olayları kendi gözleriyle görüldüğü gibi)
İlgisiz (kendini de olayları da sinemada izler gibi)
Renkli veya siyah beyaz
Biçimlendirilmiş veya biçimlendirilmemiş
Yer
Uzak mesafe
Parlaklık
Zıtlık
Net veya bulanık
Hareketli veya hareketsiz
Hız
Büyüklük
|
İŞİTSEL
Stereo
veya mono
Vurgu
Sesin yüksekliği
Sesin yeri
Sözcükler veya sesler
Ton
Tını
Uzak mesafe
Sürekli ve süreksiz
Hız
Net veya boğuk
|
DOKUNSAL
Yer
Yoğunluk
Sert veya yumuşak
Büyüklük
Doku
Ağırlık
Sıcaklık
Biçim
Süre
|
Her
an değiştirebileceğimiz için alt-biçemler öznel
deneyimlerimiz ve iç dünyamız üzerinde denetim kurmamıza yardımcı
olur.
En
etkili durumlarımızla ilgili alt-biçemleri tanımayı ve bunları
daha az etkili olduğumuz alanlara aktarmayı öğrenebiliriz.
Örneğin etkili olduğunuz bir duruma geçin ve hangi alt-biçemleri
kullandığınızı belirleyin. Sonra daha az etkili olduğunuz
bir duruma geçin ve alt-modelleri kaydedin. Mutlaka farklıdırlar!
Daha az etkili olduğunuz durumlar için çok etkili olduğunuz
durumların alt-modellerini kullanacak şekilde iç deneyimi değiştirin.
Farkı göreceksiniz!
Bazı
alt-biçemlerin özellikle güçlü bir etkisi vardır. Bunlara kritik
alt-modeller denir. Motivasyon, doruk performans, etkili iletişim,
vs açısından bu güçlü durumlara girebilmek için kritik
alt-modelleri tanımak yararlıdır.
ÇIKTILARI
BELİRLEME
MEVCUT
DURUM / İSTENEN DURUM
Bir
iş ortamında değişikliği düşünmenin yollarından biri de
mevcut durumdan istenen duruma doğru bir yolculuk gibidir. Her
hangi bir sorunu iki şey arasındaki farklılık olarak da düşünebilirsiniz.
Şimdi
|
Yolculuk
|
Hedef |

|
İstenen
durum (veya hedef) sizin ve ekibinizin gerçekten ulaşmak istediği
bir şey olmalıdır. Hem ulaşılabilir, hem de değerli olmalıdır.
Bu yönde motivasyon, yola çıkmak için ihtiyacınız olan
enerjiyi sağlayacak ve yolda karşılaşacağınız engelleri aşma
esnekliğini kazandıracaktır.
Her
yolculukta olduğu gibi, İstenen Duruma ulaşmanıza yardım
edecek kaynaklara ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu ihtiyaçların neler
olduğunu (beceri, teknik, bilgi, ruh hali, vs.) belirleyin ve
bunları elde etmeye çalışın.
İYİ
TASARLANMIŞ ÇIKTILAR
Ne
istediğinizi net ve kesin olarak belirlerseniz, onu elde etme şansınız
yükselir. Bunu başarmak için sonuçların veya istenen
hedeflerin iyi düşünülmüş ve tasarlanmış olması gerekir.
Ne
istediğinizi kesin bir çerçeveye oturmak önemlidir. Ne istediğini
sorduğunuz zaman bazı insanların kesin olarak ne İSTEMEDİKLERİNE
dair upuzun bir liste sıraladıklarını hiç fark ettiniz mi?
“Bunu istemiyorum. Şunu istemiyorum. Orada yaşamak
istemiyorum. Şunu bırakmak istiyorum.” Öte yandan, ne İSTEDİKLERİNİ
tanımlarken güçlüğe düştüklerini gördünüz mü? İnsanların
çoğu özel ve iş yaşamlarındaki olayları ‘sorun’ olarak
görürler. Bu nedenle de sorunlar kendilerini engellediği zaman
‘takılıp kalırlar’.
Her
hangi bir sorunu, bir sonuç haline dönüştürebilirsiniz:
‘İstemiyorum/Sevmiyorum
– ‘Bunun yerine ne isterdin?’ diye sorun.
‘Yapamam/Yapamayacağım’
– ‘Yaparsan ne olur?’ diye sorun.
İyi
tasarımlanmış bir sonuç biraz esneklik gerektirir ama kendi
kaynaklarınızla elde edebileceğiniz bir şeydir. Ayrıca ölçeklemenin
doğru yapılması gerekir. Eğer sonuç aşırı büyükse, daha
küçük bir parçası üzerinde çalışın. Eğer uğraşmaya değmeyecek
kadar küçükse, ait olduğu bütünü düşünün ve çıktı
olarak onun üzerinde çalışın.
İYİ
TASARIMLANMIŞ BİR SONUÇ İÇİN KONTROL LİSTESİ
1.
Ne elde etmek istiyorsunuz? Kesin olarak belirtin.
2.
Başarı yönünde ilerleyip ilerlemediğinizi nasıl
anlarsınız? Doğru yolda olduğunuzu bilmek önemlidir.
3.
Başardığınız zaman göreceğiniz, duyacağınız veya
hissedeceğiniz ilk şeyler nelerdir?
4.
Bunu nerede, ne zaman ve kiminle başarmak istiyorsunuz?
5.
Bunu nerede, ne zaman ve kiminle başarmak İSTEMİYORSUNUZ?
6.
Bunu başarmak için hangi kaynaklarınız vardır veya
elde etmeniz gerekir? Nesneler, insanlar, rol modelleri, kişisel
nitelikler, finansman.
7.
Başardığınız zaman ne olacak?
8.
Bunu başarmanın size ve çevrenizdeki insanlara (aile,
dostlar, iş arkadaşları, vs.) ne faydası
olacak?
9.
Bu çıktıya ulaşmanın sizin ve çevrenizdeki insanların
üzerinde olası sonuçları
nelerdir?
10.
Bunu başarmak yaşamınızın diğer yönlerini (aile,
hobiler, vs için ayrılacak zamanı) nasıl etkileyecektir?
11. Başardığınız zaman ne olacak?
12.
Başarmadığınız zaman ne olacak?
13.
Başardığınız
zaman ne olmayacak?
14.
Başarmadığınız
zaman ne olmayacak?
15.
İlk
önce ne yapacaksınız? Eylemler.
META-PROGRAMLAR
Meta-programlar
dünyayı deneyimlediğimiz bireysel kalıplardır. Çevrede içeri
alamayacağımız kadar çok bilgi vardır ve bu nedenle de kişisel
deneyim yoluyla uygun olanları sistemden içeri alırız. Örneğin
bir bardak suyun yarısını için. Bazı insanlar bardağın yarıya
kadar dolu olduğunu, bazıları da yarı boş olduğunu söyler.
Bazı insanlar kesin olarak var olanı, bazıları da eksik olanı
görür. Meseleye her iki şekilde bakmanın da yararları vardır.
Çoğu insan bu iki şekilden birini tercih etme eğilimindedir.
Bir
sürü meta-program kategorisi vardır. Kendi dilinizi ve dünya görüşünüzü
düşünmeye zaman ayırmak faydalı olur. Her halde bazı şeyleri
yaparken tercihleriniz vardır. Bir durumda belirli bir şekilde
davranırken, bir başka durumda da farklı davranabilirsiniz.
İnsanları
etkilemek için hangi dilin kullanılması gerektiğini düşünürken
aşağıdaki kategoriler özellikle geçerlidir. Aynı veya
benzer dili kullanırsanız, onların meta-programlarına uymuş
olursunuz.
1.
Yaklaşmacı – uzaklaşmacı kişiler
Yaklaşmacı
kişiler hedeflerine başarı ile ulaşmalarından güdülenir ve
motive olurlar – ‘ulaşmak, elde etmek, sahip olmak, kazanmak,
almak’.
Uzaklaşmacı
kişiler ise sorunları çözme veya sorunlardan uzak durma yönünde
motive olurlar – ‘uzak durmak, uzaklaşmak, çözmek, önlemek’.
2.
Proaktif – Reaktif
Proaktif
insanlar eylemi başlatır. Eylemle motive olurlar – ‘dene,
yap, insiyatif kullan, şimdi, yapacağım, beklemeye ne gerek
var?’
Reaktif
insanlar geri durup anlamaya çalışır – ‘bir düşünelim,
düşün, yapsam mı, yapabilir miyim, açıklığa kavuşturmak
lazım, analiz gerekir’.
3.
İçsel – Dışsal
İçsel
insanlar standartlarını kendileri belirler ve karar verir –
‘Memnunum, bir iyi yaptığım zaman mutlaka bilirim, buna ancak
kendin karar verebilirsin’.
Dışsal
insanlar iyi yapıp yapmadıklarını anlamak için başkalarının
standartlarını kullanır – ‘Geri beslemeye ihtiyacım var,
falanca şöyle düşünüyor, ya bir gören olursa, müşterilerim
memnun’.
4.
Genelci – Spesifik
Genelci
insanlar resmin tamamını görmeyi, genel bir bakışı, büyük
bilgi kütlelerini tercih eder – ‘Genelde, temel olarak, asıl
konu, kavram, önemli olan şu ki’.
Spesifikçi
insanlar ayrıntılara özen gösterir ve adım adım ilerler –
‘tam olarak, kesinlikle, özel olarak, hangi sırayla?’
5.
Aynılık – Farklılık
Aynılık
insanları benzerliklere ve ortak çıkar alanlarına odaklanır
– ‘Temelde aynı, ortak noktamız bu, önceden olduğu gibi,
bildiğiniz gibi’.
Farklılık
insanları değişiklik ve yenilikleri vurgular ve farklı olan seçip
bulur – ‘yepyeni bir kavram, yeni bir yaklaşım, eşsiz bir
ürün, devrim niteliğinde’.
6.
Karar Alma – Duyuları Kullanma
Bazı
insanlar karar alır çünkü bu şekilde görmek doğru
gelir – ‘göster, durumu aydınlat, bakayım’.
Bazı
insanlar karar alır çünkü bu şekilde duymak doğru
gelir – ‘söyle, tartışalım, kulağa hoş geliyor, diğerleri
ne der?’
Bazı
insanlar karar alır çünkü bu şekilde hissetmek doğru
gelir – ‘kendimi iyi hissetmemi sağlıyor, anlamı
geliyor, öyle seziyorum, nasıl olduğunu sorma biliyorum işte’.
DİL
DİLDE
PEŞİN HÜKÜMLER
Varsayımın
olduğu yerde peşin hükümler vardır. Bunların bazıları apaçık
ortada değildir ve kullandığımız dilin ardında yatar. Peşin
hükümler aslında konuşmacının hiç istemediği şekilde
dinleyici üzerinde etkili olabilir. Dikkat edilmesi gereken sözcükler
şunlardır: ‘eğer’, ‘denemek’ ve ‘ama’.
1.
Eğer
‘Eğer’
sözcüğünün kullanılması önünüzde seçenekler bulunduğuna
işaret eder. Bu nedenle ancak bir insana seçenek sunarken
kullanmalısınız.
Örnek
1: ‘Eğer saat
16:00 için bir toplantı ayarlayabilirseniz …’
Olası
sonuç: Toplantı
yok. ‘Ayarlayamadım’.
2.
Denemek
‘Denemek’
sözcüğünün kullanılması başarısızlığa işaret eder.
Dolayısıyla ancak başarısız bir insanın başarı şansını
artırmak için kullanmalısınız..
Örnek
2: ‘Dene ve
Cuma’ya kadar bitir …’
Olası
sonuç: ‘Evet,
denedim ama zamanında bitiremedim’.
3.
Ama
‘Ama’
sözcüğünün etkisi bir önceki cümleyi olumsuz kılmaktır.
Dolayısıyla doğru kullanmaya dikkat etmelisiniz. Eğer yanlış
kullanılırsa dinleyicide direnç oluşur.
Örnek
3: ‘Evet, görüşlerinizi
düşündük ama …’
Olası
sonuç: ‘Benim görüşümü
önemsemediler’.
Bu
sözcüklerin alternatifleri ‘zaman’, ‘yapmak’,
‘ve’ sözcükleridir. Yukarıdaki örneklerin yeni şekilleri:
Örnek
1a: ‘Saat 16:00 için
bir toplantı ayarladığınız zaman …’:
Olası
sonuç: Toplantı
ayarlanmıştır.
Örnek
2a: ‘Lütfen
Cuma’ya kadar yapın …’
Olası
sonuç: Cuma’dan önce
bitmiştir.
Örnek
3a: ‘Evet, görüşlerinizi
düşündük ve …’
Olası
sonuç: ‘Benim görüşümü
de plana dahil ettiler’.
Aşağıdaki
cümleleri düşünün:
Peşin
hükümlerin etkisiz kullanımı:
‘Eğer
bana bir iğne yapmaya çalışırsanız…’
‘Pazartesi’ye
kadar bu ilaçları almanı istiyorum ama gelecek Cuma da
olabilir’.
‘Durumunuz
daha iyi ama ilaçlara devam etmeniz gerek’.
‘Dene
ve ay sonuna kadar sonucu gör’.
Peşin
hükümlerin etkili kullanımı:
‘Deneyin
ve uygulayacağımız tedaviden daha iyisini bulun……..’.
‘Eğer
mevcut durumdan daha hızlı ve kalıcı kurtulmak istiyorsanız
…’.
‘Durumunuz
daha iyi bununla birlikte ilaçlara devam dereseniz……..?’
‘Daha
fazla bilgiye ihtiyacınız olduğu zaman bana telefon edin’.
İstemediğiniz
değil, istediğiniz şeyi çağrıştıran dil kalıplarını
kullanmak çok daha etkilidir.
ÖLÇEKLEME
/ CHUNKING
İnsanlar
bazen dünyayı genel açıdan deneyimler ve konuşur. İstediğimiz
şeyler için büyük çıktılar belirleyebiliriz.
Bazı
durumlarda da spesifik olup, küçük bilgi birimleriyle
ilgilenebiliriz.
NLP’de
bunlardan söz ederken küçük ve büyük ölçek terimlerini
kullanırız. Genelden özele veya özelden genele gitmeye ölçekleme
denir.
Bu
konu, sandalye gibi bir günlük kullanım maddesiyle çok iyi
temsil edilir. Ölçeği büyütmek için kendinize şu soruyu
sorun: Bu neyin bir örneğidir?? Ölçeği küçültmek için:
Bunun bir örneği nedir?
|
MOBİLYA
|
|
Bu neyin
bir örneğidir?
|

|
Büyük ölçek |
|
SANDALYE
|
|
Bunun
bir örneği nedir?
|

|
Küçük ölçek |
|
KOLTUK
|
|
Genelden
özele inmek, örneğin şirket hedeflerini bireyler için özel
hedeflere dönüştürürken yararlı olabilir. Davranışlarının
resmin geneline nasıl uyduğunu göstermek için bir insanı özelden
genele çıkarmak da yararlı olabilir.
Ölçekleme,
bir görüşme özellikle detaylarda takılıp kaldığı zaman
etkili olabilir. Ölçeklemeyi her iki tarafın mutabakat içinde
olduğu genel bir alana çıkarmak ve sonra da dikkatli bir şekilde
ayrıntılara inmek çoğu zaman bir sonuca ulaştırır.
DURUM
YÖNETİMİ
ALFABE
ALIŞTIRMASI
Bilinçli
zihinin bir defada yedi (+-2) bilgi birimini işleyebilme yeteneğini
şimdi biliyorsunuz. ALFABE ALIŞTIRMASI’nın ardında
yatan teori, bu uğraşın bilinçli işlem yeteneklerinizin
hepsini tükettiği ve meseleyi çözmek için bilinçsiz zihinin
devreye girmesini sağladığıdır.
Örneğin
stresten kurtulmak, bir soruna çözüm bulmak, belirli bir çıktı
elde etmek, dağınık düşünceleri toparlamak gibi elde etmek
istediğiniz şey ne olursa olsun, önce o mesele hakkında içsel
temsil yapmanız gerekir. Muhtemelen onu sembolize edecek bir
zihinsel imaj, duygu veya ses gerekir.
Antrenör
olarak tercihen bir arkadaşla birlikte ALFABE ALIŞTIRMASI’nı
uygulayın. Tablodaki büyük harfi yüksek sesle söyleyin ve aynı
anda aşağıdaki eylemleri yapın:
Kutunun
sağ alt köşesindeki harf ‘R’ ise, sağ kolunuzu kaldırın.
Harf
‘L’ ise, sol kolunuzu kaldırın.
Harf
‘T’ ise, her iki kolunuzu kaldırın.
Bu
şekilde alfabeye devam edin ama antrenör hata yaptığınızı
fark ederse tablonun başına dönmeniz gerekir.
‘P’
harfine geldiğiniz zaman ’A’ harfine doğru geri dönün ama
şimdi aynı anda sağ kolunuzla sağ bacağınızı kaldırın.
Bu
varyasyonları fazla kolay buluyorsanız, daha karmaşık seçeneklere
geçin. Sağ kol/sol bacak veya tam tersi. Tabloyu yukarıdan aşağı
veya çapraz olarak okuyun. Burada önemli olan, bilinçli
zihninizi zihinsel ve fiziksel eylemlerle tamamen meşgul edip,
dayanamayacak noktaya getirmektir.
A
L
|
B
T
|
C
R
|
D
T
|
E
R
|
F
L
|
G
T
|
H
T
|
I
R
|
J
L
|
K
L
|
L
R
|
M
T
|
N
R
|
O
L
|
P
T
|
|