İSTER BAŞARILI OLACAĞINIZA İNANIN İSTER BAŞARILI OLAMAYACAĞINIZA
HER İKİ DURUMDA DA HAKLI ÇIKARSINIZ...

 Henry Ford

NLP İLE ÖMÜR BOYU MUTLU OLACAKSINIZ

NLP DİPLOMA EĞİTİMİ

Nöro-Linguistik Programlama

 

İNDEX

SAYFA NO

1.GİRİŞ 2
   NLP'nin tarihçesi 3
   NLP'nin dört ilkesi 4
2.NLP'NİN PEŞİN HÜKÜMLERİ 5
3.İLETİŞİM
   NLP’nin İletişim Modeli 6
   Gerçeklik Haritaları 7
   Etkili İletişim 8
   Uyum – Eşleştirme ve Yansıtma 11
   Ayak uydurma ve Yönlendirme
4.TEMSİL SİSTEMLERİ 12
   Dilde Duyusal Tercihler 13
   Gözle Erişim İpuçları 14
   Alt-modeller 15
5.ÇIKTILARI BELİRLEME 16
   Arzu Edilen Duruma Göre Sunuş
   İyi Tasarlanmış Çıktılar
   Üste Çıkma ve Alta İnme
6.META PROGRAMLAR 19
7.DİL 21
   Dilde Peşin Hükümler
   Ölçekleme
8.DURUM YÖNETİMİ 24
   Alfabe Alıştırması
9.ÇIPA ATMA 26
 

 

GİRİŞ

Nöro-Linguistik Programlama (NLP)’nin Diploma  Kursuna hoş geldiniz.

Yepyeni bir olasılıklar, gelişim ve düşünce süreçleri dünyasına açılacak harika bir seyahate çıkmak üzeresiniz. Üstelik bu seyahat sadece sizi etkilemeyecek! Çünkü kendi içimizde gerçekleştirdiğimiz değişiklikler özel ve meslek yaşantılarımızda ilişkiye girdiğimiz bütün insanları da etkiler.

  Alacağınız öğrenim bugüne kadar binlerce insanın kendi seçtiği yaşamı yaratmasına yardımcı olmuştur. Pek çok insan için bu diplomalı kurs, kendi yaşamlarında yeni alanları keşfetmelerine yol açacak seyahatin sadece ilk adımıdır. Kendi yolunu zaten seçmiş olanlar içinse, eskiden kendilerini engellemiş olan bazı konuların çözümlenmesine yardımcı olacaktır.

  Burada unutulmaması gereken nokta şudur: NLP kursunda öğrenme ve keşif her bireyin kendisine özeldir. Hepimiz birer birey olduğumuz için bütün olasılıkları araştırmaktan ve soru sormaktan lütfen çekinmeyin. Zaten NLP’nin temeli de basit bir sorudur: ‘Nasıl yapılır?’

  Bu kurs aşağıdaki alanlarda yararlı olacak bir dizi becerileri keşfedeceğiniz pratik bir programdır:

Dünyada nasıl işlerlik gösterdiğinizi keşfetmek
İsteklerinizi elde etme yönünde hedefler koymak
İletişim becerilerinizi geliştirmek
Diğer insanları kibarca etkilemeyi öğrenmek
Olumlu değişiklikler yapmak

Kullanılan materyaller NLP adı verilen geniş kapsamlı malzeme, araç ve teknikler arasından seçilmiştir..

İyi yolculuklar dileriz

NLP’NİN TARİHÇESİ

NLP 1970’li yılların başında dilbilimci John Grinder ile matematikçi Richard Bandler’in belirli becerilere sahip insanlar ile bu becerilerde mükemmelleşmiş insanlar arasındaki farklılıkları ortaya koyma çalışmalarıyla Kaliforniya’da doğmuştur. Dikkatli ve detaylı bir gözlem sayesinde üç olağanüstü terapistin davranışlarını modellediler. Virginia Satir, Fritz Perls ve dünyaca ünlü hipnoterapist Milton Erickson. Çalışmaları sırasında bu bireylerin çok farklı tarzları olmasına karşın şaşırtıcı benzerlikte kalıplar kullandıklarını keşfettiler.

Grinder ve Bandler bu ilk çalışmanın ardından mükemmel performansa sahip başka insanların modellerini çıkardıktan sonra insanların performansını geliştirmek, mükemmel iletişimci haline gelmelerini sağlamak ve olumlu kişisel değişikliklerden geçmelerini mümkün kılmak yönünde başkaları tarafından da kullanılabilecek yararlı bir model hazırladılar.

Modelleme NLP’nin geliştirilmesinde merkez niteliğini hep korumuştur. Örneğin sağlık sektöründe en başarılı  ve müşterileri ile en iyi diyalog kurabilen doktorların modellemesi yapılmış ve becerileri başkalarına aktarılmıştır.

NLP’nin gelişiminde başka inanların da katkıları olmuştur. İlk çalışmalar davranışsal yaklaşım olarak tanımlanırken, son zamanlarda vurgulama davranışların ardında yatan kimlik, inançlar ve değerlere kaymıştır. Bilinçli ve bilinçsiz zihinler arasındaki ilişki ve dengenin anlaşılması son dönemlerdeki NLP eğitiminin merkezini oluşturmaktadır.

İSİMLENDİRME!

Grinder ve Bandler 36 saatlik bir çalışmayla ilk kitaplarını tamamladıktan sonra bir şişe Kaliforniya şarabı açıp şu soruyu sordular: ‘Buna ne isim vereceğiz?’

Nöro – çünkü keşfettikleri kalıplar nörolojik düşünme süreçlerimiz düzeyinde idi.

Linguistik – çünkü dili kullanma şeklimiz nörolojimizi yansıtır.

Programlama – çünkü eğer istersek programlandığımız şekilden kurtulup düşünce ve eylemlerimizi istediğimiz gibi düzenlemeyi seçebiliriz.

Nöro-Linguistik Programlama’ya Hoş geldiniz

NLP’NİN DÖRT İLKESİ

Kısa bir süre önce okuduklarıma göre NASA tarafından yürütülen 1969 ay seferinde seyahatin yüzde doksanı boyunca asıl rotadan sapılmış olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Bu olay çok etkili bir şekilde dikkatlerimizi NLP’nin temel ilkeleri veya ‘etaplarına’ çekmektedir. Bu ilkeler şunlardır:

1) Önce ne istediğinizi bilmelisiniz. Her durumda elde etmek istediğiniz sonucu açıkça belirleyin.

2) Farkında ve uyanık olun. Hedefe yaklaştığınızı veya uzaklaştığınızı anlamak için kendiniz ve başkalarına karşı yeterli duyusal keskinliğe sahip olun.

3) Yeterli esneklik gösterin. Sonucu elde edinceye kadar davranışınızı değiştirebilmek için gereklidir.

4) Eyleme geçin. Unutmayın – eğer yola çıkmazsanız asla hedefe varamazsınız!

NLP ÖNERMELERİ

1.  Diğer insanların dünya modeline saygı gösterin
2.  İletişimin anlamı, alacağınız tepkidir
3Zihin ve beden birbirlerini etkiler ve bir ‘sistem’ oluşturur. Zihinsel durumumuzu değiştirmekle fiziksel durumumuzu etkileriz. Öte yandan fiziksel durumumuzu değiştirmekle de zihinsel durumumuzu etkileriz.
4Kullandığımız sözcükler, temsil ettikleri olay veya madde DEĞİLDİR. İnsanlar gerçekliğe değil, kendi öznel deneyimlerine göre tepki verirler. Mönüye baktıktan sonra gelen yemeğin gerçekliğine şaşırdığınız durumlar olmadı mı?
5Kişi hakkında en önemli bilgi davranışıdır.
6Kişinin belirli bir durumdaki davranışı kendisi için o anda – bazan da bilinçsiz bir düzeyde - en iyi seçimdir.
7Kişilerin davranışları kim olduklarını ortaya koymaz.
8Kişiler başarı için bütün kaynaklara sahiptir veya onları yaratabilir.
9Zihniniz ve dolayısıyla da sonuçlar size bağlıdır.
10En esnek insan başarı yönünde en büyük fırsata sahiptir.
11.  Başarısızlık yoktur, sadece geri besleme vardır.
12Müşteri direnci, uyum eksikliğinin bir işaretidir.
13Bütün prosedürler seçeneği artırma yönünde olmalıdır. Seçenekler ne kadar çok olursa, başarı olasılığı da o kadar yüksek olur.
14Eğer yaptığınız şey başarı getirmiyorsa, FARKLI BİR ŞEY YAPIN!
15İletişimde başarısızlık mümkün değildir.

NLP’NİN İLETİŞİM MODELİ

 

GERÇEKLİK HARİTALARI

Dünyayı araştırmak için duyularımızı (görme, duyma, dokunma, tat ve koku) kullanırız. Ama bize sunulan her şeyi algılamamız imkansızdır. Bu nedenle, içeri alacağımız veya dışarıda bırakacağımız şeyleri süzen algılama filtrelerimiz vardır.

Bu filtreler bireyseldir ve kendi deneyimlerimiz, kültürümüz, yetişme tarzımız, inançlarımız, değerlerimiz ve varsayımlarımıza dayalıdırlar. Gerçekliği araştırırken algılamamız içeriden gelir. Gerçekliği algıladığımızı düşünebiliriz ama aslında yaptığımız şey, diğer insanlardan farklı olabilecek kendi kişisel gerçekliğimizi yaratmaktır.

Bu süreci düşünmenin yararlı bir yolu, onu harita yapımıyla karşılaştırmaktır. Ortada bir toprak parçası vardır ve haritalar bunu anlamamıza yardımcı olur. Ama haritalar seçicidir ve içerdikleri bilgi tipleri kullanım amaçlarına göre değişir. Örneğin bir TEM  yolu, yürüyüş yolundan çok farklı olabilir.

Şunu aklınızdan çıkarmayın:  harita bölgenin kendisi değildir.

Filtrelerimizi değiştirerek kişisel haritamızın hazırlanışı üzerinde denetim kurabiliriz. Dar ve içi boş inançlar kuru ve kısıtlı haritalara yol açar. Algılama filtrelerimizi değiştirirsek, dünya daha zengin ve heyecan verici bir hale gelebilir.

İnsanların çok farklı dünya haritalarına sahip olabileceklerini unutmamalıyız. Bir grup insana karşı ‘güzellik’ sözcüğünü kullandığınız zaman gruptaki insanlardan birisi çok uzaklardaki dağları, bir başkası güneşli bir kumsalı ve bir diğeri sevgilisinin yüzünü görebilir veya şarkı söylediğini işitebilir. Yine bir başkası da içinde harika bir duygu hissedebilir.

Deneyimlerimizi kendimize ve başkalarına açıklamak için haritalar kullanırız. Etkili bir iletişim kurmak için başka insanların dünya haritalarını anlamak ve takdir etmek zorundayız.

Filtrelerimizi değiştirerek kişisel haritamızın hazırlanışı üzerinde denetim kurabiliriz. Dar ve içi boş inançlar kuru ve kısıtlı haritalara yol açar. Algılama filtrelerimizi değiştirirsek, dünya daha zengin ve heyecan verici bir hale gelebilir.

İnsanların çok farklı dünya haritalarına sahip olabileceklerini unutmamalıyız. Bir grup insana karşı ‘güzellik’ sözcüğünü kullandığınız zaman gruptaki insanlardan birisi çok uzaklardaki dağları, bir başkası güneşli bir kumsalı ve bir diğeri sevgilisinin yüzünü görebilir veya şarkı söylediğini işitebilir. Yine bir başkası da içinde harika bir duygu hissedebilir.

Deneyimlerimizi kendimize ve başkalarına açıklamak için haritalar kullanırız. Etkili bir iletişim kurmak için başka insanların dünya haritalarını anlamak ve takdir etmek zorundayız.

ETKİLİ İLETİŞİM

‘İletişim’ diğer insanlarla – tesadüfi konuşma, ikna, öğretme, görüşme - her türlü etkileşimi tanımlamada kullanılabilecek bir sözcüktür ve minimum iki insanı gerektiren dinamik bir süreçtir.

İletişim sırasında neler olur? Bir insan dikkatini bir başkasına verdiği zaman karşısındakinin söylediği ve yaptığı şeyi sistemine alır. İnsan kendi içsel düşünce ve duygularıyla temas kurar ve kendi bireysel tarzıyla tepki verir. Karşıdaki insan da dikkatini ona verir ve böylece iletişim devresi oluşur.

İletişim söylediğimiz sözcüklerden çok daha fazlasını içerir. Hiçbir şey söylememek bile bir iletişim yöntemidir. Bir grup insanla iletişim sırasında asıl etkinin %55 oranında vücut dili – duruş, el hareketleri, göz teması, vs., %38 oranında ses tonu ve sadece %7 oranında söylenen sözcüklerden geldiğini kanıtlayan araştırmalar yapılmıştır. Bu yüzdeler elbette bazı durumlarda değişiklik gösterebilir. Ama öyle görünüyor ki mesajınızı karşı tarafa ulaştırırken önemli olan ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğinizdir.

Basit bir cümle düşünün – ‘Annemin baklavasını seviyorum’. Vurgulamayı farklı sözcükler üzerine koyarak bu cümleyi bir kaç kez söyleyin. Sesinizin ton, yükseklik ve tınısını değiştirmenin anlamı nasıl değiştirebileceğini göreceksiniz. Sonra el hareketleri ekleyin, aşağı veya yukarı bakın, hareketli veya hareketsiz olun, hızlı veya yavaş nefes alın. Mesajı aldınız mı?

İletişiminizi değiştirmek için vücut dilini, el ve ayak hareketlerini, sesinizin ton, vurgu ve yüksekliği ile kullandığınız sözcükleri düşünün

 

ETKİLİ İLETİŞİME YÖNELİK ÜÇ ADIM

1.         HEDEFİNİZİ BİLİN

Bir kişi veya bir grupla iletişimde bulunurken, eğer ne elde etmek istediğinizi önceden bilirseniz daha etkili olabilirsiniz. Çıktınızı olumlu, spesifik ve karşıdaki insanla aynı yönde yaparsanız faydalı olur.

2.         DUYULARINIZI AÇIN

Amaçladığınız mesajı aktarıp aktaramadığınızı anlamanın tek yolu karşıdaki insan tarafından nasıl algılandığının farkına varmaktır. O insanın içsel düşünme ve duyguları dış davranışlarına yansır. İnsanların nasıl tepki verdiğini anlamak istiyorsanız vücut duruşlarına, nefes alış verişlerine, deri rengine, göz hareketlerine, el ve ayak hareketlerine, yüz ifadelerine ve seslerinin ton ve kalitesindeki değişikliklere dikkat edin.

3.         ESNEK OLUN

Etkili bir iletişimci olmak istiyorsanız her zaman için şu ilkeye göre hareket edin: iletişimin anlamı, aldığınız tepkidir.

İletişim bir devredir. Yaptığınız şeyler karşıdakini etkiler ve onun yaptığı şeyler de sizi etkiler. İnsanların tepkilerini izlerken aslında amaçladığınızdan farklı bir mesaj aktarmış olduğunuzu görürseniz, bunu faydalı bir geri besleme olarak kabul edin ve istediğiniz tepkiyi alıncaya kadar iletişim şeklinizi değiştirin.

UYUM

Daha önce de bahsettiğimiz gibi iletişim sözcüklerden başka şeyleri de içerir. İletişimde asıl etkinin aşağıdaki oranlarda olduğundan söz etmiştik:

55% - vücut dili
38% - ses
7% - asıl içerik

Bu araştırma sunumlara dayandırılmıştır ve duruma göre değişebilir. Bununla birlikte  pek çok iletişimde vücudun duruşu, ifadeler, göz teması ve ses tonu kullandığımız sözcüklerden çok daha önemlidir.

Etkili bir iletişim kurabilmek için uyum yeteneğine sahip olmak gerekir. Karşıdaki insanla aynı görüşte olmanız gerekmese de  ona tepki vermeniz ve anlaşıldığı duygusunu vermeniz gerekiyor.

Karşımızdaki insanın vücut dili ve ses tonu açısından uyum ve aynalama  yöntemini kullanarak ve deyim yerindeyse ‘onun dansına katılarak’ uyum yaratabiliriz. Böylece kendi dünyamız ile onun dünyası arasında bir köprü kurulur ve etkili iletişimin temeli olan güven oluşur.

Kendinizi karşıdaki insanın deneyimine göre ayarlama anlamına gelen bu işleme ahenk kurma diyoruz. İletişim sanatı, ayak uydurmak ve sonra yavaş yavaş amaçladığınız noktaya doğru yönlendirmek demektir.

Sözel olmayan bazı eşleştirme ve yansıtma örnekleri şunlardır:

Vücut

Duruş
Yüz ifadeleri
El hareketleri
Göz hareketleri
Nefes alışlar

Ayak hareketleri
Vücut değişimleri

 

Ses

Yükseklik
Ton
Vurgu
Tempo
Tanımlayıcı sözcükler
Tekrar sözcükleri

 

TEMSİL SİSTEMLERİ

Deneyimleri duyular aracılığıyla algılarız. Bu duyusal deneyimleri zihinde yeniden yaratmak için düşünme süreçlerini kullanma açısından inanılmaz bir yeteneğe sahibiz. Örneğin hoş bir deneyimi hatırlamak bizi gülümsetebilir, hoş olmayan bir deneyim üzüntüye yol açabilir ve en sevdiğimiz yemek veya içeceği düşünmek acıktırabilir veya susatabilir.

Deneyimlerimizi kendimize karşı temsil ederken duyularımızı kullanırız. Beş duyu sistemimizi tanımlamak için temsil sistemleri adını verdiğimiz NLP terimini kullanıyoruz.

Görme
Duyma
Dokunma
Koklama
Tatma
Görsel
İşitsel
Dokunsal
Kokusal
Tatsal
G
İ
D
K
T

Sistemlerin içinde alt-bölümler vardır. İşitsel hem seslerin hayali düzeyde işitilmesini hem de insanın kendi kendisine konuşmasını içerir. Dokunsal ise bedensel duyguları, dokunmayı ve duyguları içerir. En çok kullanılan sistemler G, İ ve D’dir.

Her temsil sistemi bir ağın parçasıdır:

1.  Girdi  içsel ve dışsal olarak bilgi toplama

2.  Düşünme/İşleme – harita çıkarma, öğrenme, karar verme, motivasyon stratejisi, bilginin depolanması, hafıza, geleceğin göz önüne getirilmesi.

3.  Çıktı – kendimizi başkalarına nasıl ifade ettiğimizdir – dil, ses ve fizyoloji

Bireyler olarak hepimizin farklı temsil sistemleri vardır. İnsanlara tatilin nasıl geçtiğini sorduğunuzda birisi otelin harika manzarası ile muhteşem gün batımını (G) anlatabilir. Bir diğeri çok farklı kuş seslerinden ve seyahat arkadaşlarının anlattığı öykülerden (İ) bahsedebilir. Üçüncü bir kişi ise tenine değen güneş ile ayak parmakları arasına giren kumların nasıl bir duygu verdiğinden (D) söz edebilir.

Kendimizin ve başka insanların temsil sistemlerini nasıl kullandıklarını anlamak insanın kendini tanıması için iyi bir anahtardır ve gelişim yönünde başlangıç noktasıdır. Güçlü ve zayıf yanlarımızı tanımamıza yardımcı olur. Güçlü yanlarımız muhtemelen temsil sistemini en çok kullandığımız alanlardır ve zayıf yanlarımız da muhtemelen daha az gelişmiş bir temsil sistemi kullanmak zorunda kaldığımız alanlardır.

DİLDE DUYUSAL TERCİHLER

Kullandığımız dil düşünce şeklimizin bir göstergesidir – gerçeklik haritamızdır.  Hepimizin bir veya iki temsil sistemi yönünde tercihi vardır. Eğer kendi dilinizi ve başkalarının kullandıkları dilleri dinlerseniz, bu tercihlerin neler olduklarını görmeye başlarsınız

Bir insanın diline eşleme yapmak uyumu geliştirmenin mükemmel bir yoludur.
Temsil sistemlerimizin hepsini kullanabilmek dilimizi zenginleştirir.

Bazı örnekler:

GÖRSEL

Göstermeye çalıştığınız resmi görüyorum. Ne demek istediğinizi anlıyorum. Bu noktayı da perspektife alalım. Öyle görünüyor ki. Gösterin bana. Dikkatin odaklandığı nokta. Yakından bakıldığında. Kör nokta. Benim için apaçık. Farklı bir açı. Esmer bir adam. Ufukta bulutlar görünüyor. Bu sadece dış görünüm. Geriye yönelik bakıldığında. İleri görüşlü değil. Bu konuyu yeniden incele.

İŞİTSEL

Zil çalıyor. Aynı dalga boyu. Hadi konuşalım. Bu melodiyi hatırlayan var mı? İşitme mesafesinde. Bu konuyu tartışalım. Söyleyecek söz bulamıyorum. Dağlara taşlara haykır. Sizi işitmelerini  sağlayın. Sağır edici sessizlik. Zevkime uygun müzik. Kelimesi kelimesine. Konuşma edasıyla. Kulağını tıkamak.

DOKUNSAL

Kalın derili. Terli müşteri. Anlamı yakalamak. Ateşli bir tartışma. Teması kesmeyeceğim. Elimi süremiyorum. Sıcak bir karşılama.  Yüzeyi eşelemek. Derine inmek. Tam isabet. Mutlaka yakalanırsın! Ilık bir temas. İliklerime kadar hissettim.

KOKUSAL VE TATSAL

Zevk meselesi. Yenilir yutulur gibi değil. Fare kokusu alıyorum! Acı reçete. Zehir gibi bir yorum. Balık baştan kokar. Ağızda kötü bir tat bırakıyor.

GÖZLE ERİŞİM İPUÇLARI

Göz hareketlerine bakarak bir insanın düşünme süreçlerini tanımak mümkündür. Gözlerimizi kullandığımız temsil sistemine göre hareket ettiririz. Göz hareketleri çoğu zaman bir insanın nasıl düşündüğünü anlamak için güvenilir bir göstergedir.

Görsel düşünme süreçleri kullanırken genellikle yukarı bakarız. İşitsel süreçler için öteye/yana bakarız. Dokunsal süreçler içinse aşağı bakarız.

İnsanların farklı gözle erişim sistemleri kullanabileceğini unutmayın. Ama sağ elini kullanan insanlar için aşağıdaki şema oldukça tipiktir.

 

Görsel kurgu
GK

 

 

 

 

İşitsel kurgu
İK

 

 

 

Dokunsal hisler
DH

 

Görsel hatırlanan
GH

 

 

 

 

İşitsel hatırlanan
İH

 

 

 

İçsel diyalog
İD

ALT-MODELLER

(Tat ve koku da dahil olmak üzere) görsel, işitsel ve dokunsal temsil sistemleri içsel deneyimlerimizi oluşturur.

Duyularımızla dış dünyada yapabileceğimiz ayırımları iç dünyamızda da yapabiliriz. Örneğin hayal dünyamızda renkleri görürüz, mesafeyi algılarız ve farklı sesler işitiriz. NLP içerisinde bu ayırımlara alt-modeller denir. Bunlar duyuların inşa bloklarıdır ve her resim, ses veya duygunun nasıl oluştuğunu gösterirler.

Sık kullanılan bazı alt-model ayırımları şunlardır:

GÖRSEL

İlgili (olayları kendi gözleriyle görüldüğü gibi)
İlgisiz (kendini de olayları da sinemada izler gibi)
Renkli veya siyah beyaz
Biçimlendirilmiş veya biçimlendirilmemiş
Yer
Uzak mesafe
Parlaklık
Zıtlık
Net veya bulanık
Hareketli veya hareketsiz
Hız
Büyüklük

İŞİTSEL

Stereo veya mono
Vurgu
Sesin yüksekliği
Sesin yeri
Sözcükler veya sesler
Ton
Tını
Uzak mesafe
Sürekli ve süreksiz
Hız
Net veya boğuk

DOKUNSAL

Yer
Yoğunluk
Sert veya yumuşak
Büyüklük
Doku
Ağırlık
Sıcaklık
Biçim
Süre

 

Her an değiştirebileceğimiz için alt-biçemler öznel deneyimlerimiz ve iç dünyamız üzerinde denetim kurmamıza yardımcı olur.

En etkili durumlarımızla ilgili alt-biçemleri tanımayı ve bunları daha az etkili olduğumuz alanlara aktarmayı öğrenebiliriz. Örneğin etkili olduğunuz bir duruma geçin ve hangi alt-biçemleri kullandığınızı belirleyin. Sonra daha az etkili olduğunuz bir duruma geçin ve alt-modelleri kaydedin. Mutlaka farklıdırlar! Daha az etkili olduğunuz durumlar için çok etkili olduğunuz durumların alt-modellerini kullanacak şekilde iç deneyimi değiştirin. Farkı göreceksiniz!

Bazı alt-biçemlerin özellikle güçlü bir etkisi vardır. Bunlara kritik alt-modeller denir. Motivasyon, doruk performans, etkili iletişim, vs açısından bu güçlü durumlara girebilmek için kritik alt-modelleri tanımak yararlıdır.

ÇIKTILARI BELİRLEME

MEVCUT DURUM / İSTENEN DURUM

Bir iş ortamında değişikliği düşünmenin yollarından biri de mevcut durumdan istenen duruma doğru bir yolculuk gibidir. Her hangi bir sorunu iki şey arasındaki farklılık olarak da düşünebilirsiniz.

Şimdi

Yolculuk

Hedef


İstenen durum (veya hedef) sizin ve ekibinizin gerçekten ulaşmak istediği bir şey olmalıdır. Hem ulaşılabilir, hem de değerli olmalıdır. Bu yönde motivasyon, yola çıkmak için ihtiyacınız olan enerjiyi sağlayacak ve yolda karşılaşacağınız engelleri aşma esnekliğini kazandıracaktır.

Her yolculukta olduğu gibi, İstenen Duruma ulaşmanıza yardım edecek kaynaklara ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu ihtiyaçların neler olduğunu (beceri, teknik, bilgi, ruh hali, vs.) belirleyin ve bunları elde etmeye çalışın.

İYİ TASARLANMIŞ ÇIKTILAR

Ne istediğinizi net ve kesin olarak belirlerseniz, onu elde etme şansınız yükselir. Bunu başarmak için sonuçların veya istenen hedeflerin iyi düşünülmüş ve tasarlanmış olması gerekir.

Ne istediğinizi kesin bir çerçeveye oturmak önemlidir. Ne istediğini sorduğunuz zaman bazı insanların kesin olarak ne İSTEMEDİKLERİNE dair upuzun bir liste sıraladıklarını hiç fark ettiniz mi? “Bunu istemiyorum. Şunu istemiyorum. Orada yaşamak istemiyorum. Şunu bırakmak istiyorum.” Öte yandan, ne İSTEDİKLERİNİ tanımlarken güçlüğe düştüklerini gördünüz mü? İnsanların çoğu özel ve iş yaşamlarındaki olayları ‘sorun’ olarak görürler. Bu nedenle de sorunlar kendilerini engellediği zaman ‘takılıp kalırlar’.

Her hangi bir sorunu, bir sonuç haline dönüştürebilirsiniz:

‘İstemiyorum/Sevmiyorum – ‘Bunun yerine ne isterdin?’ diye sorun.

‘Yapamam/Yapamayacağım’ – ‘Yaparsan ne olur?’ diye sorun.

İyi tasarımlanmış bir sonuç biraz esneklik gerektirir ama kendi kaynaklarınızla elde edebileceğiniz bir şeydir. Ayrıca ölçeklemenin doğru yapılması gerekir. Eğer sonuç aşırı büyükse, daha küçük bir parçası üzerinde çalışın. Eğer uğraşmaya değmeyecek kadar küçükse, ait olduğu bütünü düşünün ve çıktı olarak onun üzerinde çalışın.

İYİ TASARIMLANMIŞ BİR SONUÇ İÇİN KONTROL LİSTESİ

1. Ne elde etmek istiyorsunuz? Kesin olarak belirtin.
2. Başarı yönünde ilerleyip ilerlemediğinizi nasıl anlarsınız? Doğru yolda olduğunuzu bilmek önemlidir.
3. Başardığınız zaman göreceğiniz, duyacağınız veya hissedeceğiniz ilk şeyler nelerdir?
4. Bunu nerede, ne zaman ve kiminle başarmak istiyorsunuz?
5. Bunu nerede, ne zaman ve kiminle başarmak İSTEMİYORSUNUZ?
6. Bunu başarmak için hangi kaynaklarınız vardır veya elde etmeniz gerekir? Nesneler, insanlar, rol modelleri, kişisel nitelikler, finansman.
7. Başardığınız zaman ne olacak?
8. Bunu başarmanın size ve çevrenizdeki insanlara (aile, dostlar, iş arkadaşları, vs.) ne
faydası olacak?
9. Bu çıktıya ulaşmanın sizin ve çevrenizdeki insanların üzerinde olası sonuçları nelerdir?
10. Bunu başarmak yaşamınızın diğer yönlerini (aile, hobiler, vs için ayrılacak zamanı) nasıl etkileyecektir?
11. Başardığınız zaman ne olacak?
12. Başarmadığınız zaman ne olacak?
13. Başardığınız zaman ne olmayacak?
14. Başarmadığınız zaman ne olmayacak?
15. İlk önce ne yapacaksınız? Eylemler.

META-PROGRAMLAR

Meta-programlar dünyayı deneyimlediğimiz bireysel kalıplardır. Çevrede içeri alamayacağımız kadar çok bilgi vardır ve bu nedenle de kişisel deneyim yoluyla uygun olanları sistemden içeri alırız. Örneğin bir bardak suyun yarısını için. Bazı insanlar bardağın yarıya kadar dolu olduğunu, bazıları da yarı boş olduğunu söyler. Bazı insanlar kesin olarak var olanı, bazıları da eksik olanı görür. Meseleye her iki şekilde bakmanın da yararları vardır. Çoğu insan bu iki şekilden birini tercih etme eğilimindedir.

Bir sürü meta-program kategorisi vardır. Kendi dilinizi ve dünya görüşünüzü düşünmeye zaman ayırmak faydalı olur. Her halde bazı şeyleri yaparken tercihleriniz vardır. Bir durumda belirli bir şekilde davranırken, bir başka durumda da farklı davranabilirsiniz.

İnsanları etkilemek için hangi dilin kullanılması gerektiğini düşünürken  aşağıdaki kategoriler özellikle geçerlidir. Aynı veya benzer dili kullanırsanız, onların meta-programlarına uymuş olursunuz.

1.  Yaklaşmacı – uzaklaşmacı kişiler

Yaklaşmacı kişiler hedeflerine başarı ile ulaşmalarından güdülenir ve motive olurlar – ‘ulaşmak, elde etmek, sahip olmak, kazanmak, almak’.

Uzaklaşmacı kişiler ise sorunları çözme veya sorunlardan uzak durma yönünde motive olurlar – ‘uzak durmak, uzaklaşmak, çözmek, önlemek’.

2.  Proaktif – Reaktif

Proaktif insanlar eylemi başlatır. Eylemle motive olurlar – ‘dene, yap, insiyatif kullan, şimdi, yapacağım, beklemeye ne gerek var?’

Reaktif insanlar geri durup anlamaya çalışır – ‘bir düşünelim, düşün, yapsam mı, yapabilir miyim, açıklığa kavuşturmak lazım, analiz gerekir’.

3.   İçsel – Dışsal

İçsel insanlar standartlarını kendileri belirler ve karar verir – ‘Memnunum, bir iyi yaptığım zaman mutlaka bilirim, buna ancak kendin karar verebilirsin’.

Dışsal insanlar iyi yapıp yapmadıklarını anlamak için başkalarının standartlarını kullanır – ‘Geri beslemeye ihtiyacım var, falanca şöyle düşünüyor, ya bir gören olursa, müşterilerim memnun’.

4.  Genelci – Spesifik

Genelci insanlar resmin tamamını görmeyi, genel bir bakışı, büyük bilgi kütlelerini tercih eder – ‘Genelde, temel olarak, asıl konu, kavram, önemli olan şu ki’.

Spesifikçi insanlar ayrıntılara özen gösterir ve adım adım ilerler – ‘tam olarak, kesinlikle, özel olarak, hangi sırayla?’

5.  Aynılık – Farklılık

Aynılık insanları benzerliklere ve ortak çıkar alanlarına odaklanır – ‘Temelde aynı, ortak noktamız bu, önceden olduğu gibi, bildiğiniz gibi’.

Farklılık insanları değişiklik ve yenilikleri vurgular ve farklı olan seçip bulur – ‘yepyeni bir kavram, yeni bir yaklaşım, eşsiz bir ürün, devrim niteliğinde’.

6.  Karar Alma – Duyuları Kullanma

Bazı insanlar karar alır çünkü bu şekilde görmek doğru gelir – ‘göster, durumu aydınlat, bakayım’.

Bazı insanlar karar alır çünkü bu şekilde duymak doğru gelir – ‘söyle, tartışalım, kulağa hoş geliyor, diğerleri ne der?’

Bazı insanlar karar alır çünkü bu şekilde hissetmek doğru gelir – ‘kendimi iyi hissetmemi sağlıyor, anlamı geliyor, öyle seziyorum, nasıl olduğunu sorma biliyorum işte’.

DİL

DİLDE PEŞİN HÜKÜMLER

Varsayımın olduğu yerde peşin hükümler vardır. Bunların bazıları apaçık ortada değildir ve kullandığımız dilin ardında yatar. Peşin hükümler aslında konuşmacının hiç istemediği şekilde dinleyici üzerinde etkili olabilir. Dikkat edilmesi gereken sözcükler şunlardır: ‘eğer’, ‘denemek’ ve ‘ama’.

1. Eğer

‘Eğer’ sözcüğünün kullanılması önünüzde seçenekler bulunduğuna işaret eder. Bu nedenle ancak bir insana seçenek sunarken kullanmalısınız.

Örnek 1:  ‘Eğer saat 16:00 için bir toplantı ayarlayabilirseniz …’

Olası sonuç:  Toplantı yok. ‘Ayarlayamadım’.

2. Denemek

‘Denemek’ sözcüğünün kullanılması başarısızlığa işaret eder. Dolayısıyla ancak başarısız bir insanın başarı şansını artırmak için kullanmalısınız..

Örnek 2:  ‘Dene ve Cuma’ya kadar bitir …’

Olası sonuç:  ‘Evet, denedim ama zamanında bitiremedim’.

3. Ama

‘Ama’ sözcüğünün etkisi bir önceki cümleyi olumsuz kılmaktır. Dolayısıyla doğru kullanmaya dikkat etmelisiniz. Eğer yanlış kullanılırsa dinleyicide direnç oluşur.

Örnek 3:  ‘Evet, görüşlerinizi düşündük ama …’

Olası sonuç:  ‘Benim görüşümü önemsemediler’.

Bu sözcüklerin alternatifleri ‘zaman’, ‘yapmak’, ‘ve’ sözcükleridir. Yukarıdaki örneklerin yeni şekilleri:

Örnek 1a:  ‘Saat 16:00 için bir toplantı ayarladığınız zaman …’:

Olası sonuç:  Toplantı ayarlanmıştır.

Örnek 2a:  ‘Lütfen Cuma’ya kadar yapın …’

Olası sonuç:  Cuma’dan önce bitmiştir.

Örnek 3a:  ‘Evet, görüşlerinizi düşündük ve …’

Olası sonuç:  ‘Benim görüşümü de plana dahil ettiler’.

Aşağıdaki cümleleri düşünün:

Peşin hükümlerin etkisiz kullanımı:

‘Eğer bana bir iğne yapmaya çalışırsanız…’

‘Pazartesi’ye kadar bu ilaçları almanı istiyorum ama gelecek Cuma da olabilir’.

‘Durumunuz daha iyi ama ilaçlara devam etmeniz gerek’.

‘Dene ve ay sonuna kadar sonucu gör’.

Peşin hükümlerin etkili kullanımı:

‘Deneyin ve uygulayacağımız tedaviden daha iyisini bulun……..’.

‘Eğer mevcut durumdan daha hızlı ve kalıcı kurtulmak istiyorsanız …’.

‘Durumunuz daha iyi bununla birlikte ilaçlara devam dereseniz……..?’

‘Daha fazla bilgiye ihtiyacınız olduğu zaman bana telefon edin’.

İstemediğiniz değil, istediğiniz şeyi çağrıştıran dil kalıplarını kullanmak çok daha etkilidir.

ÖLÇEKLEME / CHUNKING

İnsanlar bazen dünyayı genel açıdan deneyimler ve konuşur. İstediğimiz şeyler için büyük çıktılar belirleyebiliriz.

Bazı durumlarda da spesifik olup, küçük bilgi birimleriyle ilgilenebiliriz.

NLP’de bunlardan söz ederken küçük ve büyük ölçek terimlerini kullanırız. Genelden özele veya özelden genele gitmeye ölçekleme denir.

Bu konu, sandalye gibi bir günlük kullanım maddesiyle çok iyi temsil edilir. Ölçeği büyütmek için kendinize şu soruyu sorun: Bu neyin bir örneğidir?? Ölçeği küçültmek için: Bunun bir örneği nedir?

MOBİLYA

Bu neyin bir örneğidir?

Büyük ölçek

SANDALYE

Bunun bir örneği nedir?

Küçük ölçek

KOLTUK

Genelden özele inmek, örneğin şirket hedeflerini bireyler için özel hedeflere dönüştürürken yararlı olabilir. Davranışlarının resmin geneline nasıl uyduğunu göstermek için bir insanı özelden genele çıkarmak da yararlı olabilir.

Ölçekleme, bir görüşme özellikle detaylarda takılıp kaldığı zaman etkili olabilir. Ölçeklemeyi her iki tarafın mutabakat içinde olduğu genel bir alana çıkarmak ve sonra da dikkatli bir şekilde ayrıntılara inmek çoğu zaman bir sonuca ulaştırır.

DURUM YÖNETİMİ

ALFABE ALIŞTIRMASI

Bilinçli zihinin bir defada yedi (+-2) bilgi birimini işleyebilme yeteneğini şimdi biliyorsunuz. ALFABE ALIŞTIRMASI’nın ardında yatan teori, bu uğraşın bilinçli işlem yeteneklerinizin hepsini tükettiği ve meseleyi çözmek için bilinçsiz zihinin devreye girmesini sağladığıdır.

Örneğin stresten kurtulmak, bir soruna çözüm bulmak, belirli bir çıktı elde etmek, dağınık düşünceleri toparlamak gibi elde etmek istediğiniz şey ne olursa olsun, önce o mesele hakkında içsel temsil yapmanız gerekir. Muhtemelen onu sembolize edecek bir zihinsel imaj, duygu veya ses gerekir.                             

Antrenör olarak tercihen bir arkadaşla birlikte ALFABE ALIŞTIRMASI’nı uygulayın. Tablodaki büyük harfi yüksek sesle söyleyin ve aynı anda aşağıdaki eylemleri yapın:

Kutunun sağ alt köşesindeki harf ‘R’ ise, sağ kolunuzu kaldırın.

Harf ‘L’ ise, sol kolunuzu kaldırın.

Harf ‘T’ ise, her iki kolunuzu kaldırın.

Bu şekilde alfabeye devam edin ama antrenör hata yaptığınızı fark ederse tablonun başına dönmeniz gerekir.

‘P’ harfine geldiğiniz zaman ’A’ harfine doğru geri dönün ama şimdi aynı anda sağ kolunuzla sağ bacağınızı kaldırın.

Bu varyasyonları fazla kolay buluyorsanız, daha karmaşık seçeneklere geçin. Sağ kol/sol bacak veya tam tersi. Tabloyu yukarıdan aşağı veya çapraz olarak okuyun. Burada önemli olan, bilinçli zihninizi zihinsel ve fiziksel eylemlerle tamamen meşgul edip, dayanamayacak noktaya getirmektir.

   

A

L

B

T

C

R

D

T

E

R

F

L

G

T

H

T

I

R

J

L

K

L

L

R

M

T

N

R

O

L

P

T

ÇIPA ATMA

Başımızdan geçen her şey görme, işitme, dokunma, koku ve tat gibi duyusal deneyimlerin bazılarını veya hepsini içerir. Çıpa atma, bütün deneyimi geri getirmek için bu unsurlardan her hangi birini tekrarlama eğilimine işaret eder.

Bu işlem her zaman doğal olarak oluşur. Örneğin yeni pişmiş bir ekmeğin kokusu annemizin mutfağıyla ilgili bütün deneyimi geri getirebilir. Birbirlerini seven bir çiftin şarkısı, aralarındaki romantik ilişkinin başladığı zamana ait anıları geri getirebilir. Bu deneyimler içinde bulunduğumuz durum üzerinde güçlü değişimler yaratabilir.

Etrafımızda olup biten olaylar hep bunlarla doludur. Örneğin televizyondaki araba reklamlarının çoğu çok az teknik bilgi verir. Asıl yaptıkları şey insanın özgür, başarılı veya cazibeli hissetmesini sağlayacak bir sahne yaratmaktır.  Araba uyarısının insanlara çekici geleceği bir sahneye çıpa atarlar.

Kişisel çıpalarımızı tanımak yararlıdır. Bunlardan bazıları hoş olabilir. Belki evinizin ön kapısından girmek, çocuklarınızın size dokunması, spor ayakkabılarınızı giymek. Bazıları da sizi uygunsuz bir duruma sokabilir. Belki sevmediğiniz biriyle toplantı, falancanın ofisine girmek veya can sıkıcı bir deyim işitmek. Bunları bilirseniz, tepki vermek veya vermemek yönünde karar verebilirsiniz.

Dilediğiniz zaman erişebileceğiniz hoş bir duruma çıpa atmak mümkündür. Güven, sakinlik, rahatlık veya karizma gibi ne tür bir durum istediğinize karar verin ve sonra bu durumu gerçekten yaşadığınız bir zamanı hatırlayın.

Neler gördüğünüzü, işittiğinizi ve hissettiğinizi yeniden yaşayarak kendinizi o deneyime tamamen verin.

Sonra deneyimin doruk noktasında iken bu duruma çıpa atmak için vücudunuzun bir yerine dokunun veya bir başkasının dokunmasını sağlayın.

Farklı deneyimlere yeniden erişmek ve aynı dokunuşla çıpa atmak için aynı durumun çeşitli örneklerini biriktirebilirsiniz.

Çıpayı test etmek için o durumun çıpalanmış olduğu vücut noktasına dokunursanız, deneyimin geri geldiğini göreceksiniz. Tepkiyi daha da güçlendirmek için çıpa atma işlemini tekrar uygulayın.

Çıpa Atmanın Dört Kuralı

  • Çıpa atmak için eşsiz bir yer kullanın

  • Durum en yüksek yoğunlukta iken çıpayı atın

  • Çıpanın mümkün olduğunca özenli ve saf olmasını sağlayın

  • Çıpanın tam olarak süresini kaydedin.

Çıpa Belirlemenin Beş Adımı

  • Uyum oluşturun

  • İşlemi açıklayın

  • İstenen durumu elde edin ve çıpa atın

  • Duruma müdahale edin (Bırakın)

Çıpayı test edin.

Çıpa atmanın kesin zamanlaması 

Süre    (5-25 saniye)

Durum

 

EĞİTİM İÇİN UYGULAMA KODU

Kuruluşumuzun amacı, insanlara değer verilip takdir edilmeleri yönündeki temel inancımızı yansıtan son derece etkili Eğitim ve Gelişim programları sunmaktır. Bu amaç doğrultusunda, Dinamik İletişim tarafından yürütülen bütün programlarda mutlaka uyulması gereken bir Uygulama Kodu hazırladık.

Asla yapmayacağımız şeyler:

1.     Önceden mutabakat olmadıkça bireyleri veya grupları rol sergileme, demonstrasyon veya diğer yöntemleri kullanarak güç bir duruma sokmak.
2.     Rol sergileme gibi yüksek riskli stratejiler içeren eğitim programları uygulamak.
3.     Kurs katılımcılarını, eğitmenin görmediği yerlerde alıştırma yapmaya bırakmak.
4.     Bireyle aksi mutabakat olmadıkça, olumlu veya olumsuz bütün davranışları bu kursun bedelini ödeyen tarafa rapor etmek.
5.     Birey veya grupla yüzleşme uygulamak.
6.     Eğitim bittikten sonra tartışma veya geri besleme yapmadan “çekip gitmek”.
7.     Acil durum haricinde, öğrenme kalitesini etkileyecek şekilde eğitim ortamının dışarıdan rahatsız edilmesine izin vermek.
8.     Birey veya gruba üstünlük taslamak, tedirgin etmek, tehdit etmek veya alay etmek.

Yapacağımız şeyler:

1.     Ancak katılımcılardan izin alınıp, alıştırmayı uygulamak için rahat oldukları durumlarda rol sergileme ve demonstrasyon kullanmak.
2.     Bu metodolojileri ancak bütün katılımcıların aynı anda kapsandığı durumlarda kullanmak.
3.     Rol sergileme gerektiren alıştırmalarda gönüllü istemek. Gönüllü isterken söz konusu uygulamanın ne kadar zor olabileceğini açıkça belirteceğiz.
4.     Etkileşimi teşvik etmek için düzenli değişim kullanarak grupları tesadüfi olarak bölmek.
5.     Eğitmen ve katılımcının birbirlerinden bekledikleri davranışlar açısından katılımcılarla sözleşme yapmak.
6.     Temel uyarı kaynağı olarak eğitmen girdisini kullanarak eğitime başlamak.
7.     Ancak grupta güven arttıkça diğer yöntemleri kullanmaya başlamak.
8.     Eğitim ilerledikçe katılımcı denetim ve yönlendirmesini artırmak.
9.     Duygulara karşı uyanık olmak ve gerekli olduğunda müdahale etmek.
10.  Kursla ilgili ve mutabakat sağlanmış davranışları müşteriye rapor etmek.
11.  Program sırasında katılımcılara geri besleme sağlamak.
12.  Eğitim sonrası sonuçlar hakkında müşteriye geri besleme sağlamak.
13.  Bütün katılımcıların temas kurabileceği telefon numarası bırakmak.
14.  Bütün katılımcılara eşit davranmak ve her zaman olumlu yönleri vurgulayarak geri beslemede dürüst olmak.
15.  Hataları mükemmel bir öğrenim aracı olarak görmek ve katılımcıların geçmiş deneyimlerine değer vermek.

İletişim:
E-Posta: hbaykalli@yahoo.com
0 212 242 49 44
Sarıyerliler Derneği: 0 212 242 78 60
Sarıyer Halk Eğitim Merkezi: 0 212 242 16 63
GSM: 0 532 354 57 23